Birleşik Krallık’ta İngilizce çevirisi ilk kez 2016’da yayınlanan Sabahattin Ali’nin unutulmaz romanı “Kürk Mantolu Madonna” bu yıl beklenmedik bir sıçrama yaparak, aralarında “Aşk ve Gurur”un da bulunduğu klasiklerden daha fazla sattı.
The Guardian gazetesinde yer alan habere göre, Birleşik Krallık’ta geçen yıl Fyodor Dostoyevski’nin kısa romanı “Beyaz Geceler” 100 binle en çok satılan kitap oldu. Benzer şekilde “Kürk Mantolu Madonna”nın da bu yıl büyük bir sürpriz yaparak 30 bin satış rakamına ulaştığını belirten gazete, “1920’lerin ekonomik krizinde yaşanan bir tutku hikâyesinin 2020’lerin ekonomik sarsıntılarını yaşayan okurların ilgisini çekmemesi için bir neden yok” yorumunda bulundu.
The Guardian’da konuyla ilgili çıkan haber özetle şöyle:
Klasik romanların satış grafikleri genelde oldukça öngörülebilir bir seyir izler. Penguin Classics İngiltere Yayın Direktörü Jessica Harrison, “Her yıl aynı yazarlar zirvede olur. En başta her zaman Austen vardır, ardından okullarda okutulan Orwell, Bir Komiser Geldi, Fareler ve İnsanlar ve Jane Eyre gelir” diyor.
Ancak geçen yıl durum farklıydı. Penguin’in en çok satan klasiği, Dostoyevski’nin az bilinen kısa romanı “Beyaz Geceler” oldu. Eser, 2024 yılında yalnızca Birleşik Krallık’ta 100.000’den fazla kopya sattı. Umutsuz bir aşk hikâyesini anlatan bu roman, tipik Dostoyevski karamsarlığıyla örülmüş. St. Petersburg’da bir köprüde karşılaşan genç bir erkek ve kadın, dört gece boyunca görüşür. Genç adamın aşkı karşılıksızdır; genç kadın ise sevdiği adamın ortadan kaybolmasının kederini yaşar. Genç adam, onunla geçirdiği zamandan mutluluk duysa da, bu ilişkinin kalıcı olamayacağının farkındadır.
Bu yıl da benzer bir sürpriz yaşandı. Türk yazar Sabahattin Ali’nin 1943 tarihli romanı “Kürk Mantolu Madonna”, Penguin tarafından ilk kez 2016’da yayımlanmıştı; ancak 2025’te 30.000’e yakın kopya satarak Aşk ve Gurur’u (Gurur ve Önyargı) bile geride bıraktı. Berlin’de geçen hikâyede, genç bir Türk erkeği, bir tablodaki kadına âşık olur; sonrasında gelişen olaylar, korku, suçluluk ve pişmanlık duygularının bir sarmalına dönüşür.
Bu tür hikâyeler, Harrison’ın deyimiyle “varoluşsal endişe”yle dolu ve mutlu bir sona ulaşmaları da beklenmez. Peki, bu karamsar eserleri böylesine popüler yapan ne oldu? Bunun bir cevabı, okuma alışkanlıklarımızın içinde bulunduğumuz dönemi yansıtması olabilir. Gerçekten çalkantılı zamanlarda yaşıyoruz. “Kürk Mantolu Madonna”, 1920’lerin ekonomik krizinde yaşanan bir tutku hikâyesi; 2020’lerin ekonomik sarsıntılarını yaşayan okurların ilgisini çekmemesi için bir neden yok.
Harrison bu durumu şöyle yorumluyor:
“Bu kitaplar şu soruyu soruyor: Dünya değişirken, bildiğin doğrular artık geçerli değilken, hayatını nasıl sürdürürsün? ‘Beyaz Geceler’de de iki karakter, sevdikleri ya da sevdiklerini sandıkları kişilerin yitimiyle yüzleşir.
Elbette bu temaları işleyen başka yazarlar da var, ancak bu iki eseri böylesine geniş bir okuyucu kitlesine ulaştıran şey sadece içerikleri değil, aynı zamanda yayılma biçimleri. Dostoyevski ve Ali, özellikle TikTok gibi sosyal medya platformlarında büyük ilgi gördü.
TikTok kullanıcıları “Beyaz Geceler” için, “Okuduğum en anlaşılabilir aşk hikâyesi”, “Hayat boyu peşimi bırakmayacak bir kitap,”Kürk Mantolu Madonna içinse “Yıkıcı”, “sadece bir kitap değil… ruhuma açılan bir pencere” gibi yorumlarda bulundu.
Tüm bu ilginin arkasında ise tek bir isim var: Birleşik Krallık’ın en popüler kitap içerik üreticisi Jack Edwards. Kendini “internetin kütüphanecisi” olarak tanımlayan Edwards’ın TikTok’ta 750.000, YouTube’da 1,5 milyon takipçisi bulunuyor, fikirleri kitap dünyasında ciddi bir etki yaratıyor.
Edwards’ın 2024 Ocak ayında “Beyaz Geceler” hakkında paylaştığı TikTok videosu 380.000 beğeni aldı. Peki, kitapta onu etkileyen neydi?
“1848’de yazılmasına rağmen ne kadar modern hissettirdiğine inanamadım” diyen Edwards, aynı şekilde “Kürk Mantolu Madonna”yı da dünya ülkelerinden kitaplar tanıttığı bir video serisi sırasında keşfetmiş. Kitaptaki “özlem ve kalp kırıklığına” anında bağlandığını söylüyor.
Bu kitapların karamsar olması, cazibesini azaltmıyor, belki de artırıyor.
Edwards, James Baldwin’in şu sözünü hatırlatıyor:
“Acının ve kalp kırıklığının, insanlık tarihinde eşi benzeri olmadığını sanırsın; sonra okursun.
İşte bu kitapları okurken hissettiğim şey bu. Sonuçta bu, kendimizi daha az yalnız hissetmemizi sağlıyor.”
Harrison, bu kitapların TikTok’un genç ağırlıklı kullanıcı kitlesiyle de örtüşmesini şöyle anlatıyor:
“Bu hikâyelerdeki yoğun duygular ve özlem, hem ergenlik çağının hem de çevrim içi gençliğin belirleyici duyguları. Ayrıca iki kitap da yalnızlığı anlatıyor. Dolayısıyla çevrim içi okurlara hitap etmesi çok doğal. Edebi açıdan da zorlayıcı değiller.”
İlgili yazılar:
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
