“72 yıllık gazetecilik yaşamımda çok değerli meslektaşlarımı kaybettim… Demokrasi vaatleriyle iktidar olur olmaz ABD emperyalizminin ve işbirlikçi sermayenin çıkarlarını korumak için Kore’ye asker gönderip Türkiye’yi NATO’ya katma, ünlü 1951 Komünist Tevkifatı’nı başlatma, Nazım Hikmet’i vatandaşlıktan atma operasyonlarıyla birlikte özgür basın düşmanlığını da başlatan DP iktidarına muhalif bizim 50 kuşağından kaç kişi kaldık, bilmiyorum…
Celal Başlangıç o yıllarda İstanbul’da doğmuş, gazeteciliğe de 70’li yılların ortalarında İzmir’de başlamıştı. Biz 12 Mart 1971 darbesinden sonra mücadelemizi yurt dışında sürdürmek zorunda kaldığımız için kendisiyle Türkiye’de aynı mekanda birlikte gazetecilik yapma şansım olmadı… Ama kendisinin son derece başarılı gazetecilik performansını, Türkiye’den postayla bana ulaştırılan Politika, Cumhuriyet, Evrensel ve Radikal gazetelerinden izledim…
Celal’le yollarımız, 15 Temmuz 2015 çakma darbe girişiminin ardından muhalif medyaya ve gazetecilere karşı başlatılan terörün hedeflerinden biri olduğu için, bizim tam 45 yıl önce yaptığımız gibi, mücadelesini sürgünde devam ettirmek zorunda kaldığında, Brüksel’de kesişti.
İnci de, ben de, Brüksel’de Celal Başlangıç, Koray Düzgören, Ragıp Duran, Ahmet Nesin ve Ayşe Yıldırım ile buluştuğumuz o günü unutmuyoruz.
Bizleri ağırlayan Güneş Atölyeleri’ndeki çalışma arkadaşlarımız da, bizim gibi mücadeleyi sürgünde devam ettirme kararı vermiş beş gazeteciyle bir araya gelmekten dolayı son derece duygulanmışlardı. Kırk yıla yakındır Türkiye’den gelen Asuri, Ermeni, Kürt ve Türk siyasal göçmenlere atölyelerimizde sosyal, eğitsel ve kültürel hizmet veren dostlarımız için Türkiye’deki son gelişmeleri, bizim verdiğimiz haber ve yorumlar dışında, onu bizzat yaşamış olanlardan öğrenmek büyük önem taşıyordu.
O buluşmamızda Celal adı henüz konmamış Artı Gerçek projesini anlatarak benim de yazarları arasında yer almamı önermişti.
12 Mart 1971 darbesini izleyen yarım yüzyıllık sürgünümüzde tamamen kendi girişimimiz olan İnfo-Türk’ün çeşitli dillerdeki haber bültenleri, kitap ve broşürleri dışında, gerek Türkiye’de, gerekse yurt dışında çok sayıda gazete, dergi veya ajansa katkıda bulunmaya çalışmıştık. Hepsinin mücadeleler tarihinde yeri vardı.
Ancak 2017’de büyük sayıda tanınmış gazetecinin sürgünde bir araya gelerek Artı Gerçek’e hayat vermeleri medya tarihimizin bir ilkiydi…
Celal Başlangıç ve arkadaşları, sürgünde onyıllardır birlikte mücadele verdiğimiz gazeteci dostlarımız Koray Düzgören ve Armağan Kargılı‘nın da yer aldığı ekip oluşturarak bir zoru başardılar ve büyük maddi zorlukların da üstesinden gelerek Artı Gerçek‘i 2017 Şubat’ında yayına soktular.
9 Şubat 2017’de yayınlanan “Sürgün tarihimizde ‘hayırlı’ iki yeni olay” başlıklı ilk yazıma şöyle girmiştim:
“65 yıllık medya, 46 yıllık sürgün yaşamımın bu yeni yılında hem gazeteci olarak, hem de insan hakları savunucusu olarak zulmün padişahlığının ergeç yıkılacağı umudumu pekiştiren iki büyük olay: 4 Şubat’ta Brüksel’de toplanan Halkların Demokratik Kongresi–Avrupa örgütünün kuruluş toplantısı, üzerinden dört gün geçmeden 8 Şubat’ta Artı Gerçek’in yayına başlaması…”
Ve devrimcinin her daim iyimser olması gerektiği ilkesine sadık bir gazeteci olarak şöyle bitirmiştim: “Özgürlük ve demokrasi savunucusu gazeteci, koşullar ne olursa olsun, susmuyor, susturulamıyor. Artı Gerçek’in başarısı malumun ilamı olacak: El mi yaman, bey mi yaman?”
Celal Başlangıç ilk sayıda yayınlanan yazısında “Türkiye’nin gerçekle olan ilişkisi AKP iktidarı tarafından her geçen gün daha da fazla koparılıyor. Gerçekleri dile getiren yayın organları birer birer kapatılıyor. Hâlâ yayın yapabilenler ağır para ve hapis cezalarıyla terbiye edilmek, diz çöktürülmek isteniyor. İşte bu tablo karşısında sansürsüz ve otosansürsüz bir yayıncılığı hedefledik. İstedik ki, bir an önce Türkiye’nin demokrasisini, barışını, özgürlüklerini savunanlara bu ülkede yıllarca gazetecilik yapmış olan insanlar olarak karınca kararınca bir katkı sunalım. Özgür bir medya, demokratik bir Türkiye için hepimizin yolu açık olsun” diyordu.
Bir ay sonra da görsel yayıncılıkta büyük bir atılım olan Artı TV yayına girdi. Açılışı için Köln’de yapılan etkinlikte, ödünsüz mücadeleleriyle her daim iftihar ettiğim gazeteci dostlarımla birlikte olmak, meslek yaşamımın en mutluluk verici olaylarından biriydi.
İzmir medyasının iki farklı kuşağının çalışan gazetecileri olarak zaman zaman söyleşirdik. 4 Mayıs 2017’de Celal’e, 50’li yılların sonunda İzmir gazetecilerinin bir sendikal toplantısında benim de dahil olduğum toplu fotoğrafı da bulunan bir gazete kupürü göndermiştim.
Celal, 5 Mayıs 2017 tarihli yanıtında, kendisinin İzmir serüvenini ve 50’li yıllarda birlikte çalıştığım gazetecilerin daha sonraki konumunu şöyle anlatıyordu…”
(Doğan Özgüden, artigercek.com)
Yazının devamını okumak için tıklayın
İlgili haber:
https://medyagunlugu.com/celal-baslangic-hayatini-kaybetti/