Cumhuriyetin ilanından iki yıl sonra, yeni başkentte Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından kurulan “Orman Çiftliği” sadece Ankara için değil, genç Cumhuriyet için de devrim niteliğinde çığır açan bir tarımsal mucizenin ilk adımı olarak kabul edilir.
Yıllar içinde, Atatürk’ün vasiyeti ve yasalar hilafına sağından solundan hileli işgallerle gasp edilip, kuruluş amacı köreltilerek betonlaşmaya mahkûm edilen Çiftlik bunca eziyete rağmen halen yine de başkentin en geniş yeşil alanı olarak iştahları kabartmaktadır.
Külliye ve ABD Büyükelçiliği yerleşkelerinden sonra geçen aylarda bu defa Ankara’ya 750 kilometre uzaklıktaki bir belediyeye tarikat ilintili toprak kiralandığı iddiaları üzerine Çiftlik arazilerinin talanı yeniden gündeme geldi.
Tarihçe
Mustafa Kemal, yeni devletin her alanda sağlam temellerle yapılandırılması yolundaki girişimleri çerçevesinde, 1925 yılı ilkbaharında Çankaya’da Bağ Evine davet ettiği yerli ve yabancı tarım uzmanlarına ilk kez Ankara’da büyük bir üretim çiftliği kurma fikrini açar.
Uzmanlar, bölgede zirai üretime elverişli toprak bulunmadığını rapor etse de Mustafa Kemal o zaman bataklık, sazlık, çorak ve ağaçsız haldeki bugünkü Çiftlik arazisine işaret eder. Söz konusu arazinin ıslahının zorluğu dile getirildiğinde de ‘’Biz ıslah etmezsek kim gelip edecek’’ der ve Çiftliğin kuruluş çalışmalarını başlatır.
AOÇ
1925 yılında Orman Çiftliğidir. 1937’de Atatürk’ün Çiftliği Hazineye bağışlaması üzerine Gazi Orman Çiftliği olur.
1950’de Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) adı altında Tarım Orman Bakanlığına bağlanır ve tüzel kişilik statüsü kazanır.
AOÇ Ankaralıların günlük konuşmalarında kısaca ‘’Çiftlik’’ olarak da geçer.
*
Cumhuriyetin tarım sektörünü canlandırmayı hedefleyen Çiftlik projesi, arazi bağışları ve çevre çiftliklerin Mustafa Kemal tarafından satın alınmasıyla kısa zamanda genişler, o dönem Ankara’sının şehirleşen bölümüne yakın büyüklükte bir alana ulaşır.
AOÇ, Ankara için olduğu kadar genç Cumhuriyet için de devrim niteliğinde çığır açan zirai uygulama mucizesi olarak kabul edilir.
Birkaç yıl içinde olağanüstü verimliliğe ulaşan Çiftlik, fidan yetiştirme, bahçecilik, bağcılık ve hayvancılık alanında artık çiftçilere örnek ve yol göstericidir. Kısa zamanda bünyesinde diğer tamamlayıcı endüstriyel tesis ve imalathaneler kurulur, halka açık sosyalleşme ve mesire alanları ile hizmetleri de genişler.
*
AOÇ’nin zenginleşen eko sistemi ve özgün kooperatif üretim teknikleri uluslararası ilgiye de mazhar olur. Birçok ülke, zirai üretim, damızlık, tohumlama alanlarda buradan yararlanır.
Kibutz sisteminin SSCB’den uyarlanan kolhoz, sovhozlar kadar AOÇ izlerini de içerdiği, İsrailli uzmanların Ankara’ya gelerek üretim tekniklerini incelediği bilinir.
Atatürk, 1937 yılında diğer çiftlikleri ile birlikte AOÇ’yi de koşullu olarak Hazine’ye bağışlar. Çiftliğin halk yararına tarımsal üretim faaliyetlerini sürdürmesini istemektedir.
Feragat mektubunda şartlarını “çiftliklerin, yerine göre araziyi ıslah ve tanzim etmek, muhitlerini güzelleştirmek, halka gezecek, eğlenecek ve dinlenecek sıhhi yerler temini ile hilesiz, sağlıklı gıda maddeleri üretmesi” diye zikreder.
