İmamoğlu’na operasyon aceleye geldi-Murat Ağırel (Cumhuriyet)
“Şunu belirtmem gerekiyor. Halen ifade tutanaklarına ulaşamadığım onlarca kişi var. Ancak ulaştıklarım içerisindeki gördüğüm akla mantığa uymayan ve izaha muhtaç öyle çelişkiler var ki bunca yıldır dava dosyalarını okumama rağmen şaşırmadan edemiyorum.
Tutuklananlar kimlerdi? İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İmamoğlu’nun danışmanı ve İBB Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun, İnşaat Sanayi AŞ Genel Müdürü Tuncay Yılmaz, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık dahil olmak üzere, yolsuzluk soruşturmasında 48 kişi; terör soruşturmasında ise Mahir Polat, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan…
Halen malum medyanın “560 milyar TL’lik yolsuzluk” ve “Terör örgütlerine 100 milyon dolar gönderilmiş” manşetlerinin kaynağını soruşturma evraklarında bulamadım. Bence onlar da bulamadı!
Çünkü aylardır bu hususları yazan, adeta halihazırdaki dosya içeriklerini satır satır yazan kişilere de sordum “kem küm” dışında bir şey duymadım.
Kumpas davalarında yargılanan biri olarak bir kez daha uyarmak istiyorum. Bizler daha yargılanmadan davaların açılacağı, kimlerin tutuklanacağı, daha polis gelmeden gözaltı haberlerini o süreçte okumuştuk.
Tam artık bu durumdan ders alındı derken şimdi yine o dönemde aktif olan, kumpas davalarının aparat tanığı, kitaplar yazdırılan ekranlara mayın eşeği gibi sürülen kişiler yine bu süreçte meydanda.”
Yaklaşık 50 yıl önce Türkiye terör ile kavruluyordu. O dönem sayıları neredeyse bir elin parmakları kadar olan üniversitelere girebilmiş, ailelerinin imkanlarını zorlayarak okusunlar diye gönderdikleri gençler, ‘azgın azınlık’ baskısı altındaydı.
Farklı sol örgütlere mensup örgüt elemanları üniversiteleri basar, amfilere ders dinlemeye doluşmuş masum gençleri baskı, yıldırma ve korkutma ile zorla ortamdan çıkartırlardı.
Neymiş; ‘boykot’ yapıyorlarmış!
Bu şekilde ‘eğitim’ hakları terörize hareketlerle ellerinden alınan birçok genç okullarından soğudu, uzaklaştı ve geleceklerini kurtaramadan eğitimlerinden vazgeçtiler.
Kimi mesleksiz kaldı, kimi de eksik doktor, eksik avukat, eksik mühendis oldu.
Bugün 68’liler ve daha çok 78’liler denen kuşakların ‘diplomalı’ olsalar bile neden bazı ‘algı kalitelerinden’ mahrum oldukları hep o boykotlarda yatar.
28 Şubat apoletli zulüm döneminde zamanın medya organlarında çarşaf çarşaf listeler yayımlanırdı. Sakıncalı şirketler ve markalar halka gösterilirdi!
Kime göre ve neden sakıncalı?”
‘Dış güçler’den CHP’ye mesaj var-Melih Altınok (Sabah)
“BBC’ye verdiği röportajda İngiltere Başbakanı’nın, İBB Başkanı’nın yolsuzluktan tutuklanması karşısında sessiz kalmasını eleştiren Özgür Özel, “Yalnızlık hissediyoruz” demişti.
İngiltere Başbakanı, sömürgesi olmayan bir ülkedeki hukuki süreçle ilgili ne yapabilir ki?
Londra’daki finans çevrelerinden rica edip yolsuzluk soruşturmasını durdurmak için Türkiye’ye ekonomik operasyon çekmelerini mi isteyecek?
CHP içeriden Türk mallarını boykot ederken İngiltere de dışarıdan Türkiye’ye ambargo mu koyacak? Sonrası da “abluka” mı? CHP monşerleri ne diyorlar bu stratejik derinliğe?
Kaldı ki adam içeriğini bilmediği bir yolsuzluk soruşturmasındaki şüpheliye niye peşinen kefil olsun?
Özgür Bey, İngiltere’nin kapısını çalarken, İmamoğlu da cezaevinden New York Times’a yazdığı mektupta ABD’deki “ilgililere” sesleniyordu.
İmamoğlu keşke hakkındaki yolsuzluk iddialarıyla ilgili Türkiye kamuoyuna da bir iki satır yazsa. Hem zaten adamların başında bir Zelenski belası var. İkincisini niye istesinler ki?
Bana inanmıyorlarsa The Economist’in dünkü, İngiltere ve okyanus ötesine yardım çağrıları yapan CHP’ye, muhatapları adına verdiği cevaba baksınlar:
“Dış güçler Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi bir otokrasiye dönüştürmesini engelleyemez. Bunu yalnızca Türkiye vatandaşları yapabilir.”
Demek “dış güçler” ha!
Uluslararası konjonktür Erdoğan’dan yana (mı?)-İbrahim Varlı (BirGün)
“Uluslararası konjonktür Erdoğan yönetiminin lehine bir tablo mu çiziyor?
Gemi azıya alan tek adam rejiminin toplumsal muhalefeti boğmaya çalışması, siyasi rakiplerini birer birer ekarte etmesi, göstere göstere gerçekleştirilen İmamoğlu operasyonu bu soruyu beraberinde getirdi.
Emperyalizme göbekten bağımlı siyasal İslamcı rejim, küresel güç merkezlerinin açık desteğini arkasına alırken jeopolitik rekabetin tırmandığı, yeni paylaşım savaşlarının nüksettiği mevcut jeopolitik iklimin rejimin dümenine su taşıdığı yadsınamaz.
Zeynep Gürcanlı da Ekonomim’de yazdı, “İmamoğlu operasyonu öncesinde uluslararası konjonktür Erdoğan yönetiminin “çok lehine” bir tablo çiziyordu: “Suriye’de Esad’ın devrilmesi, Öcalan üzerinden başlatılan süreç, ABD ile arası açılan Avrupa’nın ortak savunma için Türkiye’ye ihtiyaç duyması vs…”
Tek adam rejimi, Ortadoğu’da “Amerikan barışı”na teslim olarak kendisine ABD ve emperyalistler nezdinde yeni krediler açtı. Batı’ya kırılan dümen, İsrail’e ses çıkarılmaması, Ukrayna’ya sağlanan destek, NATO’cu heves Batı tarafından “satın alındı.” Rejim Batı ile arayı düzeltmeye çalışırken diğer taraftan da Rusya ile de iş tutarak, Çin’le işleri ilerleterek kredisini çeşitlendirdi.”
Ekrem Başkan unutulur mu?-Memduh Bayraktaroğlu (Nefes)
“Erdoğan rejiminden rahatsız olanlar, İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılması durumunda kazanacağına, ülkeye demokrasi, özgürlük ve âdil bir yönetim geleceğine inanıyorlar ama CHP yönetiminin İmamoğlu’nun unutulmaması için hiçbir şey yapmayacağından da endişe ediyorlar…
Endişenin kaynağı, Özel’in geçtiğimiz gün:
“İmamoğlu’nun resmi adaylığı mümkün olmazsa birisi çıkar aday… İmamoğlu’nun yerine kimin olduğunun önemi yok” deyişi…
Peki, İmamoğlu’nun unutturulması bu kadar kolay mı?..
CHP eylem koyarsa ve eylemlerinde kararlı olursa imkânsız…
Güney Afrika’daki ırkçı, despot, diktacı Apartheid rejiminin hapse attığı Nelson Mandela 27 yıl kaldı cezaevinde ama unutulmadı…
Bu nasıl başarıldı?..”