Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 26 Temmuz 2025 17:00
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Ölüm serbest, sorumluluk yasak-Murat Ağırel (Cumhuriyet)

“Bu ülkede insanlar ölüyor. Her gün, her ay, her yıl. Ve ölümlerin çoğu kader değil, ihmal. Üstelik en tehlikelisi şu: Bu ölümler “önlenebilir” olmasına rağmen, “önlenmeyen” ölümler olarak karşımıza çıkıyor. Dahası, bu ihmallerin birçoğu da cezasız kalıyor. İşte tam da bu yüzden Türkiye’de “cezasızlık” artık sadece bir hukuk sorunu değil, toplumsal bir çöküşün sessiz ama öldürücü işareti haline geldi.

Daha acısı bu ölümler artık sıradanmış gibi algılanmaya başlandı.

Önceki gün orman işçilerimizden 10 şehit verdik. Hepsi de ormanları vatan toprağı diyerek canıyla korumak isterken hayatını kaybetti. İnsanımızı dev boyuttaki alevlerle yüz yüze bırakana kadar ne kadar önlem aldık? Ormanlarımızı korumak için kim ne kadar harekete geçti? Kış mevsimi geldiğinde unutulan sanki hiç olmayacakmış gibi davrandığımız bu yangınlar için ta soğuk dönemlerden hazırlanmamız gerekiyordu.

Birkaç yıl önceki Marmaris yangınlarının söndürme çalışmalarına bizzat katıldım. O zamandan bu yana bir adım öteye gidemedik. Sadece uçak ya da helikopter almaktan bahsetmiyorum. Elektrik hatlarının denetlenmesi, kuru ot temizliği, olası yangın planlarına göre orman planlarının ortaya çıkarılması, müdahale tatbikatları, kamera ve yapay zekâ desteği…

İsteyene önlem almak için yapılacaklar saymakla bitmez.

Bu ülkede ölüm serbest, sorumluluk yasak.

Gelin yakın dönemden örnekler vererek anlatayım.

2021’de Kastamonu Bozkurt’ta sel oldu. AFAD verilerine göre en az 71 yurttaşımız yaşamını yitirdi. Neden? Çünkü dere yatağına yapılan yapılaşma uyarılara rağmen engellenmedi. HES kapakları zamanında açılmadı. Halbuki devletin kurumları yıllar önce “Burada büyük bir sel yaşanabilir” diye uyarmıştı. Kim dinledi? Hiç kimse. Görevini yapması gereken bürokratlar gereğini yapmadı. Sorumsuzluk silsilesi 71 kişiyi öldürdü.

6 Şubat 2023’te yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremler… Resmi rakamlarla 53 bin 537 kişi öldü. Bu insanlar sağlam binalarda değildi. Daha doğrusu hepsi fay hattı üzerine yapılmıştı. Fay hattı üzerinde yapılan ruhsatsız yapılarda ya da göz göre göre denetlenmeyen beton blokların altında öldüler. Bu bölgelerde yıllarca deprem tatbikatları yapıldı. Uzmanlar, akademisyenler, STK’ler uyardı. Ama kimse binaları kontrol etmedi. Denetleme yapması gerekenler görmedi, görmek istemedi. Bir gün böyle bir deprem olacağı yıllar yılı biliniyordu.”

Makas, kumaş, tebeşir-Nedred Ersanel (Yeni Şafak)

“‘Kırmızı çizgi’ ön kesmektir. Bazen de üzerlerinden geçer, ‘üstü çizilmek’ olur. Suriye-İsrail arasında olası anlaşma adına Tel Aviv’in Amerika’ya getirdiği şartlardan birinin, “Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığını tamamen çekmesi” olduğu yazılıp, söylendi. Haberdir, doğrudur, yanlıştır ayrı bahis olmakla beraber, “söz konusu” değildir. Söz başka yerdedir. Böyle bir şey olmayacak…

İsrail bunu söylediyse dahi, devam eden sadece saatler içinde “tersine” gelişmeler yaşandı…

Birincisi, ABD Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın Şam’a verdiği ‘nasihattir’; “Şara, yardım almalı”. Tavsiyenin adreslediği yer Türkiye’dir…

İki, akabinde, Türkiye Milli Savunma Bakanlığı’nın açıklaması geldi; “Suriye yönetimi tarafından, savunma kapasitesinin güçlendirilmesi ve başta DAEŞ olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadele kapsamında Türkiye’den resmi destek istenmiştir”…

Çok belli ki arkasından, iki ülke arasında savunma işbirliği anlaşması gelecek ve mümkün olduğunca kapsamlı/geniş bir banda oturtulacak…

Aslında, Ankara-Şam askeri ilişkileri Şara yönetiminin iş başına gelmesinden bu yana hep sıkı oldu. Çok doğal. Şu basit gerçeği de bildiğimiz halde veri kabul etmeyi sık atlıyoruz; TSK zaten Suriye’de. Bu varlıktan vazgeçilmesi aklı, zamanı geri sarmaya benzer…

