Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 22 Ağustos 2025 19:56
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Ekümenik mi, değil mi?-Özdemir İnce (Cumhuriyet)

“Bir zamanlar, ilkokulda, anaç öğretmenlerimiz yaramaz çocukları tanımlamak için “müziç mahluk” derlerdi. ABD’nin yeni büyükelçisi Mr. Tom Barrack’ın bir “müziç” yanı var. Geçenlerde bize yani laik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun halkına Osmanlı’nın amorf devlet düzenini önermişti, şimdi kalkmış Ortodoks Patrikliği’nin ekümenik (ökümenik) olduğunu dayatmakta. Bu durumda kendisine esaslı bir ders vermek gerekir oldu. Bu konuda 2004- 2009 yılları arasında Hürriyet gazetesinde ders niteliğinde epeyce yazı yayımlamıştım. Şimdi geçmişi bırakıp bugünkü yazımıza bakalım.

Türkiye Cumhuriyeti devleti başından beri Fener Rum Patrikanesi’nin ekümenik (ökümenik olarak da yazılıp söylenir) olduğunu kabul etmiyor. Kabul etmemesinde çok haklıdır. Neden mi?

Ancak AKP genel başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın bu konudaki düşüncesini atlamak olmaz, başbakan olduğu dönemde itirazcıları horlarcasına “Ecdadımı rahatsız etmediğine göre beni de rahatsız etmez. Ama benim ülkemde bazılarını rahatsız edebilir” demiş ki hiç de şaşırtıcı değil. Cumhurbaşkanlığı döneminde ise patriğe gönderilen resmi davette, adının önünde “ekümenik patrik” sıfatı yer almaktaymış. Bu “Devlet benim!” anlamına gelir ki bilen bilmeyene söylesin artık!

Peki nedir bu kabul edilmeyen ekümeniklik? Grekçe “oikoumene” sözcüğünden gelen ekümenik (oecuménique) sözcüğünün üç anlamı vardır: 1. Evrensel. 2. Bütün kiliseleri içine alan. 3. Evrensel yargılama yetkisi.

Daha kolay anlaşılması için bir örnek vereceğim: Roma’da bulunan papalık ekümenik bir makamdır ve Katolik papanın ekümenik olduğu Türkiye tarafından da kabul edilmiştir.

Bir kilisenin ekümenik olmasının ilk koşulu, öteki kiliseler tarafından ve aynı mezhebin kiliseleri tarafından öyle kabul edilmesidir. Roma’daki papanın bu sıfatı kabul ediliyor ama İstanbul patriğinin bu sıfatı kullanması kabul edilmiyor. Ancak Fener Rum Patrikhanesi’nin “primus inter pares” (“eşitler arasında birinci”) birinci sıfatı Ortodoks kiliseleri arasında tartışılmamaktadır ama bunun ökümeniklik ile hiçbir ilişkisi yoktur.”

SDG, “Terörsüz Türkiye’nin” kapsama alanı dışına mı çıktı?-Yahya Bostan (Yeni Şafak)

“Başlıktaki bu sorunun yanıtını vereceğim. Ama önce Suriye’de olup bitenin nedenlerini anlatmam gerekiyor. Bunu yayımlanan bir “strateji metnini” hatırlatarak yapacağım. Tarihi eski (1982) ama etkileri güncel bir metin bu.

Oded Yinon, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapmış bir isimdi. Kivunim isimli bir dergide İsrail’i çevreleyen bölgesel tehditleri ve Tel Aviv’in atması gereken adımları kaleme aldı. Oded Yinon Planı olarak literatüre geçen metinde temel tez şuydu: “İsrail’in güvenliği komşu ülkelerin zayıflığına bağlıdır.”

Planın Irak (Şii güney, Sünni merkez ve Kürt kuzey şeklinde), Lübnan ve Mısır’ın bölünmesiyle ilgili önerileri vardı. Ama beni Suriye kısmı ilgilendiriyor. Bugün yaşanan gelişmelerle konuşan boyutları var çünkü.

Oded Yinon Planı diyor ki… “Suriye dörde bölünmeli.” Akdeniz kıyılarında Alevi devleti, Şam merkezli Sünni devleti, Süveyda’da Dürzi devleti, kuzeyde Kürt devleti. Şunu birkaç kez yazmıştık: İsrail’in güncel politikası da Suriye’nin dört nüfuz alanına bölünmesidir. Bu teklifi Moskova’ya bile yaptılar. Dürzilerin hamiliğine soyunuyorlar. Suriye ordusunun bölgeye girmesine izin vermiyorlar. Planla örtüşüyor mu? Örtüşüyor.

Yazmıştık; İsrail’in Davut Koridoru planı da var. SDG bu planların paydaşıdır. 10 Mart anlaşmasına uymayarak İsrail’e göz kırpıyor. Golan, Süveyda, Deyrizor hattı üzerinden inşa edilmeye çalışılan Davut Koridoru’nun taşeronluğunu üstlenmeye çalışıyor. Bu arada… ABD Büyükelçisi Barrack, İsrail’deki Dürzi topluluğunun ruhani lideri Şeyh Muvaffak Tarif ile bir araya geldi. Tarif “Golan’dan Süveyda’ya ABD gözetiminde güvenli bir kara koridoru” istedi. Bu Davut Koridoru’nun ilk aşamasıdır. Şam, Deyrizor’u ivedi bir şekilde SDG’den almalıdır.

Suriye sahasında, son birkaç günde yaşanan önemli gelişmeler var. SDG, ademimerkeziyetçi söylemini Dürzi ve Alevi grupları kapsayacak şekilde genişletti (Haseke Konferansı). Bir yanda Şam-SDG görüşmeleri sürüyor. Rusya, Suriye’ye dönmeye çalışıyor. Ankara-Şam askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı, daha büyük bir anlaşma yolda, geliyor. Meslektaşım Ragıp Soylu’nun haberine göre, ABD olası bir operasyonda SDG’yi korumayacağı uyarısında bulundu. Berlin, eylül ayında Kürt-Yahudi Kongresine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Şu önemlidir: Suriye’de Arap Beggara aşireti SDG’ye karşı seferberlik ilan etti. Şu da önemlidir: Süveyda’da Dürzi azınlık için kendi kaderini tayin hakkı gösterisi düzenlendi. En tehlikelisi şudur: İsrailli yerleşimciler, Suriye Dera’da yerleşim yeri temel atma töreni düzenledi.”

İller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok-Çiğdem Toker (T24)

““İller Bankası mı, siyasete finansman mı?” başlıklı yazımın yayımlandığı gün, İller Bankası Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyesi Recep Türk aradı.

Yazımı okuduğunu, bilgi vermek istediğini, bunun için de dolaylı yollara başvurmak yerine direkt aramayı tercih ettiğini söyledi.

Önce bürokrasideki geçmişinden söz etti. Ankara Üniversitesi SBF mezunu olduğunu, memlekete hizmet anlayışıyla yetiştiğini, Halk Bankası, Ziraat Bankası’nda, meslek memuru, müfettiş, Teftiş Kurulu başkan yardımcılığı, şube müdürü, bölge müdürü, genel müdür yardımcılığı gibi görevlerde bulunduğunu aktardı.

İki yıl önce atandığı İller Bankası genel müdürlük görevinde, ayrımcılık gözetmeden görev yaptığını söyleyen Türk, yazımda eleştiri konusu ettiğim Özlem Çerçioğlu AKP’ye katıldıktan sonra fotoğraflı haberi yayımlanan, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na sağlanan finansman hakkında kapsamlı bilgiler paylaştı. 

Genel Müdür Türk, verdiği bilgilerin yayımlanması gibi koşul düşünmediğini, yalnızca bilgilendirmeyi önemsediğini söylemesine karşın gazetecilik sorumluluğu gereği, hem cevap hakkına saygı hem de habercilik ilkelerini gözeterek, siz okurlarla ve kamuoyuyla paylaşıyorum.

Genel Müdür Türk, Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne sağlanan finansmanın, Aydın ile sınırlı olmadığını vurguladı.

Bu kredinin, 2023 yılından bu yana görüşmelerini yaptıkları Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası’ndan 10 belediye için sağlanan toplam 200 milyon Euro’luk finansman paketinin, Aydın’a düşen kısmı olduğunu açıkladı. Kredinin amacının da başta orman yangınları olmak üzere, afetlerle mücadele alanında belediyeleri güçlendirmek olduğunun altını çizdi.

Diğer belediyeleri sordum.

 “Size tutarları ile birlikte ileteceğim” dedi. Konuşmamızın bitiminde de gerçekten iletti.”

İddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor”-Bahadır Özgür (halktv.com.tr)

“CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, son günlerde ciddi bir iddiayı gündeme getirdi. Buna göre, bankanın üst düzey yöneticilerinin özel kalem müdürlüğünü yapmış Gizem B., “banka yöneticilerine tanınan özel haklardan yararlanarak yüksek getiri sağlama, uygun fiyata ev alma” vaatleriyle onlarca kişiyi dolandırdı. Milyonlarca lira buharlaştı. Mağdurlar şikayetçi oldu.

CHP Milletvekili Akay bu olayın “İkini Seçil Erzan vakası” olduğunu söylüyor. Banka yetkililerini ise skandalın üzerini kapatmakla suçluyor.

Akay’ın açıkladığı ‘Gizem B. skandalı’ ile ilgili belgelere halktv.com.tr ulaştı.

Savcılığa sunulan belgeler arasında Gizem B.’nin parasını aldığı müşterilere gönderdiği bazı ses kayıtları da bulunuyor. Gizem B. de tıpkı Erzan’ın gibi, müşteriler paralarını istedikçe ilginç bahaneler uyduruyor, banka yöneticilerinin adını kullanıyor, kendi hazırladığı tuhaf belgeler sunuyor.

Peki Türkiye’nin en köklü ve büyük kamu bankasında yaşandığı ileri sürülen skandal nasıl gerçekleşti?

Akay Gizem B’nin önce Genel Müdür Alparslan Çakar’ın ve ardından Yönetim Kurulu Başkanı Burhanettin Tanyeri’nin özel kalem müdürlüğünü yaptığını açıkladı.

Savcılığa verilen ifadelere göre, bu görevi esnasında yakın çevresine yüksek getirili fon kurulduğunu, bundan ancak özel müşterilerin yararlanabileceğini söylemeye başladı. İş yayıldı ve pek çok kişiden parça parça milyonlarca lira topladı.

Kendisi de Ziraat Bankası çalışanı olan bir mağdur olayı şöyle anlattı:

“Yüksek getirili varlık fonundan bahsetti. Biz de yakınlığımıza ve bankadaki görevini bildiğimiz için güvenerek nakit paramızla beraber evlerimizi ve arabamızı satıp kendisinin değerlendirmesi için verdik. Çünkü banka çalışan ve ailelerine yönelik bir yatırım olduğuna bizi inandırdı. Bu süre zarfında yaklaşık 10-15 milyon lira gönderdik. Ara ara ödemeler yapıp bize daha fazla güven sağladı. Yıllarca yaptığımız yatırım sonucunda almamız gereken parayı vermedi. Bu sefer Emlak Konut’tan bloke karşılığı ev alacağımıza inandırarak yine bekletti bizi.”

Mutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu?-Fehmi Koru (Karar)

“Gazze’de ne oluyor, Ukrayna’da ne oldu?

Dünyanın gözleri önünde olanı tek cümleyle özetlemek mümkün: Batılı ülkeler liderlerinin müsamahasıyla Gazze’de 60 bin Filistinli hayatını kaybetti, yakında topraklarını da kaybedebilirler. Ukrayna’da ise, topraklarının istila edilmesine karşı direnen bir halkın teslimiyeti, önde gelen Batı ülkelerinin liderlerinin göz yummasıyla hazırlanmış görünüyor.

Maalesef bugünün dünyasının gerçeği bu…

Konu üzerinde düşünürken, Sovyetler Birliği’nin sistemine muhalefetiyle tanınan, eserleri dünyanın bütün dillerine çevrilmiş, Nobel edebiyat ödülüne 1970 yılında layık görülmüş, 1974 yılında ülkesinden sürgün edilmiş Alexandr Solzhenitsyn’in (ölümü: 2008 Moskova), sürgünden sonra yerleştiği ABD’de yaşarken Harvard Üniversitesi’nin 1978 mezuniyet töreninde yaptığı konuşma aklıma geldi.

