İBB operasyonunu başlatan AKP’li-Barış Terkoğlu (Cumhuriyet)
“Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”
Üzerine neredeyse hiç konuşulmayan bu üç cümle aslında derin bir ilişkiyi barındırıyor.
Şöyle anlatayım…
İBB operasyonu ne zaman başladı?
Biliyorum, pek çok kişi bu soruya 19 Mart yanıtını veriyor. Oysa doğru değil.
Üstelik bu köşeyi okuyanlar hatırlayacaklardır. Gözaltılardan 9 gün önce, 10 Mart’ta, şunu yazmıştım: “İmamoğlu’na yakın çok sayıda ismin şirketlerine, banka hesaplarına, tapularına, araçlarına tedbir kararı alınmış.”
Nitekim ortaya çıkan eldeki belgeler de bunu doğruladı. 6 Mart tarihli, savcılık imzalı belgenin başlığı “resen el koyma kararı” adını taşıyor: “Şüphelilerin suçtan elde ettikleri tespit edilen mal varlıklarına el konulmaması halinde şüphelilerin mal varlıklarını kaçırması söz konusu olacağından el konulmasına…”
Yani savcılık, 6 Mart’ta, mal varlıklarına el koyarak operasyonda düğmeye basmış. Devamında yurtdışına çıkış yasakları ve sonra gözaltı-tutuklama gelmiş.
Peki bu “mal varlıklarını kaçırma” iddiasının kaynağı ne?
O da 6 Mart tarihli belgede var: “Şüpheli İsmail Kaan adına kayıtlı, kendisine Murat Kapki tarafından 10 Ocak 2025 tarihinde satış/ devri yapılan 1 adet, 14 Ocak 2025 tarihinde satış/devri yapılan 7 adet olmak üzere 8 taşınmaza…”
Bu bilgi nereden edilmiş derseniz cevabı belki…
Murat Kapki hakkındaki MASAK raporundan. Raporda, Kapki’nin üzerine tek bir tapu çıkmamış. Ama tapu hareketlerinde, ocak ayında dört gün içinde, sekiz değerli gayrimenkulü İsmail Kaan’ın üzerine geçirdiği açıkça anlatılmış.”
Okullardaki ilk ders-Mehmet Y. Yılmaz (T24)
“Bugün okullar “Orman Yangınlarına Karşı Yeşil Vatanı Korumak” konulu bir ders ile açılacak.
Bu ders nedeniyle ilkokul öğrencilerine fidan da dağıtılacakmış ki çocuklar dersi daha iyi kavrayabilsin.
Bu ders için öğretmenlere nasıl bir çerçeve verildi bilmiyorum ama aslına bakarsanız bir tek cümleye sığabilecek bir ders: Bugünkü iktidarın yaptığını yapma!
Memleketimizin ormanlarını yok edip tüketen bir numaralı düşman orman yangınları değil.
Daha doğrusu Erdoğan, Türkiye’deki her şeyin tek sorumlusu olana kadar değildi.
Orman yangınları ile mücadelede THK yangın söndürme uçaklarının rolünü önemsemeyip, o kurumu yok etmeye ve uçakları hangarlarda çürütmeye kalkışmanın pratik sonucu orman yangınlarını uzun süre seyrettiler.
Muğla’da uzun süre söndürülemeyen orman yangınları sırasında bu eksiklik açıkça ortaya çaktığı halde bugün de yeterli bir yangın söndürme uçağı filosuna sahip olmadığımız anlaşılıyor.
Ormanları korumak konusundaki tek sorunumuz da bu değil tabii.
Yangından daha tehlikeli bir orman düşmanımız var ki o da doğrudan doğruya bu hükümetin içinde yer alıyor.
Verimsiz kömür sahaları için ormanları yok etme planları, “ÇED raporu gerekmez” kestirmeciliğiyle yandaş şirketlere dağıtılan maden ruhsatları derken yok olan ormanlarımız, yangınla yok olan ormanlarımızdan çok daha fazla.
Müteahhit çetelerine yüksek kâr getiren “geçiş garantili otoyollar” yaptırmak için son 12 yılda yok edilen orman alanı 60 bin hektarın üzerinde.
3 yıl önce Muğla’da yaşadığımız ve yeterli müdahale olmadığı için söndürülemeyip yanan orman alanının 4 bin 300 hektar olduğunu da söyleyeyim ki bu yüzden kaybedilen orman alanın büyüklüğü daha iyi anlaşılsın.
Ulaşım projeleri için yok edilen orman alanı sadece 2024 yılında 2 bin 883 hektar oldu.
Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi’nin açıklamasına göre 2021 yılına kadar 95 bin hektar orman yangınlar ile yok olurken aynı süre içinde madencilik nedeniyle yok edilen orman alanı 109 bin hektar oldu.
Bunları pazartesi sabah verilecek ilk derste anlatmayacaklardır, buna kuşkum yok.”
CHP’de dayanışmanın önemi-Fikret Bila (halktv.com.tr)
“İktidar CHP’yi hedefe koydu.
CHP’nin iktidara yürüyüşünü kesmek için elinden geleni yapıyor.
CHP’li belediye başkanlarının ve belediye yöneticilerinin tutuklanmasının temel amacı da CHP’nin yükselişini durdurmak.
Mümkünse CHP’yi kliklere ayırmak ve birbirine düşürmek.
CHP’yi parçalayıp zayıflatarak önümüzdeki seçimleri de kazanmak.
Demokratik kurulları ve hukuk devletini hiçe sayan iktidar siyaseti kendine göre düzenlemeye çalışıyor.
Oysa seçmen her zaman kendi iradesini yok sayan iktidarların siyaseti kendi çıkarlarına göre düzenleme girişimlerine geçit vermemiştir.
Siyasi tarihimiz bunun örnekleriyle doludur.
12 Mart 1971 müdahalesini gerçekleştirenlerin CHP’yi boyun eğmeye, kendilerine destek vermeye zorlaması tepkiye neden olmuş, buna şiddetle karşı çıkan Bülent Ecevit’in CHP’nin başına geçirmiştir. Ecevit liderliğindeki CHP’yi de ilk seçimde iktidara taşımıştır.
Benzeri 12 Eylül 1980 darbesinden sonra da yaşanmıştır.
12 Eylül’de kurdukları partinin seçimleri kazanacağına kesin gözüyle bakan iktidar sahiplerine seçmen sandıkta ders vermiş, o partiyi iktidara getirmemişti.
Yine 12 Eylül’ün yasakladığı liderlerin yasaklarını referandumda seçmen kaldırmış ve bu liderleri başbakan ve cumhurbaşkanı olarak seçmişti.
Bu örneklerden de görüldüğü gibi seçmen iradesine yapılan müdahaleleri sineye çekmiyor, tepkisini sandıkta gösteriyor.
Bu kez de öyle olacaktır.
İktidarın CHP’yi düzenleme, cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu devre dışı bırakma girişimlerine yine sandıkta yanıt verecektir.
Bu süreçte CHP ve CHP’lilere de görev ve sorumluluk düşüyor.
İktidarın CHP’yi zayıflatma girişimlerine karşı CHP’lilerin birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmeleri büyük önem taşıyor.”
Siyasi operasyonların faiz maliyeti-İbrahim Kahveci (Karar)
“Aslında bu konuyu benim yazmam yerine ‘Sanayi Odaları’, ‘Ticaret Odaları’, ‘Esnaf Odaları’ haykıra haykıra konuşmalıydı. Ya da ek olarak çatı örgüt olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) her gün söylemeliydi.
Çünkü sanayici batıyor, ticaret duruyor, esnaf kepenk indiriyor.
Önce tabloya bakalım.
Son açıklanan enflasyon %32,95.
12 ay sonra beklenen enflasyon %22,84.
Ama MB fonlama faizi %43,00.
Ticari kredi faizi ise %56,18.
Özellikle beklenen enflasyonun 22,84 olduğu yerde kredi faizinin 56,18 olması olağandışı bir şey. Bu durumda reel faiz yüzde 30’lar demektir. Ve böyle bir faiz tefecide bile yoktur.
Gerçekleşen enflasyona göre ise reel faiz 20’lere yakın seyretmektedir.
Böyle bir reel faizde ne üretim yapılır ne ticaret. Esnaf diliyle söyleyelim: Siftah bile yapılmadan kepenkler iner.
2018-19 yıllarında çift haneye çıkan reel faiz döneminde 2 milyon kişi işini kaybetmişti.
Şimdi biraz geriden geliyoruz. Çünkü sermaye 2022-23 yıllarında çok para kazanmıştı. Halen cepten yemeye devam ediyorlar ama iflaslar yakın zamanda daha sert esecek; bu belli.”
Anıtkabir açıklaması yanlış aktarıldı-Faruk Bildirici (BirGün)
“Altı satırlık bir açıklama nasıl olur da bu kadar yanlış anlaşılır ve yanlış aktarılır; anlamadım. Milli Savunma Bakanlığı “kaynakları”nın açıklamasıyla ilgili şu başlıklara bir bakın lütfen:
“MSB: Üst arama iddiası kasıtlı” (Türkiye/ TGRT Haber), “5 gün sonra ‘yapay zekâ’ dediler (Gazete Pencere), “MSB’den üstleri aranan asker görüntülerine ilişkin açıklama (Ekonomim), “MSB skandal görüntüler hakkında 5 gün sonra açıklama yaptı (Halk TV), MSB’den ‘Yapay Zekâ’ savunması: Anıtkabir’de askerlerin üstleri arandı mı? (Gerçek Gündem).
Bunlar birkaç örnek. Hepsini alamadım, onlarca sitede “…aranma iddiasına yalanlama” başlıkları da yer alıyor. Oysa MSB açıklaması çok farklı:
“Anıtkabir’de, 30 Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle düzenlenen törende yapay zekâ ürünü fotoğraflarla generallerin arandığı, törene katılmak üzere aileleriyle birlikte gelen askeri personelin içeri alınmadığı iddialarının ve 2019 yılında bir televizyon kanalında yayımlanmasının ardından Bakanlığımız ve şahsi olarak general/amirallerimiz tarafından derhal suç duyurusunda bulunulan ve dava süreci devam eden görüntülerin tekrar dolaşıma sokulması, Türk Silahlı Kuvvetlerimize yönelik itibarsızlaştırma ve sistematik dezenformasyon çabasıdır.”
Görüldüğü gibi, açıklamada askerlerin üstlerinin Anıtkabir girişinde aranması görüntüsüne dair tek sözcük yok. Çünkü ANKA Haber Ajansı’nın o sabah Anıtkabir önünden çektiği görüntü gerçek. O yüzden de en doğrusu “Polisin generali arama fotoğrafı gerçek değil” başlığıydı.
MSB, görüntüyü değil, Anıtkabir avlusunda bir polisin bir generali araması fotoğrafını yalanlıyor. Maalesef yapay zekâ ürünü olduğu besbelli bu fotoğrafı bazı yerel siteler kullandı. Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Hüsnü Bozkurt da paylaştı, ama sonra sildi.”
Not: Başlıklara tıklayarak yazıların tamamına ulaşabilirsiniz.
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: