Tercih önemlidir.
Başını sokacak, yağmurdan kardan borandan korunacak dört duvar bir dam kapı pencere ve odalardan oluşan şeyin adı evdir, eğer içinde saygı, sevgi varsa.
Beri yandan ihtiyaç fazlası her oda, her eşya savurganlıktır ve savrulan sadece nereden ve nasıl kazanıldığı belli olmayan (evet ihtiyaçların karşılanmasının üstündeki her kazanılan lira dolar, euro, pound bir anlamda kara paradır–en azından benim için öyledir) paralar ile lüks ve şatafat içinde yaşamak, yaşanılan yeri ev yapmaz yapamaz, olsa olsa konut yapar, villa yapar, köşk yapar, rezidans yapar, saray yapar ki bunların içinde ömür tüketmek bireyi / bireyleri insan yapmaz. Yapsa yapsa görgüsüz şımarık züppe sorumsuz bireyler yapar ki onlar da şimdilerde moda olan deyimle şu kadar bireyin bir konutta ya da rezidansta, sarayda bir birine karşı bırakın sevgi, saygıyı, duyarlığı bile olmayanlar yapar.
Tercih önemlidir.
Ve ne kadar ibadet ederse etsin komşusu açken kendi tok yatabilen asla ve katiyen inançlı biri olamaz.
Olamaz çünkü inanç her şeyden önce vicdan meselesidir ve yanında yöresindeki yoksulluğa aldırmadan lüks ve şatafat içinde yaşayanların vicdanları yoktur.
Yoktur çünkü vicdan adaletten yanadır ve insanı adil olmaya yöneltir.
Adil olmak ve yaşamda adaleti kurmak gelir dağılımı ile doğru orantılıdır.
Bir devlette gelirin, yıllık gelirin yüzde doksanı doksan beşi nüfusun yüzde birinin elinde ise o devlette adalet bakanlığının ve adalet saraylarının mahkemelerin hakim savcı ve avukatların olması adalet var anlamına gelmez.
Aynı şekilde gelir dağılımı dengesiz devletlerde kaç kilise, kaç cami, kaç havra isterse olsun o devlette dini inançlar eksiktir hatta yoktur bile denebilir.
Ve hatta imansızlık dinsizlikten beterdir.
İmanlı olmak yaşama hayata ve tüm canlılara saygı sevgi duymak, duyarlı olmak demektir.
İmanlı olmak tabiata saygı duymak ile olasıdır ve ihtiyacın fazlasına sahip olma arzusu tabiata karşı saygısızlığın sevgisizliğin tezahürüdür.
İki evladı ile üç odalı bir evde değil de sekiz odalı, on sekiz odalı, seksen sekiz odalı bir konut rezidans hayali imansız bir tahayyüldür ki zararından başka bir sonucu yoktur hem sahip olan için hem de sahip olana kulluk edenler için.
Ve zaten kula kulluk edilmez eden de ettiren de ayıplıdır.
Ayıpsız, amansız bir hayat için yetinmek diye bir kültür vardır ki insanlaşmanın kadim kültürü ve yolu yordamıdır.
Yorgan ayağa göre dikilmelidir.