İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan süreci yakından izleyen Rus medyası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hamlesini, Jül Sezar’ın Roma’yı almak için Rubicon Nehri’ni geçmesine (*) benzetti.
Kommersant gazetesi köşe yazarı Maksim Yusin, Erdoğan’ın zamanlama açısından “mükemmel bir anı seçtiği” yorumunda bulundu. Kommersant FM Radyosunun sorularını yanıtlayan Yusin, “Erdoğan’ın yaptığı ilk bakışta gereksiz bir risk gibi görünebilir çünkü başlıca rakibi olan İmamoğlu’nun tutuklanmasına kadar ülkedeki durum sakin ve istikrarlı görünüyordu” dedi ve şöyle devam etti:
“Kaçınılmaz olarak bazı sorular akla geliyor. Bütün bunlara başlamak gerekli miydi, değer miydi? Ama bu sorular sadece dışarıdan bakan birinin aklına gelebilir. Erdoğan açısından ortada hiçbir soru yok. Her şey açıkça düşünülmüş, hesaplanmış, Rubicon Nehri bilinçli olarak geçilmiş, artık geri dönüş yok.”
“Peki Cumhurbaşkanı neden şimdi harekete geçmeye karar verdi?” diye soran Yusin, “Çünkü daha sonra çok geç olabilirdi. Son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci turda oyların ancak yüzde 52’sini alarak büyük zorlukla kazanmıştı. O tarihten bu yana ekonomik durum kötüleşiyor, muhalefet sürekli güçleniyor” dedi.

Maksim Yusin
Rus gazeteci, “Demokles’in kılıcı muhalif isimlerin üzerinde asılı duruyor. Sadece İmamoğlu hakkında değil, aynı zamanda birçok arkadaşı hakkında da davalar açıldı. Operasyon anı da çok iyi seçilmiş. Bugün dünyada pek çok politikacı Türkiye Cumhurbaşkanı’na bu kararlarından dolayı öfkelenmez ve Ankara’ya yaptırım uygulamayı ise hiç düşünmez” dedi.
ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin diğer ülkelerdeki demokrasiyi korumayı pek umursamadığını belirten Yusin, “Avrupa Birliği ve üye ülkelerin liderleri de Erdoğan’la kavga etmeyecek, özellikle de Rusya ile yaşanan anlaşmazlık ve ABD ile bozulan ilişkiler nedeniyle yeni ortak ve müttefik arayışına girmek zorunda kaldıkları şu dönemde” görüşünü savundu.
Siyaset bilimci, Kafkasya ve Orta Doğu uzmanı Stanislav Tarasov da, “Her şey Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması ancak yerel seçimleri beklenmedik şekilde kaybetmesiyle başladı. Böylece önemli şehirlerde kontrolü kaybetti. Türkiye’de, ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ diye bir laf var. Bir zamanlar, Erdoğan da İBB Başkanı görevindeydi ve daha sonra cumhurbaşkanı seçilmişti” dedi.
İmamoğlu da kullanmıştı
İmamoğlu, 27 Ocak’ta düzenlediği basın toplantısında, “Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer olsun, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat olsun… Bu soruşturmaların sonunda sizin de kapınıza gelirler mi? Böyle bir süreç olur mu? Bir endişeniz var mı” sorusunu şöyle yanıtlamıştı:
“31 Mart 2019 tarihi, benim için bütün endişeleri, bütün kaygıları hayatından silme günüdür, milattır. Çünkü milletin helal oyuyla seçilmiş bir belediye başkanının, o seçimi elinden alma çabalarını gösterirken, onlara karşı vermiş olduğumuz bir mücadeleyi ve ardından 6 Mayıs 2019… Tabiri caizse ‘gemileri yakmak’ diye tarifleyebileceğimiz bir kararlı yolculuğun adımını attım. O bakımdan benim ruhum da ne endişe ne kaygı ne de korku var. Benimle yürüyen her arkadaşımın da böyle bir kararlılığı ve böyle bir yol haritası vardır. ‘Rubicon’u geçmek’ diye bir kavram vardır ya tam da öyle. Rubicon’u geçenler için, kaygı ve korku yoktur. Bizim yolculuğumuz öyle bir yolculuktur. İnşallah menzile varırız.”
Görsel: theboundlessschool.com
(*) Rubicon Nehri’ni geçmek: Geri dönüşü olmayan yola girmek anlamında bir deyim. Kökeninin, ünlü komutan Jül Sezar’ın M.Ö. 10 Ocak 49’da, Rubicon Nehri’ni geçmesine dayandığı rivayet edilir. Sezar’ın yasak olmasına rağmen ordusu ile nehirden geçerken “Alea iacta est” (zarlar atıldı, ok yaydan çıktı, geri dönüşü olmayan yola girildi anlamlarına gelen Latince bir deyim) dediği söylenir. Nehri geçtikten sonra Sezar, Pompey’i devirerek Roma’yı ele geçirdi.
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: