Pazartesi, 22 Eyl 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 19 Eylül 2025 19:55
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Eğitiyor, donatıyor, destekliyor!-Zülal Kalkandelen (Cumhuriyet)

“Kim kime yapıyor bunu?

ABD, Suriye’de SDG (Suriye Demokratik Güçleri) adını kullanan terör örgütü PKK/YPG’nin de bulunduğu gruplara yapıyor.

ABD hükümeti 2026 bütçe tasarısını Kongre’ye sundu. Buna göre, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, PKK’nin Suriye’deki uzantısı SDG’ye 130 milyon dolar yardım yapmak istiyor.

“Eğit-donat destek fonu”nun 65 milyon dolarının maaş giderleri, 27.5 milyon dolarının araç alımı, 17.1 milyon dolarının üniforma ve diğer ekipman, 5.3 milyon dolarının da mühimmat için ayrılması planlanıyor. ABD Temsilciler Meclisi’nin 10 Eylül’de kabul ettiği bütçe tasarısı, Senato’daki ilgili komitelerde görüşülüyor.

Bu yardım, ABD’nin PKK’nin Suriye’deki kolunu eğitip donatmaya devam ettiğinin yani SDG’nin hamisi olduğunun en yeni kanıtı.

O zaman sormayacak mıyız teröristler canlı yayınlanan törenlerle 30 Kalaşnikofu sembolik olarak yakınca, “PKK silah bıraktı!” diye manşetler atıp TV ekranlarında coşanlar, bu gerçek karşısında niye susuyor?

Susuyorlar çünkü YPG/SDG en başından beri, “Öcalan’ın silah bırakma çağrısı bizi kapsamaz” dediği halde bunu halktan gizlediler. Siyasetçilerin işlerine öyle geldiği için, Öcalan açılımıyla halkın tepkilerini bastırmak için sustuğunu biliyoruz.

Peki temel görevi halka gerçekleri aktarmak olan ve kendisine “gazeteci” diyenler neden susuyor? Yanı başımızda ABD ve İsrail büyük bir ordu kurarken bu yaşananların silah bırakma değil, silahları yenileme olduğunu neden söylemiyorlar?

ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Charles Brad Cooper’ın Rojava’da SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile buluştuğunu ve SDG’ye desteklerinin süreceğini söylediğini niye anlatmıyorlar?

Susuyorlar çünkü halktan gerçekleri gizleyerek, kapalı oturum yaparak, kelime oyunlarıyla yurttaşların aklını karıştırarak, her türlü manipülasyon oyunuyla gündemi allak bullak ederek, “demokrasi” ve “barış” söylemlerinin ardına saklanarak emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi’ni uygulamaya geçirmek istiyorlar.”

Özgür Özel’in doğru hamleleri-Abdulkadir Selvi (Hürriyet)

“Özgür Özel iki konuda doğru hamle yaptı.

1- Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı süreçte mücadeleyi seçti. Bu hamlesi Özgür Özel’i genel başkanlıktan liderliğe yükseltti.

2- CHP Kurultayı’yla ilgili mutlak butlan tartışmasının yaşandığı, İstanbul’a Gürsel Tekin’in atandığı süreçte doğru hamleler yaptı.

Bu süreç Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin’i oyundan düşürürken CHP’yi bütünleştirdi, Özgür Özel’in özgül ağırlığını artırdı.

Şimdi gözler 24 Ekim’de mahkemeden çıkacak karara çevrildi. Ancak Özgür Özel, 21 Eylül’de olağanüstü kurultay kartını masaya sürerek siyasi olarak doğru bir hamle daha yaptı. Lider ileriyi gören demektir. Eğer Özgür Özel doğru hamleler yapmasaydı, CHP darma dağınık olurdu.

Pazar günü yapılacak olan kurultaya Kemal Kılıçdaroğlu gidecek mi? Giderse salonda nasıl karşılanacak? Bana gelen bilgiler Kılıçdaroğlu’nun kurultaya katılmayacağı yönünde.

Ama 24 Ekim’de mahkemeden mutlak butlan kararı çıksa dahi Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin’in CHP’nin geleceğinde yeri kalmadı. Kaybedenler kulübünün iki üyesi olarak CHP’nin tozlu arşivinde yerlerini aldılar.

Peki bu süreç Mansur Yavaş’ın geleceğini nasıl etkileyecek? CHP’deki gelişmelerin iki önemli siyasi sonucu olacak.

1- CHP’nin başında kim kalacak?

2- Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?

Mansur Yavaş bu süreçten yara almadan çıktı. Ama Özgür Özel çok başarılı bir performans gösterince Mansur Yavaş’ın pırıltısı azaldı. Ayrıca bu sürecin liderliğini Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu yaptı. Mansur Yavaş pasif kalmayı tercih etti.

Özgür Özel ile onun sırdaşı olan Veli Ağbaba ilginç bir şekilde peş peşe Mansur Yavaş ismini öne sürdüler.”

Bir kitabın peşinde-Soner Yalçın (Nefes)

“İstanbul tarihi yarımadadaki Divanyolu Karabağ sokağı başında Diyarbekir kıraathanesi vardı. Müdavimlerinden biri, Diyarbakırlı Ali Emiri Efendi idi. Biyografi/tezkire yazarı, bibliyofil/kitap koleksiyoncusu. Ömrü boyunca 16 bin ciltlik kütüphane oluşturdu, İstanbul’da kurulan Millet Kütüphanesi’ne bağışladı. Bugünkü “Millet Yazma Eser Kütüphanesi” onun koleksiyonuna dayanır…

1914 yılında 57 yaşındaydı. Bekardı…

Her gece akşam kıraathaneye gelir, gece yarısına kadar dostlarıyla sohbet ederdi…

Bir gün dedi ki, “Divanu Lügâti’t isminde kitap duydunuz mu?”

İlk yanıtı, edebiyat tarihçisi muallim Kilisli Rıfat (Bilge) verdi; “Kitabı görmedim fakat Kâtip Çelebi bunu görmüş ve Keşfü’z-Zünun eserinde yazmıştır.”

Beş yıl önce tarih araştırmaları yapmak üzere kurulan Tarihi Osmani Encümeni üyesi, kitapları koruyan/hafız-ı kütüb-i Mehmet Arif, “Arapça tarihlerin birinde bunun adını duyduk” dedi.

Bunun üzerine Ali Emiri Efendi Fuzuli’nin mısrasını okudu:

-“Eyledim tahkik, görmüş kimse yok cananımı.”

Kıraathanedekiler heyecanlandı, “siz gördünüz mü?”

Ali Emiri Efendi kitabı nasıl gördüğünü açıkladı:

Ali Emiri Efendi haftada iki üç kez Kapalıçarşı’daki sahaflar çarşısına giderdi.

Kıraathanedeki sohbetten bir gün önce sahaf Burhan’a uğramış, “önemli bir şey var mı” diye sormuştu.

Sahaf, “Bir kitap var ama sahibi otuz lira istiyor. Bu yüksek fiyatı Maarif Nazırı Emrullah Efendi verir diye ona götürdüm. İlmiye Encümeni’ne havale etti. Bir hafta sonra uğradığımda Nazır, ‘Bu fiyata bir kütüphane alıyoruz ancak on lira vereyim’ deyip kitabı iade etti.”

Ali Emiri Efendi eseri merak edip istedi:

“Kitabı elime alınca bayıldım. Otuz lira değil otuz bin lira değeri vardı. Dünyada eşi menendi görülmemiş, bir Türk Kamûsu (sözlük) ve grameri…”

Eserin sahibi, eski Maliye Nazırı Ahmet Nazif Paşa’nın yaşlı eşiydi. Nazır ölmeden on yıl önce eşine, “bu kitabı iyi koruyunuz, zor durumda kalırsanız en az otuz liraya satın” demişti.”

Ortak İslâm Ordusu-Aydın Ünal (Yeni Şafak)

“Önceki gün, yani 17 Eylül, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun idam edilişlerinin 64’üncü yıldönümüydü.

İstiklal Mahkemeleri’nin yargısız infazlarını saymazsak, Türkiye’de 1923-1984 arasında 712 kişi idam edilmiş. İdamlar genelde 1923-30 arası ya da 12 Eylül darbesi sonrası gibi olağanüstü dönemlerde yoğunlaşmış. Nüfusu ve geniş tarih aralığını düşündüğünüzde 712 rakamı büyük bir rakam değil. Demem şu ki, Menderes ve arkadaşlarının 1961’de idam edilmeleri hayatın normal akışına aykırı. Menderes, Yassıada’da gördüğü kötü muameleden sonra, memleketi Aydın’a dönüp, Çine Çayı’nın kenarında söğüt ağaçlarının altında çayını yudumlama, siyasetten tamamen çekilme hayalini dile getirmişti. Yaşasaydı, belki de siyasete dönmeyecekti. Ama yine de idam ettiler.

Türkiye’de yakın tarihlerde yaşanmış bir dizi olayı İsrail’in varoluş, güvenlik ve yayılma arzusu bağlamında okumak artık komplo teorisi kapsamına girmiyor. Son 2 yılda bölgede ve dünyada gelişen İsrail odaklı çok sayıda hadise taşları yerinden oynattı, epeyce sırrı aşikâr etti, komplo teorisi denilip küçümsenen nice iddianın doğru olduğunu dünyaya gösterdi.

İsrail 1947’de kuruluşunu ilan etti. Türkiye hem içerden hem de İslam âleminden göreceği tepkinin korkusuyla İsrail’in kuruluşuna kayıtsız kaldı. 1949’da İsmet İnönü, İsrail’i bir devlet olarak kabul etti. Kim bilir, belki de 1950 seçimlerine arkasında büyük bir destekle girmek istiyordu. Ve yine belki de İsrail’i tanımada gösterdiği 2 yıllık tereddüdün de bedelini ödedi.

Menderes Hükümetlerinin İsrail’le ilişkileri de çok dalgalı olmuştu. 1955’te Türkiye, İran, Pakistan, Irak ve İngiltere’nin kurduğu Bağdat Paktı, İsrail’i rahatsız etti. Türkiye’nin sonraki yıllarda yalnızlaşması 1958’de İsrail’le gizli bir anlaşmanın imzalanmasına yol açtıysa da bu anlaşma uygulanmadı. Kim bilir, İsrail, Menderes’in idamıyla Bağdat Paktı’nın veya gittikçe aktifleşen ve millileşen Türk dış politikasının intikamını da almış olabilir.”

Hasan Mutlu’dan mektup: ‘Abi yarın seni alacaklar’ dediler-İsmail Saymaz (halktv.com.tr)

“Bayrampaşa Belediyesi’ne yönelik operasyonda Başkan Hasan Mutlu dahil 20 kişi tutuklandı.

Mutlu, İstanbul’da cezaevine gönderilen 12’nci CHP’li belediye başkanı.

Bu süreçte dört belediye meclis üyesi CHP’den istifa etti. Dört üye pazar günü başkan vekilliği seçiminde AK Parti’yi desteklerse yönetim el değiştirebilir.

Çünkü mecliste tablo şöyle:

CHP’nin 18, AK Parti ve MHP’nin 15 üyesi var.

Dört bağımsız üye Bayrampaşa’nın kaderini belirleyecek.

Bu arada, CHP lideri Özgür Özel, yaptığı açıklamada, MHP ve AK Parti İstanbul il başkan yardımcılarının operasyondan bir-iki gün önce Mutlu’yu aradığını iddia etti. Özel, AK Parti il başkan yardımcısının “Seni yarın sabah alacaklar, bize geçeceğini söylersen durdurabilirim” dediğini öne sürdü.

Özel, bu iddiasını Bahçelievler mitinginde yineledi.

Mutlu da şu paylaşımı yaptı:

“Tutuklanmamın ve görevden uzaklaştırılmamın tek nedeni, AK Parti’ye katılma baskısına boyun eğmememdir.”

AK Parti ve MHP İstanbul il başkanları ise iddiaları reddettiler.

Aynı akşam gelişmeleri Halk TV’deki ‘Rota’ programında, arkadaşım Kürşat Oğuz ve konuklarımızla birlikte değerlendiriyorduk. Ben Mutlu’nun, kendisini arayan AK Parti ve MHP’lilerin isimlerini açıklaması ve suçlamaları yanıtlaması gerektiğini savundum.

Meğer Mutlu, koğuşunda yayını izliyormuş.

Dün avukatı aracılığıyla beş sayfalık bir mektup gönderdi.

Mutlu, mektubunda şöyle yazıyor:

Kaçak kafe olayı: Yöneltilen suçlamaların tamamına yakını kaçak kafe konusunda karşı karşıya geldiğim eski meclis üyemiz, ortağı ve kafe yapımında ihmali olduğunu düşünerek görevden aldığım eski başkan yardımcımın bana olan husumetlerinden dolayı sarhoşken aleyhimde mesnetsiz şekilde konuşmaları ve buradan çıkan ses kayıtları ile taleplerini yerine getirmediğim için ters düştüğüm Ali Karahasanoğlu’nun ifadelerine dayanmaktadır. Bana yapılan tehditler ve ses kayıtlarıyla ilgili beş suç duyurusunda bulundum. Üçüne hızlı şekilde takipsizlik verildi. Başkan yardımcım konuşmaların montaj olduğunu beyan etmiştir.”

Topunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız-Mehmet Ocaktan (Karar)

“Gazze’deki soykırım karşısında, Müslüman dünyanın sergilediği utanç halini görünce kahrolmamak mümkün değil.

Hele de İspanya Başbakanı Sanchez’in Gazze konusundaki insani duruşunu görünce, Müslümanlar adına bir ez daha kahroluyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde “Tarih, Gazze’ye karşı duyarsız kalanları yargılayacaktır” diyerek hem Avrupa’ya hem de uluslararası topluma sert bir mesajlar gönderen Sanchez, bir ileri adım daha attı ve dedi ki: “Rusya Ukrayna yüzünden Dünya Kupası’ndan dışlandıysa, İsrail de dışlanmalı. İsrail sahadaysa İspanya Dünya Kupası’nda olmayacak.”

İşte bunun adına ‘insanlık duruşu’ denir. Peki Müslüman ülke liderleri ne yapıyor dersiniz… Haydi yüreğiniz varsa ve Gazze konusunda samimi iseniz, bütün İslam ülkeleri Dünya Kupası’ndan çekilin…

Bizimkilerin sergilediği manzara ise şöyle… İslam dünyası liderlerinin geniş katılımıyla Doha’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’nden soykırıma karşı ‘kınama’ mesajı hazırlandığı saatlerde İsrail, Gazze’yi topyekun imha için tam kapsamlı kara harekatı başlattı. ABD Başkanı Trump’ın onayını alan Netanyahu’nun emriyle yoğun bombardıman eşliğinde tanklar şehir merkezine girerken Müslüman ülkelerin liderleri, en iyi bildikleri hamasi nutuklarla kendi halklarına numara yapmaya devam ediyorlardı.

Şu hale bakar mısınız, ellinin üzerindeki İslam ülkesinin liderleri uluslararası anlamda hiçbir diplomatik, ekonomik ve siyasi güç kullanamadıkları gibi doğru dürüst bir kınama metnini bile yazmaktan aciz durumdalar.”

Not: Başlıklara tıklayarak yazıların tamamına ulaşabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Mehmet Şüküroğlu çiziyor
Sonraki Makale Muhalefet partileri ne yapmalı? (2)

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

GünlükManşet

Sadettin Saran’ın portresi

Medya Günlüğü
22 Eylül 2025
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
22 Eylül 2025
EditörGünlük

Filistin’i tanıyan ülkeler

Medya Günlüğü
22 Eylül 2025
EditörGünlük

Türkiye’nin savaş uçakları

Medya Günlüğü
22 Eylül 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?