İhtiyaç fazlası üretim safi zarardır.
Markete ihtiyacımız yoktu arzuladık, “Fransa’da var bizde de olsun” dedik ve açtık. İhtiyacımız olan bakkallar yok olma sürecine girdi ve onlarca, yüzlerce insan ailelerini geçindirebilmek için sudan çıkmış balığa döndü.
Bir okka patates ile bir aile doyardı ve bir okka patates beş para idi. Cips diye bir arzu icat ettik ve iki patates için 5 okka patatese harcadığımız parayı harcayarak arzularımızı tatmin ettik.
İhtiyacımız portakaldı, avokado arzuladık. Sonuç mu? Damağımız bizden koptu gitti, dönmez artık geri.
Hatırlıyorum Mustafa Güryel hukuk tahsilini bitirdiğinde gazetelerde haber olmuştu ve tarih sadece 50-60 yıl öncesiydi.
Demek ki avukat ihtiyacımız çok da fazla değildi.
Üniversite bitirsin evladımız da ne fakültesi isterse olsun diye bir arzu pençesine alınca bizi…
Kendimize gelmedik, bir daha gelemedik ama ihtiyaç fazlası avukatın olduğu yerde ihtiyacın çok çok fazlası suç ve suçlu, sanık ve mahkum olacağı gerçeği bir tokat gibi boşluğa vuruyor, boşluğa evet, çünkü biz yüzsüz olduk.
İhtiyacımız mı vardı kumarhaneli otellere ve 28 belediyeye ve dahi belediye sınırları dışında kalan sahilleri belediye sınırları içerisine alan yasa değişikliğine? Birileri arzu etti, neyi mi? Daha çok en çok parayı ve sahilleri de belediye sınırları içerisine alarak, arzu sahiplerinin arzularını yerine getirdik belediyeler eliyle. Sonra ne mi oldu? İhtiyacımız olan ve herkesin olması gereken denizler birkaç arzuları gem almaz kişilerin oldu.
İhtiyacımız spor yapmaktı, final maçlarında bile, yüzde onu dolmayan Atatürk Stadı arzuladık, 82 topçusu olmayan şu KKTC’de 82 çim sahamız var arzularımız gereği ve ihtiyacı olan taraftarı yok ne YAK’ın (Yakın Doğu Üniversitesi) ne DTB’nin (Doğan Türk Birliği) ne de olmayan milli takımın.
Okumak adam olmak diye bir ihtiyaç yerini diploma sahibi olmak arzusuna bırakınca, memleketimiz üniversite diplomalı işsizler sıralamasında dünya rekoru kırarak birinci sıraya yerleşti.
İhtiyacımız karnımızı doyurmak, sevgi saygı dolu bir hayatı kurup yaşayacağımız evimiz olmasıydı. Villa arzuladık, apartman arzuladık. Konutlarımız var, evlerimiz var mı sorun kendinize.
İhtiyacımız memleketti, arsalar arzu ettik ve alıp satıyoruz.
İhtiyacımız sevmekti, arzumuz ne?
Ey okuyucu sen yine de bana kulak asma, bu dünyaya ayak uyduramıyorum.
Hepsi bu…
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.