Rusya’da yaşamayan ya da yolu oradan geçmemiş kişilere kesinlikle bir anlam ifade etmiyor ama haber gerçekten bomba: GAİ döndü!
Dünyanın neresinde olursa olsun herkesin iyi bildiği ve görür görmez hemen anladığı bazı kısaltmalar vardır: CIA, FBI, KGB, BMW ya da IMF gibi…
Yine üç harfli bir kısaltma daha var ama o sadece Rusya’da yaşayanlar, daha doğrusu araba kullananlar için bir anlam ifade ediyor.
İşte o kısaltma GAİ.
Kısaltması ne kadar havalıysa açılımı o kadar soğuk ve resmî: Devlet Otomobil Müfettişliği.
Rusya İçişleri Bakanlığına bu kurumun yollarda trafik düzenini sağlamakla görevli çalışanlarına da halk arasında “Gaişnik” (GAİ’ci) deniliyor yani bildiğimiz trafik polisi. Sovyetler Birliği sonrası aslında kurumun adı GİBDD oldu ve organizasyon yapısı değişti ama halkın trafik polisine “Gaişnik” deme alışkanlığı değişmedi.
Zaten “bomba haber” de bununla ilgili.
İçişleri Bakanlığı bakmış toplum “GAİ”den vazgeçmiyor o zaman GİBDD olan adını değiştirme ve eskiye dönme kararı almış geçen hafta. Rusya’nın bazı Sovyet dönemi sembollerine dönmesinde bir başka adım…
“Ne olmuş yani, alt tarafı bir kurumun adı değişmiş” diye düşünebilirsiniz ama o kadar basit değil işte.
Çünkü Rusya’da yaşayan ve “direksiyon sallayan” herkesin trafik polisi ile mutlaka bir “macerası” olmuştur, büyük olasılıkla da birçok kez.
Bilenler bilir, Rusya’nın en büyük sorunlarının başında yolsuzluk gelir.
Gündelik hayatta yolsuzluğun en çok ete kemiğe büründüğü yerlerden biri de yollardır.
Trafik kurallarını çiğnemenin elbette bir cezası olmalı ama heyhat “Gaişnik”in asıl derdi kurallara uymayanları yakalamak değil!
Üstelik, GAİ’cinin ceza kesmesi için sürücünün mutlaka kural çiğnemiş olması gerekmiyor, gözünü kestirdiği bir aracı durdurup da “bir şekilde” cezalandırmadan gitmesine izin vermiş polis herhalde parmakla sayılacak kadar azdır. (O şans bana da bir kez güldü)
Klasik bir sürücü-GAİ macerası şöyle başlar:
Hangi şeritte gittiğiniz farketmez, yolun sağında duran trafik polisi, Rusçada “jezl” denilen tamı tamına 31 santimetre uzunluğundaki o ünlü siyah beyaz sopasıyla sizi işaret eder, ışık tutulmuş tavşan gibi dona kalır, sağa çekmek zorunda kalırsınız.
İdamı bekleyen mahkumlar gibi kalbiniz küt küt atarak siz camı indirirsiniz, o aracın yanına yaklaşır, kibarca elini başını götürerek selam verir, rütbesini ve adını söyler, “Belgeleriniz lütfen” der.
Uzatırsınız, ruhsatı, ehliyeti, trafik sigortasını inceler, eğer bir açık bulursa, örneğin “Falanca eksiğiniz var, arabanızı bağlayacağım” ya da “Ehliyetinize el koyuyorum” der çıldırtıcı bir sakinlikle.
Size söylediği kural ihlalinin yasadaki ceza karşılığını bilmiyorsanız, kan ter içinde kalırsınız, arabanız ya da ehliyetiniz elden gidiyor… Arabanızın bağlanması, ehliyetinize el koyulması bir dert, sonradan gidip uğraşması bin dert.
Ama telaşlanmayın, o hemen başına ehliyette gördüğü adınızı da koyarak “uzlaşma”ya kapıyı aralayan sihirli kelimeleri söyler:
“Djenk, (Rusçada öyle yazılıyor) ne yapsak acaba?!..”
Müjde, “pazarlık başlıyor” işaretidir bu!
Aracınızın “lüks” sınıfına girip girmemesi ve sizin arabanızı ya da ehliyetinizi kaptırma korkunuzun dereceleri ve tabii maddi gücünüz belirleyici unsurlardır.
Allah’ı var, “Gaişnik” hem adil hem de insaflıdır, “orta sınıf” bir aracın sahibinden hiçbir zaman, örneğin bir Lexus’un sahibinden isteyeceği parayı istemez.
Rusya’da direksiyon başına oturmuş ve polisle öyle ya da böyle bir “macera” yaşamamış sürücü herhalde yoktur. Belgeleriniz tamam olabilir ama “usta” bir “Gaişnik” isterse aracınızda ya da belgelerinizde mutlaka bir eksik bulur!
Moskova’da yaşarken haklı ya da haksız yere polise kaç kere “gayri resmi ceza” ödediğimi yazsam herhalde bu yazıyı okuyan kimse inanmaz…
Ama diğer yandan, bu “yöntem”le basit bir trafik ihlali için resmen ödemeniz gerekenden daha az ödeyerek kurtulmanız da mümkün tabii; piyasa ekonomisi sonuçta…
GAİ yaratıcıdır da!
Bir seferinde evime 500 metre mesafede trafik polisi ara yolda durdurdu.
Hastaydım, hiçbir eksiğim yoktu ama defalarca yaşadığım sahneyi kısa kesmek için, onun gelmesini beklemeden arabasına gittim, “Çok hastayım” dedim ve kanıt olarak cebimden ilaç kutusunu çıkardım, acıyıp hemen bırakacağını umuyordum…
Polisin gözleri parladı, ilaç kutusunu elimden kaptı ve yanındaki dizüstü bilgisayardan o ana dek varlığını bilmediğim “direksiyon başında kullanılmaması gereken ilaçlar listesi”ne girdi.
Neyse ki ilacım listede değildi, ucuz kurtulduğum ender anlardan biriydi.
Başka bir anı…
2001 yılıydı, iki kadeh votka içmiştim. Kadeh derken, Rusların minicik kadehlerini kastediyorum.
Geç bir saat de değildi ama “talihsiz Bedevi” misali yolumun üzerinde polisin alkol kontrolü yapacağı tutmuş.
Yasaya göre “0” alkol çıkması gerekiyordu.
Yani belki de ilk kez ehliyetime gerçekten el konulmasını hak etmiştim.
Tamam da, ehliyet giderse cezası var, şehrin uzak semtlerinden birindeki müdürlüğe gidip saatlerce uğraşması var…
Çaresiz teslim oldum.
Uzun süren pazarlık 100 “yeşil”le noktalandı.
Ama öfkeliydim.
Birkaç miligram alkolün karşılığı bu olmamalıydı.
Öyle zoruma gitmişti ki, dayanamadım, “Eskort yapın bari, beni eve kadar götürün de bir daha durdurmasınlar” dedim!
Anlayışlı insanlarmış, ikiletmediler!
Çakar lambalı polis aracı önde, ben arkada evin yolunu tuttuk, “eskortlu seyahat” yüreğimi hiç olmazsa biraz soğuttu…
2001 yılında 100-150 dolar olan alkollü araç kullanmanın “gayri resmi” cezasının Moskova’dan ayrıldığım 2010’dan sonra, özellikle lüks araç sahipleri için birkaç bin doları bulduğunu duydum.
Bir seferinde de Ermenistan Büyükelçiliğindeki önemli bir basın toplantısına geç kaldığım için girilmemesi gereken yola girdim ve tabii ki aynaya bakınca polis arabasını gördüm! Yüzlerce kere karşılaştığım bu durumu “malum” şekilde çabucak çözmek için ilk kez ben adım atmaya niyetledim ama polis ummadığım şekilde öyle bir patladı ki:
“Siz yabancılar her işi parayla çözebileceğinizi sanıyorsunuz. Senden hiçbir şey istemiyorum, ceza da kesmiyorum. Çek git!”
Şoke olmuştum!
Beni utandıran bu olay 21 yılda yaşadığım tek örnekti.
Ama hakkını teslim etmek lazım, kangren haline gelen, Rusya’ya yakışmayan bu meseleyi, yani Kremlin önündeki trafik polisinin bile rüşvet alması sorununu çözmek için devlet çok çaba harcadı.
Kameralı sistem sayesinde büyük ölçüde başarılı da oldu, en azından büyük kentlerde.
Oldu ama sürücüler para vermekten kurtulamadı.
Rusya’da toplam 54 milyon civarında araç var, bunların yüzde 84’ü binek araç. Kameralar yardımıyla geçen yıl sürücülere kesilen cezanın dolar karşılığı tam 1.5 milyar.
Peki, toplam kaç kez ceza kesilmiş dersiniz?
Tam 221 milyon kere.
Yani yaklaşık 45 milyon binek araç olduğuna göre sürücü başına 4.9 kez ceza kesilmiş. Bu bir dünya rekoru olmalı.
Almanya’da bu oran 0.68, ABD sadece 0.41’miş.
Merak edenler için, 29 milyon aracın trafikte seyrettiği Türkiye’de ise, ceza kesilen sürücü sayısı 21 milyonmuş yani otomobil başına birin altında.
Moskova’da yaşayan bir arkadaşıma son durumu sordum, “Araba kullanıp da kameraya takılmayan, ceza gelmeyen kimse yok” dedi.
Noviye İzvestiya gazetesi bu konuda “devlet trafik cezalarını bir bütçe-finansman kaynağı gibi görüyor” diye yazıyor.
Bu yorum doğruysa, eskiden devlet adına çalışanların cebine giden paralar şimdi en azından bizzat devletin kasasına gidiyor.
Gidiyor ama eski alışkanlıklar da kolay kolay silinmiyor, oradaki arkadaşlarımın artık sayısının eskiye göre azaldığını söylediği yollardaki çevirmelerde polisin o ünlü ve “pahalı” sopasının kendi aracını işaret ettiğini görenlerin herhalde ister istemez yüreği hâlâ hop ediyordur!
Manşet fotoğrafı: Rusya’nın Tambov kentinde GAİ ile ilgili Sovyet döneminden kalma mozaik. Anatoliy Duşin