İşgaller
AOÇ arazisi her dönemde iktidarların iştahını kabartan bir hazinedir. Günümüzde bu hazinenin neredeyse yüzde 60’ı Atatürk’ün vasiyetinin özü hilafına işgal ve talana uğramıştır.
Atatürk’ün vefatından dokuz ay sonra başlayan ilk usulsüz tasarruflar zaman içinde giderek satış ve devir entrikalarıyla büyük talanlara dönüşmüştür.
Çitlik, 1950’lere kadar toprak bütünlüğünü nispeten koruyabilse de Demokrat Parti yönetiminde ciddi arazi kayıpları başlamış, ihlaller Makine Kimya, Ordu Evi, Çimento Fabrikası, spor ve turistik tesisleri, yeni yerleşimler, Terminal ve Ankaray gibi tesislerle sürer.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının, AOÇ ile ilgili imar planlama yetkisini 2006’da Ankara Büyükşehir Belediyesine devretmesiyle de gasp süreci hızlanır.
2011 yılında birinci derece SİT alanı olan arazilerin statüsü üçüncü dereceye çekilir, kiralama, geçici yapı izni, kamulaştırma, el değiştirerek devir gibi işlemelerle yasaları arkadan dolanan tasarruflarla Çiftliğin toprak bütünlüğünü bozan yeni dalga tahribatlar yaşanır.
Başbakanlık olarak başlayıp, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine dönüşen mega kompleksin temeli atılırken Türkiye’nin en büyük hayvanat bahçesi kapatılır, meyvelik alanlara çok tartışılan Ankapark kurulur.
ABD Büyükelçiliği
2017 yılında AOÇ’den 37 bin metrekarelik bir alan ABD Büyükelçiliğine verilir.
Bu arazi, 12 Eylül’den sonra Kenan Evren tarafından eğitim projeleri için Gazi Üniversitesine tahsis edilen parsellerdir.
Ancak gariptir ki Üniversite, bu arazileri değerlendirmez ve mülkiyetini Toplu Konut İdaresi TOKİ’ye devreder.
TOKİ de bir süre sonra aynı arazileri ABD Büyükelçiliğine satar.
“Ticari sır” diye açıklanmayan bu baş döndürücü trafiğin ayrıntıları halen tam olarak bilinmemektedir.
Hukuki itirazlar, iptal ve durdurma kararlarının işlemediği, yargı kararlarının hiçe sayıldığı koşullarda, Atatürk’ün vasiyeti hilafına işgallerin sürdüğü, müze, müzikhol, otopark inşaatları ve hatta Adıyaman Samsat Belediyesine sosyal tesis alanı temini gibi uzaklara uzanan yeni gasplar için kolların sıvandığı görülmektedir.
Bu haliyle AOÇ artık eski Orman Çiftliği değildir.
Bir zamanlar Ankaralıların bir araya geldiği soluklanma, yeme içme, eğlence ve sosyalleşme mekânları ya kapatılmış ya da eski Cumhuriyet dokusundan uzaklaşan farklı yapılanmalara dönüşmüştür.
Geriye dönüş mümkün görülemese de bu bağlamda ümit veren, sevindiren bir gelişme, Başkent Belediyesinin yeni yönetiminin, Atamızın vasiyetini daha fazla tarumar ettirmeme yönündeki samimi niyet beyanı olmuştur.
Aynı şekilde, Mimarlar Odasının Çiftlik talanını titizlikle takip edip, sorgulayan, gerektiğinde hukuki süreçleri başlatan, bugünden geleceğe not düşen misyonu takdire şayan bulunmaktadır.
Her şeye rağmen, er veya geç hukuk ve adaletin galebe çalması beklenirken, Ata yadigârı Çiftlik ve benzer saldırılara maruz kalan Cumhuriyet değerlerini koruma refleksinin giderek daha bir yaygınlaştığı, Atatürk gerçeğinin daha derinlerden idrak edildiği de görülmektedir.