19.7 C
İstanbul
25 Nisan 24, Perşembe
spot_img

Cem Küçük’le Sabah’a kınama

Türkiye gazetesi ile gazetenin internet sitesi turkiyegazetesi.com.tr’de, 08.11.2021 tarihinde Cem Küçük imzasıyla yayınlanan “Lütfü Türkkan’ın dolandırıcılık dosyası” başlıklı köşe yazısında, Basın Meslek İlkeleri’nin ihlal edildiği iddiasıyla Basın Konseyi’ne şikâyette bulunulmuştur.

Şikâyetçi Lütfü Türkkan’ın avukatı Gamze Tuğçe Kavi, Basın Konseyi’ne 06.01.2022 tarihinde yaptığı başvuruda, şikâyet konusu köşe yazısında asılsız iddialara yer verildiğini ve müvekkilinin kişilik haklarına saldırıldığını savunmuştur. Yazının milletvekili ve tanınan siyasetçi olan Lütfü Türkkan’ın saygınlığını ve onurunu hedef aldığı; hakkında olumsuz algı oluşturmanın amaçlandığı iddia edilen başvuruda özetle şu ifadelere yer verilmiştir:

“Yazar kullandığı ifadelerle, müvekkilin dolandırıcılık gibi yüz kızartıcı bir suçu işlediği yönünde tamamen gerçeğe aykırı iddialara yer verilmiştir. Yazı içeriğinde müvekkilin Korkmaz Yiğit’ten parasını aldığı gayrimenkulün devrini yapmadığı yönündeki iddialar, ispatlanmış kesin gerçekmiş gibi aktarılmıştır. 

1996 yılında meydana geldiği söylenen, müvekkille hiçbir ilgisi bulunmayan bir satış işlemine ilişkin iddialar, eleştiri ve haber verme sınırlarını aşacak şekilde, yüz kızartıcı bir suçun işlendiği yönünde kesin ifadeler kullanılarak verilmiştir. 

Yazıda müvekkile yönelik 13 defa “rezil” kelimesini kullanılmış;  “Lütfü Türkkan’ın dolandırıcılık dosyası” şeklinde doğrudan müvekkili zan altında bırakan başlık seçmiş; yazının devamında ise “Lütfü’nün dolandırıcılık dosyasına” ifadesini tekrarlamıştır. 

Yazar, İHA muhabiri Mustafa Uslu’nun darp edilmesi olayının müvekkilin emriyle yapıldığı gibi çirkin ve asılsız bir iddiayı da yazısında dile getirmiştir. 

Tarafımızca hazırlanıp noter aracılığı gönderilen cevap ve düzeltme metni muhataplara 25.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği halde süresi içinde yayınlanmamıştır.” 

Başvuruda, şikâyet edilenler hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 4, 6, 9,10 ve 16’ncı maddelerini ihlalden ‘kınama’ kararı verilmesi talep edilmiştir.

GENEL SEKRETERLİK GÖRÜŞÜ     :

Şikâyet edilen “Lütfü Türkkan’ın dolandırıcılık dosyası” başlıklı ve Cem Küçük imzalı köşe yazısı, 08.11.2021 tarihinde Türkiye gazetesi ile turkiyegazetesi.com.tr internet sitesinde yayınlanmıştır. “İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, sicili kabarık biri” cümlesiyle başlayan, şikâyetçinin geçen haziran ayında İhlas Haber Ajansı muhabiri Mustafa Uslu’yu dövdürdüğü; Bingöl’de şehit yakınına küfrettiğine yer verilen yazıda “Lütfü Türkkan rezil ve utanmaz bir adamdır” denilmiştir.

Şikayet edilen yazar, “Gelelim rezil Lütfü’nün dolandırıcılık dosyasına” ifadesinin ardından, 1990’larda iş insanı Korkmaz Yiğit’in 30 yıllık avukatını “Beni 45 milyon 966 bin dolar çarptı” diyerek azlettiğini; bu paradan 4.5 milyon doları da şikayetçi Lütfü Türkkan’ın ‘çarptığını’ yazmıştır.

