Salı, 28 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 28 Ekim 2025 07:36
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Bahis skandalı: TFF ile konuştum-Murat Ağırel (Cumhuriyet)

“Yıllardır yasadışı bahisin Türk futbolunu zehirlediğini anlattım. Defalarca uyardım, yazdım, söyledim. Kitap yazdım; futbolu zehirleyen kişiler hakkında belgeleyebildiğim tüm bilgileri yayımladım.

Ama yasadışı bahis baronları ve onların, parayla yönettikleri korkularından ismini yazamayan anonim “taraftar” hesapları, söylediklerime kulak vermek yerine beni linç etmeyi tercih ettiler.

Küçük düşündüler ve bu bataklığı futbol kulübü taraftarlığına indirgediler; böylece kirli düzenin görünmemesini sağladılar. Kimi etkileşim için günlük çıkarları adına kimisi de doğrudan suyu bulandırmak için bu kirli çarka çanak tuttular.

Ta Mayıs 2024’te bu konuyla ilgili yazı yazmıştım.

Bakın Ankaraspor-Nazilli Belediyespor maçı için sanal bahis sitelerinde saat 03.29’da bahis açılıyor. Beraberlik için 4.25 bahis oranı var. Bu oran zaman geçtikçe düşmeye başlıyor.

Saat 12.00’de 2.60’a düşüyor 12.55’te 1.88’e kadar düşüyor. 4 bahis sitesinin verilerine göre “Ev sahibi kazanır” bahsine oynanan oran toplam 661 Avro, “Misafir takım kazanır” diyerek bahis oynayanların toplam yatırdığı para 17 Avro…

Beraberlik için yatırılan para ise 30 bin 954 Avro yani o dönemin kuruyla 1 milyon lira. Sizce bu normal bir tablo mu?

Bugün gelinen noktada ise her şey birer birer ortaya çıkıyor. Yıllardır anlattıklarımın ne kadar doğru olduğu artık inkâr edilemiyor.

Ve bir kez daha görüyoruz ki futbol sadece futbol değil.

Perde arkasında kirli ilişkiler, büyük paralar ve susturulmak istenen gerçekler var.

YouTube’da yayın yapan ve benim de kurucusu olduğum OnlarTV yayınında yine bu köşede okurlar, hakemlerin savcılığa başvurduğunu ve savcılığın soruşturma başlattığını okudular, öğrendiler. Sonra haberimi takip ettim. Dosya İstanbul Başsavcılığı’na devredildi. Sebebi ise nisan ayında Türkiye Futbol Federasyonu’nun savcılığa giderek “Benim önceki dönemimi, halihazırda bu dönemi araştır” diye yaptığı suç duyurusuymuş.

Yani TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu savcılığa giderek benden önceki dönemi de bu dönemi de araştır diye suç duyurusunda bulunmuş. Bu soruşturma sürerken Antalya’daki hakem şikâyetleri gerçekleşiyor ve sonrasında dosya İstanbul Başsavcılığı’nda birleştiriliyor. Adli kaynaklarımla görüştüm; soruşturma çok geniş çaplı yürütülüyor. Tüm taraflar açısından inceleniyor.

Bugün TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu bir basın açıklaması yaptı ve profesyonel liglerde görev alan 571 hakemden 371’inin bahis hesabı olduğunu, 152’sinin ise aktif şekilde bahis oynadığını açıkladı.

İtalya’daki şike soruşturmalarına benzer bir skandal yaşanıyor. Tespit edilen bu hakemlerin 7’si üst klasman, 15’i üst klasman yardımcısı, 36’sı klasman, 94’ü klasman yardımcısı statüsünde.

10 hakem 10 bin TL üzerinde bahis oynamış. Bir hakem 18 bin 227 defa bahis oynamış. 42 hakem 1000’den fazla bahis oynamış.”

Casusluk suçlaması ters tepiyor!-Deniz Zeyrek (Nefes)

“NEFES’te dün yayınlanan yazımda “casusluk” suçlamasının hukuki boyutlarını irdeleyip, Ekrem İmamoğlu, Merdan Yanardağ ve Necati Özkan’ın neden casus olamayacağını irdelemiştim.

Ben yazımı yazdığımda daha İmamoğlu, Yanardağ ve Özkan’ın ifadeleri alınıyordu.

Akşam saatlerinde üçünün de ifadesini okuma şansım oldu. Ayrıca itirafçı Hüseyin Gün’ün ifadesini ve savcılığın tutuklamaya sevk yazısını da okudum.

Gördüm ki sabah işin geneli hakkında yazdığım yazımın haklılığı, gece tutuklama kararlarıyla perçinlendi.

Bu iddialarla İmamoğlu’nu, Yanardağ’ı ve Özkan’ı tutuklayanların büyük ihtimalle casusluğun ne olduğuna dair bir fikri yok. (Kendilerine Murat Yetkin’in “Meraklısı için casuslar” kitabını okumalarını ya da “Bridge of Spies” filmini izlemelerini öneriyorum.

Bunu yapacak vakitleri yoksa, casusluk suçlamasıyla ilgili mevzuatı ve Yargıtay içtihatlarını da okuyabilirler).

Bunu nereden mi çıkarıyorum?

Arz edeyim:

Casusluk suçunun oluşması için çok somut gereklilikler var.

– Örneğin, sızdırılanın devlete ait olan ve saklı (sır) kalması gereken bilgiler, belgeler olmalı.

– Örneğin, karşı casuslar lazım. Yani yabancı devletlere, o devletlerin ilgili kuruluşlarına, casuslarına sızdırılması lazım.

– Örneğin, bu eylemin casusluk amacıyla yapılması lazım.

– Örneğin, bilgileri ele geçiren devletin o bilgilerle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına karşı ciddi avantajlar elde etmesi ve ciddi zararlar vermesi lazım.

Soruşturmacıların sorduğu sorulara, Hüseyin Gün, Necati Özkan, Merdan Yanardağ ve Ekrem İmamoğlu’nun verdiği yanıtlara bakınca ortaya çıkan tablo bu şartların hiçbirinin olmadığını gösteriyor.

– Örneğin, sızdırıldı denilen bilgilerin neler olduğu net değil. O bilgiler arasında devlet sırrı, stratejik bilgiler olduğuna dair de bir ibare yok. Ad soyad, e-mail adresi, telefon numarası gibi bilgiler, artık dijital mecralarda birçok hizmet için toplanan standart bilgiler. Sorulan sorular ve yanıtlarda anlatılan teknik detaylar, son 10 yılda ortaya çıkan ve birçok şirket tarafından yapılan dijital analizler. Soruşturmacıların suç unsuru olarak göstermeye çalıştığı uygulamalar da herkese açık iletişim uygulamaları. Dağdaki çobanın dahi “telefonum dinleniyor” endişesi taşıdığı bu günlerde, insanların iletişim için whatsapp, telegram, signal, facetime gibi uygulamaları kullanması, Türkiye’deki anti demokratik ortamın doğal bir sonuç olsa gerek.”

‘Casus’ Hüseyin, Emniyet’te Fuat Avni sunumu mu yaptı?-İsmail Saymaz (halktv.com.tr)

“İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, siyasi danışmanı Necati Özkan ve gazeteci Merdan Yanardağ, siyasal casusluk iddiasıyla tutuklandı.

Bu suçlama için gösterilen tek dayanak var:

Yabancı istihbarat servislerine çalıştığı ileri sürülen Hüseyin Gün’ün İBB ve muhalif medya ile ilişki kurma gayreti.

Gün, şaşırtıcı bağlantılara ve tuhaf ilişkilere sahip karanlık bir tip.

Almanya’da 1974’te doğmuş.

Lise ve üniversiteyi İngiltere’de okumuş.

Genetik mühendisliği bölümünden mezun olmuş.

ABD’li Merrill Lynch, Fransız Credit Agricole bankalarının Londra’da başkan yardımcılığını yapmış.

İngiltere’de ‘Avicenna Capital’ adlı yatırım firmasını kurmuş. Ortaklarından biri, manevi annesi olarak gördüğü ve “Mommy” diye hitap ettiği Seher Erçili Alaçam.

Gün’ün casusluktan tutuklanmasının sebebi de 2022’de şaibeli şekilde ölen Seher Erçili Alaçam’ın oğlu Ümit Deniz Alaçam’ın 2 Mart 2025’te 112’ye yaptığı ihbar.

İhbarda, Gün’ün İsrail’e, ABD’ye, yabancı istihbarat örgütlerine çalıştığını iddia eden Alaçam’ın 6 Mart’ta ifadesi alınıyor.

İfadesinde, Gün’ün kripto yazılım programı satma bahanesiyle devlet yetkililerinin telefonlarına sızarak, gizli bilgileri temin etmek istediğini ileri sürüyor. Azerbaycan, Özbekistan ve Kırgızistan’daki darbe ve iç karışıklıklara müdahil olduğunu, Soros’la görüşüp finansman istediğini savunuyor.

Aynı gün Alaçam’ın şöförü Berkay Yağlıca’nın ifadesi alınıyor. Yağlıca, Gün’ün Yanardağ’a iki kez cüzi miktarda para gönderdiğini öne sürüyor.

(Yanardağ, iddiayı reddediyor. Gün, ilk ifadesinde, para vermediğini anlatıyor. Ancak 26 Ekim’de ifade değiştiriyor.)

Yanardağ, 6 Mart’ta dosyaya giriyor.

Bu aşamada ne İmamoğlu ne de Özkan’ın adından söz ediliyor.

(İmamoğlu ve Özkan’ın adları Gün’ün cep telefonundaki yazışmalar elde edildikten sonra dosyaya giriyor.)”

“İnsanın ümüğüne bu kadar çökülmez…”-Ahmet Taşgetiren (Karar)

“Hayır, başlıktaki ifade Ekrem İmamoğlu’na veya yakınlarına ait değil.

Bunu söyleyen, 60 yaşlarında bir kadın. Pazarda tv muhabirinin kendisine uzattığı mikrofona konuşuyor. Yere dökülmüş domateslerin yeterince çürümemiş olanlarından seçerek evdeki gelinine yemek yapması için götürürken karşılaşmış muhabirle.

Şu cümle de ona ait: “Bunların sisteminden yoruldum.”

Yüzüne o yorgunluk sinmiş. Başında annelerin taktığı klasik başörtüsü var. Bir Anadolu annesi bu. Yorgunluk kalbinden yüzüne sirayet etmiş.

“Bunların sisteminden yoruldum.”

Şaşırdım “sistem” ve “yorgunluk” kelimelerini aynı cümle içinde kullanmasına…

Yani, o yaşına rağmen evlere temizlik işine gittiğini söyleyen bu sade Anadolu kadını gelişigüzel bir yorgunluğu yaşamadığının farkında. Sistemli bir “ümüğe çökme” olayını kalbinin derinliklerinde hissediyor belli ki.

Ekrem İmamoğlu, dünyanın en büyük kentlerinden biri olan İstanbul’un belediye başkanı… bir anda “suç örgütü lideri” oldu, o da yetmedi bir anda “Casuslukla suçlanan adam” haline geldi bu ülkede. Nasıl bir şey bu? Tam bir “Size de çıkabilir” durumu değil mi?

“Lekelenmeme hakkı” vardı bu ülkede.

“Masumiyet karinesi” diye bir şey vardı, herkes suçu sabit görülünceye kadar masum kabul edilmeliydi.

Yargı “pardon” dememeliydi.

Geciken adalet adalet değildi.

Tutuksuz yargılanma esas olmalıydı.

Bir insanın bir gün bile haksız yere tutuklu kalması zulümdü.

Ama dosyanıza “suç örgütü liderliği” nden, “casusluk” tan tutuklama girmişti bir kere…

Nasıl bir Türkiye manzarası görünüyor dışardan bakıldığında… Nasıl bir yargı düzeni?

Bizde de var, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildiler Yassıada Mahkemelerinin sonucu… Sonra da anıt dikildi onlar için…“

Bürokrasideki son atamaların şifreleri-Tolga Şardan (T24)

“Siyaseti izleyen hemen herkes, bugünlerde birbiri ardında yaşanan olayların şifrelerini çözmeye çalışıyor.

Çözülen şifrelerin kimisi kamuoyuna yansıyor. Ama büyük çoğunluğu özellikle iktidarın kontrolündeki odalarda kapalı kapılar ardında kalıyor.

İşte son günlerde epeyce tartışılan bürokrasideki atamaların perde arkasını aydınlatacak bilgileri, Büyüteç’te okuyacaksınız yavaş yavaş.

İlk olarak çok dikkat çeken bir atamayla, yani Siber Güvenlik Başkanlığı’na gerçekleştirilen görevlendirmeyle başlamak gerekiyor.

Siber Güvenlik Başkanlığı’na getirilen Ümit Önal, son olarak, ülkenin en büyük iletişim firmasının, Türk Telekom’un en tepesindeki isimdi. Altı yıldır bu görevi yürütüyordu.

İletişim üzerine kariyer yapan Önal, iletişim sektöründe ne kadar dijital birikim yapılabilirse o kadar bilgi sahibi.

Elbette, bir göreve getirilirken, makamın gerektirdiği mesleki birikim kadar yöneticilik niteliğinin de gelişmiş olması beklenir. Dolayısıyla burada konuşulması gereken, Önal’ın bilgi birikimi kadar, söz konusu göreve hangi şekilde seçildiğidir.

Asıl mesele de bu zaten. AKP içinde bir süredir yaşandığı ifade edilen ekipler savaşında, kimin öne geçtiğini “son zamanların en kıymetlisi” sıfatıyla bu atama netleştirdi.

Şöyle ki; bilindiği üzere, Siber Güvenlik Başkanlığı’nın kurulmasını sağlayan yasal düzenleme geçen ocakta Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe girdi. Alt kadrolar oluşturulurken, asıl mesele Başkan’ın kim olacağıydı.

Bu konuda 7 Ekim’de Büyüteç’te ipuçlarını vermiştim. Meraklıları için yazımın linkini bıraktım.

Başkanlık için yürütülen kulis çalışmalarında AKP’deki bazı siyasiler, atamanın siyasi olmasını istedi. Siyasete yakın kimi bürokratlar da başkanın bürokrasiden seçilmesinde ısrarcı oldu.

Oluşan tabloda ortaya çıkan isimlerin başında, Erdoğan Ailesi’ne yakınlığıyla bilinen Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan vardı. Aynı zamanda AKP’nin “altın çocuklarından” sayılan Sayan’ın adı ön plandaydı. Adaylar arasında dikkati çeken diğer isimler arasında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın önerdiği MİT’te görevli bir üst düzey yönetici de yer aldı.

Resmi Gazete’de kararname çıktığında kulislerde pek şans verilmeyen, hatta son ana kadar adı gündemde bile olmayan Türk Telekom CEO’su Ümit Önal’ın, başkan olarak atandığı görüldü.

Önal, uzun yıllardır Serhat Albayrak’la birlikte mesaide. Dolaylı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük damadı Berat Albayrak’la da temasta. Sonuçta, diğer “ağır” adaylar yerine damat Berat Albayrak’ın tercih ettiği isim kararnamede yer aldı.”

Not: Başlıklara tıklayarak yazıların tamamına ulaşabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Tele1’de “toplu istifa”

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

GünlükManşet

Tele1’de “toplu istifa”

Medya Günlüğü
28 Ekim 2025
ManşetSerbest Kürsü

Hava Kuvvetleri nakliye filosu

Alper Eliçin
28 Ekim 2025
EditörGünlük

Dijitale ‘Cumhuriyet’ damgası

Medya Günlüğü
28 Ekim 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
28 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?