Üç, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, “İsrail, Suriye’yi bölmeyi amaçlamaktadır. Suriye’yi bölmeye ve istikrarsızlaştırmaya doğru giderseniz, bunu milli güvenliğimize doğrudan tehdit olarak algılar ve müdahale ederiz…”

Tutuklu eski İzmir BB Başkanı Tunç Soyer: Cemil Tugay’a kırgınlığımın bir önemi yok, ama bize atfedilen suçlamaya karşı tek bir talebim var-Candan Yıldız (T24)

“CHP, 47 yıl sonra sandıktan birinci olarak çıktığı 31 Mart 2024 seçimlerinin ardından yargısal kıskaç altında. Bir yanda belediyelere ‘yolsuzluk’ operasyonları, diğer yanda tutuklanan belediye başkan ve yöneticileri ve tabii ki atanan kayyımlar…

31 Mart seçimlerinden sonra DEM’in kazandığı Hakkari Belediyesi’ne ilk olarak kayyım atandı. Ki bu politika 2016 yılından itibaren sistematik olarak uygulandı. Son yerel seçimde sırada CHP’nin olduğu Ovacık Belediyesi’ne kayyım atanmasıyla netleşti. İlk zamanlar, CHP ve DEM’in bazı illerde hayata geçirdiği ‘kent uzlaşısı’ siyasetinin iktidar tarafından cezalandırıldığı yorumları yapıldı. Ama sonrasında durumun daha kapsamlı olduğu anlaşıldı.

Tunceli ile başlayan İstanbul, İzmir, Adana, Antalya, Adıyaman’la devam eden operasyonların durmayacağı açık. Ancak İzmir’deki gözaltı ve tutuklamalar biraz farklıydı CHP içi sorunları açık etmesi bakımından. 31 Mart seçimlerinde yeniden aday gösterilmeyen, 2009-2024 yılları arasında sırasıyla Seferihisar Belediye ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Tunç Soyer’e hem kızı hem de avukatı olan Defne Soyer aracılığı ile sorularımı gönderdim. 4 Temmuz’dan bu yana tutuklu olan Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a kırgınlığının bir önemi olmadığını, ancak durdurulan kooperatif inşaatlarının devam etmesi gerektiğini, bunun hem dar gelirli insanların mağduriyetini gidereceğini hem de davaya konu olan suçlamaları boşa çıkaracağını söyledi. Soyer’in parti içindeki tartışmalara, kamplaşmalara ilişkin yorumu da şu oldu: “Kırgınlıkları bir tarafa bırakabilme sınavı ile karşı karşıyayız. Bu sınavdan hep birlikte geçemezsek içerde birleşmeye ve hep birlikte çoğalmaya devam edeceğiz.”

İşte Tunç Soyer’in sorularıma verdiği yanıtlar…

– Siz “Başka Bir Dünya Mümkün” kitabınızda kendinizi solcu, sosyal demokrat olarak tarif ediyorsunuz. Deniz Gezmiş’lerin verdiği bedellerin yanında kendi yaşadıklarınızı hafif kalır diye tarif etmişsiniz. “Şimdi sıra bana geldi…! Aklımın, vicdanımın solda olmasının bedelini ödüyorum” diyorsunuz. Hiç kendinizi cezaevinde düşünmüş müydünüz?

Elbette, hayatım boyunca bu ihtimali mümkün gördüm. Daha gençken, çocuklarım küçükken de olabilirdi. Katlanmanın daha zor olabileceği, daha ileri yaşlarda da olabilirdi. Bence en makul zamanda gerçekleşmiş oldu.”

Katliamı seyrettik, bari açlığı durduralım-Mustafa Karaalioğlu (Karar)

“Kabul edelim, -etmesek de değişmez- Türkiye dahil İslam ülkelerinin Gazze’de yaşanan katliama karşı yapacak bir şeyi yok. Belki baştan vardı ama artık açıkça yok. Hepsi onur kırıcı bu tabloya mahkumdur. İstenseydi ve kararlı olunsaydı, bu noktaya gelmeyecek bir vahşeti seyrediyoruz. İslam ülkeleri ABD üzerindeki kısıtlı da olsa var olan tesir güçlerini harcamak istemedi ve İsrail’e de gün doğdu.

Şimdi daha onur kırıcı bir durum yaşanıyor. Buna karşı belki sicilin birazını temizlemek mümkün olabilir. Türkiye dahil İslam ülkelerinin Gazze’de insanların açlık ve susuzluktan öldürülmesine karşı yapacak çok şeyi var. İsrail yönetimi, Gazze’ye gıda ve su ulaşımını engelleyerek açlığı bir silah haline getirdi. Artık günlük ölüm raporlarının büyük kısmını açlık gerekçesi oluşturuyor. Önceki son üç günde 21 çocuk açlıktan öldü. Haftalardır açlıktan ölenlerin sayısı ise yüzlerle ifade ediliyor. Yüzbinlerce Gazzeli aç yaşıyor ve onbinlercesi ölümle yüzyüze…

Niye? Çünkü İsrail gıda yardımlarını engelleyebiliyor ve bunu tıpkı insanlara bombalarla ölüm yağdırırken nasıl rahatsa öyle yapabiliyor. Çünkü Gazze’de olup bitenleri kaygıyla izleyen bütün ülkeler bombalı katliama karşı nasıl sessizse açlıktan ölümlere de öyle…

Kim ne yapabilir? Bu kez birçok ülke çok şey yapabilir. Sonuçta, önce çocukları öldüren açlık ve susuzluktan söz ediyoruz.

Gazze konusunda en duyarlı, en üzülen ve en çok konuşan ülkenin biz olduğunu söylediğimize göre görev de en başta bize düşüyor. Sözün ve üzüntünün ötesine geçmek görevi bizimdir. Diplomatik gücümüz, siyasi ağırlığımız savaşı durdurmaya ve soykırımı önlemeye yetmese de gıda yardımlarının önündeki engeli kaldırmaya yetebilir. Eğer iddia edilenin bir kısmı kadar bile diplomatik gücümüz varsa bu Gazze’ye gıda ve suyun ulaşmasını sağlar. Böylelikle, sözün ilerisine geçeriz ve insanların gerçekten umudu oluruz.

Mesele açlık olduğu için bunun üzerinden diplomasi yürütmek daha kolaydır. Muhatap ve ortak bulması mümkündür.

Bugüne kadar Gazze için ikili-üçlü ülkeler arası bir mekanizma dahi kurmaya teşebbüs etmedik ama bu konuda hamle yapabiliriz. Gazze’ye herkes yardım gönderiyor, bir o kadarı da göndermek istiyor. Kapıları açtırmak ve o yardımları masum insanlara ulaştırmak da bizim görevimiz olsun; bunun için çaba göstermeye değmez mi?”

Vicdanın sesi, adaletin sessizliğiyle yarışıyor-Selin Nakıpoğlu (BirGün)

“İstanbul Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, AML M2 tipi ağır lösemi ve lenfoma hastası. Hücre hücre eriyor. Tutuklandığından beri 25 kilo vermiş. Savunma sistemi çökmek üzere. Annesi, “Oğlum elimden kayıp gidiyor,” diye feryat ediyor. Oğlunu kurtaramamanın çaresizliğinde boğuluyor. Haftalardır hastane bahçesinde olan eşi Zehra Çalık, “Kolay şeyler yaşamıyoruz. Geri dönüşü olmayan bir şey yaşamak istemiyoruz. Tahliyesi için daha neyi bekliyorsunuz? diye isyan ediyor. Bu sessizlik artık sadece sessizlik değil, açık bir cinayetin örtüsü.

Çalık tutuklu, mahkûm edilmiş biri değil. Suçlu değil, henüz bir iddianamesi bile yok. Velev ki, zaten tahliyesi gerekiyor. Anayasal haklarından biri olan yaşam hakkı, göz göre göre ihlal ediliyor. Oysa mevcut sağlık raporları, dosyadaki belgeler bile tahliyesi için yeterli. Tutukluluğun devamı, ancak orantılı ve gerekli olduğu ölçüde meşrudur. Ağır hasta bir insanın yaşamı tehdit altındaysa, tutukluluğun gerekçesi de hukuki zemini de ortadan kalkar. Yargıç, Ceza Muhakemesi Yasası uyarınca ev hapsi gibi daha insani bir tedbire karar verebilir. Ama vermiyor. Çünkü mesele uzun zamandır hukuk değil, siyaset.

Bu ülkede bir süredir “kanunilik ilkesi” diye bir şey kalmadı. Bu ilke; cezalandırmada keyfiliği önler, bireye devlet müdahalesine karşı güvence sağlar. Ama bugün bu ilke yerle bir edilmiş durumda. Hukuk, bir yontma taş devri yığını gibi. İnsan hayatını koruyacak ne ilke kaldı ne de mekanizma! Suçun tanımı, delilin gücü, cezanın gereği değil; hedefin kim olduğu belirliyor adaleti. AKP’nin elinde hukuk, bir baskı aracına, bir intikam sopasına dönüştü. İnsanın en temel hakkı olan yaşam hakkı, siyasi öç alma hırsına kurban ediliyor.

Evet, bu bir hukuk meselesi gibi görünüyor ama değil.”

Not: Başlıkları tıklayarak yazıların tamamına ulaşabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Yeni bir dünya için yeni bir kültür
Sonraki Makale Zengezur: Güney Kafkasya’da bir ulaşım hattından fazlası

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörGünlük

Schengen’de yeni sistem

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

Gökyüzünden İHA yağıyor

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

“Menemen enflasyonu”

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?