Azerbaycan’ın demokratik seçimle işbaşına gelmiş ilk cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey (Aliyev), 24 Haziran 1938 tarihinde Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin Keleki köyünde başlayan ve 22 Ağustos 2000’de Ankara’da son bulan 62 yıllık hayatı boyunca acılar da çekti, mutluluklar da yaşadı, ihanetler de gördü ama ideallerinin peşinden koşmaktan hiç vazgeçmedi.
1957 yılında Azerbaycan Devlet Üniversitesine bağlı Doğu Bilimleri Fakültesinde Arap Filolojisini bitirdi. O zamanlar tanıyanlar Elçibey’i “Pantürkist, antikomünist, Rusya karşıtı” diye tanımlıyor.
1960’ların başında Mısır’da staj gördü, Bakü’ye dönüşünde mezun olduğu üniversitenin Asya ve Afrika Tarihi bölümünde yüksek lisansını tamamladı, tarih hocalığı yaptı.
Sovyet yönetimine karşı faaliyetine 1970’lerde başladı, öğrencileriyle “Azerbaycan’ın bağımsızlığı” konulu toplantılar yaptı.
‘SSCB benim vatanım değil’
Azerbaycanlı tarihçi ve siyasetçi Cemil Hasanlı’ya göre, 1975 yılında tutuklanan Elçibey’le onu sorguya çeken KGB görevlisi arasında şu konuşma geçti:
KGB görevlisi: Komünist Parti, devletimiz ve hükümetimiz hakkında suçlayıcı konuşmalar yapıyorsunuz. Sovyetler Birliği’ni kötülemenin sonuçlarını biliyor olmalısınız…
Elçibey: SSCB sizin için vatan olabilir. Benim vatanım, ikiye bölünmüş Azerbaycan. Hayatımın amacı bu yarayı iyileştirmek. Kendini Türk gören herkesle birlikte Azerbaycan’ı özgürlüğe götürmek.
KGB sorgusunda söyledikleri tam da hayalini özetliyordu: Bağımsız, özgür ve birleşik yani İran’daki Azerbaycan Türklerini de çatısı altında toplayan bir Azerbaycan.
Elçibey’in, sorgunun ardından bir buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldığı sırada Azerbaycan Komünist Partisi’nin 1. Sekreteri Haydar Aliyev’di. İkisinin yolları yıllar sonra yine kesişecekti.
Türkiye’nin Sesi Radyosu’nu dinlerdi
Elçibey siyasi açıdan ne kadar keskinse, Türkiye söz konusu olduğunda bir o kadar romantikti. Gazeteci Mehmet Ali Birand’a, ev hapsinde tutulurken daha iyi çekmesi için pencereden eliyle dışarıya uzattığı küçük radyosuyla Türkiye’nin Sesi yayınlarını yakalamaya çalıştığını, dinlerken hayallere dalıp gittiğini anlatmıştı.
Sovyetler Birliği’nde Mihail Gorbaçov’un iktidara gelmesinden sonra başlayan kısmi özgürlük değişik cumhuriyetlerde muhalif hareketlerin filizlenmesinin yolunu açmıştı. Azerbaycan’da 1989 yılında Elçibey liderliğinde kurulan Halk Cephesi de onlardan biriydi.
Hızla güç kazanan Halk Cephesi’nin, Sovyetler’in son aylarında Bakü’de topladığı bir milyon kişi dakikalarca “Azatlık… Azatlık…” diye bağırmıştı.
Elçibey, o tarihlerde doğumundan itibaren kullandığı Aliyev soyadını değiştirme kararını aldı. Bunun nedenini gazeteci Muammer Elveren’e, “Benim asıl adım ‘Ebulfez Kadirkuluoğlu Aliyev. Aliyev soyadı Rusçadan gelme olduğu için arkadaşlarım halkımızın isteğiyle ‘Elçibey’ olarak değişmesini kararlaştırdılar” diye anlatmıştı.
Yeni ülke kurmanın zorlukları
1991 yılının Eylül ayında yani Sovyetler Birliği’nin resmen dağılmasından üç ay önce Azerbaycan’da yapılan başkanlık seçimlerini yerel Komünist Parti’nin şefi Ayaz Muttalibov kazandı, Elçibey seçime katılmadı.
74 yıllık bir imparatorluğun dağılmasının tetiklediği depremin artçılarının Azerbaycan’ı da vurması kaçınılmazdı.
Muhalefetin baskısı sonucu 1992 yılının Mart ayında iktidarı bırakmak zorunda kalan Muttalibov iki ay sonra dönmek istedi ama çatışmaların da yaşandığı isyan sonucu ülkeden kaçtı.
7 Haziran 1992 tarihinde yapılan seçimi Elçibey oyların yaklaşık yüzde 60’ını alarak kazandı.
KGB zindanlarından başkanlık koltuğuna uzanan macera dolu, soluk kesici bir öyküydü bu, bir hayalin gerçekleşmesi.
Hayır, onun hayali başkanlık koltuğuna oturmak değildi, o makam hedefine ulaşmak için bir araçtı. Ant içtiği güne kadar kardeşinin Bakü’deki eski bir apartmanın yedinci katında bulunan dairesinde yaşamıştı.
Yeni Azerbaycan’ın dış politikada üç önemli hedefi vardı: Türkiye ile mümkün olduğu kadar yakınlaşmak, Rusya’ya mesafeli durmak ve Güney Azerbaycan’la (İran’da Azerbaycan Türklerinin yaşadığı bölgeler) birleşmek.
Bu yüzden Rusya ve İran’la yıldızı hiç barışmadı.
