Salı, 30 Eyl 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Bugünkü köşe yazılarından

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 9 Temmuz 2025 19:47
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

CHP’nin ‘çözüm’ süreci-Barış Pehlivan (Cumhuriyet)

“CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın duyurdu: “Türkiye’nin birinci partisi CHP’nin 135 milletvekilinin 61’i hakkında 240 adet yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi TBMM’de.”

Peki, kimdi dokunulmazlığının kaldırılması istenen o milletvekilleri ve neyle suçlanıyorlardı?

O listeye ulaştım. Buna göre, 5 ay önce CHP’ye katılan Cemal Enginyurt 32 ayrı dosya ile zirvede görünüyor. Enginyurt’a en çok isnat edilen suçlama “hakaret”.

Liste 25 dosya ile Özgür Özel, 21 dosya ile Veli Ağbaba, 13 dosya ile Sezgin Tanrıkulu, 12 dosya ile Ali Mahir Başarır ve Mahmut Tanal, 10 dosya ile Tuncay Özkan diye devam ediyor.

Toplam 240 adet dokunulmazlık dosyasının 89’unu ise “cumhurbaşkanına hakaret” iddiası oluşturuyor.

Aslına bakılırsa…

Kimisi 10 yıl önceye dayanan fezleke sayıları şu süreçte pek de önem arz etmiyor. Zira, muhalefetin özelde ise CHP’nin çok daha acil bir gündemi var. İktidar “yeni düşman” olarak konumlandırdığı kurucu partiyi yargı eliyle tasfiye etmek için gün sektirmiyor.

Bunun farkında olan Ekrem İmamoğlu, hapisten tüm siyasi parti liderlerine, “Parti ayırt etmeden, hepimizin milletin çığlığını dindirmesi ve Türkiye’yi güçlü bir geleceğe ulaştırması gerekiyor. Adaletsizliklere karşı topyekûn ses çıkarma vaktidir” diye mesaj atıyor. Meselenin sadece CHP ya da İstanbul olmadığını anlatmaya çabalıyor.”

Mısır benzetmesinin ifşa ettiği gerçekler-Yasin Aktay (Yeni Şafak)

“CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in cürm-ü meşhut olarak tespit edilmiş rüşvet cürmü dolayısıyla gözaltına alınmış belediye başkanlarını savunmak üzere bütün hırçınlığıyla ve cazgırlığıyla yaptığı konuşma Türk siyasi söylemler tarihine geçmeyi hak eden bir konuşma olmuştur.

Rüşvet ve yolsuzluk cürmünden dolayı tutuklanmış bir partilisine bir siyasi parti başkanının takınacağı en münasip tavır “Bunu yapan bizim partimizden olamaz” demesi, onu yargıdan önce kendisinin mahkûm etmese bile yargının kararına bırakmasıdır. Elbette cürm-ü meşhut olarak yakalanmışsa bile bir insana yargısız infaz yapılmaz. Ama yargısız beraat ve savunma da yapılmaz. Hele Türkiye’nin iktidara aday olma iddiasındaki en büyük partisinin genel başkanıysanız.

Özgür Özel’in konuşmasının siyasi söylemler tarihine geçmeyi hak eden bir tarafı kendi partililerine atfettiği mutlak masumiyet ve onlara, ne yapmış olurlarsa olsunlar dokunan polisi-yargıyı siyasallaştırarak sahip çıkması. Bu tavır Özgür Özel’in başını çok ağrıtır. Ama konuşmasının bir başka tarafı daha var ki o sadece başını ağrıtmaz, Özgür Özel’in demokrasi sahasındaki bütün meşruiyetini de varlığını da bitirir.

Bütün hırçınlığı ve agresifliğiyle kendi belediyelerine yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını tamamen Cumhurbaşkanın keyfi uygulamalarına bağlayarak ona karşı kitleleri ayaklandırmaktan bahsediyor. 19 Mart’tan itibaren Saraçhane’de yaptığı mitinglere “Daha bunlar prova” diyerek gözdağı verirken ipin ucunu öyle bir kaçırıyor ki ağzından şu sözler dökülüveriyor:

“Sokağa davet edeceğim günü ben bilirim. Bana bu milleti sokağa davet ettirme. Ondan sonra Mısır’daki meydanı izlediğiniz gibi izlersin.”

