Almanya’da erken genel seçimlerin galibi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Bavyera eyaletinde örgütlü kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) bloğu oldu.
Gelen ilk sonuçlara göre muhafazakâr Hristiyan Birlik partileri, oyların yüzde 28.5’ini aldı. Muhafazakârlar bir önceki seçimlere göre oy oranını yüzde 5’e yakın artırdı.
Seçimlerde oyunu rekor düzeyde artıran ise yarışın ikincisi aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi. Bu oran, AfD için bir önceki seçimlere kıyasla yüzde 9’un üzerinde artış anlamına geliyor.
Şu anda iktidardaki Sosyal Demokrat Parti (SPD) de rekor oy kaybı ile seçimleri tamamladı. Yüzde 9’un üzerinde destek kaybeden SPD, yüzde 16 oranında oy aldı. Yeşiller yüzde 13,5 oy alırken Sol Parti de yüzde 3’ün üzerindeki artışla seçmenlerden yüzde 8,5 oy almış görünüyor. Liberal çizgideki Hür Demokrat Parti (FDP) ise yüzde 4,9 ile yüzde 5’lik barajı aşarak Federal Meclis’e girmeye çalışıyor.
Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin başbakan adayı Friedrich Merz, partisinin tarihi bir zafer kazandığını söyledi. Merz, “CDU olarak, CSU olarak, Birlik olarak 2025 Federal Seçimlerini kazandık” diye konuştu. CDU’nun Berlin’deki Genel Merkezi’nde konuşan Merz, hızlı bir koalisyon müzakere sürecine işaret etti. “Dünya uzun koalisyon görüşmelerini ve müzakereleri için bizi beklemez” diyen Merz, olası koalisyon ortakları düşünüldüğünde bu sürecin kolay olmayacağını, Almanya’nın yeniden güvenilir biçimde yönetileceğinin bir an önce netliğe kavuşması gerektiğini söyledi.
Hristiyan Birlik partilerinin Sol Parti ile koalisyon yapması pek olasılık dahilinde görünmüyor. Dolayısıyla geriye mevcut hükümette yer alan ve seçimlerde oy kaybeden SPD ve Yeşiller kalıyor. Yeşiller’le koalisyon içinse Merz’in öncelikle ortağı CSU’nun lideri Markus Söder’i ikna etmesi gerekiyor. Söder, aralarındaki ideolojik derin görüş ayrılıklarını gerekçe göstererek Yeşiller ile koalisyona sıcak bakmıyor.
Başbakanı adayı Merz kim?
Almanya’da seçim son anketleri Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile yalnızca Bavyera eyaletinde faaliyet gösteren Hristiyan Sosyal Birlik’in (CSU) oluşturduğu Birlik (CDU/CSU) partilerinin sandıktan zaferle çıkacağını gösteriyordu. CDU/CSU’nun başbakanı adayı Friedrich Merz’in de Olaf Scholz’tan başbakanlık koltuğunu devralacağına kesin gözüyle bakılıyordu.
Hristiyan Birlik partileri beklendiği gibi seçimlerden birinci olarak çıktı, ancak hedeflediği yüzde 30’luk çoğunluğa ulaşamadı. İttifakın oy oranı yüzde 28,5’de kaldı. Bu sonuç muhafazakarların 1949’dan bu yana alınan en kötü ikinci sonuç. Birlik partileri Eylül 2021’de yüzde 24 oy almıştı.
Bu sonuç yine de Merz’in siyasi kariyeri açısından için bir zafer. Hükümeti kurma görevini üstlenecek olan Merz, bir koalisyon hükümeti kurmayı başarırsa başbakanlık koltuğuna oturacak. Hristiyan Birlik partilerinin başbakan adayı Merz’i bu zorlu bir süreç bekliyor. Çünkü Merz’in demokratik partilerle bir hükümet kurup kuramayacağı sadece Almanya açısından değil, aşırı sağın yükseldiği Avrupa açısından da önem taşıyor. Ayrıca seçimlerden ikinci güç olarak çıkan aşırı sağcı Almanya için Alternatif’in (AfD) ABD’deki Trump yönetimi tarafından da desteklenmesi, Alman siyasetindeki gelişmeleri küresel dengeler açısından da kritik bir hale getiriyor.
Peki Almanya’nın en zorlu dönemlerinden birinde başbakanlık görevine talip olan Friedrich Merz kim?
Sözünü sakınmayan iyi bir konuşmacı olarak nam salan Merz, memleketi Kuzey Ren-Vestfalya eyaletindeki Sauerland bölgesinden geliyor. 69 yaşındaki Merz, bir Katolik ve babasının mesleğini seçmiş bir hukukçu. Siyasi kariyerinde iyi ve keskin bir konuşmacı olarak dikkatleri üzerine çeken Merz, 1989 yılında, henüz 33 yaşındayken, Avrupa Parlamentosu’na seçildi. Beş yıllık Avrupa deneyiminin ardından siyaseti Federal Alman Meclisi’nde sürdürmeye başladı.
Merz, 2000 yılında Hristiyan Birlik partilerinin meclis grup başkanı oldu. Ancak 2002 yılında bu görevi, kendisini görevden alan ve üç yıl sonra başbakan olan dönemin CDU lideri Angela Merkel’e bırakmak zorunda kaldı.
Merz’in aslında bu nedenle iki siyasi yaşamı var: Eski Başbakan Angela Merkel’den önce ve Merkel’den sonra. Merkel’in 2002 yılında CDU/CSU meclis grubunun başkanlığını, 2005 yılında da başbakanlık görevini devralmasının ardından Merkel’den daha muhafazakâr görüşlere sahip olan ve eski Başbakan ile pek iyi anlaşamadığı bilinen Merz, siyaset sahnesinden çekildi.
Siyaseti bırakmasının ardından özel sektöre geçen Friedrich Merz, 2005-2021 yılları arasında uluslararası bir hukuk bürosunda çalıştı. 2016-2020 yılları arasındaysa dünyanın en büyük küresel yatırım yönetimi şirketi BlackRock’ın yönetim kurulunda yer aldı. Merz’in bir finans devinde yıllarca lobicilik faaliyetlerinde bulunması bugün hâlâ kendisine yöneltilen eleştirilerden biri.
Merkel’in başbakanlığa aday olmamasının ardından Merz, 12 yıllık araya son vererek 2021 yılında Federal Meclis’e geri döndü. CDU liderliğine talip olan ve genel başkanlık seçimini iki kez kaybeden Merz, ancak 2022 yılındaki üçüncü denemesinde genel başkan seçilmeyi başardı. Eylül 2024’te de Merz’in başbakan adaylığı konusunda CDU ve CSU arasında uzlaşma sağlandı.
Angela Merkel’den muhafazakâr
Bir odaya girdiğinde hemen dikkatleri üzerine çeken Merz, cana yakın ve espritüel bir kişi olarak biliniyor. Ancak Merz’in sohbet ettiği veya tartıştığı kişilere tepeden bakması, bir siyasetçi olarak kendisine avantajdan ziyade dezavantaj sağlıyor. Merz’in lehine olmayan bir diğer önemli faktör de kadınların gözünde olumsuz bir imaja sahip olması. 1990’lı yıllarda kürtaj yasasının serbestleştirilmesi yasasına hayır oyu veren Merz’in 1997 yılında da evlilik içi tecavüzün diğer tecavüz vakaları gibi ceza kapsamına alınmasına yönelik önergeye hayır demesi, bugün peşini bırakmayan siyasi kararları arasında.
Bugün partinin muhafazakâr kanadını temsil eden Merz, nükleer enerji kullanımını, bürokrasinin azaltılmasını ve daha liberal bir ekonomi politikasını savunuyor. Ancak seçimlere haftalar kala Merz’in Almanya gündemine damgasını vurmasının nedeni bunlar değil, göç.
Daha sıkı bir göç ve iltica politikası talebini geçmişte de dile getiren Merz, “yabancılarla mevcut olan sorunlardan” da sıkça bahsetmiş bir siyasetçi. 2023 yılında verdiği bir röportajda, Merz, Almanya’daki Müslüman kökenli çocuklarla ilgili olarak “küçük paşalar” ifadesini kullanarak tepkileri üzerine çekmişti.
Ocak ayı sonunda ise Merz Almanya tarihine geçen bir gelişmenin altına imzasını attı. İltica ve göç politikalarının sertleştirilmesine yönelik talepler içeren önergesini aşırı sağcı AfD desteğini alarak meclisten geçiren Merz, Alman toplumunun sert tepkisini çekti. Merz’e toplumun çeşitli kesimleri tarafından aşırı sağı normalleştirme eleştirisi yöneltiliyor.
Bu oylama sonrasında ülkenin dört bir yanında Merz ve AfD karşıtı protestolar düzenlendi. Ancak son haftalarda yapılan anketler, Merz’in söz konusu hamlesinin ardından kayda değer bir oy kaybına uğramadığını ortaya koyuyor.