Baltık cumhuriyetlerinden sonra Azerbaycan topraklarından Rus askerlerini ilk çıkaran eski Sovyet cumhuriyetiydi, ayrıca milli para manat basıldı, Latin alfabesine geçiş başladı.
Karabağ Savaşı yeniden başlıyor
İçeride çözülmesi gereken düzinelerce sorun vardı ama biri hepsinden yakıcıydı: Karabağ.
Azerbaycan çatısı altında yer alan Karabağ’da Ermeniler, 1980’lerin sonunda tek yanlı bir kararla bağımsızlık ilan etmiş, çatışmalar sonucu bölgeyi hatta Azerbaycan topraklarının bir kısmını ele geçirmişti.
Elçibey’in iktidar koltuğuna oturmasından sadece birkaç gün sonra Azerbaycan ordusu Karabağ’ı yeniden almak için büyük bir saldırı başlattı. Hızla ilerleyen ordu birkaç ay sonra üstünlüğü Ermeni güçlerine kaptırdı. Bazı komutanların Elçibey’i zor duruma düşürmek için savaşmadan çekildiği iddiası yayıldı.
İsyan ve Aliyev’in sahneye çıkışı
Öyle ya da böyle Elçibey gerçekten zor duruma düşmüştü ama şimdi daha da büyük bir sorunla karşı karşıyaydı: İsyan.
Genceli albay Suret Hüseyinov, 1992 yazında başlayan Karabağ Savaşı’nda büyük başarılar elde etmiş, ve kahramanlık madalyasıyla ödüllendirilmişti. Ancak sonradan cephede işler tersine dönüp yenilgiler başlayınca Elçibey Hüseyinov’u görevden almıştı.
Gence’den çekilen Rus askerlerinin bıraktığı silahlara el koyan Hüseyinov emre uymadığı gibi 1993 yılı Haziran ayında silahlı isyana kalkıştı.
İşler sarpa sarmaya, iç savaş kapıyı çalmaya başlamıştı.
Elçibey arabuluculuk yapması için Nahçıvan Parlamentosu Başkanı Haydar Aliyev’i Bakü’ye davet etse de beklediği desteği alamadı.
Bu sırada birlikleriyle Bakü’ye ilerlemeye başlayan Hüseyinov yöneticilere çekilmeleri için ültimatom verdi. Elçibey önce istifa etmeyeceğini söyledi ama kriz ortamında bir yanda Ermeni güçleri cephede saldırıya geçmiş, diğer yanda Azerbaycan ordusundaki bazı askerler Hüseyinov’a karşı savaşmayacaklarını açıklamıştı.
Elçibey, kimilerine göre korktuğu, kimilerine göre de ülkenin iç savaşa sürüklenmesini önlemek için 17 Haziran 1993’te gece yarısı başkentten ayrılarak Nahçıvan’a gitti. Bir zamanlar Halk Cephesi’nin liderlerinden olan İtibar Memedov’un parlamentoya sunduğu önergeyle Elçibey’in başkanlığı düştü ve yetkileri iktidar boşluğunda parlamento başkanlığını üstlenen Aliyev’e devredildi.
28 Ağustos’taki referandumda halkın yüzde 98’ine yakını Elçibey’e karşı oy kullandı, ardından yapılan başkanlık seçimini Aliyev kazandı.
Gönüllü başlayan Nahçıvan sürgünü sonradan zorunluya dönüştü ve Elçibey yeni iktidar için artık tehdit oluşturmayacağına karar verilince başkente yaklaşık beş yıl sonra, ancak 1998 yılında dönebildi.
5 yıl sonra Bakü
Bakü’nün dış semtlerinde harap bir apartman dairesi. İçinde birkaç parça eski eşya var, ilaç kutuları oraya buraya dağılmış. Bir duvarda ilk bağımsız Azerbaycan’ın lideri Mehmet Emin Resulzade’nin resmi asılı.
32. Gün kamerasının karşısındaki adam belli ki çok hasta, her zaman zayıftı ama bu kez avurtları iyice çökmüştü. Yine de, “Türkiye’den gelen herkesin başımın üstünde yeri var” diyordu.
Çekim başlamadan önce ayrıntı gibi görünen çarpıcı bir olay yaşandı.
Yatak odasının kapısının arkasına özenle asılmış lacivert bir takım elbiseye uzandı Elçibey. Bu, maddiyata hiçbir zaman önem vermeyen Elçibey’in belki hayatı boyunca, belki de artık sahip olduğu tek takım elbiseydi. Elbisesinin göğsünde Atatürk rozeti vardı.
İktidar savaşı verdiği günlerde Türkiye’den destek alamamasına kırılıp kırılmadığı sorulunca, “Türkiye’ye kırgın olamam. Beni Türkiye yolunda assalar yine de kırılmam. Ben milletimden ve cumhuriyetinden kırılmam. Azerbaycan da cumhuriyetimdir, Türkiye de cumhuriyetimdir” dedi.
Cumhurbaşkanı olduktan ziyaret ettiği Anıtkabir’de şeref defterine, “Ey büyük Türk’ün büyük komutanı! Seni ziyaret etmekle özüm ve bütün milletim adına şeref duydum. Senin askerin…” yazan Elçibey kansere yakalandı ve 22 Ağustos 2000’de hayatını kaybetti.
Sert bakışlı, yumuşak kalpli, alçak gönüllü, inatçı, kararlı, mücadeleci, yel değirmenleriyle savaşacak kadar idealist, politikacı olamayacak kadar açık sözlü bir liderdi Elçibey.
(Gazeteci Cenk Başlamış’ın, Ebulfez Elçibey’in 20. ölüm yıl dönümü olan 22 Ağustos 2020 tarihinde BBC Türkçe’de yayınlanan yazısından alınmıştır)