Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 15 Ağustos 2025 19:46
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

3 soruda Kapki-Birinci olayı-Barış Pehlivan (Cumhuriyet)

“Murat Kapki, İBB soruşturması kapsamında 23 Mart’tan beri tutuklu olan reklam şirketi sahiplerinden biri. Mücahit Birinci ise 2012’de girdiği AKP’de MKYK üyeliği gibi kurmay kadroda görev yapan bir avukat. İddiaya göre; avukat Birinci tutuklu Kapki’ye “Bana vekalet çıkarsın, ben onun işini hallederim” diye haber yollamış. Kapki de bu teklifin gereğini yerine getirip 29 Temmuz’da Birinci’yi avukatı yapmış. Bundan iki gün sonra, Birinci cezaevinde avukatı olarak gittiği Kapki’nin önüne 1.5 sayfalık bir hazır itiraf metni koymuş. Onu imzalarsa ve ayrıca iki milyon dolar para verirse Kapki’yi cezaevinden çıkaracağını vaat etmiş. Kapki de “Ben kimseye bu şekilde iftira atmam” diyerek bu kirli teklifi reddetmiş. Ayrıca bu iddialarını tutuklu bulunduğu ve olayın yaşandığı şehir olan Tekirdağ’ın cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusu olarak iletmiş.

– Murat Kapki’nin Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği 4 sayfalık ifadede neler var?

Murat Kapki, cezaevinde kendisinin önüne Mücahit Birinci tarafından konduğunu söylediği hazır ifade metninden hatırladıklarını suç duyurusunda aktarmış. Kendisinden imzalanması istenen, “tamamı yalan ve kurgu” diye vurguladığı ifade metninde özetle şu konular var: “İBB ihalelerinde toplanan para İmamoğlu propagandasında ve CHP’de kullanılacakmış. Özgür Özel’in de bu hukuksuzluktan haberi varmış. Gazeteciler İBB’den para alıyormuş. Çağlayan Adliyesi’ndeki savcıların ve hâkimlerin yarısı İmamoğlu’nun avukatının elindeymiş.”

– Kapki’nin bu kirli teklifi kabul etmemesi ve suç duyurusunda bulunması ne anlama geliyor?

Bir kere şunu hatırlatmak lazım: Murat Kapki bu meseleden bağımsız olarak zaten itirafçı oldu. Bir değil, iki değil, üç kez savcılığa gidip İBB yönetimine dair ağır ithamlarda bulundu. Ancak biri haziran, biri temmuz diğeri ise 7 Ağustos tarihli itirafçı beyanları Kapki’yi cezaevinden çıkarmaya yetmedi.”

Ankara’da baş döndüren trafik: İsrail’in elini gördük-Yahya Bostan (Yeni Şafak)

“Önceki gün Ankara’da Suriye mesaisi vardı. Apar topar bir ziyaretler silsilesi. Suriye Dışişleri ve Savunma Bakanları ile istihbarat başkanı Türkiye’deydi. Önce Dışişleri, daha sonra Milli Savunma Bakanlığı’na gittiler. Trafiğin görünür yüzü Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan basın toplantısıydı. Bakan Fidan’ın SDG/YPG’ye yaptığı “Son uyarı” önemliydi. Ayrıca MSB’de imzalanan mutabakat muhtırası dikkat çekiciydi.

“Bu gelişme ne anlama geliyor; Türkiye, SDG/YPG’ye müdahale mi edecek” gibi sorular çokça soruluyor. Ben Ankara mesajının SDG’yle birlikte İsrail’e de verildiğini düşünüyorum. Bu ne demek? Anlatayım. Ama önce sahadaki son durumla ilgili gözden kaçan çok önemli gelişmeleri aktarmam gerekiyor.

Yeni Suriye yönetiminin dört öncelikli gündemi vardı. Bir. Kurumsal kapasite inşası. İki. Halkın ekonomik beklentilerinin karşılanması. Üç. Uluslararası meşruiyet. Dört. Ülkenin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin sağlanması.

Geçtiğimiz ay meydana gelen Süveyda olaylarına kadar ilk üç maddede önemli gelişmeler yaşandı. Yapılan uluslararası görüşmeler, kaldırılan yaptırımlar, verilen çok uluslu, milyar dolarlık ihaleler, Azerbaycan gazının Suriye’ye ulaşması ve benzeri… Taşlar yerine oturuyordu. Bunu İsrail de görüyordu. Ve düğmeye basıldı. Nitekim İsrail’in hedefi bölünmüş, zayıf bir Suriye’dir.

Süveyda olayları ve İsrail’in Şam’ı vurması önemli sonuçlara yol açtı. Sıralayalım:

Bir. ABD, -hala- Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana ancak İsrail’i yönetemiyor. Temsilci Barrack temas trafiğini sürdürse de kendisini geri çekti. Süveyda olaylarından hemen sonra yaptığı açıklamada (22 Temmuz) Şam yönetimine “Bölgesel güvenlik desteği araması” tavsiyesinde bulundu. Bu “Ben etki sınırıma ulaştım” anlamı taşıyordu.

İki. Şam yönetimi bunun üzerine Türkiye’den resmi savunma desteği talebinde bulundu.

Üç. Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani de Moskova’ya gitti. Bu ziyaretin ardından Suriye’de Rus askerinin kullandığı Hmeymim ve Kamışlı üslerinde tadilat çalışması başladı. Moskova, Şam’dan liman da istiyor.”

YAŞ’ta bir terfi edememe öyküsü ve Mersin’de vali-emniyet müdürü gerginliği-Tolga Şardan (T24)

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) en önemli kurumsal yapısı Yüksek Askeri Şur’a’nın (YAŞ) 2025 yılı çalışmaları geçen hafta tamamlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında toplanan kurul, TSK’nın önümüzdeki yıl için yol haritasını belirledi.

YAŞ çalışmalarında hemen her yıl birbirinden ilginç emeklilik/terfi/atama süreçleri yürür. Senelerdir böyledir. Bu sene de tıpkı geçmiş yıllarda yaşanan örneklerin benzerleri yavaş yavaş gün ışığına çıkıyor.

Askeri çevrelere göre, emekliliği beklenmeyen mevcut Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak bile emekliliğe sevk edildikten sonra, farklı bir sonuç beklenmemesi gerekiyor.

YAŞ’ın 2025 yılı çalışmalarında yaşanan ilginç ve ilginç olduğu kadar da TSK’nın durumunu ortaya koyan bir fotoğrafı aktaracağım.

Peşinen söyleyeyim, yaşananların muhatabı olan emekli TSK mensubunu tanımıyorum. Ancak ismi, görevi hatta konumu hakkında bilgi sahibiyim. Bu sebeple, kendisinin izni olmadığından adını yazmayacağım.

Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere sürecin tarafları söz konusu TSK mensubunun kimliğini gayet iyi biliyorlar elbette. Ancak yine de ismi ben açıklamamayı tercih ettim.

İzninizle söz konusu personelin adını Albay X. olarak kodlayayım. Konuyu açıklamayı kolaylaştıracağı kanaatindeyim.

Askeri çevrelerden edindiğim bilgilere göre; yaşanan sürecin içinde yer alan TSK mensubu Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde, piyade sınıfında, albay rütbesinde görev yapıyordu.

Albay X., bir süre önce Irak’ın başkenti Bağdat’a geçici kadroyla görevlendirildi. Görevi NATO askeri danışmanlığıydı.

Görevlendirmeyle birlikte Albay X’e yeni göreviyle ilgili kurs verildi. Aynı zamanda Bağdat’a gidişle ilgili hazırlıklar başlatıldı.

Albay X, geçen Kurban Bayramı sonrasında Bağdat’a gitmek için son hazırlıkları yaparken beklenmedik bir gelişme yaşandı.

Genelkurmay Karargahı’ndan Albay X’e gelen telefonda Bağdat görevinin iptal olduğu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasından çıkan özel kararnameyle Belarus Askeri Ateşesi olarak yeniden görevlendirildiği bildirildi.

Kısa süre içinde yaşanan görev ve görev yeri değişikliği ile farklı gündeme yoğunlaşan Albay X., YAŞ sonrasında takip eden günlerde -muhtemelen ağustos bitmeden- Belarus görevine başlamak için karargâhtan talimat bekledi.

Emir bekleyişi devam ederken, uygulama gereğince Belarus görevine uyum sağlaması amacıyla üç haftalık özel eğitime katıldı. Aynı günlerde Albay X.’in eşi de yurt dışı görevde uyulacak esaslar konusunda kurs aldı.

Albay X ve ailesi için takvim planlamaya göre gitti. Aile için diplomatik pasaportlar ve evrakın hazırlanması devam ederken, Albay X Türkiye’de kalacak eşyalarını babasının yaşadığı kentte depoya yerleştirmek için hazırlık yaptı.

Eşyalar Ankara dışındaki baba evine kargoyla gönderildi. Albay X.’in Belarus’ta takdim edeceği şiltlerin ve hediyelerin satın alınması ve hazırlanmasının yanı sıra gerek Albay X gerekse eşinin, resmi törenlere katılımda giyecekleri kıyafetler temin edildi.

Yetmedi, aynı günlerde ailenin üç çocuğunun Belarus’taki eğitimlerinin sağlanması konusunda iki ülke arasında temaslar devam ederken, Albay X., YAŞ çalışmalarının gerçekleştiği hafta, cuma akşamı karargâhtan yeni bir telefon daha aldı.

Gelen telefon sonrasında duyduklarından dolayı Albay X ve aile adeta şok yaşadı.

Kadrosuzluk nedeniyle YAŞ kararıyla TSK’dan emekli edildiği bildirildi!

Sadece Albay X. ve ailesi değil, dönem arkadaşları da yaşananlar karşısında şaşırıp kaldılar.”

‘Güç bozar, mutlak güç mutlaka bozar’-Taha Akyol (Karar)

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü olduğu, transfere tenezzül etmeyeceği dönemde demişti ki:

“Bir insan bir partinin bayrağı altında seçime giriyorsa ondan sonra o parti ile birlikte hareket eder. Ayrılıyorsa da sadece partiden ayrılmaz. Eğer dürüstse o zaman parlamentodan ayrılır, milletvekilliğinden ayrılır.” (17 Aralık 2013)

Şimdi milletvekili de transfer ediyor, belediye başkanı da…

CB sistemini savunan partilerin birinden diğerine geçişleri anlarım. Fakat yıllarca CB sistemini ve Erdoğan’ı eleştirip U dönüşüyle Ak Parti’ye katılanları ‘makul sebepler’le anlamak mümkün değildir.

Aydın B.B. Özlem Çerçioğlu da böyle, hatta “ben Atatürk’ün kızıyım” diye konuşmalar yapmış biriymiş.

“Turpun büyüğü” soruşturmalarından korunmak için iktidar tarafına geçtiği yolundaki izahlar, eğer başka somut sebepler ortaya konulmazsa, ülkemizdeki siyaset-yargı ortamına uygun düşüyor.

Yargının siyasallaşması ne gibi sorunlara yol açarsa, Türkiye o sorunları yaşıyor.

Özgür Özel’in anlattığı olaylar, bu tabloya uyuyor.

Çok değil, iki yıl önce, İstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar, HSK’ya yazdığı dilekçe/mektupta yargının haline nasıl anlatmıştı:

“Kimi yargı mensupları devletten alacağı varmış gibi her türlü kirli işi yapmayı kendinde hak görmeye başladı…” (13 Ekim 2023)

Böyle uzayıp gidiyordu.

Daha önce “FETÖ borsası” dallanıp budaklanmıştı… Şimdi “İBB dosyası” konuşuluyor.

Sırtını iktidara dayama duygusu, yolsuzluğu arttırır.

Tepeden tırnağa adlı yargı koridorlarında “para ile iş” söylentileri dolaşıyor. Hepsinin doğru olduğu söylenilemez. Elbette namuslu, dürüst, mesleğinde tarafsız saygın hakim ve savcılarımız var. Ama şaibeler yargıya güveni sarsıyor.”

Erdoğan’ın bumerangı-Yaşar Aydın (BirGün)

“AKP, kuruluşunun 24. yıldönümünü “genişleme” temasıyla kutladı. Gasp edilen belediyelerin tartışmalı başkanlarına rozet takıldı. Yapılan tören, “anlatacak hikâyesi kalmayan, çözülmüş, çürümüş bir parti nasıl olur?” sorusunun en net cevabı niteliğindeydi. Cunta sonrası dönemin kudretli partisi ANAP’ın dağılışına tanıklık etmiş bir kuşağın üyesi olarak AKP’nin bugünkü ruh hâli çok tanıdık geliyor. Anlatacak bir şeyleri kalmamış, yolsuzluğa boğulmuş, haksız zenginleşmenin getirdiği utanmazlık ve şımarıklık arasındaki yüz ifadeleri; hepsi salonda mevcuttu.

Yandaş medya, AKP’nin 24 yıllık serüvenini anlatmak yerine partiye katılanları manşete çıkarmayı tercih etti. Ancak sunuluş biçiminden de anlaşılacağı üzere, bu katılımlar daha şimdiden ayaklarına dolanmış durumda. Tıpkı İBB operasyonlarında olduğu gibi.

İktidarın CHP’yi devre dışı bırakmak için başlattığı İBB operasyonları, 19 Mart itibarıyla sivil darbeye dönüştü. Hukuk yok sayılırken, biat etmeyen seçilmişler birer ikişer Silivri zindanına gönderildi. Yaşananlar, bugüne dek eşi benzeri görülmemiş bir yargı müdahalesiydi. Erdoğan, muhalefeti dağıtmak için darbenin sözcülüğünü üstlendi; tüm karizmasını ortaya koyarak bastırdı. Ancak halk ikna olmadı. İlk günden itibaren tepkiler artarak yükseldi.

Tam da bu aşamada, iktidar cenahında “operasyon bumerang gibi bizi vurmaya başladı” söylemi sıkça duyulur oldu. Bunu ilk dile getiren, her zaman olduğu gibi Devlet Bahçeli oldu. “Bir an önce bitsin” diyerek, siyasetin diliyle “bu iş aleyhimize dönüyor” demiş oldu.

Gerçekten de işler iktidarın planladığı gibi gitmedi. CHP dağılmadı, İBB operasyonları halkı ikna etmedi, Cumhur’a güveni artırmadı. Tersine, Özgür Özel’in ve CHP’nin etki alanını büyüttü.

Ancak iktidar öyle bir yola girdi ki, geri dönmek neredeyse imkânsız hale geldi. Her manevra, vagondan insan atılmasına neden oluyor. Her zaman devrimler çocuklarını yiyecek değil ya; şimdi de darbeler öz evlatlarını yemeye başladı. Nedim Şener–Mücahit Bilici, Mehmet Uçum, Şamil Tayyar kavgaları tam da “al patlamış mısırını geç televizyon karşısına” dedirtecek cinsten.”

Not: Başlıkları tıklayarak yazıların tamamına ulaşabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Askeri üste diplomasi
Sonraki Makale Ekol TV muhabirinin suçu ne?

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörGünlük

Schengen’de yeni sistem

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

Gökyüzünden İHA yağıyor

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

“Menemen enflasyonu”

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?