Cuma, 24 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Eksen değişti: Artık Güney konuşuyor

Metin Duyar
Son güncelleme: 21 Ekim 2025 22:27
Metin Duyar
Paylaş
Paylaş

Dünya haritası yeniden çizilmiyor, ama ekseni kayıyor. Yüzyıllardır ekonomik, teknolojik ve politik gücün merkezi olarak görülen Batı, ilk kez kalıcı bir ağırlık değişimini hissediyor.

Bu değişim ne bir savaşla başlıyor ne de bir devrimle; sessiz ama sürekli biçimde ilerleyen bir kayma, üretimden tüketime, merkezden çevreye doğru yön değiştiriyor. Bu yönün adı artık “Güney.” “Soğuk Savaş” sonrası küreselleşme dönemi, sermayenin Batı’dan Asya’ya doğru akışıyla yeni bir denge kurmuştu; ancak 2020’lerin sonunda bu denge, Batı’nın alıştığı tek yönlü ekonomik üstünlüğün kırılmasıyla birlikte daha derin bir dönüşüme evriliyor.

Küresel Güney olarak adlandırılan geniş alan -Latin Amerika’dan Afrika’ya, Orta Doğu’dan Güney Asya’ya uzanan coğrafya- bugün yalnızca ucuz iş gücü ya da hammadde deposu değil, küresel ekonominin üretim, yatırım ve stratejik büyüme ekseni haline geliyor. Çin’in 2000’li yıllardan itibaren başlattığı “Kuşak ve Yol” girişimi, altyapı yatırımlarını yalnızca ekonomik değil, jeopolitik bir araç olarak kullandı. Bu hat, demiryolları, limanlar, enerji koridorları ve dijital ağlarla örülerek Batı’nın finansal sistemine alternatif bir bağlantı haritası oluşturdu. Aynı süreçte Hindistan, Vietnam, Endonezya ve Malezya gibi ülkeler yalnızca üretim merkezleri değil, karar verici bölgeler haline geldi. Güney Afrika, Brezilya ve Nijerya gibi aktörler ise doğal kaynak zenginliklerini kullanarak küresel pazarlıklarda söz sahibi olmaya başladı.

Bu tabloyu önemli kılan şey, “Güney’in yükselişi”nin sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve stratejik bir karşı duruş biçimine dönüşmesidir. Çünkü Güney ülkeleri artık Batı’nın modelini kopyalamıyor, kendi kalkınma biçimlerini yaratıyorlar. Çin’in devlet destekli planlama ekonomisi ile Hindistan’ın özel sektör merkezli büyüme modeli birbirinden tamamen farklı olsa da, her ikisi de Batı karşısında aynı eksende yer alan ekonomik alternatifler olarak yükseliyor. Afrika’da Çin, Hindistan ve Körfez sermayesinin oluşturduğu altyapı ağları, IMF politikalarının belirlediği eski bağımlılık döngüsünü kırıyor. Bu ağlar yalnızca ekonomik değil, siyasal bir yeniden yapılanmanın da temellerini atıyor.

Batı için bu dönüşüm, yalnızca bir ekonomik meydan okuma değil, aynı zamanda bir kavramsal krizi de ifade ediyor. Yüzyıllardır “gelişmiş” ve “gelişmekte olan” gibi kategorilerle tanımladığı dünya artık bu şemaya sığmıyor. Üretim, ticaret, yatırım ve teknoloji merkezleri artık aynı coğrafyada toplanmıyor. Almanya’nın endüstriyel gücü Çin’in üretim kapasitesine; ABD’nin tüketim ekonomisi Hindistan’ın hizmet endüstrisine; Avrupa’nın finans sistemi Körfez fonlarına bağımlı hale geldi. OECD raporlarına göre, tedarik zincirlerinin tamamen yerelleştirilmesi küresel ekonomiyi yüzde 10’dan fazla daraltabilir. Yani “bağımsızlık” çağrıları, gerçekte yeni bir bağımlılık biçimini doğuruyor.

Batı’nın tepkisi, bir tür ekonomik savunma hattı kurmak oldu. ABD’nin Çin’e yönelik teknoloji ihracat kısıtlamaları, Avrupa’nın tedarik zincirlerini kısaltma girişimleri, Japonya ve Güney Kore’nin yarı iletken üretiminde ulusal kapasite arayışları bu hattın parçaları. Ancak bu politikalar kısa vadede koruma sağlarken, uzun vadede üretim maliyetlerini yükseltiyor. Batı üretimi içeride tutmaya çalıştıkça, Güney ülkeleri çeşitleniyor ve birbirine alternatif üretim merkezleri haline geliyor. Artık yalnızca Çin değil, Hindistan, Endonezya, Mısır ve Suudi Arabistan da küresel üretim zincirinin yeni düğüm noktaları konumunda.

