Türk rock müziğinin efsanevi Erkin Koray’ın Kanada’da hayatını kaybetmesinin üzerinden tam bir yıl geçti.
Koray, uzun süredir yaşadığı Toronto’da şehrinde hastaneye kaldırılmasından kısa süre sonra 7 Ağustos 2023 tarihinde 82 yaşında hayatını kaybetmişti.
Sanatçı ölümünden bir ay önce hayranları için şu mektubu yazmıştı:
“Canlar! Yaşlanıyoruz herhalde artık… Size bir-iki söyleyeceğim bir şey var, onu da söyleyeyim de… Neme lazım. Bu arada Kanada seyahatimle ayrı kaldığımız süre içinde, tabii ki yeni eserler yaptım. Bunların hepsini kızım Damla’ya, Kanada “Weagle Records” firmasından size ulaştırması için bırakıyorum. Belki ‘Niye sen kendin çıkarmıyorsun?’ diyeceksiniz…
Valla, memleketin bu hukuki arızaları bende hiç heves bırakmadı. Sizin de kazanmış olduğunuz mahkeme dosyalarınızın üzerine bir çizgi çekip, çapulcuya ‘Sen devam et” dense, sizde de aynı şey olur! Düşünebiliyor musunuz? Herif pembe plak kapağı yapmış. Kendi ruhunu yansıtıyor herhalde. Benim onayım yok, normal olarak. Zaten plak üzerinde onayı alınan herhangi bir şey de yok. O yüzden bu işi kızıma bırakıyorum. Onun sinirleri benimkinden daha sağlam. Daha doğrusu ben ona, bu işlere sinirlerini bozmamasını telkin ettim. Eserlerin adlarını özellikle şimdiden söylemiyorum. Sebebi var: “A” desem, ANNEN diye plak çıkartırlar yarın; söz ve müzik: Erkin Koray, diyerekten… Söyleyeceklerim bu kadar. Sizleri ne kadar sevdiğimi tarif edemem. Mutlu yarınlar dilerim. Erkin Koray…”
Müzik yazarı ve eleştirmeni Murat Meriç de, BBC Türkçe için Koray’ı şöyle anlatmıştı:
“Erkin Koray için ne söylesem az. Özeti, lakabı: “Baba”.
Batı müziğinin emekleme döneminde gitarı, uzun saçları, asi tavırlarıyla o müziği aldı ve on adım ileriye götürdü. Alman Lisesi’nden büyük konser mekânlarına uzanan yolunu tırnağıyla kazıdı, ilmek ilmek ördü.
Başlarda sertti; sadece müziği değil, mizacı da öyleydi. Sonrasında giderek huysuzlaştı hatta… ‘70’li yılların ortalarına doğru müziğine bir ince ayar çekti ve dümenini Orta Doğu’ya kırdı, rotasını oradan doğru çizdi. “Arap Saçı”ndan “Fesupanallah”a uzanan hat -ki bunu “Mezopotamya modu” olarak tarif eder- memleket müziği için de bir kerteriz oldu.
Ortam arabeskleşirken Erkin “Baba” Koray en sert albümlerinden birini yaptı: “Gaddar”. Sonrasında klavye ve gitarla “one man show” tadında verdiği konserlerde yaptığı uzun konuşmalar ara ara hayranlarını kızdırdı ama “Baba”ydı, ne dese hakkıydı. Öyle kabul ettik, konserlerini hep aynı heyecanla dinledik. Kanada’dan dönüp yeniden sahneye çıkacağı günü de heyecanla bekliyorduk. Olmadı.
Sessizdi ara ara kendince huysuzluk yapıyordu, gelen her yeni haber bizi mutlu ediyordu. Daha geçenlerde, yeni bir albüm müjdesi vermişti. “Kızım Damla’ya emanet” dediği şarkıları artık onsuz dinleyeceğiz. Keşke öyle olmasaydı. Başta söyledim, her şeyin özeti, lakabı: “Baba”. Gitti, bizi öksüz bıraktı.
Rock bahsinde dört ayaklı bir büyük platform var: Barış Manço, Fikret Kızılok ve Cem Karaca’dan sonra Erkin Koray’ın gidişiyle o platform çöktü. Çocukları sağlam, bayrak doğru ellerde. Rock her seferinde daha da güçlenecek ama artık bir yanımız hep eksik kalacak. Ah be Erkin Baba, “hoşça kal” demek o kadar zor ki… Yine uzaydan o elektrik hasıl olsaydı, seni alıp bize getirseydi. Bu olmadı. Hiç olmadı.”
Kimdir?
Türk rock, hard rock ve Anadolu rock sanatçısı Erkin Koray, 24 Haziran 1941 tarihinde İstanbul’da doğdu. Küçük yaşlarda, piyano öğretmeni olan ve Şerif Yüzbaşıoğlu, Ayhan Yünkuş ve Önder Bali gibi müzisyenlere eğitmenlik yapan annesi Vecihe Koray’dan piyano öğrendi, daha sonra gitar çalmaya başladı.
İstanbul Alman Lisesi’nde eğitim gördüğü 50’li yılların ikinci yarısında, arkadaşları ile kurduğu amatör topluluk olan Erkin Koray ve Ritimcileri ile dönemin güncel parçalarını çalmaya başladı. Lise eğitiminin ardından 60’lı yılların başına dek çalışmalarını yarı amatör yarı profesyonel olarak sürdürdü.
Özgün çalışmaları, doğu ve batı müziklerinde yaptığı çalışmalarla birçok müzisyeni etkilemiştir. Cemalim, Köprüden Geçti Gelin gibi çalışmaları ile Türk halk müziği, Nihansın Dideden, Kıskanırım gibi parçalar ile Türk sanat müziği eserlerini yorumlayarak Anadolu rock tarzının en önemli eserlerini vermiştir.
Şaşkın (Ala Ain Moulayiteen) (Dabke), Estarabim, Çöpçüler, Fesuphanallah gibi geniş kitlelerin beğenisini kazanan Arabesk-rock parçaların yanında, Mesafeler, Yağmur gibi psychedelic rocka uzanan ve Krallar, Akrebin Gözleri, Öfke gibi metal müzik olarak nitelendirilebilen birçok önemli çalışmaya imza atmıştır.