Kimin ne dediği, ne düşündüğü umurumda değil; Fenerbahçeli olmaktan büyük gurur duyuyorum.
Fenerbahçe Fetö karşısında nasıl ilk ateşi yaktıysa, bugün toplumun büyük kesimini etkisi altına alan ahlaki yozlaşmaya karşı da en açık ve sert mücadeleyi veriyor.
Mustafa Kemal Atatürk diyor ki; “Hiçbir millet yoktur ki, ahlak esaslarına dayanmadan ilerlesin.”
Fatih Sultan Mehmet diyor ki; “Adaleti öldürdüğün gün, devlet de ölür.”
Elbette bunlar seçtiğim sözler; Recep Tayyip Erdoğan, Alparslan Türkeş, Eflatun, Kemal Tahir gibi yüzlerce devlet adamı, filozof ve yazar adalet, ahlak ve ulus bağını anlatmış.
Adil ve ahlaki olmayan bir toplum yaşayamıyor, varlığını devam ettiremiyor.
Bu tespiti yaptıktan sonra Fetö’nün Türk bilincine sahip bir toplum ve devlet yapısı istemediğini biliyoruz, onlar ümmet ve şeriat üzerine kurulmuş bir toplum arzuluyor.
15 Temmuz’da darbe deneyen katiller yıllarca sinsice çalışıp toplumdan adalet ve ahlakı çalmaya, böylece devleti yıkmaya çalıştılar.
Soru çaldılar, hırsızlık yaptılar, adalet sisteminde paralel ağ kurarak adalete güveni sarstılar ama en önemli silahları futboldu.
Futbol aracılığı ile toplumda ahlaksızlık ve adaletsizliği kurumsallaştırmaya çalıştılar.
Düşünün, Milli Takım torpilleri, özellikle belirli takımları kayırmak, göz göre göre hakemlerin ve medyanın yanlı tutumu adalete ve devlete güveni sarsmaz mı? Elbette sarsar.
15 Temmuz’a rağmen Fetö hâlâ futbol üzerinden bunu yapıyor, tek direnen ise Fenerbahçe.
Hiç kimse kendi dinamiklerinin yaratmadığı bir gücü sonsuza kadar taşıyamaz. Arkasından itilerek başarılı yapılan birçok futbol takımı tarih çöplüğünde yerini almıştır.
Ben ülkesini seven biri olarak ahlaksızlığa, adaletsizliğe, yozlaşmaya karşı çıkmayı ülkemi ve devletimi korumak için vatandaşlık görevi görüyorum, nasıl kanunlara bilinçli olarak uyuyorsam o şekilde Fenerbahçe taraftarıyım.
Fenerbahçe gerçekten son kaledir, ahlakın, adaletin ve milletin son kalesidir.