İş insanı Korkmaz Yiğit’in iddialarının, ortada bir yargı kararı ve başkaca kanıt olmamasına karşın, bir dilekçe kupürü  kullanarak sanki kesin gerçekmiş gibi sunan yazar, şikayetçiye yönelik “Rezil Lütfü Türkkan Cerrahpaşa’da ‘Camcı Lütfü’ diye bilinirmiş.”, “Tapunun alınacağı gün rezil Lütfü Türkkan’ın dolandırıcılık refleksi devreye giriyor.”, “Korkmaz Yiğit defalarca 3 milyon 750 bin dolarını istiyor. Rezil Lütfü Türkkan parayı ödemiyor ve her yerden Korkmaz Yiğit’i engelliyor.”, “ İşte rezil Lütfü Türkkan böyle bir adam” ifadelerini kullanmıştır.

Şikâyet konusu yazı, İyi Parti Kocaeli milletvekili olan şikâyetçi Lütfü Türkkan’ın, parti toplantısı için gittiği Bingöl’de ‘provokatör’ olmakla suçladığı şehit yakınına küfretmesi olayından iki gün sonra yayınlanmıştır. Şikâyetçinin, küfür etmesi nedeniyle tepki gördüğü milletvekilliğinden istifasının istendiği bu ortamda, hakkındaki diğer iddia ve suçlamaların gündeme getirilmesi de doğaldır. Yazarın, şikâyetçiye yönelik ‘dolandırıcılık’ iddiasını köşesine taşıması, yorum yapması ve görüş açıklamasında eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırlarını aşmadığı sürece sorun da yoktur.

Şikâyet edilen yazarın 12 paragraftan oluşan köşe yazısının başlığında ve metninde şikayetçi için 14 kez kullandığı “Rezil Lütfü Türkkan” ifadesi sorunludur. Arapça kökenli sıfat olan bu sözcüğün anlamı TDK Sözlüğünde “Alçak, aşağılık”; Osmanlıca- Türkçe Sözlükteki “Alçak, adi, utanmaz, hayasız, soysuz” olarak geçmektedir. Bu anlamlarıyla ‘rezil’ sözcüğünün hakaret olarak değerlendirilmesi gerekir. Köşe yazısında, şikâyetçiye yönelik ‘dolandırıcılık’ iddiasını somut gerçekmiş algısı uyandırmak için kurgulayan yazar,14 kez tekrarladığı ‘rezil’ sözcüğünü şikâyetçiye hakaret etmek ve aşağılamak amacıyla kullanmıştır.

Kamuoyunda tanınan kişilerin, sıradan bireylere göre rahatsız edici, çok ağır ve sarsıcı eleştirilere katlanmak yükümlülüğü vardır. Ancak tanınan bir siyasetçi ve iş insanı olan şikâyetçinin, kendisine eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırları aşılarak ‘hakarete’ edilmesine katlanması beklenemez. Şikâyet edilen köşe yazarı, şikâyetçiye hakaret edilmiş; siyasi kariyeri ve toplumdaki saygınlığı hedef alınmış; yüz kızartıcı suç olan ‘dolandırıcılık’ algısı yaratmak üzere kurgulanan yazıya gönderilen cevap ve düzeltme yazısını kullanmamıştır.

Açıklanan bu nedenlerle şikâyet edilen “Lütfü Türkkan’ın dolandırıcılık dosyası” başlıklı köşe yazısında Basın Meslek İlkeleri’nin “Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” şeklindeki 4’üncü, “Yasaların suç saydığı eylemler, gerçek olduğuna inandırıcı makul nedenler bulunmadıkça kimseye atfedilemez” şeklindeki 10’uncu,“Basın yayın organları, yanlış yayınlardan kaynaklanan cevap ve tekzip hakkına saygı duyarlar” şeklindeki 16’ncı maddelerinin ihlal edildiği kanaatindeyiz. Şikâyet edilenler hakkında ‘kınama’ kararı alınmasını öneririz.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :

Basın Konseyi Yüksek Kurulu, şikâyet başvurusunu salgın önlemleri nedeniyle 26.01.2022 tarihinde video konferansla yaptığı toplantıda görüşmüştür.

Genel Sekreter’in raporunu okumasının ardından Yüksek Kurul dosyanın müzakeresine geçilmiştir. Söz alan üyeler, şikâyet edilen köşe yazısında etik ihlali olduğu görüşüne katılmakla birlikte, Basın Meslek İlkeleri’nin hangi maddelerinin ihlal edildiği ve karşılığında hangi kararın alınması gerektiği konularında farklı görüş dile getirmiştir.

