Bir zamanlar sosyal medyanın, cep telefonlarının olmadığı, hatta televizyon ve ev telefonlarının bile birçok evde bulunmadığı yıllarda en büyük eğlencelerden biri de çizgi romanlardı. Başta çocuklar ve gençler olmak üzere birçok kişi bu kitapları merakla okur, biriktirir, aralarında değiş tokuş yapardı. Genç kızlar ise genellikle aşk konulu fotoromanlar okurdu.
O yıllarda kimse birbirinin nereye gittiğini, ne yediğini, nerede tatil yaptığını bilmez sadece kendi mahallesinde olanları tanır, oradakilerin yaşamlarını bilirdi.
İşte böylesi zamanlarda hayal dünyamızı genişleten, bizleri farklı dünyalara götüren en önemli kitaplardan başında büyük küçük hemen herkesin okuduğu çizgi romanlar gelirdi.
Evet bu çizgi romanların bazıları bugün hala bulunabilse da o yıllardaki tadı verdiği söylenemez. Teknolojinin gelişmediği ve çok şeyin henüz bozulmadığı o yıllarda küçücük ve sınırlı dünyalarımızın en güzel anılarından biriydi diyebilirim bu kitaplar için.
Herkesin kendine göre takip ettiği ve bir sonraki macerasını merakla beklediği kahramanları vardı. Bunların en başında “Çelik Blek” diye bildiğimiz Teksas gelirdi. Çocuk yaşımızda biz ona “Çelik Bilek” derken gücünden dolayı çelik gibi bileği olduğunu sanırdık.
İri yarı ve sarışın olan Çelik Blek ve arkadaşları, genç Rodi ve şişman Profesör Öklitus’un hain Kırmızı Urbalılara, yani İngilizlere karşı verdikleri bağımsızlık mücadelesini heyecanla takip ederdik.
Amerikan yurtseverlerinin liderlerinden Avukat Connoly, Amerikan bağımsızlık savaşında ara sıra Çelik Blek’i ziyaret ederek ona gizli ve tehlikeli görevler verirdi. Bu görevler arasında İngiliz zindanlarından adam kaçırmalardan tutun da, gizli savaş planlarının ele geçirilmesine kadar her şey vardı. Bazen de Kızılderililer onlar için tehlike olurdu.
Neşeli ve oburluğu ile tanınan Profesör Öklitus ise genç Rodi’ye bazen öğütler verir, bazen de onunla dalga geçerdi.
Başka bir kahramanımız da Nevada Ranger’larından genç Yüzbaşı Tommiks idi. Kulver kalesini kızılderililere karşı korurken bir de kötü adamlarla/haydutlarla mücadele ederdi. Her macerada çarpık bacaklı Konyakçı ve Doktor Sallaso ona eşlik ederdi.
Ayrıca kale komutanı Albay Brown’un kızı Suzie ile genç ve mahcup yüzbaşı arasında gizli bir aşk olduğu herkes tarafından bilinirdi.
En büyük özelliği ise iki eliyle de çok seri kullandığı tabancalarıydı. Hiç içki ve sigara içmez, bu yönleriyle alay edenlere de gerektiğinde derslerini verirdi. Çocuk masumiyetine kanmayın, aynı zamanda iyi yumruk atar, iyi dövüşürdü.
Ontario kurtlarının şefi Kaptan Swing de aynı Çelik Blek gibi Kırmızı Urbalılara karşı bağımsızlık mücadelesi verirken çeşitli tehlikelere göğüs gererdi. Yakın arkadaşları şişman, kel ve sakallı Mister Blöf ve köpeği Puik, bu köpeği hiç sevmeyen kızılderili Gamlı Baykuş da Kaptan Swing’in bu maceralardaki en yakın dostlarıydı.
Başında samur kürkünden şapkası, tabancası ve kılıcıyla genç ve sempatik kahraman Kaptan Swing’in bir de Betty adlı sevgilisi vardı. Tabancasının yetersiz kıldığı zamanlarda iyi kılıç kullanan bir ustaydı Kaptan Swing.
Felaket tellalı diyebileceğimiz Gamlı Baykuş ( “Hay bin kunduz” sözü meşhurdur) ise sürekli karamsarlık içinde olup, “pire torbası” dediği Blöf’ün köpeği Puik ile sürekli didişirdi.
Darkwood ormanlarının Baltalı İlah’ı Zagor Te-Nay veya kısaca Zagor ve sevimli şişman ama yeteneksiz arkadaşı Çiko’yu (tam adı “Cico Felipe Cayetone Lopez Martinez Gonzales) neredeyse bilmeyen yok gibiydi o yıllarda…
Zagor’un hikayesine gelince; henüz küçük bir çocuk iken anne-babası Kızılderililerin düzenlediği bir saldırıda öldürülür. Zagor ise nehre atlar, bir süre sürüklenir, daha sonra Fitzy adındaki bir avcı tarafından fark edilerek kıyıya çıkarılır ve büyütülür. Fitzy ile geçirdiği yıllar boyunca avlanmasını ve balta fırlatmasını öğrenir.
Daha sonra Zagor, Kızılderilileri kendisinin yarı-tanrı olduğuna inandırır. Barışın korunması için Darkwood ormanları içinde bataklıkta bir kulübe inşa ederek Çiko ile birlikte oraya yerleşir. Zagor”un her macerada en az birkaç kere “AAAHHHYAAAAKKK” diya nara atması ve Çiko’nun “Karamba Karambita” sözü okurları için sıradan sayılırdı.
Karakter olarak Zagor, kendine güvenen, kimseye zarar vermeyen, silahını nadiren kullanan, dostlarının yardım çağrılarını asla geri çevirmeyen, tanımadığı bir yerde dahi haksızlık gördüğünde asla geri çekilmeyen, insanların onurluca yaşamasını savunan, kazanç uğruna değerlerinden vazgeçmeyen, fiziksel olarak güçlü ve yakışıklı bir kahramandı.
Yeteneksiz ama yardımsever dostu Çiko’nun başı dertten hiç kurtulmaz ama her defasında Zagor sayesinde bu dertlerden bir şekilde kurtulurdu.
Zagor’un çok bilinir ve tanınır olmasına karşın başka bir çizgi roman kahramanı olan Kinowa ise o denli az bilinirdi.
Kinowa’nın hikayesine gelince; ailesiyle birlikte yolculuk eden Sam Boyle’un bulunduğu kervan Kızılderililerin saldırısına uğrar. Karısı öldürülür, Sam ise kafa derisi yüzüldükten sonra öldüğü sanılarak bırakılır.
Bu olayın ardından Sam yöreye yerleşir ve ordu izcisi olarak yaşamını sürdürür. Görünürdeki bu hayatının yanı sıra yüzüne kısa boynuzları olan bir maske takarak ve Kinowa adıyla Kızılderililere korku salar. Günün birinde, kervana yapılan saldırıda öldüğünü sandığı oğlu Jack’in Kızılderililer tarafından büyütüldüğünü öğrenir.
Ana karakterin Sam Boyle olduğu çizgi romanda başlıca yan karakterler oğlu Silver Jack Boyle ya da Kızılderililer arasında bilinen adıyla Kızıl Tüy, eski dostu ve keskin nişancı izci Long Rifle ve sadık atı Bingo’dur.
Sürekli kılık değiştiren Tom Braks ve yakın dostları Köfteci Tonton ve Baron da bir başka çizgi romanın kahramanlarıydı.
Tom Braks’ın en büyük sırrı kılık değiştirmesidir. Her bölümde bıyıklıdan sakallıya, kadından erkeğe her türlü canlının kılığına girebilen Tom Braks, yanında bununla ilgili bir çanta taşırdı. Bazen ya bir aranan suçlunun ya da kaçırılacak masumun kılığına girer ve olayı çözerdi. Balmumu ise suratını değiştirirken en çok kullandığı malzeme olurdu.
Her bölümde koca bir çanak köfteyi götüren Tonton’un “hay bin köfte”, “köfteler aşkına” gibi sözleri hiç yadırganmazdı. Baron ise Tonton’un aksine kültürlü olup, soylu ailesi ile övünürdü.
Benim en çok sevdiğim çizgi romanlardan biri olan Teks, ya da tam adıyla Teks Willer ise, bir ranger olup Kızılderililer arasında “Gece Kartalı” olarak tanınırdı. Oğlu Kit Willer, arkadaşı Kit Carson ve bir Navajo yerlisi olan Tiger Jack ile birlikte genellikle Kızılderili dostlarının yardımına koşardı.
Diğer çizgi romanlara bakılınca en gerçekçi olanı Tex Willer”dı. Kahramanlarının olağanüstü özellikleri yerine deneyimli kişilikleri ve akla yatkın çözümleri vardı. Ancak Teks acımasız ve sertti, kanun tanımaz bir yapısı vardı.
Yalnız kovboy Red Kit ve atı Düldül’ün maceralarından bahsetmeye herhalde gerek yoktur. Özellikle çizgi filmler halinde günümüze kadar gelmesi onu en çok tanınan çizgi roman kahramanlarından biri haline getirmiştir.
Tenten ise kendine özgü yapısıyla farklı bir çizgi romandı. Tenten genç bir gazeteci ve gezgindir. Maceradan maceraya koşar. Çizgi romanın diğer kahramanları ise; Kaptan Haddok, Profesör Turnösol, Tenten’in köpeği Milu, sakar dedektifler Dupont ve Dupond idi.
Bütün bu çizgi romanların dışında Kızıl Maske-Gordon- Örümcek Adam-Mister No-Mandrake-Zembla-Tarzan- Asterix gibi farklı kahramanlar da vardı. Yerli çizgi roman deyince de akıllara ilk olarak, Karaoğlan-Tarkan-Kara Murat gibi çizgi romanlar gelirdi.
Öğrencilik yaşamında ders kitaplarının arasında, evde ailesinden, okulda öğretmenlerinden gizli gizli çizgi roman okuyanlardansanız bu yazdıklarımı dün gibi hatırlarsınız.
Sahi, sizin çizgi roman kahramanınız hangisiydi?