Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Mine Esen’in, gazetenin 100. kuruluş yıl dönümü nedeniyle kaleme aldığı yazı:
Cumhuriyet gazetesinin doğuşu, bugünlere gelişi bir ağacın köklerinden dallarına uzanan güçlü bir hikâye. Büyük önder Atatürk’ün destek vermesiyle Yunus Nadi tarafından kurulan Cumhuriyet, ülkemizde ilklerin gazetesi. Harf devriminin ardından yeni yazıyla çıkan, meydanlara tarihi anıtların yapılmasında öncü olan, kitap veren, eklerle çıkan ilk gazete olması gibi. Vakıf yönetimi oluşturarak patronsuz olan ilk gazete aynı zamanda.
Cumhuriyet, yıllar içinde birçok kriz, baskı gördü, hedef gösterildi, ağır bedeller ödedi… Ama vazgeçmedi, boyun eğmedi. Dünyada az bulunur şekilde onu büyük bir sevgi, güvenle sahiplenen okuyucusu ve özverili çalışanları ile her zaman birlik ruhuyla tüm zorlukları aşmayı bildi. Ne mutlu ki harika bir ekiple gazeteyi yarına taşıyoruz. Bu dayanışma en büyük gücümüz. Öyle ki ayrılanın bile ihtiyaç olduğunda arayıp, karşılık beklemeden, “İsterseniz hemen gelirim, çıkarırız sayfayı” dediği bir kurum.
Geçen yıl Cumhuriyetimiz, bu yıl da biz 100 yaşındayız. Meşalemiz ilk günkü gibi aydınlık. Asırlık tecrübemiz, ikinci yüzyıla ışık tutacak vizyonumuzun anahtarı.
Habercilik tutkumuz, mücadelemiz sürüyor. İstanbul’daki merkezimiz, Ankara ve Ege bürolarımız, yurtiçi ve dışından yazarlarımızla yine kocaman bir aileyiz. Çınar sağlam… İdari, teknik bölümlerimizden muhabir, editörlere, köşe yazarlarına yönetime içimizde 22 yaşında olan da var, 90’ı aşkın da. Tecrübe, bilgi ve teknolojiyle uyumun bu tarihi bellekle birleşmesi çok özel.
Ekteki, arkadaşlarımızın “Benim Cumhuriyetim” başlıklı yazılarına bakınca ben de eski yıllara doğru adeta ışınlandım. Cumhuriyetle yolumun kesişmesinin üzerinden neredeyse 26 yıl geçmiş…
1990’lar, üniversite yılları… Basın Yayın bölümü öğrencileri olarak aklımız bugünün adıyla “medya”daki gelişmelerde, mezuniyet sonrasında… Ulusal basında ilk stajın adresi ise pek çoğumuz gibi Cumhuriyet.
O zamanlar şimdiki gibi Y, Z kuşakları diye ayrımlar yok. Haberciliği öğrenmek için gazeteci büyüklerimizin peşinde koşan, habere gönderseler diye şeflerimize adeta yalvaran, gün gelip okkalı azarlar işiten ama sonra o usta kalemlerle sohbet eden gençleriz. Cağaloğlu’ndaki binada mesleğin ustalarıyla aynı koridorlarda karşılaşırkenki o büyük heyecan ve aynı zamanda çekingenlik… Mezuniyetin ardından ailenin “bu meslek çok yıpratıcı, gecesi gündüzü yok” diyerek çaktırmadan vazgeçirme adımlarıyla başka bir işkolunda hayata atılma. Ama bir kere habercilik tutkusuna yakalanmışsanız, dönüş yok. Aileye söylemeden, Cumhuriyet’te muhabir olarak çalışan, sizin gibi henüz 20’lerinin başlarında olan üniversite arkadaşınızı özgeçmişinizde “referans” gösterip bu köklü kuruma katılış. Ergun Balcı ekolünde Dış Haberler, Sayfa Yapım, Yazıişleri, Haber Merkezi… “Babıâli’nin dışişleri bakanı” Balcı’nın derya deniz dünya meselelerine hakimiyeti ve aynı zamanda mütevazı kişiliğine hayranlıkla, servisteki usta isimlerle çalışma fırsatı…
2000, milenyuma doğru dönemler… Her zamanki gibi haberin kaynağını bulmak, gerçekleri ortaya çıkarmak için gazete içinde, dışında yoğun uğraş şart. Arama motorları henüz kuruluş dönemlerinde. Dijital dünyanın şimdiki gibi olmasına uzak zamanlar. İnternet bağlantısının bulunduğu tek tük bilgisiyarlar, herkesin göreceği bir alanda ama herkesin kullanma izninin olmadığı bir nesne gibi… Az sayıda kalan teleksten gürültüyle çıkan kâğıtlarda ajanslardan akan haberler. Fotoğraf için çoğu kez arşivde konu başlıklarına göre ayrılmış sarı zarfların içinden yapılan araştırmalar. Haber dosyalarını tek tek elle tarayış…
Zamanla yarış
Tozlu raflardan çıkan dosyalar arasında hapşıra tıksıra, her çıkan belge, fotoğraf arasında vay neler yaşanmış şaşkınlığıyla kaybolup gitme… Servise döndüğünüzde nerede kaldın diye saati gösteren şefiniz… Haklı, sayfa baskıya yetişecek. Her gecikme ek maliyet, hatta dağıtımı kaçırıp okuyucuya ulaşamama riski demek.
