Anneannemin Sivas’taki evinin bahçesine en son gittiğim zaman sanırım 1978‘di ama gençliğimde şehir içi olan bu büyük eski Ermeni konağı (hâlâ “Topyan”ın köşkü deniyordu oraya; sonradan rahmetli dayılarım oraları olağanüstü çirkin 6-7 blok apartman dairesine çevirmişlerdi) bahçesi son derecede büyük, benim anımsadığım sanırım 6-7 dönüm ve meyve ağaçları ile dolu idi.
Bizler 7-8 yaşında kopiller olarak itişip kakıştığımızda anneannemin sesi gelirdi konaktan “depüşmeyin” diye. Tepişmek ta o zamanlardan birbirine tekme atmak, kavga etmek anlamında kullanılırdı…
Kendimi ve ait olduğum kültürleri araştırırken, dinsel açıdan benzerliklerimin odisesi olarak Musevi inancını ve milliyetçi kimliğimle de prototürkleri ve Türkleri araştırırken, rahmetli anneannemin ve bazen de anneciğimin sesi kulaklarımda idi: “tepişmeyin…”
Kelime anlamı ile birbirini tepmek ve itişip kakışmak anlamına gelen bu sözcüğün kökeni de aklımın bir köşesindeki “bilinmezler” arasında duruyordu. ne de olsa “top tepmek” ayak topu, yani futbol “kesinlikle İngilizlerin mucidi olduğu” bir oyundu…
Acaba öyle mi ?
Mısır, Roma ve Çin’de de farklı zamanlarda futbola benzer oyunların oynandığı bilinmekte. Her ne hikmetse yüzyıllardır adı ne olursa olsun, oynanış şekli temelde aynı olan birçok oyuna dünyanın farklı kesimlerinde rastlansa da bu oyunu İngilizler sadece kendilerine mal etmekte. Futbol Ada’ya geldikten sonra elbet çok yaygınlaşmıştır ama futbol hiçbir zaman İngilizlerin icat ettiği bir oyun değildir. Gel de bunu bizim kibirli İngilizlere anlat bakalım!
Modern futbolun ise bir doğum günü var… 26 Ekim 1863… İngiltere’de 11 futbol takımının bir araya gelerek, ilk futbol federasyonunu kurduğu, oyunun ilk yazılı kurallarının altına imza attığı gün… Bugünlerde İngiltere, futbolun 161. doğum gününü kutluyor… Büyük bir tesadüf eseri, modern Türk futbolunun doğum günü de aynı güne denk geliyor…
İngilizlerin etkisiyle modern futbolla tanışan Türkler için, 1890’lı yıllarda futbol oynamak yasaktı. Yabancı isimlerle, azınlık ve İngiliz takımlarının içinde gizlenerek oynuyorlardı. 1899’da, tamamı Türk futbolculardan oluşan ilk futbol takımı Black Stockings FC (Siyah Çoraplılar) kuruldu. (*) İlk iki yıl boyunca kendi aralarında antrenman yapan Black Stockings, ilk resmi maçına, 26 ekim 1901’de çıktı. Rakip Rum takımıydı. 5-1 yenildiler. Siyah Çoraplılar’ın tek golü ve aynı zamanda Türk futbol tarihinin ilk golü, Fuad Hüsnü Bey’in ayağından gelecekti.
Başladım “guugıl” hazretlerini karıştırmaya… şöyle diyordu:
“Türk sporunun en eski biçimi askeri sporlardır. Bazı kitabelerde Türk hakanlarının nasıl ava gittikleri ok attıkları düşmanlarıyla nasıl savaşıp zafer kazandıkları anlatan bazı kayıtlar bulunmaktadır. Orta Asya’da Türklerin yaşamında atın büyük önemi olduğunu görmekteyiz. Çocukların çok küçük yaşta at eğitimine başladığı o dönemin belgelerinde de rastlanmaktadır. Bu uğraşta kadınların da yeri vardı. Türklerin meşgul olduğu sporlar, daima savaşla ilgilidir. Bunlardan bazılarının Türk kökeni tartışılmaz bile: Güreş, cirit ve okçuluk gibi.”
Futbol, dünyanın birçok ülkesinde en popüler spor olmasının yanında tarihi de çok çok eskilere dayanır. Milattan önceleri futbol benzeri ayakla oynanan oyunların olduğu biliniyor. Antik Yunan, Roma ve Çin medeniyetleri başta olmak üzere neredeyse tüm medeniyetlerde futbolun ayak izlerini takip edebiliriz. İlginçtir, bilinen dünya ile o zamanlar hiçbir ilişkisi olmayan Amerikan yerlilerinde bile bu oyunun değişik şekillerini oynandığını biliyoruz.
Türklerde de “ayak topu”; futbol sevgisinin çok eski dönemlere dayandığı söylenebilir. Türkler hakkında yazılı birçok kaynakta ayakla oynanan bir oyundan bahsedilir. “Büyük mabetlerde sık sık ayak topu müsabakaları yapılır. Bu oyunda topa elle dokunulamaz. Ya ayakla, ya da başla vurulur ve böylece topu hasım kaleden içeri sokmak için uğraş verilir.”
Orta Asya Türkleri ile ilgili “La Tartarie” adlı Fransızca eserde; Tsang kentinde, Türklerden oluşan kız ve erkeklerin beraber oynadığı oyunu izleyen Hiuan adlı bir Çinli bu satırları yazar. Burada dikkat edilmesi gereken unsurlardan birisi de kadınların da oyuna iştirak etmeleridir. hatta bazı kaynaklar oyunu sadece kadınların oynadığı bir oyun olarak anlatılır.
Göktürkler hakkında bilgi veren Tung-Tien adlı Çin kaynağında futbol benzeri bu oyundan şöyle bahsedilir: “Erkek çocuklar sazlık ve ağaçlık yerlerde eğlenirler. kızlar deri top tekmelerler. At sütünden yapılmış kımız içip, sarhoş olurlar şarkı söylerlerdi. “
Öte yandan, ünlü Türk düşünürü Kaşgarlı Mahmud’un 25 Ocak 1072 ila 10 Şubat 1074 tarihleri arasında yazdığı ünlü eseri “Dîvânü Lugâti’t-Türk”ün ilk cildinin 323’üncü sayfasında eski Türk boylarının Orta Asya’da “tepük” adıyla andıkları bir ayak topu oyunu oynadıklarından bahis vardır.
Türklerin “tepük” oynarlarken kullandıkları toplar, ilk dönemlerde oval kalıplara dökülen iğ arşağı biçimindeki kurşun kitlesinin üzerine keçi kılı veya keçe sarılmak suretiyle yapıldığı; zamanla bunların değişime uğradığı ve daha yumuşak cisimlerden yapılmış topların tercih edildiği, bunun için de içi hava ile doldurulmuş ve yuvarlanmış kuzu tulumlarının kullanıldığı yine aynı eserden öğrenilmektedir. Türklerin bu oyunda kullandıkları toplar, oval kalıplara dökülen, “iğ ağırşağı” biçiminde kurşun kitlesinin üzerine, keçi kılı ya da keçe sarılmak suretiyle yapılırdı. Ağırşak, ip eğirmede kullanılan taştan ya da kemikten yapılmış, yassı, yuvarlak ya da yarım küre biçiminde, ortası delik bir cisimdir. Yörelere göre top yapısı değişiklik göstermektedir. Bazı bölgelerde sert cisimlere ayakla vurmak yerine daha yumuşak cisimlerle top oynanması tercih edilirdi. İçi hava ile doldurulmuş, yuvarlakça küçük tulumların bu amaçla kullanıldığı görülür. Aynı amaçla, bir derinin içine yün, keçi kılı ya da tüy konularak top biçimine getirilirdi.
Bu kaynakta bahsedilen el kullanımının yasak olması ve sahanın belirli sınırları olması gibi kurallar bugünkü modern futbolla büyük ölçüde benzerlik göstermekte.
