Perşembe, 20 Kas 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 15 Ekim 2025 19:40
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

ABD’nin Türkiye senaryoları-Barış Pehlivan (Cumhuriyet)

“Gazetelere bakıyorum… Neredeyse hepsinin manşetinde Erdoğan ve Trump’ın birlikte fotoğrafları var. O karenin altında da şu yazıyor: “Trump, ‘Erdoğan bizi hiçbir zaman yüzüstü bırakmadı’ dedi.”

Sayfaları çevirmeden “okumalıyım” diye not ettiğim bir raporu hatırlıyorum. Raporu hazırlayan CRS, yani ABD Kongresi’nin kendi içindeki araştırma merkezi. Kurumun görevleri arasında, Washington’daki politik atmosferin nerede durduğunu gösteren istihbarat raporları hazırlamak da var. O raporlar ki kongre oturumlarında karar alma dinamiklerini direkt etkiliyor.

İşte o CRS’nin son raporlarından biri, tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 25 Eylül’de Beyaz Saray’da ABD Başkanı Trump ile gerçekleştirdiği zirvenin 10 gün öncesine denk geliyor. 26 sayfalık rapor “Türkiye: Başlıca Sorunlar ve ABD ile İlişkiler” başlığını taşıyor.

Rapor şu cümlelerle başlıyor:

“Amerika Birleşik Devletleri’nin, NATO müttefiki Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkileri, yakın işbirliği dönemleriyle dikkat çekici ayrışma anları arasında gidip geldi. Türkiye, Suudi Arabistan ve Hindistan gibi diğer ‘küresel salınım devletleriyle’ birlikte, büyük güçler arasındaki rekabetin giderek keskinleştiği uluslararası sistemde avantaj arayışına girdi.”

Türkiye’nin BRICS grubuna ve Şanghay İşbirliği Örgütü’ne yakınlaşmasının hatırlatıldığı raporda, ülkedeki siyasi gelişmeler ise şöyle yer alıyor: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İslamcı eğilimli Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 22 yıllık iktidarı boyunca güç konsolidasyonunu artırdığı, 2025 itibarıyla hükümetin Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı şimdiye kadarki en sert adımlarını attığı ifade ediliyor. Bu adımların başında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hapsedilmesi geliyor.”

Rapor, İmamoğlu’nun Erdoğan’ın bugüne kadar karşılaştığı en ciddi rakip olarak değerlendirildiğini not ediyor ve ekliyor:

“Bazı gözlemciler, Erdoğan’ın bu hamlelerle muhalefeti bölmeyi, demoralize etmeyi veya seçim dışı bırakmayı hedeflediğini, bunun da iktidarını daha da pekiştirmeye veya uzatmaya yönelik bir strateji olabileceğini düşünüyor. Ayrıca Türkiye’nin yıllık resmi enflasyonunun yüzde 30’un üzerinde olduğu ve bunun da ekonomik kırılganlık yarattığı belirtiliyor.”

Şov bitti, sıra gerçeğe dönüşte-Deniz Zeyrek (Nefes)

“Gazze haberlerini okurken, ajanstan önüme bir kare düştü.

Gazze’nin orta yerinde, Ez Zehra’da çekilmiş.

Enkazların arasında bir küçük çocuk.

Plastik bir leğeni kafasına geçirmiş.

Çevresindeki yıkık şehre bakıyor.

Bakar bakmaz Murathan Mungan’ın Yalnız Bir Opera şiirindeki o mısralar geldi dilimin ucuna ve mırıldandım:

“Şimdi biz neyiz biliyor musun?

Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.

Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada

Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi…”

1992’de Anadolu’da yayınlanmış bir şiirin dizeleri, 2025’te Filistin’de çekilmiş bir fotoğrafı bu kadar mı güzel tasvir edebilir?

Aylar, belki de yıllar önce evlerinden, mahallelerinden, köylerinden edilmiş binlerce öksüz savaş çocuğu, dün geriye kalan yıkıntılar arasında yakınlarını aradı.

Hepsi savaş bittiği için umutluydu ama hepsi son iki yıldır yaşadığı korkunun esiriydi.

Ancak ne umutlarının ne korkularının bir anlamı kalmıştı.

Kafasına geçirdiği o leğeni belki de yıkıntılar arasında bulmuştu. Ancak bir şey bulduğunda ne yapacağını bilmediği gibi o leğeni de ne yapacağını bilmiyordu.

Yeni bir hayata başlama umudunun ilk kaynağı da olabilirdi o leğen, yüreğine yerleşmiş o büyük korkuyu saklayacağı bir kamuflaj da…

Bakışlarına, yüzündeki güvercin ürkekliğine iyi bakın.

O, oyun arkadaşları/yaşıtları kefensiz toprağa verilirken, yaşadıkları cehennemde hayatta kalmanın nasıl büyük bir şans olduğunu dahi ayırt edemeyecek kadar çocuk.”

Hakan Tosun yoğun bakıma alınsaydı-Çiğdem Toker (T24)

“Benim babam, burun kanaması şikayetiyle annemin eşliğinde ve ambulansla gittiği devlet hastanesinin acil servis alanında, bilinen anlamda yatak sayılmayacak sedye benzeri bir yerde, 12 saate yakın süre tutulduktan sonra vefat etti.

Vefat ettiği anda yanında değildik. Saatler süren bir yolculuğun ardından ulaştıktan sonra, yaşadığımız üzüntünün ağırlığı altında otopsi talebinde bulunmayı akıl edemedik doğrusu. (Etsek yaptırır mıydık, bundan da çok emin değilim.) Ama hekim olan kardeşim, büyük olasılıkla babamın, ihmal edildiği o uzun saatler boyunca genzinden ağır ağır sızan kanın, solunum yolunu tıkaması sonucu vefat ettiği tahminini paylaşmıştı.

Babam acil servis alanında bir değil, iki değil, üç değil, dört değil, 12 saate yakın yani geceden sabaha kadar sırtüstü tutulmak yerine, yataklı bir servise alınsa veya yaslanacak şekilde doğrultulsa veya o gece icapçı olan Kulak Burun Boğaz uzmanı hastaneye gelse, bu biçimde vefat etmeyeceğinden biz eminiz. Ama sadece biz, yani ailesi olarak biz bundan emin olduğumuzla kaldık.

Ne idari soruşturmayı başlatan makamlar, ne Adli Tıp Kurumu ne de Denizli Tabip Odası ne de yargı.

Hiçbiri upuzun inceleme, tetkik, ifadeler, gidip gelen resmi yazılar, kararlar ve soruşturma sonucunda bu aktardığım manzarada herhangi bir sorun görmedi. Dahası icapçı olduğu halde gece hastaneye gelmeyen o uzman doktor, vefatının ertesi günü “babanız debilmiş” ifadesini kullanabildi. (Debil güçsüz demekmiş.)  Güçsüzlük, gösterilen muamelenin meşruiyetiymiş gibi.

Zaten epikriz raporlarını da çok zorlandığımız bir sözlü mücadele sonrası alabilmiştik.

Bunca satırlık anlatıdaki niyetimin, vaktinizi ve dikkatinizi şahsi bir meseleyle almak değil, memleket sathındaki sağlık sisteminin yer yer ürettiği ölümcül sorunları hatırlatmaya yönelik bir vurgulama olduğu herhalde anlaşılmıştır.

Büyük büyük şirketlerin allanıp pullanan projeleri için doğayı talan ettiği her vatan köşesine kamerasıyla giderek, olup bitenleri belgeleyen gazeteci Hakan Tosun’un, gece yarısı sokakta şiddete uğradıktan sonraki hastane serüvenini okumak, kaçınılmaz olarak var etti bu şahsi gibi görünen toplumsal soruna dair hatırlatmayı.

Çoğumuzun tecrübe ettiği gibi, 23 yıldır AKP’nin yönettiği bir ülkede, vatandaş ile devlet arasında kurulu bağların büyük kısmının ağır hasarlı olduğu bir çağda, hayatını sürdürmek gerçek anlamda bir talihe dönüşmüş durumda.”

The Trump Show-İbrahim Kahveci (Karar)

“Gazze anlaşması bahanesi ile Trump resmen şov yaptı. Büyük ülke liderlerini sıraya dizdi ve birer birer kendisi ile resim çekmelerine müsaade etti.

Tek lider tek dünya düzeni gibi.

İngiltere, Almanya, Fransa liderleri bile Trump’ın elini sıkıp poz vermek için sıraya girdi.

İyi ama bunun arkasında yatan neden nedir?

Şu anda ABD dünyanın en büyük ekonomik gücü. Tradingeconomics verilerine göre 29,2 trilyon dolar ile açık ara lider ülke. İkinci sırada Çin geliyor; 18,7 trilyon dolar.

Euro Bölgesi 16,4 trilyon dolar ile Çin’in gerisinde. Hatta Euro Bölgesi ülkelerine baktığımızda Almanya 4,7; Fransa 3,2 ve İtalya 2,4 trilyon dolar ile ABD ve Çin’den epey gerideler.

Bir de değişim var tabii.

Yani süreç içerisinde kim ilerliyor, kim görece geride kalıyor?

Dünya Bankası kişi başına geliri 2015 yılı reel dolar kuru ile hesaplıyor. Buna göre dünyada kişi başına gelir 11.876 $ (2024 yılı verileri)

ABD’nin kişi başına geliri 66.683 $ ile hem büyük hem de zengin ülke olarak dikkat çekiyor. Mesela Çin toplamda dünya ikincisi ama kişi başına geliri sadece 13.122 $.

Lakin Çin hızlı büyümesini devam ettiriyor. Hız oranı düşmüş olmasına rağmen halen dünya ortalamasının üzerinde gelirini artırıyor.

1990-2024 yılına Çin’de kişi başına gelir 917 dolardan 13.122 dolara çıkarak muazzam artış gösteriyor.

Son 5 yılda (2019-2024) bile dünyada kişi başına gelir yüzde 8,1 artarken Çin’de yüzde 26,7 artış görülmüş.”

Kürtlere ve Alevilere bir iyi bir de kötü haber-Berkant Gültekin (BirGün)

“Türkiye bir taraftan evlere yapılan şafak baskınlarının, tutuklama ve yurtdışı yasağı gibi istisnai tedbirlerin olağanlaştırıldığı günlerden geçerken diğer taraftan da açılım üstüne açılım meselelerini tartışıyor.

Muhaliflerin cezaevlerine kolayca atılabildiği ülkede, artık kimlikleri tanıma ve hak bahşetme konusunda daha cüretkâr görünen bir iktidar aklı var. Geçmişte reddedilen, yok sayılan ya da başka kimliklerin çatısı altında değerlendirilen aidiyetler, şimdi memleketin rengi ve zenginliği olarak kabul ediliyor. Bununla da kalmıyor, yıllardır dillendirilen taleplere olumlu karşılıklar veriliyor.

İktidar blokunda bu açılım süreçlerinin yürütücüsü Devlet Bahçeli. MHP lideri dünkü grup toplantısında da Alevi yurttaşlarla ilgili dikkat çeken açıklamalar yaptı. Bahçeli, “Cami ne kadar bizimse cemevi de bizimdir. Cem de bizim, semah da bizim, imanın ve İslam’ın mükellefiyetleri de bizimdir. Cemevinin ibadethane olarak tescili hususunda atılgan olmak, engelleri birer birer kaldıracak irade cesaretini sergilemek gerekmektedir” dedi.

Birkaç gün önce de Bahçeli’nin Nevşehir Hacıbektaş’ta hibe ettiği arazi üzerinde inşa edilen Horasan Erenleri Dergâhı Cemevi Külliyesi’nin birinci etabının açıldığı haberlerini okumuştuk. Bahçeli dünkü açıklamasında bu projeye de değinerek “Dünyanın ve ülkemizin en büyük cemevi projesi olan Horasan Erenleri Dergahı Cemevi Külliyesi’nin milli birlik ve beraberliğimizin nişaneleri arasında yer alması Allah’tan niyazımdır” mesajı verdi.

Bahçeli bu hediyesi nedeniyle Yavuz Bingöl tarafından ziyaret edilmişti. Bahçeli’ye teşekkür eden ve ona özel olarak ‘Çeke Çeke’ deyişini söyleyen Bingöl, “Alevi Bektaşi kökenli bir sanatçı olarak zatıalilerine teşekkür etmek için bu ziyarette bulunduğunu” söyleyerek bağlamasını da Bahçeli’ye hediye ettiğini belirtmiş. Yani işin vitrin kısmı da böyle dolduruldu. Bingöl’ün Alevi toplumunda ne kadar saygınlığı kaldığı ayrı bir tartışma konusu tabii…

Cemevi konusunu, Bahçeli’nin açılım hamlelerinin yeni bir halkası olarak okumak gerek. 21 Temmuz’da cumhurbaşkanının bir yardımcısının Kürt bir yardımcısının da Alevi olabileceğini söyleyerek açılımların kapsamına dair bir çerçeve çizmişti. Bu sözler, her ne kadar içinde “Cumhurbaşkanı mutlaka Sünni Türk olmalıdır” şeklinde gizli bir anlam içerse de, kimliklerin tanınması ve devlette kritik kademelere gelmesi konusunda MHP’nin kabul sınırlarının genişlediğini gösteriyordu.”

Not: Başlıklara tıklayarak yazıların tamamına ulaşabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Moskova’da “Müslim” olmak
Sonraki Makale Hakan Tosun’a ne oldu?

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörGünlük

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
20 Kasım 2025
GünlükManşet

Ukrayna’ya 28 maddelik “ültimatom”

Medya Günlüğü
20 Kasım 2025
GünlükManşet

Halk TV’deki “gizemli” ses

Medya Günlüğü
20 Kasım 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
20 Kasım 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?