Bu yeni dönemin temel kavramı “jeoekonomik çok merkezlilik.” Ekonomik güç artık tek bir blokta toplanmıyor, farklı merkezler arasında dağılmış bir şekilde büyüyor. 20. yüzyılın haritaları petrol boru hatlarıyla çizilmişti; 21. yüzyılın haritaları ise veri kabloları, enerji ağları ve dijital koridorlarla yeniden yazılıyor. Körfez ülkeleri artık yalnızca petrol satıcısı değil, dijital altyapı yatırımcısı. Çin yalnızca üretici değil, enerji depolama teknolojilerinde öncü. Hindistan ise hizmet sektörünün ötesine geçip uzay teknolojilerinde de görünür bir güç haline geldi.

Türkiye: Dengenin Yeni Kavşağında

Türkiye bu dönüşümün tam kavşağında yer alıyor. Bir yandan Avrupa pazarına erişimi, NATO üyeliği ve Batı finans sistemine entegrasyonu sürerken, diğer yandan Asya, Orta Doğu ve Afrika ile derinleşen enerji, lojistik ve üretim iş birliklerini güçlendiriyor. Bu çift yönlü yapı, Türkiye’ye “denge ülkesi” kimliği kazandırıyor. Orta Koridor, Zengezur hattı ve Basra bağlantısı gibi projeler, artık yalnızca bölgesel değil küresel tedarik zincirinin stratejik uzantıları haline gelmiş durumda. Türkiye’nin enerji geçişindeki rolü –özellikle doğal gaz, yeşil hidrojen ve yenilenebilir enerji hatları– onu üretici, geçiş noktası ve dengeleyici bir aktör haline getiriyor.

Ancak bu avantaj, dikkatle yönetilmesi gereken bir kırılganlık da içeriyor. Zira çok kutuplu sistemin getirisi kadar yükü de vardır. Türkiye’nin gücü, yalnızca coğrafi konumundan değil, aynı anda Batı ve Güney arasında kurduğu dengeyi sürdürebilme yeteneğinden gelecektir. Yeni eksenin merkezinde olmak, yalnızca fırsat değil; sürekli değişen güç dengeleri içinde esnek ve çok yönlü bir diplomasi zorunluluğu da getirir.

Yeni Eksen, Eski Gerçek

Bugün dünya, tarih boyunca ilk kez ekonomik gücü Batı’dan Doğu’ya değil, Kuzey’den Güney’e kaydıran bir sürecin içinden geçiyor. Ancak bu kayma ne tam bir devrim ne de bir eşitlik vaat ediyor; yalnızca dengenin yönünü değiştiriyor. Batı ekonomik üstünlüğünü kaybederken, kültürel etkisini sürdürmeye çalışıyor. Güney üretimin merkezine yerleşiyor ama adil bir paylaşım düzeni kurabilmiş değil.

Küresel ekonomi büyüyor ama daha adil olmuyor; yalnızca daha karmaşık hale geliyor. İnsanlık, küreselleşmeden çıkmadı; sadece yönünü değiştirdi. Artık haritalar kuzeyin sanayi şehirleriyle değil, güneyin limanları, veri merkezleri ve enerji koridorlarıyla okunuyor. Güney yükseliyor, ama adalet hâlâ yer çekimine bağlı: Yukarıya değil, aşağıya doğru işliyor çünkü güç hâlâ yönünü değil, yalnızca merkezini değiştirdi.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiJeopolitik
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanMetin Duyar
Takip et:
Orta Doğu siyaseti, insan hakları ve ekonomi-politik alanlarında çalışan akademik bir yazar olarak, toplumsal eşitsizliklerin yapısal nedenlerini irdeleyen metinler kaleme almaktadır. Yazılarında yalnızca güncel gelişmeleri değil, bu gelişmelerin tarihsel ve kuramsal arka planını da analiz eder. Devlet, yurttaşlık ve adalet kavramlarını ele alırken; baskı rejimlerinin ideolojik işleyişini ve insan haklarının nasıl ihlal edildiğini sorgulayan eleştirel bir bakış açısı sunar. Medya Günlüğü’ndeki yazılarında, okuyucuyu gündemin ötesine taşıyan bir düşünsel derinlik ve tutarlı bir perspektif hedeflenmektedir.
Önceki Makale Mehmet Şüküroğlu çiziyor
Sonraki Makale Türkiye’nin eğitim ve bilim çıkmazı

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Serbest Kürsü

Altılı Masa’nın anayasa çalışması

Gürsel Demirok
24 Ekim 2025
Serbest Kürsü

Bir “bunağın” anı defterinden

Alper Eliçin
21 Ekim 2025
Serbest Kürsü

Nadir toprak elementleri üzerine

Gürsel Demirok
20 Ekim 2025
Serbest Kürsü

Meğer “muhalif” basın da çürüyormuş

Metin Gülbay
20 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?