Tepük oyunu genellikle altışar oyuncudan oluşan, karşılıklı iki takım arasında oynanırdı. takımlarda bayan oyuncular da yer alırdı. Tepük oyunu, belirli aralıklarla karşılıklı dikilmiş mızrakların arasından topu, ayakla vurmak suretiyle geçirerek sayı kazanma esasına göre oynadıkları bilinmektedir. “Tepük”ün, Orta Asya’da yaşayan Türk boylarında yüzlerce yıl oynandığına dair, “Hıtay-ı Name” ve “Baybars Tarihi” ile Ayasofya Kütüphanesi’nde 3029 numarada kayıtlı değişik kitaplarda da bahis vardır.
Yine bir başka Çinli kaynakta, aynı şekilde ayakla oynanan bir oyun anlatılır. Oyun aracı olarak, genellikle sekiz parçalı dikilmiş deri kılıflara yün doldurularak yapılan topların kullanıldığı bahsedilmektedir. “Kuzeyli Barbarlar” olarak tanımlanan ilk Türklerin bu oyunda usta olduğu ifadesi geçer.
“Tarih-i Timur” adlı eserde, Timur döneminde Türklerin, içi havayla doldurulmuş kuzu postundan yapılma toplarla oynadıkları; oyunda topa elle dokunmanın ve topu çizgiden dışarı çıkarmanın yasak olduğu yazılıdır. Timur’un bu oyunu askerlerine bir çeviklik talimi için yaptırdığı ifade edilir.
Futbol topunun nispeten hafifleşmesi, 1860’larda kauçuğun bulunmasından sonradır.
Üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen Hıtay Türklerinin oynadıkları ayak topu ile günümüzün futbolu arasında, özdeki benzerlik çok büyüktür:
“..Ve tup oyunu Hıtay’da güzeller işidir. Ve dahi harabeti çok olan ve sığır kursağından tup yüzmüşler ve mahbub ve mahbubeleri durdurmuşlar. Ve tupa ayaklar ile ururlar. Şöyle ki; elin ol tupa değmezden yalnız ayak ile dürte, saklara usulsuz urmak ve hasmını yere düşertmek ve daireden taşgaru çıkmak vaki olmaz.” Seyyid Ali Hıtayi, sayfa 56.
Günümüz Türkçesi:
“Ve top oyunu Hıtay’da güzeller işidir. Ve dahi harabeti (düzensiz kalabalık) çok olan ve sığır kursağından top yüzmüşler (yapmışlar) ve mahbub (erkek) ve mahbubeleri (kadınları) durdurmuşlar. Te topa ayaklar ile ururlar (vururlar). Şöyle ki; elin ol topa değdirmeye ve ol topu yere düşürmeye ve nazik ayak ile dürde (ite), saklara (baldırlara) ve usulsüz vurmak ve yere düşürmek ve daireden taşra (dışarı) çıkmak vaki olmaz.”
Futbol bizimmiş meğersem! Birçok farklı eserde de “tepük” oyununa benzer, modern futbola da çok yakın, kadınlı erkekli oynan oyunlardan söz edilmekte. Kendimi bildim bileli ata sporumuz olarak bize güreş ve de at üstünde cirit atma oyunu öğretildi ama bu yönümüzden maalesef hiç bahsedilmedi….
*Fenerbahçe Spor Kulübü’nün resmi internet sitesinde Black Stockings’le ilgili şu bilgi bulunuyor:
“…Burada dikkati çeken en önemli nokta, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Black Stockings FC ismi altında 1899 yılındaki bu ilk girişimindeki öncülük yapan gençler ile ilerideki yıllarda kurulacak olan Kadıköy Futbol Kulübü (1902) ve Fenerbahçe Futbol Kulübü (1907) ismi altında toplanan gençlerin genelde aynı kişiler olacağıydı. Dolayısıyla FENERBAHÇE KULÜBÜ kuruluşunu gayri resmi olarak 1899 yılında gerçekleştirmiş, ne var ki iki kez kapatılmaları nedeni ile faaliyetlerine ancak resmi kuruluş yılları olan 1907 yılında geçebilmişti.”
Ali Rıza Sığırcı
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.