Cuma, 30 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Diktaların en kötüsü

Cumhur Deliceırmak
Son güncelleme: 17 Nisan 2025 12:48
Cumhur Deliceırmak
Paylaş
Paylaş

“Kul olayım kalem tutan ellere” der ya türkü.

Kul olmak çok da iyi bir şey olmamakla beraber, padişaha, Hızır Paşa’ya kul olmaktansa ‘”kalem tutan ellere” kul olmak manasında söylenmiştir.

Pir Sultan Abdal söylemiştir ve Hızır Paşa’ya, onu paşa eden güce karşı söylemiştir.

Aklın ve hakkın, zulümden güçlü olduğu bağlamında söylenmiştir.

Kul olmak dini anlamda Allah’ın kulları olarak kalsaydı iyiydi de, tutun derebeylerden krallara, şıhlardan şahlara, sadrazamlardan padişahlara kadar pek çok iktidar sahibi kul görmeye meyletti insanları, yurttaşları.

Kral Andrew için de kendisi ve kulları vardı, Padişah bilmem kaçıncı Murat için de ve Napolyon için de böyleydi.

İnsanlık şüphesiz ki komünal topluluklardan kapitalist topluma kadar pek çok aşamadan geçmiştir.

Bu aşamalar silsilesinde “kul-kulluk” kavramı da evrilmiş, devrilmiştir. Tanrı ve kulları tek tanrılıktan önce de vardı ve Musevilik ile birlikte Hristiyanlığa ve İslam dinine de sirayet etmiştir.

Dini bağlamda Tanrı/Allah ve kulları anlayışı bir ölçüye kadar masumdu/zararsızdı, ne zaman ki tanrı ile kul arasına ölümlüler, kendini peygamberlerden sonra ve onların vasisi, nebisi ilan edenler girdi işler çığırından çıktı ve tanrı ile kulları arasındaki masum ilişki, kulları kullanan ve onların kulluğunu kendi erki iktidarı ve çıkarı için kullananların silahı haline geldi, getirildi.

Demokrasi kavramının ve sisteminin en belirgin özelliklerinden biri de kulluk kavramını tarihin çöp sepetine atarak insanları eşit yurttaşlar olarak geliştirme eğilimidir.

İki binli yılları yaşadığımız bu çağda bile yurttaşlık kavramını henüz sindirememiş ve erki-gücü-iktidarı hasbelkader ya da seçimler sonucu ele geçirmiş olanlar, demokratik olmakla hiç alakası olmayan ve fakat özellikle gelişmemiş ülkelerde sıkça görülen, en çok oyu alan hükümet olan emreder ve daha az oy alanlar ile halkın bizatihi kendisi bu kararlara harfiyen uyar şeklinde tezahür eden ve çoğunlukçu demokrasi ya da mutlak demokrasi diye formüle edilen yeni tür iktidar ve kulları şeklinde özetleyebileceğim bir uygulama söz konusudur.

Kabile, aşiret ve ümmet toplumu olmayı aşamamış toplumlarda bu zihniyet en yaygın bir şekilde görülmektedir.

Özellikle Orta Doğu diye anılan, bilinen bölgede kabile, aşiret ve ümmet anlayışı, demokratik bir ulus devlet aşamasına ulaşamadığı ve ulaşabilmesi de ABD ve AB gibi büyük güçlerce engellenen bölgenin yüz yılı aşkın bir süreden beridir sürekli olarak kan revan içinde kriz bölgesi olarak devamlılık arz etmesi kulluk ve çağımızda da çoğunlukçu demokrasi anlayışının iktidar ve onun kulları şeklinde sürmesine yol açmaktadır.

Menderes’in  “Vatan Cephesi ve odunu aday göstersem kazanır” mentalitesini ‘”bulun 226’yı devirin beni” diyen çoğunlukçu Demirel ile devam etmiş ve şimdilerde de  “benim halkım/benim komutanım/benim valim” söylemleri ve 50+1 oy anlayışı ile sürmektedir.

Oysa yaşanan tarih göstermiştir ki diktaların en dehşetlisi, en kötüsü çoğunluğun diktasıdır.

Ne acı ve yazıktır ki ÇOĞUNLUKÇU DEMOKRASİ anlayışsızlığı KKTC’de de ileri götürülmeye çalışılmaktadır.

Oysa demokrasi çoğunlukçu değil, ÇOĞULCU hatta katılımcı bir aşama ile hayat bulur.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanCumhur Deliceırmak
Takip et:
1951 Lefkoşa doğumlu Çeşitli Kıbrıs gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Radyo ve TV programları var. Resim, heykel sanatçısı, şair. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde okudu.1968-71 yılları arasında Kıbrıs Türk direniş hareketinde mücahitlik yaptı. Evli, iki çocuk babası.
Önceki Makale Balbay Cumhuriyet Vakfı’ndan ayrıldı
Sonraki Makale Japonlarda çay töreni

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe YazılarıManşet

Yaptırımlar Türkiye’ye fırsat mı?

Okay Deprem
30 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Hümanist bir padişah

İnan Özbek
29 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Kaçan hep suçlu mudur?

Erdal Çolak
28 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

BBC’nin ortaya çıkardığı skandal 

Okay Deprem
26 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?