Videolarla, itiraflarla, belgelerle artık ciddi bir yargı süreci olmadan asla geçiştirilemeyecek yolsuzluk ve rüşvet iddialarına karşı CHP’nin yapacağı şey bu mu olacak? Yolsuzluk nasıl olmuş da bu kadar yaygın bir şekilde CHP’li siyasetçilerin neredeyse büyük çoğunluğunun habitusu haline gelmiş? 23 yıldır bu ülkeyi yöneten ve göz ardı edilemeyecek şekilde bir yere taşımış olan iktidara karşı bu ülkeye sunacakları şey bir tarz-ı siyaset olarak yolsuzluk ve rüşvet mi olacaktı? Bu soruyla yüzleşmek yerine bir tehdit ve gözdağı niyetine Mısır’daki meydanı öne sürmek nedir?”

Denizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede?-Çiğdem Toker (T24)

“Bir yıldan fazla zaman geçmiş.

Denizli Büyükşehir Belediyesi şirketi Beltaş’ın, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı, “Zimmet, hırsızlık, görevi kötüye kullanma, nesmî belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve savcılık makamınca tasnif edilecek diğer suç tipleri” konulu suç duyurusunun tarihi, 24 Haziran 2024.

Suç duyurusunda, Denizli Büyükşehir Belediyesi şirketi Beltaş’ın, Belediye’yi AKP’nin yönettiği dönemde zarara uğratıldığı ve suç amaçlı örgüt kurulduğu iddiası, bir delil listesi ile birlikte sunulmuş.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, dünkü grup toplantısında gündeme taşıdığı konulardan biriydi AKP dönemindeki Beltaş usulsüzlüğü. Denizli’de Beltaş’ın işlettiği teleferik işletmesinde  25 milyon TL gelirin kayda girmediğini, bunun için çalışanlara talimat verildiğini, kayda girmeyen gelirleri çuvallarla taşındığını aktardı. Şöyle dedi:

“Denizli Büyükşehir’de her gün üçte biri fişli, üçte ikisi fişsiz teleferikten, bir dolu çuvalla genel müdüre para gidiyor. Tahsilatı yapan, parayı taşıyan, teslim eden belli, alan belli. 31 Mart’ta CHP kazanınca 1 Nisan’da bilgisayarın hard diskini ve görüntü kayıtlarını siliyorlar ama personel bunu itiraf ediyor. Diyor ki: ‘Böyle böyle yaptılar, başımız derde girer’. Geri hard diski de söktüler. Her gün, üç günde bir çuvalla para alıyorlardı buradan. Bizimkiler hard diski kurtarmaya geliyor ve hard diskten tam 25 milyon liralık paranın çuvalla BELTAŞ’ın genel müdürüne teslim edildiği döküm olarak var. Bu Beltaş, ayrıca 30 tesiste restoran, kafe, büfe, kayak merkezi işletiyor. Orada çalışanlara yapılan sorguda da, bazılarında benzer uygulamanın, paranın, nakitin, devir hızının yüksek olduğu yerlerde yapıldığı ortaya çıkıyor ve o kayıtlarla birlikte 95 milyon TL çuvallarla AK Parti’nin genel müdürüne, BELTAŞ Genel Müdürüne teslim edilmiş…”

 Ve bu olayın belgelenerek savcılığa bildirilmesine rağmen hiçbir işlem yapılmadığını da ekledi.

Gerçekten de küçük bir internet sorgulaması, bu olayın geçen yıl gündeme geldiğini, tartışıldığını gösteriyor. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun da bu suç duyurusu içeriğini temel alan açıklamaları olmuş. Beltaş’ın işlemlerinin mercek altına alındığını ve bu konudaki Sayıştay tespitlerine yer veren Denizli yerel medyasında konuyla ilgili haberlere erişim halen mümkün.”

