Dubai, uçaktan indiğim andan itibaren nefesimi kesen şehir! Birleşik Arap Emirlikleri’nin finans merkezi.
1971 yılında İngiltere’nin bölgeden çekilmesiyle bağımsızlığını ilan eden Dubai ve diğer 6 emirlik, petrolün bulunmasıyla gelişmeye başlıyor. Bu tarihten önce küçük bir liman ve balıkçı kasabası olan Dubai’nin mimari gelişimi insanın başını döndürüyor.
1978 yılında Orta Doğu’nun en yüksek binası World Trade Center,
1999 yılında dünyanın ilk 7 yıldızlı oteli Burj Al Arab,
2006’da dünyanın en büyük yapay adası Palm Jumerah adası,
2008 yılında dünyanın en çok ziyaret edilen alışveriş merkezi Mall of Dubai,
2010 yılında dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa’nın açılmasıyla Dubai’nin enleri say say bitmiyor. Sadece binalarıyla değil, lüks arabalarıyla da konuşturuyor Dubai. Çöplükte yatan, altın kaplanan, polis arabası olarak kullanılan lüks arabaları gazete manşetlerini süslüyor.
Dubai’ye gidene kadar ne gökdelen meraklısı ne de arabalardan anlayan biriydim. Rolls Royce’dan Lamborgini’ye, Aston Martin’den Bugatti’ye her markayı yolda görünce genel kültür seviyem yükseldi haliyle. Sadece hızlı değil güçlü arabalara da meraklı Dubaililer. Çölde safari yapabileceğiniz güçlü 4×4 cipler, ATV’ler ve bir de fotoğrafını çektiğim ama ne olduğunu halen öğrenemediğim Hot Wheels oyuncaklara benzeyen ilginç araçlar.
Benim Dubai maceram da alışveriş merkezleri ve yüksek binaları gezdikten sonra safari ile başladı. Safari, Dubai’yi görmüş 2 kişiden birinin mutlaka yap diyeceği bir aktivitedir. Anlaşacağınız safari organizasyonu firmalarının tamamı 4×4 ciplerle otelden alıyor sizi. Otelin mevkisine göre 40-45 dakika yol sürüyor safarinin yapılacağı Al Awir çölüne. Çölde cipler, ATV’ler ve ne olduğunu anlayamadığım Hot Wheels arabalara benzeyen araçlar…
Herkes peş peşe başlıyor safariye. Genç şoförler patinaj çekiyorlar kumda. En arkada oturanlar yanıyor! Kum tepecikleri üzerinden zıplayarak giden cipler sallıyor da sallıyor. Başıma geleceği bildiğimden en öne oturuyorum. Arkada oturup istifra eden arkadaşımız da oluyor maalesef.
Gün batımını seyretmek için bir manzara tepesinde duruyoruz. Bizim ekip kumlarda yuvarlanmaya başlıyor. Pek eğleniyoruz. Derken yanımıza ATV ile hoplayıp zıplayan Spiderman kılıklı biri geliyor. Bunun da bir turist aktivitesi olduğunu düşünerek arkasına biniyorum. Resmen uçuyoruz kum tepelerinden, ben çığlık çığlığa. Bir takla atmadığımız kalıyor. Spiderman beni aldığı yere geri bırakıyor. Güneş batıyor ve kamp alanına gitmek için ciplere geri biniyoruz. Şoföre anlatıyorum çok eğlendiğimi, beni havalara uçuran ATV’yi. Şoförün yüzü alı al moru mor oluyor beni dinleyince.
Meğersem arkasına bindiğim Spiderman Şeyh’in oğlunun “bodyguard”ıymış (koruma). Şeyh’in oğlu da köşede Hot Wheels arabada bekleyen şahısmış. Beni alıp uzaklara götürebilirmiş vb. Gerisini yazamayacağım… Belli ki adam beni beğenmiyor. Resmen ucuz kurtarıyorum!
Beğenilmemenin dayanılmaz hafifliği ile kamp alanına ulaşıyoruz. Burada da kiralık ATV’ler. Bir kere tadına baktım devam deyip kiralıyorum. Bu defa tek başıma biniyorum çölde. Çok ama çok eğleniyorum. Kamp alanı oldukça turistik. Develer, şahinler, kına çalışmaları, dansözler ne arasan var. Saatler geçtikçe hava soğuyor. Her yerimiz kum doluyor. Kamp yemeğinin ardından yorgun ama keyifli otele geri dönüyoruz.
Ertesi gün denize girmeye karar veriyoruz. Jumerah Beach bunun için ideal. Hem voleybol için hem de yüzmek için. Bu kadar tutucu bir yerde tangalı kızları görünce şaşırıyorum çok. Evet plajda plaj kıyafeti giymek serbest ama şeriatla yönetilen bir şehirde bu kadar da olmaz ki!
Akşam Dubai Mall’da Beyrut lokantasında yemek var. Humusları bizimkinin yanından bile geçemez ama ortam o kadar güzel ki yediğimiz herşey çok lezzetli geliyor. Derken su ve müzik show başlıyor. Yine nefesimin kestiği anlardan biri oluyor. Su resmen müzikle dans ediyor, aşk yaşıyor. Biri çimdik atsın bana gerçek olamaz bu diye düşünüyorum.
Alışveriş merkezlerinde oturup çay kahve içerken çevreyi izlemek de çok keyifli oluyor. Abaylı (çarşaflı) kızların peçelerini kaldırıp beyaz kanduralı (entarili) gençlere kur yapışını, abaylarının yırtmacından gözüken Versace rengarenk taytlarını, peçelerinin ardındaki abartı makyajları. Gençler şeriat meriat dinlemiyor. Orada da aynı burada da. Şaşırıyorum bu duruma. Her yerinden petrol fışkıran Dubai, enlerinle bizi heyecanlandırmaya devam et.
Sevgiyle kalın,
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.