Türk lirasının dolar karşısındaki değer kaybı sürüyor. Dolar/TL kuru Perşembe sabahı yeni bir rekor kırarak 30 TL sınırını aştı.
Geçen yıl dolar karşısında yüzde 30’un üstünde eriyen TL’nin yılın ilk 11 günündeki değer kaybı yüzde 1,6 oldu.
Amerikan yatırım bankası JP Morgan yıl sonu Dolar/TL kuru tahminini 34’ten 36’ya yükseltti.
Banka, müşterilerine Çarşamba günü ilettiği notta, liranın değer artışının “dezenflasyon sürecine bağlılık ve uluslararası rezervlerin birikim hızına” bağlı olacağını söyledi.
Reuters haber ajansının Perşembe günü aktardığı verilere göre Merkez Bankası net rezervleri, 5 Ocak haftasında 1,7 milyar dolar düşerek 32,36 milyar dolara geriledi.
Mayıs ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce eksi 5,7 milyar dolarla tarihi bir düşük seviyeye gerileyen net rezervler, Haziran ayı başından itibaren yükselişe geçmişti.
22 Aralık’ta 40,09 milyar dolar ile Ocak 2020’den bu yana en yüksek seviye çıktıktan sonra yeniden düşüşe geçti.
BBC Türkçe’ye konuşan Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan, Merkez Bankası rezervlerinin kısa vadeli dış borç stokuna oranının uluslararası yatırımcılar açısından önemli bir sinyal olduğunu vurguluyor:
“Oran, bir ödemeler dengesi krizi olursa buna karşı risk primini düşürecek rezerv birikime sahip olup olmadığının ölçüsü olarak kabul ediliyor.
“Türkiye’nin kullanılabilir rezerv birikiminin (kısa vadeli dış borç stokuna) oranı 1997 Asya mali krizine girmiş ülkelerin ve hatta Türkiye’nin 2001 krizinin öncesindeki düzeyine yaklaşmış, hatta aşmış durumda.
“Bunu yerli, uluslararası yatırımcılar görüyorlar. Türkiye 2001 sonrasındaki ekonomi programı boyunca yurt dışından büyük hacimli sıcak paralar çekebilme olanağına sahipti ama şu an dünyada böyle bir sıcak para akışı mevcut değil” diyor ve ekliyor:
“Merkez Bankası rezervlerindeki mütevazı birikme kimseyi tatmin etmiyor; Türkiye para piyasalarındaki dengeler açısından kırılganlığını sürdürüyor.”
Merkez Bankası verilerine göre 2018’in ilk günlerinde doların piyasada satış fiyatı 3,7 lira civarındaydı.
Geçen beş yıl içinde lira Amerikan dolarına karşı yüzde 80 değer kaybetti.
Eylül 2021’den itibaren düşük faiz politikası izleyen Merkez Bankası, Haziran ayında yaptığı toplantıda 27 ay sonra ilk kez faiz artırmıştı.
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan liderliğindeki ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizi 650 baz puanlık artışla yüzde 8,5’tan yüzde 15’e yükseltilmişti.
Ancak bu artırım beklentileri karşılamamış ve karar sonrası döviz kurlarında hızlı bir yükseliş görülmüştü.
Prof. Dr. Erinç Yeldan, “Ortodoks para politikalarına dönülüyor imajı yaratılmıştı fakat bunu gerçekten somutlaştıracak, yabancı sermaye spekülatörünün, yatırımcısının beklentilerine uygun hız ve kararlılıkta davranılamadı. Dünya konjonktürü de buna pek uygun değildi, dolayısıyla o ivme giderek etkisini yitirmiş görünüyor” diyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek liderliğindeki ekonomi yönetimi, göreve geldiğinden bu yana Körfez ülkelerinden İngiltere’ye ve ABD’ye yabancı yatırımcılarla bir araya geliyor.
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan da, Perşembe günü New York’ta büyük banka ve yatırım şirketlerine Mehmet Şimşek’in de sanal olarak katılacağı bir toplantıda sunum yaptı.
Mehmet Şimşek, 10 Ocak’ta Anadolu Ajansına yaptığı açıklamada, geçen yıl uluslararası kuruluşlar, hükümet kuruluşları, ihracat kredi kuruluşları ve ticari kreditörlerden Türkiye’deki çeşitli sektörlere sağlanan dış kaynak tutarının 8,8 milyar dolara ulaştığını açıklamıştı.
Şimşek sağlanan bu kaynakların “Türkiye’ye hem de şeffaflık, tutarlılık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik ilkelerini esas alan programımıza duyulan güvenin bir göstergesi” olduğunu belirtmişti.
‘Ekonomi spekülatif yönlü gelişiyor’
Diğer yandan yüksek enflasyon hala önemli bir risk olarak görülüyor.
JP Morgan notunda düşük enflasyon tahminlerine çekinceli yaklaşıldığı ve yılın ikinci yarısının beklenmesi gerektiği belirtiliyor.
Ekonomist Timothy Ash de 30 sınırını zorlayan Dolar/TL kurunun Şimşek yönetimi için hala kilit mücadele alanlarından biri olduğunu ve istikrarın sağlanıp sağlanamadığının da testi olduğunu belirtiyor:
“Lira için enflasyonun yüzde 65 olduğu bir ortamda çıpa bulmak hala zor. “
Prof. Dr. Erinç Yeldan de ekonominin “spekülatif gelişimi ” yerine “sağlam bir dayanağa” ihtiyacı olduğunu belirtiyor:
“Şu anda AKP’nin ekonomi idaresinin tek beklentisi yabancı finansal sermaye girişlerini; sıcak para akımlarını özendirmek, döviz kurunu ucuzlatabilmek ve 2024’ün hiç olmazsa seçime kadar -Mayıs ayında zirve yapacağı öngörülen-enflasyon şoklarını atlatana dek döviz kurunu mümkün olduğunca baskılamak ve aşınmanın önüne geçmek düşüncesiydi.
“Bu gerçekleşmiyor çünkü bunu yapmak için ekonominin sağlam bir dayanağı yok, sıcak para akımlarına, spekülatif paranın yönüne dayalı olarak ekonomi spekülatif yönlü gelişiyor. Bu tip şoklara daha açık bir konumdayız.”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bu ay başında 2023’te yıllık enflasyonun yüzde 64,77 olarak gerçekleştiğini açıkladı. Bağımsız ‘Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göreyse yıllık enflasyon yüzde 127,21 olarak gerçekleşti.
Merkez Bankası Aralık ayında 2023 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 65, 2024 yıl sonu tahminini yüzde 36 olarak güncellemişti.
Banka, 2024 Mayıs ayında enflasyonun yüzde 70 seviyelerine çıkarak zirve yapacağını öngörüyor.
Eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program’da (OVP) ise Dolar/TL kurunun yıllık ortalama değerleri 2024’te 36,8 TL, 2025’te 43,9 TL, 2026’da ise 47,8 TL olarak tahmin edilmişti.