İkinci CIA-Soner Yalçın (Nefes)

“ICE, Amerikan İç Güvenlik Bakanlığı…

11 Eylül saldırılarından sonra 2002 yılı itibarıyla çok aktifleşti.

Görev amacı, ulusal güvenliği, kamu güvenliğini tehdit eden ulusötesi suçlardan ve yasadışı göçten ABD’yi korumak…

Ülkenin her yerinde yerel ofisleri olduğu gibi denizaşırı diplomatik misyonlarında özel ajanlardan oluşan birimleri var! 53 ülkede; 400 ofis ve 10 bin 300 çalışanı olan yapıdan bahsediyoruz. Glock 17 veya M4 Karabina gibi silahlar taşıyorlar…

Ülke çapında göçmenlerin atıldığı 500’den fazla gözaltı merkezi, hapishane var…

ICE’a “ikinci CIA” deniyor…

Bu teşkilatın göçmenleri yakalaması, gözaltına alması, sınır dışı etme şekli daima tartışma konusu oluyor…

Obama döneminde ciddi suçlara öncelik verilirken, Trump döneminde ülkeye neredeyse giriş yapan herkes hedefe kondu. İş yerlerine, ibadethanelere, eğitim yerlerine baskınlar yapıldı. Trump, ICE tutuklamaları için günlük hedefler koymaya başladı! Belgenin önemi yoktu; “görünüşüne” bakıp insanlar sınır dışı edildi. Ki içlerinde Amerikan vatandaşı bile vardı! Trump yönetiminde günde gözaltına alınan kişi sayısı Haziran 2019’un başlarında 52 bin 500 idi.

Biden dönemi bu operasyonları azalttı.

Şimdi İkinci Trump dönemi başladı: ilk imzaladığı kararnamelerden biri, sınır dışı etmenin kapsamını genişletti. Irkçılığa varan uygulamalar hayata geçirildi. Tepkiler gecikmedi, en son Haziran 2025’te Los Angeles protestoları yaşandı. Trump bunları umursamadı. Ve:

Trump geçen cuma günü “Big Beautiful Bill” denen “Büyük Güzel Yasa” çıkardı! Böylece:

ICE finansmanı 10 milyar dolardan yüz milyar dolarlara çıkarıldı. Neler neler yapılacak:

-ABD-Meksika sınırına duvar örmek için 46,5 milyar dolar…

-Göçmenler için hapishane kapasitesini 100 bin artırmak için 45 milyar dolar…

-On bin yeni memurun işe alınması, ulaşım araçları ve sınır dışı etme masrafları için 29,9 milyar dolar…

-Sınır güvenliği konusunda eyalet ve yerel kolluk kuvvetlerine destek olmak için 17,3 milyar dolar…

-Sınır güvenliği için üç bin sınır devriye ajanının işe alınması amacıyla
7,8 milyar dolar…”

Şeriat, Allah’ın kanunu mudur?-Mehmet Ocaktan (Karar)

“Türkiye dahil hemen bütün Müslüman ülkelerde ‘öze dönüşçü’ ya da radikal olarak tanımlanabilecek olan kesimler, “Kur’an Allah’ın kanunudur, bu öze dönülmelidir, insan yapımı kanunlar tağutidir ve Allah’a isyandır” benzeri bir yaklaşımı dillendirirler.

Bu anlayış, Allah’ın bütün peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği ilahi mesajın anlaşılmasını sınırlayan toptancı bir yaklaşımdır. Aslında bu anlayış, dinle şeriatın aynı şey olduğu gibi bir anlayıştan kaynaklanmaktadır.

Biliyoruz ki şeriat sözlükte yol, adet ve misal gibi anlamlara gelmektedir ve Kur’an’da nadir kullanılan bir kelimedir. Kur’an’da geçtiği yerlerde ve hallerde suyun kaynağı değil de kaynağa giden yol anlamındadır. Dinî bağlamda bunun anlamı şudur: şeriat, dinden tarihin herhangi bir anında bir topluma, bir peygamber (vahiy/kitap) yoluyla açılan bir yoldur; yani şeriat din değil, ‘tedeyyün’dür. (1) Bu da ilahî hakikate bağlanmak (dindarlık) demektir. Şeriat ve din ilişkisini birçok biçimde açıklamak mümkündür. ‘Sizden her nebi için ayrı bir şeriat açıkladık.’ (Maide, 48) ayetinin yorumu yapılırken, İslam bilginleri “Din tektir, şeriatlar ise muhteliftir.” demişlerdir. Din, tüm peygamberlerin getirdiği ortak mesajı ve ilkeleri ifade ederken, şeriat dönemsel olarak getirilen somut kuralları ve hükümleri dile getirir. Bu açıdan din değişmez ve evrensel bir olgu iken, şeriat dönemseldir, değişken ve kısmîdir. (Kadir Canatan, Kur’an Hükümlerinin Sosyolojisi)