Sayfa yapım servisinde stres içinde zamana karşı yarış, Gazete baskıya gidince derin bir nefes. Basılan gazetenin mis gibi kokusu, emeğin kutlanması… Ve ertesi gün yine aynı tempo, sonra yine aynı… Dur, durak yok, hayat gibi haber akıyor. Sevmesen yapılacak iş değil dedirtecek türden!
Cumhuriyet hayatımın yarısına yakın bir bölümü. Birçok usta kalemi tanımak, onlardan gazeteciliği öğrenmek gibi nice değerli dostluğun da adresi oldu bana.
Ekonomik zorlukların yazılı basının da belini büktüğü bir gerçek. Teknolojik gelişmeler ışığında dijital medyaya kayış hızlanıyor. Y, Z kuşağının habere bakışı, beklentileri arasında medya sektörü de kritik bir virajdan geçiyor. Yazılı ve online dengesini iyi kurmak, haber kalitesinden ödün vermemek önemli. Bu çerçevede her iki alanda da tecrübemizle varız diyoruz. İkisinin de birbirini güçlendirdiği görüşündeyiz.
Yapay zekâ teknolojisinin yaygınlaşması, sosyal medya devlerinin ortaya çıkışıyla, demokratik, bireysel haklar ile yönetim-egemen güç ilişkisinin nasıl bir dengede kurulacağı günümüzün en zorlu başlıklarından. Topluma doğruların özgürce aktarılmasında, “algı yönetimine” karşı durulmasında medyaya da çok önemli görevler düşüyor. Cumhuriyet bu etik sorumluluğun bilincinde.
Asırlık genç Cumhuriyet’in son dönem atılımlarındaki tablo nedir derseniz…
Yazılı basının dijital versiyonunun yanı sıra internet üzerinden Cumhuriyet Portal da çeşitli haber içerikleriyle, son dakika gelişmelerle yayın hayatını sürdürüyor. Yapay zekâ teknolojisinden yararlanıyoruz. Cumhuriyet TV’nin izleyici sayısı her geçen gün artıyor. İngilizce Cumhuriyet Daily yayınları sürüyor. X, Facebook, Instagram gibi sosyal medyada etkiniz. Bir ekole dönüşen Cumhuriyet Kitap ile Cumhuriyet Pazar eklerimiz, Pazar Yazıları ile Ciddiyet sayfamız her hafta okuyucuyla buluşuyor. Cumhuriyet çizerleri gibi Bilim-teknoloji de sayfalarımızın vazgeçilmezi.
Tüm bunlar ışığında Cumhuriyet gazetesinin asırlık öyküsü ve geleceğe yönelik planlamaları onu gerçek bir sürdürülebilirlik örneği haline getiriyor.
Doğru ilkeli habercilik
Zaman akıp gidiyor, tüm zorlu rüzgârlara karşı Cumhuriyet dimdik ayakta. Bugün ne mutlu ki Cumhuriyet gazetesinin ilk kadın genel yayın yönetmeni olarak sizlere bu satırları yazıyorum. Gazetede biz kadınlar olarak “cam tavanları kırma” konusunda epey bir yol aldık diyebiliriz. Bu, Cumhuriyetin eşitlikçi bakış açısının da örneği. Biliyoruz ki tüm bu kazanımların temeli, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin, aynı zamanda bir kadın hakları devrimi de olması.
Birçok araştırmaya göre Cumhuriyet, Türkiye’nin en güvenilir gazetesi. Bağımsız, doğru, ilkeli habercilik anlayışıyla yola devam ediyor. Referans gazetesi olarak siyasetten ekonomiye, dünyadaki gelişmelere, eğitim, sağlık, bilimteknoloji, çevre, kültür, sanat, spor, yaşam haberlerine kapsamlı bir içerik sunuyor.
Cumhuriyet ilk günkü gibi Atatürk’ün ilkeleri izinde, çağdaş, laik, demokratik sosyal hukuk devletinin savunucusu. İfade, basın özgürlüğünün tarafı. “Gazetecilik suç değildir” diyerek baskılara karşı direncin merkezi.
Geleceğimizin umudu gençlerimize güveniyoruz, bu mesleğe girenlere tıpkı zamanında bizlere de meslek büyüklerimizin yaptıkları gibi kapılarımızı sonuna kadar açıyoruz. Hep söylenir, Cumhuriyet bir okuldur. Pek çok kişinin bu okula yolu düşmüş kalanlar gidenler olmuş ama neredeyse herkesin hayatında önemli bir iz bırakmıştır. Bizden sonra da genç meslektaşlarımızın Cumhuriyet gazetesini geleceğe taşıyacağına inancımız sonsuz. Yazımı “Yaşasın Cumhuriyet” diyerek İlhan Selçuk’un şu sözleri ile noktalamak istiyorum: “Her şeye karşın eğilip bükülmeden bugünlere varmasını bilen Cumhuriyetin yarınları aydınlıktır. Gazetemizin geçmişi, geleceğinin güvencesi”.