Home Serbest Kürsü Engelliler ilgi bekliyor

Engelliler ilgi bekliyor

0

“Psikoloji ve insanlık adına bitmişiz. Engelli ve engelli aileleri yürüyor katıl, destek ver desen kimse yerinden kıpırdamaz. Sadece köpek sever yürüyüşleri moda!”

Engelli sorunlarına sosyal medyadaki sayfasında sık sık yer veren engelli dostu Alev Aytaç’a yukarıdaki paylaşım.

AKP Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişikliğe hazırlanıyor. Hem hayvanları koruyacak, hem de insan sağlığını tehdit edecek durumları ortadan kaldıracak bir düzenlenin ortaya çıkarılmasına çalışılıyor. Bu düzenleme ile sokak hayvanlarının uyutulacağı kaygısını taşıyan hayvanseverler tepkili. Ülke çapında eş zamanlı mitinglerle bu tepkilerini dile getiriyorlar. Soruna çözüm önerilerinde bulunuyorlar. Hayvanseverlerin ortaya koydukları duyarlılık takdire değer. Ancak benzer duyarlılığın engelli insanlarımız için de gösterilmesini bekleyenler de var.

Alev Aytaç da duyarlı insanlarımızdan birisi. 2019’da engelli ailelerin sorunlarını içeren bir TV programı yapan Aytaç, şu sıralar bu konuda sürekli olabilecek yeni bir program hazırlığı içinde. Paylaşımı üzerine kendisini aradım. “Engellilerle ilgili sorunlar” bitmez diyor.

Aytaç, ilgili kurumlarımızın engellilere sağladığı hizmetlerin, kolaylıkların, maddi desteklerin yetersizliğinden ve toplumun bu konuda duyarsızlığından yakınıyor. İlgili kurumlarımızca ek desteklerin sağlanması, toplumsal duyarlılığın da daha artması gereğine işaret ediyor. Engellilerin haklarını savunmak amacıyla kurulmuş sivil toplum kuruluşlarının da görevlerini yeterince yerine getiremedikleri kanısında.

Bu yakınmalar yerinde ve haklı. Engelliler pozitif ayrımcılık yapılması gereken toplum kesimlerimizden. Esasında engelliler kamunun geçmiş yıllarda da gündemindeydi. Bu çerçevede engellilere yönelik hizmetlerin düzenli, etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi için 1997 yılında Başbakanlığa bağlı kurulan Özürlüler İdaresi Başkanlığının çalışmalarına yakından tanık olmuştum. O tarihlerde, daha önce sözünü ettiğim Başbakanlık İnsan Hakları Üst Kurulu Sekretaryası ile Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı aynı binayı paylaşırlardı. Ankara Kızılırmak Sokak’taki binada, Özürlüler İdaresinde çalışan arkadaşlarla zaman zaman sohbet ederdik. İnsan hakları ve özürlülerin sorunları üzerine.”Her insan bir gün özürlü olma potansiyeline sahiptir” sözü o yıllardan yadımda kalan sözlerden. Ne denli doğru olduğunu zamanla gördüm, anladım, yaşadım..

Özürlüler İdaresi Başkanlığı ulusal politika doğrultusunda 2005’de yürürlüğe giren Engelliler Hakkında Kanun ile faaliyet alanı genişletildi. 2011 yılında da diğer başka birimlerle birlikte  Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı çatısı altına alındı.Engelliler konusu halen Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın görev alanında. “Engellilerin ve yaşlıların her türlü engel, ihmal ve dışlanmaya karşı toplumsal hayata ayrımcılığa uğramadan ve etkin biçimde katılımlarını sağlamak üzere; belirlenen politika  ve stratejilerin uygulanmasını koordine etmek” Bakanlığın görevleri arasında. Ayrıca, engellilere ve yaşlılara yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerini yürütmek, bu alanda ilgili kuruluşlarla iş birliği ve koordinasyon sağlamak, engellilerin mesleki rehabilitasyonunu sağlayacak tedbirler almak da Bakanlığın görevi.

Bu görevleri gerçekleştirme amacıyla “Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı (2023-2025)” ve “2030 Engelsiz Vizyon Belgesi” hazırlandı.

Yerel yönetimler de güçleri, olanakları ölçüsünde engellilere yardımlarda bulunuyor, destek oluyor. Tabii bunlar olumlu, desteklenmesi, takdir edilmesi gereken çalışmalar. Öte yandan sahada engellilerin ve ailelerinin yaşadıkları sorunlar, belirlenen politikaların, eylem planlarının hayata geçirilmesinin önemini gösteriyor.

Nüfusumuzun %7’sini engelli bireyler ve aileleri oluşturuyor. Bakanlık bu görevlerini ne ölçüde yerine getiriyor? Ne denli başarılı engellilere yönelik sosyal hizmet ve yardımların yerine getirilmesinde? Engellilerin toplumsal hayata ayrımcılığa uğramamaları, dışlanmamaları için alınan önlemler nelerdir? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Bu soruların en sağlıklı cevaplarını  engelliler, engelli yakınları ve Alev Aytaç gibi duyarlı insanlarımız verecek durumda.

Çalışamayan bir engellenin şu an aldığı maaş 4200 TL. Bu maaş neye yeter? Engelli hukukunu bilen kaç hukukçu var? Avukatlar bu konuda ne ölçüde donanımlı? Engelli dernekleri, federasyonları, konfederasyonları engellilere ne ölçüde sahip çıkıyorlar, haklarını savunuyorlar? Engelliler sigortalı mı? Ebeveynler ölünce ne gibi bir gelecek bekliyor onları? Engellilere bakacak kişilerin eğitimli olmaları çok önemli. Bu konuda özel eğitim veren resmi veya özel kurumlar var mı, yeterli mi? Türki ülkelerden gelen kadınlar genelde bakıcılık işini üstleniyor. Bu kişileri bulan özel ajanslar türedi. Engellilere ve yaşlılara bakım özel ilgi ve uzmanlık gerektiriyor. İlgili kurumların içinde bakıcılık eğitimi verecek birimler de oluşturulmalı. Keza bakıcı bulan ajanslar yakın izlemeye, denetlemeye alınmalı.

Engellilere yerel yönetimlerce yapılan yardımlar, sağlanan hizmetler ne ölçüde dertlerine deva oluyor? Otobüslerde, metrolarda engellilere, yaşlılara ayrılan koltuklara, yaşlılar ayakta dikilirken oturan gençlere bir söz söylemek mümkün olabiliyor mu? Bedensel engellilerin engelli arabaları ile dolaşabilmeleri için özel yol yapılması hiç akla geliyor mu? Yürüme engellinin bir araca binerken çekilen sıkıntıları gören bilir. Kiralık ev ararken engelliye uygun bir ev  bulmanın zorluklarını çeken bilir. İnsanın yaşam standartının nasıl düştüğünü düşen bilir.

Sormak gerek, görme engellilerin yürüyebilmeleri için gereken sarı işaretli yollar neden yetersiz? Engelli tuvaletlerinin çok sınırlı yerde bulunduğunun farkında mıyız? Engelli çocukların diğer çocukların zorbalığına uğramamaları için neler düşünülüyor? Toplumun çoğunluğunun engelli  ailelerine duyarlı davranmaları konusunda neler öngörülüyor?Engelliler ve aileleri iş bulmakta neden zorluklarla karşılaşıyorlar? Engellilere ve ailelerine de bayram ikramiyesi vermek, kira yardımında bulunmak neden kimsenin aklına gelmez?

Bu tür soruları Alev Aytaç gibi duyarlı insanlarımız gündeme taşıyor. Toplumun dikkatine getiriyor. Oysa siyasi partilerin de gündeminde olmalı bu konular. İnsan hakları ile ilgili dernekler başta, sivil toplum kuruluşlarının da gündeminde olmalı. Üniversitelerin ilgili bölümleri bu konularda araştırmalar yapmalı. Televizyonlarda, radyolarda toplumsal duyarlılığı artırmak amacıyla özel programlar, yayınlar gerçekleştirilmeli.

Eylem planlarında, vizyon belgelerinde yer alan amaçların gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalara ağırlık verilmeli.

Engelli bireylerin toplumsal yaşama diğer bireylerle eşit şartlarda katılım sağlamalarına yönelik farkındalığı artırmak önemli. Her insanın potansiyel engelli olduğunu unutmayalım. Birgün sizin veya bir yakınınızın engelli olabileceği hatırda tutulmalı.

Engellilerin ve ailelerinin sorunlarına ilgi ve duyarlılıkla yaklaşılmalı.

Engelliler ve aileleri toplumun yakın ilgisini bekliyor. Duyarlı olmasını diliyor….

Gürsel Demirok

Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalarda referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .

Previous articleTGC 78 yaşında
Next articleYapay zekâ ve Papa
Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalarda referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .

Exit mobile version