Oysa günümüzde şeriat, değişmesi mümkün olmayan evrensel bir kanun olarak anlaşılmaktadır. Bu anlayışa göre din şeriattır, şeriat da dindir. Öyle ki zamanla şeriat kavramı, Kur’an’ın mesajı doğrultusunda fıkhi faaliyetleri düzenlemekle kalmamış, dinin esası olduğu gibi noktaya evrilmiştir.

Tarihsel süreç içinde oluşan, İslam’ın özüyle çok da örtüşmeyen bu toplumsal algı, zamanla yerleşik hale dönüştüğü için, özellikle Müslüman zihinlerde şeriat ve din kavramı eş anlamlı olarak kullanılır hale gelmiştir. Kavramın dinle özdeş kullanımı, fıkıh ve hadis kaynaklarında da yaygındır.”

Erdoğan, Özel’den ne istiyor?-Berkant Gültekin (BirGün)

“Şu zamanlarda havalardan sıcak bir şey varsa o da Türkiye siyasetinin gündemidir. İktidarın taarruz stratejisinin ürettiği gerilim, siyasetteki harareti her geçen gün biraz daha artırıyor. Ayakta kalabilmek adına, ekonomik tufanı da göze alarak sınırsız ve ölçüsüz biçimde muhalefet üzerinde baskı kuran Erdoğan, CHP’li belediye başkanlarının bir bir gözaltına alındığı günlerde, partinin lideri Özgür Özel’i de “hizaya getirmenin” yollarını arıyor. Peki, Erdoğan Özel’den aslında ne istiyor?

Bu soruya cevap vermeden önce Erdoğan’ın neden Özel’in frene basmasına ihtiyaç duyduğunu anlamakta yarar var. Erdoğan, kendi iktidarının devlet kontrolü yönünden en güçlü, toplumsal destek yönünden en zayıf döneminde. Bu denge Erdoğan için bir tahterevalli gibi seyretti. Toplumsal desteğinin olduğu koşullarda, bugünkünün aksine devleti kontrol etme avantajından mahrumdu. Aslında tam da bu kontrol mahrumiyeti, ona siyasal meşruiyeti yaratan faktördü.

Erdoğan, iktidarının ilk döneminde, “devleti yöneten elitlere karşı” yetki talep ediyor ve bunu muhafazakârlar başta olmak üzere toplumun geniş kesimlerinden alabiliyordu. Ancak Erdoğan zamanla devletin kendisi olup merkezi temsil etmeye başlayınca, bu ideolojik söylemin etki ve inandırıcılık kapasitesi de tedrici biçimde azaldı. Bir bakıma “milletin adamı” Erdoğan, “zat-ı devletleri”ne dönüşen Erdoğan’a yenildi.

Bu yenilgi, onun kitle onayını en dar çerçeveye hapsederken siyasal İslamcı fikriyatın tahayyülündeki iktidar, çok da tatmin edici sonuçlar üretmediği anlaşılan “şahsım devleti”nde somutlaştı. Dahası, “millet” denen topluluğun da sınıfsal çelişkilerden azade olmadığı gerçeğiyle yüzleşildi. Muhafazakârlık kendi zengin azınlığını ve elit kültürünü yaratırken, altta kalan geniş kalabalığa geçim derdi, yoksulluk ve hamasi söylemler kaldı.”

Not: Başlıkları tıklayarak yazıların tamamını okuyabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram



EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale “Gölge filo” sabotajları
Sonraki Makale Hem Türkiye’ye kızdı hem de Türkiye’ye kaçtı

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörGünlük

Turgay Ciner’in portresi

Medya Günlüğü
30 Eylül 2025
GünlükManşet

Trump’ın 20 maddelik Gazze barış planı

Medya Günlüğü
30 Eylül 2025
GünlükManşet

Ukrayna “Kızılderili baltası” istiyor

Medya Günlüğü
30 Eylül 2025
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
30 Eylül 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?