Ben Fenerbahçe’yim, Fetö ile oynaşmadım, tarikatlarla düşüp kalkmadım, ülkeme ve devletime bağlığım, Cumhuriyet’e aşığım, bunun dışında kimseyi ayırmadım, herkesi kucakladım ama sevmediler beni; çünkü çok seviliyordum, bu sevginin Cumhuriyet’e kalkan olacağından korktular.
Sezar gibi ölmedim, her hançer darbesinde daha da güçlü, daha da kararlı ayağa kalktım.
Derin devlet operasyonlarına, katil Fetö kumpaslarına, federasyon başkanlarının ihanetine, çalınan şampiyonluklarıma rağmen dimdik ayakta kaldım.
Kendi devletim, kendi federasyonum, kendi vatandaşım ihanet etti, vatan sevgimden vazgeçemedim.
Sahada oyuncularım dövüldü, tribünde taraftarlarım gazlandı, kurşuna dizildim, ölmedim.
Herkes suç işledi bana karşı, herkes benden bir parça koparmak için üşüştü, akbaba sürüsü gibi üzerime çullandı medyanın kiralık tetikçileri, ölmedim.
Devletin vergisine göz koymadım, devletin sırtında kambur olmadım, devlet arazilerine çökmedim, deprem bölgesinde 2.300 konteynerden oluşan Fenerbahçe mahallesi yaptım, sevilmedim.
Her gün yeni bir haksızlığa, her gün yeni bir zulme uyandım ama asla düşmedim, düşmeyeceğim, ölmeyeceğim.
Bana karşı işlenen suçlar ödüllendirilse de ben haklıyken hep mağdur olsam da, her gün itibar suikastına uğrasam da hep ayakta kaldım, kalacağım.
Yedi düvel bana düşman olsa da ben hep yine burada oldum, olacağım.
Ben ahlaksız değilim, ben suçlu değilim, ben spor kulübüyüm, gençlere örneğim, ahlaksızlığı kurum kültürü olarak benimseyemem.
Ben ölmeyeceğim, sadece iyi ve doğrular kazansın diye hep burada olacağım…