Adalet Bakanlığı’ndan ‘Özdağ’ gerçeği-Barış Pehlivan (Cumhuriyet)
““Nitekim benim burada bir başka davadan ötürü tutuklu bulunmamın nedeni, ‘terörsüz Türkiye’ adı verilen, Öcalan ve PKK terör örgütü ile yapılan ikinci müzakere sürecine Zafer Partisi’nin karşı çıkmasıdır.”
Ümit Özdağ “cumhurbaşkanına hakaret” ettiği suçlamasıyla çıktığı dünkü duruşmada böyle dedi. Özdağ’ın işaret ettiği ve tutuklu olduğu “halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etme” davası ise 12 Haziran’da görülecek.
Memleketin yargı pratiği Özdağ’ı haklı çıkaracak boyutta. Keza aynı pratiğin bir de saklanamayan rakamları var.
Ümit Özdağ’ın yargılandığı “halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etme” suçunun istatistiklerini inceliyorum. Bunun için Adalet Bakanlığı’nın 2024 yılına dair hazırladığı 183 sayfalık raporu okuyorum.
Önce o rapordan bir alıntı yapayım:
“Ceza mahkemelerinin son on yıllık çalışma trendine bakıldığında; gelen dosya sayısında artış olduğu görülmektedir. 2015 yılında ceza mahkemelerine gelen dosya sayısı (geçen yıldan devir, yıl içinde açılan ve bozularak gelen toplam dosya sayısı) 2 milyon 619 bin 651 iken yüzde 49.6’lık artış oranı ile 2024 yılında 3 milyon 919 bin 685 olmuştur.”
İmamoğlu’nu Silivri’ye gömdü, sıra Yavaş’ta mı?Abdulkadir Selvi (Hürriyet)
“Özgür Özel, Kılıçdaroğlu’nun arkasından gözyaşları dökerek onun sırtından puan topladı. Sonra Kılıçdaroğlu’nu devirdi. Ekrem İmamoğlu’nun ise Silivri Cezaevi’ne girdiği günden bu yana yaptığı eylemlerle, CHP’yi olağanüstü kurultaya götürmek suretiyle puan topladı ama önceki gün yaptığı açıklama ile onun da cumhurbaşkanlığı hayallerini Silivri’ye gömdü.
Şimdi Mansur Yavaş’a sıra geldi. Özgür Özel değirmeninde itinayla cumhurbaşkanı adayları öğütülür moduna geçti. “Cumhurbaşkanı adayımız” dediğinin siyasi ömrü kırk gün sürüyor. Bundan sonrasını Mansur Yavaş düşünsün. Mansur Yavaş da kara kara düşünüyor olmalı ki Özgür Özel’in bu açıklamasından sonra sessizliğe büründü. En ufak bir açıklama yapmadı. Meteorolojik verilere göre yağmur yağacağını dahi duyururken, cumhurbaşkanı adaylığı konusunda tweet bile atamadı.
Özgür Özel’in “Eğer İmamoğlu bundan sonraki süreçte hâlâ içeride olmaya devam ederse seçimden sonra parlamenter sisteme geçilir. Cumhurbaşkanı Yavaş, başbakan İmamoğlu olur” açıklamasıyla birlikte Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olamayacağını ilan etti.
Özgür Özel’in bu açıklaması Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı konusunda tarihi bir dönüm noktasıdır. Bir kırılma anıdır.”
Bir boy farkla öne geçti-Salih Tuna (Sabah)
“FETÖ’nün 17-25 Aralık’taki kumpas tapelerini Meclis kürsüsünden okuyan CHP’nin yandaşları şimdi kalkmışlar, bant çekilmiş güvenlik kameralarını ve jammer’ları gündeme getiren medyada laga luga ediyor.
Doğrusunu isterseniz “tevilleri” de çok eğlenceli.
Gerçi “tevili” de amiyane ifadeyle “kıvırmayı” da aşıyor yorumları, nasıl desem, acayip bir şey.
En eğlencelisi de CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in şu sözü: “Mevcut Cumhurbaşkanı ne için kamera kapattırıyorsa, gelecek cumhurbaşkanı da onun için kapattırıyor…”
Gündüz gözüyle gerçekten de bunu söyledi. (Ya sosyolojisinin düzeyine uygun algı yapmak istiyor ya da bizzat kendisinin düzeyi bu. Bilemiyorum hangisi, neyse sağlık olsun.)
Yılmaz Özdil de maalesef Özgül Özel’den hiç aşağı kalmıyor.
Mealen diyor ki: “Akepeliler gündemi saptırmak için güvenlik kameralarının bantlanmasını ve jammerları gündeme getirdiler. İmamoğlu akplilerin dinlemesinden (yani teknik takipten) korktuğu için jammer kullanıyor… Dinlenmeye engel olmak isteselerdi kalem kadar jammerlar var, neden iki bavul dolusu eşek kadar jammerları otele götürsünler. Zaten o jammerları çalıştırmış olsalardı tüm otelin iletişimi iptal olurdu…”
Bavullardaki paradan sonra Jammer’da da çuvalladılar-Can Ataklı (Nefes)
“Yandaş yani “operasyonel” medya devlet kurumları tarafından sızdırılan otel görüntüleri üzerine mal bulmuş mağrubi* gibi atladı.
İmamoğlu ve ekibi rüşvet parasını bavullara doldurup bir otele gelmişler, bunların dağıtılması görünmesin diye otelin güvenlik kameralarını kapatmışlar.
CHP bu iddiaya anında cevap verdi ve bavulların içinde “Jammer” yani sinyal kesici olduğunu açıkladı.
Bu kez de “Belediye başkanının neden jammer kullandığı” sorulmaya başlandı, “kimin dinlemesinden çekiniyorsunuz” türü abuk sorular soruldu.
Bu konuda cevapları bizzat Fatih Altaylı’ya konuşan Özgür Özel verdi.
Dedi ki; “İBB’nin jammerlarını biz almadık, envanterde bu jammerlar vardı. Bizden önce İBB Başkanı’nın konvoyunda jammer minibüsü vardı.
Sonra kamera kapatma olayına değindi.
Şöyle dedi; “MİT Başkanı İbrahim Kalın partiye geldi. Otoparktan girişi, asansör çıkışı, toplantı odası gidişi, bütün kameralarımızı CHP’de bantlamak istediler, izin verdik bantladılar.”
Avantajlı bir satış hikâyesi-Çiğdem Toker (T24)
“Geçen hafta Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yapılan duyurulardan biri fazlaca dikkat çekmedi ya da dikkat çekse bile gündem yer bulamadı. Ancak taraflar ve kamuoyu açısından önemliydi.
Bilmeyen okurlar için kısa bir anımsatma notu olsun: KAP, sermaye piyasası mevzuatı gereği, kamuya açıklanması zorunlu olan bilgi ve bildirimlerin elektronik imzayla iletilip yayımlandığı platformun kısa adı. Borsada halka açık şirketlerle ilgili bildirimler demek belki daha açıklayıcı olabilir.
Hisseleri BİST’te işlem gören şirketler, bu platform aracılığıyla, mevzuatın öngördüğü bilgileri geniş kitlelere hızlı bir biçimde ulaştırır.
Gelelim geçen hafta 24 Nisan 2025 tarihinde KAP’ta duyurulan o bilgiye.
Ortakları arasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeğeni Üsame Erdoğan’ın da yer aldığı 1000 Yatırımlar Holding bünyesindeki enerji iştiraki “Altay Yenilenebilir Enerji Üretim ve Depolama A.Ş” hakkındaydı bu bilgilendirme.
Ulaşım, enerji, yazılım finans alanında faaliyet gösteriyor.
Duyuruya göre, Emlak Konut ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) A.Ş ile Altay Yenilenebilir Enerji Üretim ve Depolama AŞ arasında Arnavutköy ilçesi sınırları içinde olan bir gayrimenkul için ön satış sözleşmesi imzalanmıştı.
Yani Emlak Konut, Altay Yenilenebilir Enerji’ye gayrimenkul satıyordu. Yatırım amaçlı olduğu ifade edilen bu gayrimenkulün toplam değeri, KAP duyurusuna göre 507 milyon 483 bin 650 TL’ydi.”
Pufff ekonomisi-İbrahim Kahveci (Karar)
“Şubat 2021 sanayi üretim endeksi (son 3 aylık ortalama) 94,0. Ve Şubat 2025’de sanayi üretim endeksi 110,4’e çıkıyor. Sanayi üretimi 4 yıl toplamında sadece yüzde 17,4 artıyor.
Şubat 2021’de sanayide ücretli çalışan sayısı 4 milyon 511 binken bu sayı Şubat 2025’de yüzde 8,8 artışla 4 milyon 910 bine yükseliyor.
Sanayi ve inşaat gibi üretim sektörlerinde istihdam artışı son 4 yılda yüzde 14,4’de kalırken hizmet sektöründe istihdam artışı yüzde 23,6’ya ulaşıyor.
İşin özetini vereyim: Üretim ve üretimdeki istihdam artışımız çok düşük. Asıl istihdam artışını hizmet sektöründen sağlıyoruz.
Toptan ve perakende sektörü 351 bin, ulaştırma ve depolama sektörü 300 bin, konaklama ve yiyecek sektörü 251 bin, sağlık sektörü 369 bin istihdam artışı ile son 4 yılda işsizliğin önüne geçmiştir.
Bu istihdam artışlarının temeli üretime değil tüketim talebine bağlı sektörlerdir. Yani iç piyasaya yönelik bir tüketim azalışı yaşandığında çok hızlı bir şekilde tüketim sektörlerinde de iş kayıplarına yol açabilecektir.”
Siyaset özgür olmalı-Fikret Bila (halktv.com.tr)
“Siyaset ancak demokrasilerde özgürce yapılır.
Siyasetçilerin kısıtlanması ve siyaset alanının sınırlandırılması halinde gerçek bir demokrasiden söz etmek mümkün değildir.
Siyasetçilerin haklarında kesinleşmiş yargı kararları olmadan cezaevine atılmaları da demokrasinin vazgeçilmez koşulu olan hukuk güvencesinin işlemediğini gösterir.
Türkiye böyle bir döneme girdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu cezaevinde.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ cezaevinde.
mamoğlu hakkında da Özdağ hakkında da kesinleşmiş bir yargı kararı yok.
Ortaya atılan iddialar tutuklanmalarını gerektirmiyor.
Tutuksuz yargılama esas olduğuna göre her ikisi görevlerini yürütebilir ve tutuksuz yargılanabilirler.
Ancak iktidar tutuklu yargılamak esasmış gibi hareket ediyor.
Siyasetçilere, mahkûm olmadan ceza çektiriliyor.”
Geniş tanımda işsizlik yüzde 28,8-Naki Bakır (Dünya)
“Parasal sıkılaştırma ile daralan ekonomide dar tanımlı resmî veride işsiz sayısı ve manşet işsizlik oranı gerilerken, hızla büyüyen “örtülü” işsizlik alarm düzeyine ulaştı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Hane halkı İşgücü Araştırmasında baz alınan tanım dolayısıyla, umudunu yitirerek iş aramayı bırakma ve kurumsal olmayan işlerde düzensiz ve yetersiz süreli çalışmanın giderek yaygınlaşması bu durumdaki kişileri tanım dışına çıkardığı için, resmi veride kâğıt üzerinde düşük kalan işsiz sayısı martta 2,8 milyona, işsizlik oranı da yüzde 7,9’a geriledi. Ancak işsiz sayılmayıp, ‘potansiyel işgücü’ ve ‘eksik istihdam’ kategorisinde yer verilen kişiler de dahil edildiğinde toplam işsiz sayısı 11,7 milyonu aştı, işsizlik oranı yüzde 28,8’e ulaştı.
TÜİK’in açıkladığı mevsim etkisinden arındırılmış verilere göre çalışma çağındaki nüfus mart itibarıyla önceki aya göre 39 bin, son bir yılda 446 bin kişi artarak 66 milyon 245 bine ulaştı. Bu kapsamda işgücüne dahil nüfus önceki aya göre 325 bin kişi artarak 35 milyon 404 bin olurken, bir yıl öncekinin 376 bin altında kaldı. Bunun 32 milyon 597 bininin istihdamda olduğu belirlendi. Martta aylık bazda 391 bin kişi artan istihdamdakilerin sayısı, bir yıl öncekinin ise 72 bin altında oluştu.”
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: