Gazi Alemdar gemisinin hikâyesi, Kurtuluş Savaşımızın ilk ve tek deniz muharebesi, deniz zaferi ve tek deniz şehidi verdiğimiz bir kahramanlık efsanesidir.
Ayrıca, Osmanlı Devleti yıkılırken, istiklal mücadelesi verdiğimiz dönemde, henüz kurulmamış olan yeni devlet adına imzalanan ilk uluslararası sözleşmenin de tarafıdır.
Osmanlı’nın en verimli maden havzalarından biri Zonguldak-Ereğli taş kömürü yataklarıdır. Bölge sürekli artan üretim kapasitesi ile 18. yüzyıldan itibaren uluslararası enerji çevrelerinin dikkatini çekmeye başlamıştı.
Dünya Savaşı başladığında, kömür madenlerinin işletme hakkı ittifak ortağımız Almanlara verilmişti. Enerji dengelerinin stratejisini değiştiren bu tasarrufa içerleyen Ruslar, üretimi aksatmak amacıyla denizden ablukaya aldığı Ereğli kömür havzasını iki yıl boyunca bombalar.
Alemdar, 1. Dünya Savaşı başladığında müsadere edilen Danimarka yapımı eski bir gemiydi, Marmara ve Boğazlar’da kurtarma gemisi olarak hizmet vermekteydi.
Mustafa Kemal’in Samsun’da başlattığı direnişe destek için Karadeniz’de batan bir gemiyi kurtarma bahanesiyle İstanbul’dan ayrılır.
Alemdar, Zonguldak’ta üstlenmiş olan Fransız Donanması’nın takibine takılır. “Dur” emrine uymayan Alemdar top ateşine maruz kalsa da 1920 Şubat’ında bölgenin en korumalı doğal mendireğine sahip olan Ereğli Limanı’na sığınmayı başarır.
Denizcilik geçmişi ile bilinen, yıllardır Ruslara ve Fransızlara karşı direnen Ereğli halkı Alemdar’ı hemen bağrına basar.
Alemdar, İstanbul’dan Trabzon istikametine, Mustafa Kemal hareketini destekleyen kıyılara silah ve cephane tedarikiyle görevlendirilir.
Bu arada, Ruslara ilaveten Fransız donanması da silah akışının ilk basamağı olan Batı Karadeniz kıyılarını ablukaya alarak Ereğli ve Zonguldak çevresindeki ayaklanmaları bastırarak, kömür işletmelerini sahiplenmeye başlar.
Fransızlar, bölgede asayişi sağlamak için, şehre hakim Heraklia Kaletepesi’ne karakol kurma izin verilmesi halinde Ereğli’ye denizden bombardımanı durdurmayı vadeder ve bu izin verilir. Ancak Ereğli halkı çok geçmeden Fransız askerlerinin istikrarı sağlamak için değil, kömür madenlerinin idaresini ele geçirme peşinde olduğunu anlar ve direnişe geçer.
Fransızlar, birkaç küçük işletmeyi ele geçirse de Ereğli’ye hakimiyetleri sadece 10 gün sürer.
Kaymakam Tunalı Hilmi Bey liderliğinde örgütlenen ahali, Bolu Havalisi Kumandanlığı’nın da desteğiyle 18 Haziran 1920’de Fransız birliklerini şehirden kovar.
Ereğli, İstiklal Savaşı’nda işgalcilerden kurtulan ilk şehirlerden birisidir.
Hayalet gemi
Alemdar gemisinin Fransız donanmasının top ateşi altında Ereğli’ye sığınması şehirde yeni bir heyecan yaratmıştı.

Yerel imkânların elverdiği ölçüde top ve tüfek aksamı ile teçhiz edilen gemi sessizce Karadeniz’e açılarak, Fransız donanmasını taciz edip tekrar Ereğli Limanı’na sığınmaya başlar.
Seferden dönüşünde ufukta göründüğünde, halk kıyıya inip, gemiyi el birliğiyle kızaklara çekerek, karaya oturmuş metruk gemi süsü vermektedir.
Fransızlar açıklarda tacizine uğradıkları gemiyi kıyılarda arayıp bulamayınca, uzaklaşırken her defasında şehri cezaen rastgele bombalar.
Alemdar tekrar tekrar denize indirilip, Karadeniz devriyesindeki Fransız donanmasına ani baskınlarla zayiat vermeye devam eder.
Fransızlar, bir ara Ereğli kıyılarında köşeye sıkıştırdıkları Alemdar ile çatışmaya girer, ancak mürettebatının esir düşmesi üzerine ateşkes imzalamak zorunda kalır.
İlk uluslararası anlaşma
Trabzon’a silah taşıdığı bir seferde Zonguldak-Amasra istikametinde yeniden Fransız takibine takılan Alemdar, Ereğli Limanı’na sığınırken Fransız gambotu menziline girer. Alemdar’ı teslim alan Fransızlar gemiye asker çıkararak rotasını Zonguldak’taki üslerine çevirmek ister.
Çatışma sesleri Ereğli’den duyulunca, Fransız gemisi kıyıdan ateşe tutulur. Alemdar mürettebatı, bu karışıklıkta komutanları ile birlikte beş Fransız subayı esir almayı başarır.
Bir denizcimiz hatıratında bu olayı şöyle hikaye etmiştir:
‘”Kıyıdan gelen ateş desteği altında Fransız askerlerini etkisiz hale getirmek için önce kendi aramızda arbede çıkarıp, bize müdahale etmelerini bekledik. Ancak Fransızlar oralı olmadı. Güvertede kemençe ile horon çekmeye başlayıp, onları da horona davet ettik. Şaşkınlık içindeydiler, punduna getirip teslim aldık.”
İlk şehit
Limandaki çatışmada kalbinden isabet alan Serdümen Rizeli Recep Kahya, Kurtuluş Savaşımızın ilk deniz şehidi olur.
Halk karışık duygular içinde, sevinç ve yası bir arada yaşamaktadır. Şehit Recep’in naaşı tüm şehrin katıldığı törenle toprağa verilirken, Fransızların teslim alınması da sevinç gösterilerine yol açmaktadır.
Muhtemel taşkınlıklara karşı esirler şehrin 30 kilometre uzağına, Çaylıoğlu Karakolu’nda emniyet altına alınır.
İlk uzlaşı temasları başlar. Fransızlar, esir düşen askerlerin silahları ile birlikte iadesini ve donanma tayfasının serbest bırakılmasını talep eder.
Bolu Kumandanlığı’nın da devrede olduğu müzakereler sonucunda 2 Şubat 1921 tarihinde Alemdar Anlaşması imzalanır.
Anlaşma, Kurtuluş Savaşı sürerken (henüz Türkiye Cumhuriyeti kurulmamışken) Ankara Milli Hükümeti’nin siyaseten tanınması anlamına gelen ilk uluslararası sözleşmedir.
Savaş esirlerinin serbest bırakılmasına karşılık, Fransızların Karadeniz’de seyreden Türk bayraklı gemilere müdahale etmemesi taahhüt edilir, Alemdar’ın Ereğli Limanı’nda demirli kalması hükmedilir.
Ancak Alemdar, yine gizlice denize açılıp Amasra’ya ulaşır, devriye gezen Fransızları kuşkulandırmamak için gemi aynı gece başka renge boyanıp, sahte bir baca ilavesiyle görüntüsü değiştirilir. Amasralı asker ailelerinin giysilerinden dikilen Fransız bayraklarıyla donatılarak, Trabzon’a ulaşır.
Kahramanlık hikâyesini başka bir yazımızda anlatmaya devam edeceğimiz Gazi Alemdar hizmetini işgallere direnen kıyılara silah ve cephane taşıyarak sürdürür.
Geminin makine subayı, devlet adamı, Anayasa Profesörü Mümtaz Soysal’ın babasıdır. İkinci Komutan ise sanatçı Tarkan’ın büyük dedesidir.
İstiklal mücadelesinin denizcilik boyutunda zafere ulaşılmasında efsanevi role sahip Alemdar’ın birebir yeni yapımı Ereğli’de karada müze gemi olarak hizmet vermektedir. (Manşet fotoğrafı)
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: