MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “terörsüz Türkiye” hedefinin gerçeğe dönüşmek üzere olduğunu belirterek, “Türkiye milli birliğin tahkim olduğu, barış ve huzurun kalıcılaşacağı bir döneme girdi. Ülkede yeni bir siyasi ve toplumsal hayat oluşmakta. Herkesi Türkiye’nin kutlu geleceğini birlikte inşa etmeye çağırıyoruz” dedi.
Türkgün gazetesi, rahatsızlığı nedeniyle uzun süredir kamuoyu önüne çıkmayan Bahçeli’nin kaleme aldığı makaleyi “Yeni bir toplumsal hayat ve yeni bir Türkiye için: Tarihi çağrı” başlığıyla manşetten yayınladı.

Yazıdan bölümler şöyle:
“Türkiye’de, yaklaşık elli yıldır devam eden bölücü terör örgütü PKK’nın feshedilmesiyle yeni bir gün doğumuna şahitlik edilmektedir.
Terörsüz Türkiye hedefimiz inşallah gerçeğe dönüşmektedir.
Türkiye çok şükür milli birliğin tahkim olduğu, barış ve huzurun kalıcılaşacağı bir döneme girmiştir.
Yeni bir siyasi ve toplumsal hayat vasat bulmaktadır.
İmralı’nın 27 Şubatta DEM Parti heyeti aracılığı ile yaptığı PKK’ya tüm bileşenleriyle silah bırakma ve kendisini feshetme çağrısı tarihi bir dönüm noktasıdır.
Milletimiz umutlu bir bekleyiş içerisindedir.
Bu beklentiyi hüsrana değil sevince dönüştürmek elimizdedir.
Neyi nasıl yaparsak milletimizin hayrına olur düşüncesiyle hareket etmek durumundayız.
Yol haritamızı bu doğrultuda hukuk, ahlak ve demokratik siyaset çerçevesinde belirleyip iyi niyetle uygulamalıyız.
O takdirde yeni bir Türkiye’yle, güvenlikli, huzurlu yeni bir hayatla buluşmamız mümkün olabilecektir.
Terörsüz Türkiye demokrasinin daha güçlendiği bir Türkiye olacaktır.
Yeni bir Dünya düzeninin şekillendiği dönemde bu gelişmeyi Türkiye için bir fırsata dönüştürmek mümkündür.
Elbet terörsüz Türkiye’den rahatsızlık duyanlar da devrededir.
Terörden, terörün kanlı elinden, bölücülük melanetinden çıkar devşiren odaklar süreci enfekte etmenin yarışındadır.
O sebeple barış ve huzurun inşasında herkese sorumluluk düşmektedir.
Bu kapsamda gecikmemek, geciktirmemek ve sahip çıkmak öncelikli meseledir.
Başarmak için dezenformasyonlara, tahriklere, yalan ve iftiralara kulak asmadan kararlı bir tavır gösterilmesi şarttır.
Toplumsal barışın güçlendirilmesi ve kutuplaşmanın azaltılması için siyasi aktörlerin kapsayıcı bir dil kullanmasına ihtiyaç vardır.
Kullanılacak dilin devletimizin bekasından, milli birlik ve beraberlikten, huzur ve barıştan yana olması tahrikleri boşa çıkaracaktır.
İhtiyacımız; çatışmacı değil uzlaşmacı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, kavgacı değil barışçı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, bölen değil birleştiren, kaostan değil huzurdan beslenen bir anlayışa, Türkiye’yi ve Türk milletini geleceğe birlikte taşıma iradesinedir.
Takdirle ifade etmek gerekir ki TBMM’nde temsil edilen siyasi partilerin ve siyasetin büyük bir ekseriyeti toplumsal uzlaşmaya dönük mutabakattan yanadır.”
(Türkgün)
Yazının devamını okumak için tıklayın