Moskova’da yayınlanan Kommersant gazetesinde Finlandiya ile İsveç’in NATO üyeliğini Ankara’nın koşullara bağlaması hakkında çıkan yazının özeti:
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde ve Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto ile görüşmesinden önce Ankara Stockholm ve Helsinki’den şu beş konuda somut garanti istedi:
-Terörizme (PKK, FETÖ) desteğin kesilmesi
-Terörizme mali desteğin son bulması
-PKK’ya silah verilmemesi
-Türkiye’ye yönelik AB silah ambargosunun ve ABD yaptırımlarının son bulması
-Terörle mücadelede küresel iş birliği
Görüşmelerin sonunda Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ziyaretçi heyetlere Türkiye’nin kaygıları giderilmeden söz konusu iki ülkenin NATO’ya üyeliğinin söz konusu bile olamayacağını açıkladı.
Türkiye’nin “teröristleri koruma” suçlaması öncelikle İsveç’e yönelik. Burada 1970’lerden 100-150 bin kişilik bir Kürt diasporası bulunuyor. Tam sayının bilinememesinin nedeni bazılarının İsveç vatandaşlığına geçmiş olması, diğerlerinin ise Türkiye, Irak, İran ve Suriye vatandaşlıklarına sahip olması.
İsveç nüfusunun yaklaşık yüzde birini oluşturan Kürt azınlığın temsilcileri yerel ve ulusal düzeyde siyasete aktif olarak katılıyor. Son parlamento seçimlerine 30’dan fazla Kürt aday katıldı, bunlardan altısı seçildi.
İsveç’teki Kürt diasporasının ne kadar etkili olduğunu gösteren bir örnek var: 2018 yılında Başbakan Magdalena Andersson parlamentodaki oylamada sadece tek bir oy sayesinde seçilebildi. O günlerde çıkan haberlere göre Amin Kakabav’ın oyu belirleyici oldu. Kakabav İsveç’e gelmeden önce İranlı Kürtlerin arasında silahlı eğitim görmüş bir kişi. Şimdi Kürt azınlığın hakları için mücadele ediyor. Sosyal demokratların bağımsız adayı olarak seçilen Kakabav’ın oyu karşılığında Başbakanlık yetkililerinin Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerle iş birliğinin artırılacağı açıklaması yaptığı söyleniyor. Kakabav Türkiye’nin iade edilmesini istediği kişilerden biri.
Türkiye 2017 yılından beri İsveç’ten Kürt militanların iadesini istediğini ancak olumlu yanıt alamadığını söylüyor. Ankara ayrıca, İsveç’in 2023 yılında Kürtlere 376 milyon dolar tutarında para yardımı yapmayı ve askeri cihaz vermeyi planladığını belirtiyor. Bu suçlamayı kabul etmeyen Stockholm PKK’yı terör örgütü kabul ettiğini, buna karşılık Suriye Demokratik Birlik Partisi (PYD)/Halk Savunma Birlikleri’ni (YPG) terörist görmediğini belirtiyor. Ankara ise iki grup arasında fark olmadığı görüşünde
Saygın bir yayın olan Euroactiv sitesi Brüksel’deki kaynaklarına dayanarak, İsveç’le Finlandiya’nın kendi yasalarını çiğneyerek terörist saymadığı kişileri iade etmeyeceğini Türk tarafının iyi bildiğini yazıyor. Euroactiv’in konuştuğu bir AB yetkilisi, Türk tarafının “Şark pazarlığı” geleneğine uygun olarak müzakerelerden maksimum çıkar elde etmeyi ve esas olarak ABD ile AB’nin askeri teknoloji alanındaki iş birliğini engelleyen kısıtlamaların kaldırılmasını sağlamaya çalıştığını söylüyor.
ABD’nin NATO’nun yayılması hatırına Türkiye’nin taleplerini kabul edip etmeyeceği çok yakında belli olabilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin güneyinde 30 kilometrelik bir güvenlik kuşağı oluşturma çalışmalarını tamamlamayı planladığını açıkladı. Uzmanlar Erdoğan’ın Suriye’yi kastettiği görüşünce çünkü 18 Nisan’dan bu yana Irak’ta Türk ordusu ile PKK arasındaki çatışmalar sürüyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı ise Türkiye’nin kaygılarını anlamakla birlikte yeni bir saldırının ABD güçlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakacağını ve bölgesel istikrara zarar vereceğini açıkladı.
Bazı Türk uzmanlar ise Türkiye’nin güvenli bölgeyi büyütme arzusunu yaklaşan başkanlık ve parlamento seçimlerine ve Erdoğan’ın reytinginin düşmesine bağlıyor. Türkiye ayrıca, Ukrayna sorunu nedeniyle Rusya’nın kendisiyle ilişkilerini bozmak istemeyeceğini, ABD ile AB’nin ise Finlandiya ile İsveç’i NATO’ya sokabilmek için vetosunu kaldırmasını sağlamaya çalışacağını hesaplıyor olabilir.