Amerikan Foreign Policy dergisinde çıkan yazının özet çevirisi:
Alaska’daki son zirvede gündeme gelen iddialara göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump’a savaşın sona ermesi için Ukrayna’nın doğudaki Donbas bölgesinden çekilmesini şart koştu.
Ancak Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, bu talebe kesin bir dille karşı çıkıyor: Ukrayna’nın hiçbir koşulda toprak tavizinde bulunmayacağını, bunun anayasaya da aykırı olduğunu söylüyor.
Zelenski’nin kararlılığını yalnızca anayasal çerçeve değil, kamuoyu desteği de pekiştiriyor. Son anketlere göre Ukraynalıların yaklaşık yüzde 75’i, Rusya’ya toprak verilmesine karşı çıkıyor. Zelenski ise Donbas’ın tamamen terk edilmesi durumunda bölgenin Rusya için “yeni bir saldırının sıçrama tahtası”na dönüşeceğini belirterek, “Donbas’tan kendi irademizle ya da baskıyla çekilirsek, bu üçüncü bir savaşı başlatır” uyarısında bulunuyor.
Donbas –Donetsk ve Luhansk oblastlarını kapsayan bölge– Sovyet döneminde bir sanayi ve maden merkezi olarak gelişti. Bu süreçte yüz binlerce Rus kökenli işçi bölgeye yerleşti. Bugün Donbas nüfusunun büyük kısmı Rusça konuşuyor. Ancak dilsel yakınlık Moskova’ya sempati anlamına gelmiyor. 2014’te Donbas’ta Kremlin yanlısı ayrılıkçılara karşı savaşan Ukrayna taburlarının çoğu Rusça konuşan gönüllülerden oluşmuştu.
Putin, Ukrayna işgaline gerekçe olarak Donbas’ı “tarihsel Rus toprağı” ilan ediyor ve Ukrayna’nın Rusça konuşan halka “soykırım” uyguladığını öne sürüyor.
Rusya, 2014’te Kırım’ı ilhak ettikten sonra Donbas’taki ayrılıkçıları destekledi. Donetsk ve Luhansk’ta “halk cumhuriyetleri” ilan edildi. Minsk anlaşmalarıyla ateşkes sağlansa da çatışmalar sekiz yıl boyunca sürdü; yaklaşık 14 bin kişi hayatını kaybetti, 1,5 milyon kişi göç etmek zorunda kaldı.
2022’deki işgale gelindiğinde Rusya, Donbas’ın üçte birini zaten kontrol ediyordu. Putin’in “özel askeri operasyon” ilanıyla birlikte hedef Donbas’ın tamamen “kurtarılması” oldu. Ancak iki yılı aşkın süreye rağmen Moskova hâlâ bölgenin tamamını ele geçirebilmiş değil. Bugün Rusya, Luhansk’ın neredeyse tamamını ve Donetsk’in yaklaşık yüzde 70’ini kontrol ediyor. Kiev ise kalan yüzde 30’luk bölümde direniyor.
Askeri uzmanlar, Rusya’nın Donbas’ı kısa sürede tamamen ele geçirmesinin yıllar alacağını ve on binlerce kayba yol açacağını söylüyor. Buna rağmen Putin, Kiev’den geri kalan bölgelerden “gönüllü çekilme” talebini barış şartı olarak masaya koyuyor. Batılı gözlemcilere göre bu, aslında Ukrayna’nın teslim olmasını istemekten başka bir şey değil.
Ukrayna açısından Donbas yalnızca sembolik değil, aynı zamanda stratejik bir değer taşıyor. Kramatorsk, Sloviansk ve Kostyantynivka gibi şehirler, Kiev’in “savunma hattı”nın merkezinde yer alıyor. Ukrayna, son on yılda bu bölgeyi adeta bir “kale kuşağına” dönüştürdü. Bu nedenle Kiev’in bölgeyi kendi iradesiyle bırakması askeri olarak “düşünülemez” görülüyor.
Washington’un eski Kiev Büyükelçisi William Taylor, “Putin’in tek istediği Ukrayna’nın boyun eğmesi. 2022’de başlattığı saldırı, ülkeyi egemen bir devlet olarak ortadan kaldırma girişimiydi ve bu amacından vazgeçmiş değil” diyor.
Sahadaki dengeler de barışın uzak olduğuna işaret ediyor. Rusya, geçen yıl Donbas’ta kayda değer ilerleme sağlayamadı. Buna karşın Kiev’in Rus işgali altındaki toprakları geri alma şansı da zayıf.
Sonuç olarak, Donbas hem savaşın simgesi hem de barışın önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor.
Fotoğraf: yandex.ru
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: