Perşembe, 29 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Bize her gün bayram!

Buket Başer
Son güncelleme: 8 Mart 2024 00:15
Buket Başer
Paylaş
Paylaş

Bugün 8 Mart “Dünya Kadınlar Günü.” İtiraf ediyorum: Hiç hazzettiğim bir gün değildir…

Ezelden beri sorar dururum aynı soruyu: Niye erkekler günü kutlanmaz da kadınlar günü kutlanır?.. Yemin ederim feminist filan değilim, haddimi bilirim! Mesela bir erkekle bilek güreşi filan yapmam!

Sınırlarım bellidir. Hem sadece kadınlar günü değil, sevgililer günü de sinir eder beni. Pofuduk ayıcıklardan, çiçek böcekten hoşlanmadığımdan değil, bilakis bayılırım da niye yılda sadece bir gün hediye gelsin ki? Bize her gün bayram değil mi? 

Gerçekten nereden çıkmış bu kadınlar günü?

Merak ettim girdim baktım Wikipedia’ya diyor ki:

“Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır. Türkiye’de ise 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı.”

Demek ki neymiş? Dünya Kadınlar Günü, kadınların ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanması için çıkarılmış. Yani bütün gün evde oturup, hiçbir şey üretmeyen kadınlara çiçek miçek almıyorsunuz bugün.

Türkiye’deki emekçi bir kadın olarak hayat harika geçiyor. Bir kere erkeklerden çok daha fazla anlatacak anımız oluyor, o yüzden çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Birkaç örnek vermek gerekirse:

Unutulmaz bir Konya-Karaman araba yolculuğumuz vardı hemcins bir iş arkadaşımla. Polis yolda bizi çevirmiş, iki kadının iş seyahatine çıkma ihtimalini düşük görmüştü. Daha doğrusu nasıl bir iş yaptığımız konusunda içine kurt düşmüştü! Oysa ki pantolon ceket gayet düzgün giyimliydik ama iki kadındık sonuçta ve şehirlerarası yolda araba kullanıyorduk. Polis, suratında anlam veremediğim bir gülümseme bütün arabayı aramış, kartvizitlerimiz istemiş, iş tanımlarımızı, şirketin vizyonu, misyonu, faaliyet raporu aklınıza gelen her türlü soruyu sormuştu. Sonunda da serbest bırakmıştı.

Yine trajikomik bir olay Erzurum’da yaşanmıştı. Daha önce Medya Günlüğü’nde yazmıştım ama bugüne tam uyduğu için bir kısmını paylaşacağım. Bir erkek arkadaşımla Erzurum’a gitmiştik. Oranın nüfuslu ailelerinden bir müşterimiz bizi evine buyur etti, biz de kabul ettik. Beyefendi bizi kapıda karşıladı lakin pek de hayal ettiğim gibi değil. Bana dedi ki: “Bacım bizde evler harem selamlıktır, sizi mutfağa alalım!”

Arkadaşıma da ” izi de salona.” Adam resmen arkadaşımı erkek olduğu için salona buyur edip beni mutfağa attı iyi mi? Çaresiz gittim tabii.

Mutfak “dünya emekçi kadınlar” gününden habersiz, bir sürü ev hanımıyla dolmuş. Hepsinin konuştuğu iki konu var. “Yemek” ve “çocuk”. Canım çok sıkıldı. O zaman bende ne koca var ne de çocuk. Yemekleri de annem hazırlıyor. Artık dayanamayacağıma karar verince ayağa kalkıp “Ben izninizi istiyorum.” dedim mutfaktaki kadınlara. Anlayamadılar önce  “Ben kahvemi salonda içeceğim” dedim. Bir sessizlik, ardından koşar adımlarla  mutfaktan çıktığım gibi salona daldım. 7-8 erkek oturmuşlar mis gibi muhabbet ediyorlar. Ben içeri dalınca hepsi birden ayağa kalktı.

Dedim ki “kusura bakmayın ben batıdan geldim. Bilmem böyle adetleri. Ben kahvemi burada içmek istiyorum”. Ev sahibi yine en sıcak haliyle ve kocaman gülümsemesiyle “tabii buyurun” dedi ama salondaki tüm misafirlerin aniden işleri çıktı ve gitmeleri gerekti. Ben kuruldum başköşeye.

Benim iş arkadaşım hem hayretle bakıyor hem de güldü gülecek zor tutuyor kendini. Ev sahibi sohbetine kaldığı yerden devam etti. Endonezya seyahatini anlattı, timsahlarla çekilmiş fotoğraflarını gösterdi. Tam benlikmiş adam, konuştukça mutfakta kaybettiğim saatlere hayıflanıp durdum.

Kahvelerimizi, evin kızı salon kapısında damada teslim etti. Damadın elinden içtim süt ile yapılmış Türk kahvesini. Pek de lezzetliydi. Gerçi bugün olsa aynı şeyi yapmazdım. Sonuçta orası onların evi,  onların gelenek, görenekleri. Resmen saygısızlık etmişim ama şahane bir anı oldu bana o ayrı. Çok şanslıyım değil mi? Erkek olsam şu anda size anlatacak böyle bir anım olmayacaktı.

Başka avantajları da var kadın olmanın. Mesela bolca doğuya gidiyorum ve gerçekten çok severim doğunun insanını. Her türlü kültür farkına rağmen nereye gidersem gideyim hep çok iyi karşılanmışımdır ve bu konuda ciddiyim. Batıdan çok daha misafirperverdir doğu! (İzmir hariç)

Gerçi zaman zaman elim havada kalmıştır ama eşeklik bende tabii! Bilmiyor musun kadınların eli sıkılmaz, ne diye uzatırsın elini?

Ya da gözüne bakılmaz; pazarlık yaparken ne bakarsın adamın gözüne Buket sen de? Bir de kadın olduğum için pazarlık yapmayı ayıp sayanlar vardır ki onlar en harikadır.

Özetle: Türkiye’de emekçi kadın olmak harika bir şey! Hadi bir değişiklik yapıp bu sene ben de kutlayayım bari, hak ettim bence.

Sevgiyle kalın,

EtiketlendiSeçilen
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanBuket Başer
Takip et:
1974 Istanbul doğumlu. Anne tarafından Boşnak, baba tarafından Bilecikli. Ortaokul ve liseyi Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nde okudu. İstanbul Üniversitesi'nde Peyzaj Mimarlığı eğitimi gördü. 20 yılı aşkın bir süre mutfak mobilyası sektöründe yöneticilik yaptı. Şu anda bir iç mimarlık ve dekorasyon şirketinin kurucu ortağı olarak çalışmaya devam ediyor. İki oğlu var. Seyahate, yöresel yemeklere ve açık hava sporlarına düşkün; astrolojiye ve güzel sanatların birçok dalına merakı var. Tipik bir yay kadını. 40'ından sonra ansızın anılarını yazmaya başladı. O gün bugündür de devam ediyor...
Önceki Makale Bir Rus kadınının gözünden 8 Mart
Sonraki Makale Roket kızları ile nörolojinin kızları

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe YazılarıManşet

Hümanist bir padişah

İnan Özbek
28 Mayıs 2025
Köşe YazılarıManşet

Kaçan hep suçlu mudur?

Erdal Çolak
28 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

BBC’nin ortaya çıkardığı skandal 

Okay Deprem
26 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

“Halluks Valgus” belasını kim yarattı?

Dr. Nevin Sütlaş
25 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?