Dr. Nevin Sütlaş
Ruth Handler, 1916 yılında Colorado’da doğan ikinci jenerasyon bir Amerikalı. Annesi İda ve babası Jacop, Polonya göçmeni Yahudilerden. Ruth, üniversiteden arkadaşı olan Eliot ile evlenmiş. Tam da o sıralar plastiğin keşif dönemiymiş. Plastiğin özelikle “Lucite” ve “Plexiglas”olan türleri Eliot’un çok ilgisi çekmiş. Karı koca bir şirket kurup bu yeni maddelerden ev eşyaları üretmeye başlamışlar. Ruth, bir yandan kendi şirketinin reklam işlerini yaparken diğer yandan da Paramount adlı eğlence şirketinde çalışmaktaymış. Bu sayede eğlence sektöründeki fırsatları kavrayan Ruth kendi şirketinde ev eşyalarının yanı sıra plastik oyuncaklar da üretmeye başlamış. 2. Dünya Savaşı olanca hızıyla sürmekteyken, işlerine 3. ortak olarak aldıkları Matt adlı kişinin adının ilhamıyla sadece oyuncak üretmek üzere “Mattel” firmasını kurmuşlar. Meşhur diziden çalıntılamayla söyleyeyim: Patlamış gitmiş bu şirket.
1956 yılında artık zengin bir iş kadını olan Ruth Handler, ailecek Avrupa gezisindeyken kadın şeklinde bir bebek görmüş Almanya’da. O zamana kadar oyuncak bebekler bebek gibi yapılıyormuş. 1955 yılında ilk kez satışa çıkan Lilli bebek ise büyükler için üretilmiş bir sarışın bombaymış. Bu bebeği satın alan Ruth Handler, Amerika’ya döndüğünde ortağı olduğu oyuncak firması Mattel’de tıpkı Lilli gibi erişkin bedenli bebekler üretmeye başlamış. Çünkü kızı Barbara’nın bebeklerine büyük muamelesi yaptığını gördüğü için diğer çocukların da öyle yaptığını ya da yapacağını varsaymış. Bu fikirden doğan ve adını kızı Barbara’dan alan “Barbie”, New York’ta düzenlenen “ Uluslararası Oyuncak Fuarı”nda piyasaya tanıtılmış.
Ben daha 1 aylık bebekken yani 1959 yılının Mart ayında bir genç kız olarak doğan Barbie’nin hem sarışını hem de kumralı üretilmiş. Barbie’nin üzerinde sadece mayo varmış ki bedeninin bebek bedeni olmadığı iyice anlaşılsın. Beden de beden ama; kadınların iflahını kesen 90- 60-90 ölçüleri herhalde ondan sonra moda olmuştur!
Mattel Oyuncak, Barbie’yi “yeni yetme moda ikonu” olarak sunmuş. Bebeğin çeşit çeşit giysilerini Charlotte Johnson tasarlamış. Barbie’nin plastik bedeni Japonya’da üretiliyor, giysilerini Japon kadınları elde dikiyormuş. Daha bir yıl dolmadan 350.000, evet üç yüz elli bin adet Barbie bebek satılmış. Bu başarının ardından Mickey Mouse şirketiyle yapılan anlaşma ile çocuk dünyasına doğrudan reklam edilmeye başlanmış. Bir yıl sonra erkek arkadaşı Ken doğmuş, sonrasında da erişkin görünümlü bebek serisine zenci Barbie’ler de dâhil olmak üzere pek çok şey eklenmiş. Televizyon dizileri, filmler, şovlar, video oyunları, özel partiler, Disney Channel, Nickelodeon Channel falan filan sayesinde füze gibi bir yükseliş yaşanmış. Lilli bebeğin üreticileri hırsından çatlamış olmalı çünkü benimle yaşıt olan Barbie bebeğin satışı 1 milyarı geçeli çok olmuş. Dünyanın tüm nüfusunun 8 milyar olduğunu hatırlatmama gerek var mı bilmem.
Barbie’nin ikinci el satışları, koleksiyonları falan da ayrı hikaye. Koleksiyoncular bazı Barbie’lere binlerce dolar ödeyebiliyor. 2010 yılında üretilmiş bir Barbie bebek ise zirve yaparak 300.000 dolara satılmış. Üç yüz bin lira eden bu bebek çok özelmiş çünkü boynundaki kolye ünlü bir mücevherci tarafından özel olarak tasarlanmış ve taşları da gerçek elmasmış. Meme Kanseri Vakfı yararına satış yapıldığı için de rakam böyle yükselmiş.
Meme kanseri, Balkan kökenli bazı kadınlar gibi ona da tebelleş olunca, Ruth Handler bu kez de kendi dizayn ettiği bir meme protezini üretip satmaya başlamış. Meme kanseri çoğaldıkça onun yeni şirketi de daha çok kazanmış. Ancak bir gün Amerikan hükümeti vergi kaçırıyor diye Ruth’u dava etmiş. Yüklü bir para cezasının yanı sıra zorunlu kamu hizmetine mahkûm edilmiş. Bu yaratıcı ve başarılı iş kadını 2002 yılında barsak kanserinden öldüğünde 85 yaşındaymış. Kocası ise 95 yaşına kadar yaşamış.
Artık eskisi kadar satmaz olunca Mattel şirketi Barbie bebek ve sülalesini 2020 yılında satıvermiş. En büyük başarısı eşi benzeri yaşanmamış olan Barbie bebek hikâyesi olsa da Mattel, oyuncak işinde pek çok başka ilke de imza atmış bir şirket. Akla hayale gelmeyecek çeşitte oyuncaklar, oyun kartları ve farklı türden oyunlar üreten bu şirket sadece Amerika’nın değil bütün dünyanın çocuklarını oynatmayı, oyalamayı ve de kafasını şekillendirmeyi sürdürüyor. Sadece çocukların ve yeni yetmelerin de değil, yetişkinlerin de…
Kafa şekillendirmekte oyun ve oyuncağın rolü asla küçümsenmemeli. Bir çocuk neyle, nasıl oynamışsa öyle de bir erişkin yaşamı oluyor. Ruth, kızı Barbara’yı anlatıldığı gibi Alman bombası Lilli Bebek ve Amerikan bombası Barbie bebek ile mi büyüttü ve Barbara sonuçta nasıl bir kadın oldu diye çok merak ettim ama reklam değeri olmayan bu bilgiye erişemedim. Bense kızımı 6 ay ağlatmıştım ona bir Barbie bebek almayarak. Bu yaptığımı öğrenen yakınlarımsa davranışımın nedenini anlamadıkları için Barbie yağmuruna tutmuşlardı kızımı. Gene de çok çabaladım, kızım büyürken ve aklı şekillenirken Barbie ile özdeşleşmesin diye. Becerdim de. Şimdi kızım kırkına merdiven dayamış bir genç kadın. Yeni yetmeliği dâhil bedeniyle geçinmesinde hiçbir zaman sorunu olmadı. Doğal fiziksel görünümü neyse, öyle olmayı tereddütsüz kabullendi. Ancak onun yaşıtları ve de sonraki kuşak bu kadar şanslı değil. Bilerek ya da farkına bile varmadan Barbie’ye benzemeye çalışan kadınlar ve Barbie gibi kadınların peşine düşen erkekler, estetikçilerin akla ziyan kazancını oluşturuyor günümüzde.
Bedeniyle kavgalı bunca kadın ve erkeğin en büyük müsebbibi olan Mattel şirketi, neden bilmem Elon Musk’ın uzay markası olan SpaceX ile de iş birliği anlaşması yapmış yenilerde. Oyuncakta dünya devi olan Mattel’in bugünkü piyasa değeri 8 milyar dolardan fazla…
Biz faniler, kızımıza bir bebek ya da oğlumuza bir oyuncak araba aldığımızı sanırken aslında kime hizmet ettiğimizi bilemedik. Olansa koca bir kuşağa oldu. Bu kuşağın gönüllü (!) çektiği güzelleşme acılarının ahı bile olmadı…
Ne diyelim, vah ki vah…