Çarşamba, 28 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 28 Mayıs 2025 06:43
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Siyasal loto!-Mustafa Balbay (Cumhuriyet)

“İktidarın muhalefete yönelik tutumu hedef gözetmeksizin saldırıya dönüştü. Bütün yöntemleri deneyip hangisinin tutacağına karar veriyorlar, olmayınca yeniliyorlar!

Sayısal lotoya rakip çıktı; siyasal loto!

İlk çekilişte, silkeleme ve buzdağının görünmeyen yanıyla ilgili toplumu etkileme yoluna gidildi. Buzdağıyla olmayınca buzağıyı deneyelim dediler. Buzağıyı biraz büyütüp dana haline getirdiler, seslendiler:

– Dananın kuyruğu yakında kopacak?

Ortada ne dana var ne kuyruğu… Her şey kuyruklu yalan haline gelmeden, usturuplu bir biçimde işin özünü değiştirdiler. “Turpun büyüğü heybede” dediler. Haftalarca haybeden heybeden söz ettiler. Bir türlü turp çıkmayınca Yozgatlı çiftçi Abdullah Ceylan turp gibi bir cevap verdi:

“Devlet turpınan şalgamınan idare edilmez. Hukukla, adaletle yönetilir.”

Şimdi deniz ürünlerine döndüler. Dev bir ahtapot var, merkezi İstanbul’da, bir ucu Anadolu illerinde bir ucu yurt dışında!

Biz de uzun süredir, dış mihraklar ne zaman devreye girecek diye merak ediyorduk!”

Bizim faiz düşmanlığımız Hz. Adem’den beridir-İsmail Kılıçarslan (Yeni Şafak)

“Dün gazetemiz Yeni Şafak, “Faiz arttı, döviz yükseldi, enflasyon azdı, üretim düştü, sanayi duruyor” manşetiyle yayınlanınca pek çok eşim dostum bana ulaştı. Soruları ortaktı: “Ne oluyor?” Benim de cevabım netti: “Yahu bizim faize de faizli ekonomiye de düşmanlığımız Hz. Adem’e dayanır. Hz. Adem’in yeryüzüne indiği günden beri faiz bize haramdır ve faizle mücadeleyi bir ölüm kalım meselesi olarak değerlendiririz.”

“Biz” dediğim toplama bir açıklık getirmem gerekir mi bilemiyorum. “Biz” işte. Allah’ın varlığına, birliğine ve hükümranlığına iman edenler.

Şahsen benim bugün Türkiye’yi zorda bırakan temel meselenin faizli ekonomi olduğuna hiç şüphem yoktur. Ekonomi ilminden anladığım için değil. “Değil mi ki Allah faizi haram kılmıştır, faizin yaygınlaştığı bir yerde bereket olmaz” diye iman ettiğim için.

Diğer yandan günümüzde faizin tanımının yeniden yapılması ve tanımın genişletilmesi zaruretine de inanıyorum. “Paradan para kazanılan her türlü işlemin faiz olarak değerlendirileceği bir ülke” hayali kuruyorum.

Faiz ya da faizcilerin tanımlamayı çok sevdiği şekliyle “finans ekonomisi” dediğimiz zıkkım, parası olanın parasına para katması, parası olmayanınsa günden güne fakirleşmesi sonucundan başka bir sonuç doğurmaz. Doğurduğunu gören varsa anlatsın da anlayalım. “İnsana elinin emeğinden başkası yoktur” ayet-i kerimesinin tefsirlerinden birisi de pekâlâ “finans ekonomisi insanlığı mevcut felaketine sürüklemiştir” cümlesi olmalıdır.”

Okunmuş baklava kurtarır mı?-Deniz Zeyrek (Nefes)

“Öncelikle Fenerbahçe basketbol takımını, yöneticilerini, oyuncularını kutluyorum.

Basketbolda Euroleague Final Four’da şampiyon olarak futbolda hayal kırıklığına uğrayan Fenerbahçe camiasını mutlu ettiler. Maç öncesinde Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç’un AK Partili bir siyasetçinin elinden “okunmuş baklava” yerken çekilmiş görüntüleri sosyal medyada viral oldu.

Görüntülere bakınca spordan bağımsız bir fotoğraf gördüm.

Ali Koç’un iktidarla flört çabası artık tam olarak gün yüzüne çıktı.

Önce muhalefetin boykot ettiği bir kahveciye annesini götürerek poz verdirdi.

Ardından Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’ye forma hediye etti.

Şimdi okunmuş baklava yedi.

Ben bütün bu gelişmeleri izlerken ne yazık ki iktidarın KOÇ Holding’e yaptırımlarını anımsadım.

MİLGEM ve Altay Tankı projelerini hatırlıyor musunuz?

Merhum Mustafa Koç ölümünden önce aylarca o projelerin ellerinden alınmasının stresini yaşadı.

Kalamış Marina Koç Holding’den alındı ihale ile başka bir şirkete verildi.

Koç Holding’in otomobil şirketi Tofaş’ın Stellantis’i devralma anlaşması Rekabet Kurulu’na takıldı. Bu sorunlar aylarca süren bir mücadeleyle çözüldü.

TOFAŞ, ÖTV matrah düzenlemeleri nedeniyle ithal araçlar karşısında dezavantajlı duruma düştü.

TÜPRAŞ’ın başına gelenlerini yazmıyorum dahi.

Ali Koç şunu unutmamalı…”

Sizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi!-Umur Talu (T24)

““Uygulayana doğal, olağan gelmeyen bir tahakküm biçimi yoktur.”

Şimdi etrafınıza, hayata, kendi hayatınıza, hatta kendinize bakabilirsiniz!

Sözün sahibi İngiliz filozof, ekonomi politik düşünürü, “faydacı liberal” ya da kimilerine göre “liberal sosyalist” ve zaman zaman devlet adamı John Stuart Mill. Mayıs biterken, 19’uncu yüzyılın başında bir mayıs günü doğup 19’uncu yüzyılın bitmesine çeyrek asır kala ölen Mill’i de anmış mı olduk?

Marx ile aynı dönemin düşünürü. Görüştüler mi hiç, kesin değil. Marx’ın Mill’i bildiği kesin; onun Marx’ı ne kadar bildiği şüpheli. Mill’in Jeremy Bentham, Aguste Comte gibi yakından beslendiği, Owen ve Fourier gibi “ütopyacı sosyalist” kaynakları var, o da kesin. İkisinin de “yok edici nüfus teorisi sahibi” Malthus’a bindirmişlikleri var; o da kesin.

Kadınlara oy hakkı için İngiltere’de bile erken savaş vermiş, eşiyle “feminist teori”ye zemin hazırlamış, nispi oya dayanan seçimleri, hayvan haklarını, sendikal örgütlenmeyi, kooperatifleri savunmuş bir “liberal”den söz ediyorum. “Mill’in değirmeni”nde öğütülmemiş dandik liberallere de ithaf ederek!

Şimdi Mill’in kendisine veda edip yazının başındaki sözüne dönebiliriz: “Uygulayana doğal, olağan gelmeyen bir tahakküm biçimi yoktur.”

Erkek tahakkümü: Dinlerin, dini kurumların, inançların, kültürel ve toplumsal mirasın, cinsiyetçiliğin, “babalık”ın, “kocalık”ın, “ağalık”ın, “reislik”in, “askerlik”in şiddetle yeniden ürettiği, yeniden şiddet ürettiği bir tahakküm biçimi değil mi? Bunu doğal, olağan, normal görmek, meşrulaştırmak için bin türlü gerekçe ve bahanesi, efsanesi hazır. İçine doğuluyor, içinden başkalarının hayatının içine ediliyor. Aşmak ancak bunun dışında kalmış bir aile ve eğitim ortamı ile düşünsel, aşkın bir süreç, vicdan ve muhakemeyle mümkün genellikle.”

İktidar çevresinden baş döndüren haberler, yorumlar, tezler-Fehmi Koru (Karar)

“ktidara ve üst düzey bürokrasiye yakın bir gazete yazarı, Cem Küçük, bir süredir çeşitli mahfillerde kulaktan kulağa yayılan bir söylentiyi, dün, köşesine taşıyıverdi: Bürokraside ve iş dünyasında AK Partili bilinenlerden bazıları son zamanlarda Ekrem İmamoğlu’na, CHP’ye yanaşmış…

‘Erdoğan-sonrası döneme’ hazırlık olarak…

“AK Parti döneminde bir yerlere gelip, Erdoğan sonrasına hazırlık yapanlar!” başlıklı yazısı ile, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’nın, bunları bildiğini ve günü geldiğinde hepsini tasfiye edeceğini duyurdu Türkiye gazetesi yazarı…

Tam bu bilgiyi hazmetmeye çalışırken bir başka haber karşıma çıktı.

Kaynağı, kamuoyu araştırma şirketi MAK Danışmanlık’ın yöneticisi Mehmet Ali Kulat…

Bilen bilir, M. A. Kulat, siyasi gelişmeleri yakın gözetiminde tutar, elde ettiği verileri değişik ortamlarda kamuoyuyla paylaşır.

O da, hükümetin bayram sonrasında büyük çaplı değişikliğe uğrayacağını, iki yeni bakanlık daha ihdas edileceğini, yeni iki bakanın Meclis’ten, diğerlerinin de dışarıdan atanacağını duyurdu.

İnsan ister istemez, “Acaba bu iki duyuru birbiriyle irtibatlı mı?” diye düşünmeden edemiyor…

Akla bu sorunun gelmesi şundan: “AK Parti döneminde bir yerlere gelmiş” diye tanımlanan ihanet içindeki kişilerin zamanı geldiğinde tasfiye edilecekleri bilgisi ile, hükümette köklü bir değişikliğe gidileceği bilgisi birbirini tamamlar gibi…”

Bir çocuk, bir katil ve vahşet-Timur Soykan (BirGün)

“İstanbul’da 12 yaşındaki mülteci bir kız çocuğu katledildi. Artık ölümün, vahşetin sıradanlaştığı ülkede birkaç gün içinde unutuldu. Suriyeli Meryem’in öldürülmesiyle ilgili iddianame tamamlandı. Oradaki bilgilerle anlatalım.

Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan yüzbinlerce aileden biriydiler. Uzun süre kamplarda yaşadılar. Savaştan kaçtıklarında Meryem henüz bebekti. Kendi ülkesini hiç hatırlamayan bütün anıları, mültecilik, yoksulluk, dışlanmışlıkla dolu olan bir çocuktu.

Annesi, babası ve kardeşi ile İstanbul Bağcılar’daki yoksul bir mahallenin, en fakir köşesindeki bir apartmanın zemin katındaki eve yerleşmişlerdi. Burası Suriyelilerin yaşadığı bir gettoya dönüşmüştü. Küçük erkek kardeşi A. burada dünyaya gelmişti. Babası bir süre Türkiye’de çalıştıktan sonra yurt dışına iş bulmak için gitmişti. Annesi tekstil atölyelerinde çalışırken Meryem, 6 yaşındaki kardeşi A.’ya bakıyordu. Hiç okula gitmemişti. 13 yaşındaki ağabeyi M. ise ara sıra atölyelerde çalışıp eve para getirmeye başlamıştı. Yurt dışındaki ailenin babasından çok az para geliyordu. 48 yaşındaki anne, bu yoksulluk içinde Meryem’in problemli olan dişlerini yaptırmak için para biriktirmişti.

Anne, 13 Ocak 2025 günü sabah 07.30’da uyandı. Sobayı yaktı. Çocuklarına kahvaltı hazırladı, birlikte kahvaltı yaptılar. Göç idaresine gidip oturum izinlerini yenilemesi gerekiyordu ve bunun için işten izin almıştı.”

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Putin-Fidan görüşmesi
Sonraki Makale Haslet Soyöz hayatını kaybetti

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

GünlükManşet

Afrika’da yeni bir güç

Medya Günlüğü
28 Mayıs 2025
GünlükManşet

Sözcü TV’ye “karartma”

Medya Günlüğü
28 Mayıs 2025
GünlükManşet

Gazetecilere saldırıya kınama

Medya Günlüğü
28 Mayıs 2025
Günlük

Günün gazete manşetleri

Medya Günlüğü
28 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?