Döneminde bütün dünya dillerine çevrilerek ‘Batı’nın Çöküşü’ başlığıyla yayımlanmış olan konuşma…

Yıl 1978. Soğuk Savaş döneminin en soğuk yılı… Sovyetler’in kovduğu yazar, kendisini misafir eden ülkede gördüklerinden hareketle şu keskin görüşe varmış: “Batı, madde ve manada çöküş halinde.”

Konuşmasına şöyle başlıyor Solzhenitsyn:

“Günümüzde Batı’ya dışarıdan bakan bir gözlemcinin fark edeceği en çarpıcı özellik, cesaretin çöküşüdür. Batı dünyası medeni cesaretini yitirmiştir; hem bütünüyle hem de ayrı ayrı, her ülkede, her hükümette, her siyasi partide ve elbette Birleşmiş Milletler’de de. Cesaretin çöküşünün, Antik Çağlardan beri sonun başlangıcı sayıldığını hatırlatmak gerekir mi?..”

Villanın sırrı fotoğrafta-Timur Soykan (BirGün)

“6 Şubat Depremleri’nde Maraş merkez Onikişubat ilçesindeki Ezgi Apartmanı birkaç saniye içinde yıkıldı ve 35 kişi hayatını kaybetti. Binanın yıkılmasına giriş katındaki Kervan Pastanesi’nde 2019 yılında yapılan tadilatın neden olduğu söylendi. Ezgi Apartmanında avukat oğlu, gelini ve 6 aylık torununu kaybeden Nurgül Göksu günlerce enkazda bunun delillerini topladı. Kesilen kolonu, eklenen asansörün parçalarını buldu.

Ancak Kervan Pastanesi zincirinin sahibi Sami Kervancıoğlu ve ortağı Mustafa Pekel zengindi ve arkalarında iktidarın siyasi gücü vardı. Sami Kervancıoğlu, eski Maraş MÜSİAD Başkanı’ydı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve diğer bakanlarla fotoğrafları albümünü dolduruyordu.

Depremlerden sonraki soruşturma sürecinde Sami Kervancıoğlu’nun avukatları, adalet mücadelesi veren anne Nurgül Göksu’yu hedef gösterdi. Nurgül Göksu ise Kervan Pastanesi’nin sahiplerinin kaçacaklarını söylüyor, tutuklanmalarını istiyordu. Ama tutuklanmadılar, hatta dondurma şirketleriyle etkinlikler düzenlediler. Nitekim Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin bilirkişi raporunda Kervan Pastanesi’nin sahiplerinin ve binanın müteahhidi Yakup Aktaş’ın asli kusurlu olduğu anlatıldı. 11 Eylül 2023’te haklarında tutuklama kararı çıkan Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel göz göre göre firar etti. İddianamede Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel’in olası kasıtla öldürme ve yaralama suçlarından 876’şar yıla kadar hapsi istendi.

Nurgül Göksu duruşmalarda Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel’in yakalanması için mücadele ediyordu. Yurt dışına çıktığı iddia edilen sanıkların yakalanması için Kırmızı Bülten çıkarılması talebi defalarca reddedildi. Hatta bunun maliyetli bir işlem olduğu söylendi.

703 günlük firardan sonra, 14 Ağustos 2025 akşamı Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel, Ankara’da saklandıkları lüks villada yakalandı. BirGün Gazetesi’nden İsmail Arı, 7 bin metrekarelik arazisi olan bu villanın eski AKP Antalya Milletvekili Hüseyin Samani’nin damadı Cengiz Gökay’a ait olduğunu ortaya çıkardı. Hatta Hüseyin Samani’nin kızı Betül Samani ile Cengiz Gökay’ın nikah şahitliğini dönemin AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, AKP Genel Başkan Yardımcıları Menderes Türel, eski Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, Vali Sebahattin Öztürk, AKP Milletvekili Vecdi Gönül ile AKP İl Başkanı Mustafa Köse yapmıştı.”

Not: Başlıkları tıklayarak yazıların tamamına ulaşabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Yerli üretici kan ağlıyor
Sonraki Makale Donbas neden önemli?

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörGünlük

Schengen’de yeni sistem

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

Gökyüzünden İHA yağıyor

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

“Menemen enflasyonu”

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?