Şikâyet edilen köşe yazısında haberde olduğu gibi objektiflik aranamayacağını; yazarın ele aldığı konuyu serbestçe yorumlaması ve en etkileyici şekilde görüşünü e aktarmasının ifade özgürlüğü olduğunu vurgulayan üyeler, ancak bilgileri denetime tabi tutmadan kullanma özgürlüğü olmadığını ve yazar da olsa doğrulanmayan bilgiyi verememesi gerektiğini savunmuştur. Bu üyeler şikayet edilen köşe yazısında, gerçek olduğu kanıtlanmayan bir iddianın gerçekmiş gibi gösterilerek şikâyetçinin ‘dolandırıcı’ olduğu algısı oluşturulmaya çalışıldığını, bunun da etik ihlali olduğunu söylemiştir.

Şikâyetçiye cevap ve düzeltme hakkı tanınmamasının Basın Meslek İlkeleri’nin 16’ncı maddesinin açık ihlali olduğu görüşünde birleşen üyeler, ihlali söz konusu edilen diğer maddeler konusunda ve şikâyet edilenler hakkında alınacak kararla ilgili farklı görüş savunmuştur. Hukukçu üyeler, şikâyetçi için kullanılan ‘rezil’ sözcüğünün Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarında; Şikâyetçinin tanınan bir siyasetçi olması, şikâyet edilen yazar açısından rezil sözcüğünü kullanmasına yol açan olgusal bir temelin bulunması ve değer yargısı olarak ifade edilmesi halinde, ‘hakaret’ olarak değerlendirmediğini ve bu nedenle etik ihlali sayılmayacağını savunmuştur. Bu görüşe katılmayan üyeler ise ‘rezil’ sözcüğünün yazıda 14 kez tekrarlanmasının, şikâyetçiyi aşağılama ve hakaret etmek amacıyla kullanıldığını ve etik ihlali olduğunu söylemiştir. Şikâyet edilen yazar kadar gazete yöneticisinin de ihlalde sorumluluğu olduğunu savunan üyeler, ikisi hakkında da aynı kararın alınmasını talep etmiştir.

Dosyanın müzakeresinin tamamlanmasından sonra oylamaya geçen Yüksek Kurul, şikâyet edilen köşe yazısında Basın Meslek İlkeleri’nin “Basın organları yanlış yayınlardan kaynaklanan cevap ve tekzip hakkına saygı duyarlar” şeklindeki 16’ncı ve “Yasaların suç saydığı eylemler, gerçek olduğuna inandırıcı makul nedenler bulunmadıkça kimseye atfedilemez” şeklindeki 10’uncu maddelerinin ihlal edildiğini OY BİRLİĞİ ile; “Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” şeklindeki 4’üncü maddenin ihlal edildiğini OY ÇOKLUĞU ile saptamış; şikâyet edilenler hakkında yine OY ÇOKLUĞU ile ‘KINAMA’ kararı almıştır.

SONUÇ: Şikâyet edilenler Türkiye Gazetesi Yazarı Cem Küçük ve Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 4, 10 ve 16’ncı maddelerini ihlalden OY ÇOKLUĞU ile ‘KINAMA’ kararı verilmiştir.

Sabah’a da kınama

Basın Konseyi ayrıca, Sabah gazetesinde İyi Parti milletvekili Lütfü Türkkan hakkında, muhabir Mustafa Sait Özkan imzasıyla yayımlanan “Paranın Üstüne Soğuk Su İç”, “Türkkan Dolandırdı, Akşener Sümenaltı Etti”, “Hem Dolandırdı Hem Küfretti”, “İşadamı Korkmaz Yiğit Sabah’a konuştu: Ekmek verdiğime pişman etti” başlıklı haberlerde, Basın Meslek İlkeleri’nin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan şikayeti de karara bağladı. Konsey, şikâyet edilenler Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şefik Çalık, muhabir Mustafa Sait Özkan hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 4, 10 ve 16’ncı maddelerini ihlalden OY ÇOKLUĞU ile ‘KINAMA’ kararı verdi.

(Basın Konseyi)

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Medya Günlüğü
Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
666TakipçilerTakip Et
11,281TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler