Milliyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’yi alçakça bir suikast sonucu kaybetmemizin üzerinden koca bir 44 yıl geçti.
Bu uzun sürede devlet adına, iktidarlar adına ne sözler verildi ama gerçek katiller yani tetiği çekme emrini verenler hep karanlıkta kaldı, tıpkı Türkiye’nin yakın geçmişine damgasını vuran benzeri cinayetlerde olduğu gibi.
İpekçi gazetecilikte bir ekoldü.
Milliyet’i Milliyet yapan, gazetecilikte bir okula dönüşmesini sağlayan isimlerin başında geliyordu.
Elbette, 44 yıl sonra onu saygıyla, sevgiyle ve özlemle anıyoruz.
Ama dürüst olalım!..
Göğsümüz gere gere, “İpekçi gazeteciliğini yaşatabildik, sahip çıkabildik” diyebiliyor muyuz
Yoksa utanarak başımızı öne mi eğiyoruz?
Ama töreni
İpekçi ölüm yıl dönümünde İstanbul’daki Zincirlikuyu Mezarlığı’nda anıldı.
Törende Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) adına konuşan Genel Sekreter Sibel Güneş, “Gazeteciliğe evrensel basın ilkelerini getiren, bu ilkeleri yazılı hale dönüştüren, muhabirliğe önem veren bir basın emekçisi olan TGC Başkan Vekili ve Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’yi anmak için bir aradayız. Abdi İpekçi’nin 44 yıl önce katledilmesinde rol oynayan siyaset-mafya ilişkilerini unutturmamak için bir aradayız” dedi.
Güneş şöyle devam etti:
“Abdi İpekçi, gazeteciliğini, halkın haber alma, bilgi edinme, gerçekleri öğrenme hakkına saygı göstererek yapmıştı. Doğruluğunu kontrol etmeden haber yayınlamamayı esas saydı. Abdi İpekçi’nin cinayetinde tetiği çektiren karanlık güçlerin hala ortaya çıkarılmamış olması günümüzde de gazetecilere yönelen tehditlerin sürmesinde önemli rol oynamaktadır. Abdi İpekçi cinayeti gazetecilik tarihi açısından bir dönüm noktasıdır. İpekçi’yi öldürenler, demokrasiye ağır bir zarar vermiştir. İktidar ve muhalefet temsilcileri bunu hiç unutmamalıdır. Günümüzde de demokrasinin tüm kurallarıyla işletilmesi için biz gazetecilerin görevlerini yapabilmesi gereklidir. Halktan, emekten, adaletten, özgürlüklerden yana olan gazetecilerin haber yapması engellenmemeli, gazeteciler siyasetçiler tarafından hedef gösterilmemelidir.”
Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi de konuşmasında TGC’ye ve Milliyet gazetesine tören için teşekkür etti.
İpekçi şunları söyledi:
“Kıymetli Orhan Erinç’e rahmetler dileyerek TGC’ye buradaki varlığı için teşekkür ediyorum. Cinayet dosyalarının yeniden açılması, bir arkeolog titizliğiyle çalışılması, tuzaklar kuran, engel olan, duvar ören, üzerine toprak örtenlerin ortaya çıkartılması ne iyi olurdu. Abdi İpekçi henüz 30 yaşına varmadan yazdığı bir yazıda ‘Vatana borç, ne yedek subay vazifesiyle başlar ve biter. Vatana borç hayatımızla kaimdir. Doğduğumuz gün başlar, öleceğimiz güne kadar devam eder’ diye yazmıştı. Gazetecilik vazifesi boyunca hep bu anlayış ve vicdanla yaşarken onun öleceği günü planlayıp canını almasalar ne iyi olurdu.”
Kimdir?
1929 yılında İstanbul’da doğdu. 1948 yılında Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. 1943-1948 yılları arasında Kırmızı-Beyaz ve Şut adlı spor dergilerinde yazı ve karikatürleri yayınlandı. Yeni Sabah (1948-1949) ve Yeni İstanbul (1950) gazetelerinde muhabir ve yazı işleri sekreteri olarak çalıştı. 1951’de İstanbul Ekspres Gazetesi’nde yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1954’de yeni bir atılımla biçim ve içerik değiştirerek yayın hayatına giren Milliyet gazetesinde genel yayın müdürü oldu. Aynı gazetede 1959’dan itibaren başyazar olarak da görev aldı. 1959’da Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanlığı görevinde bulundu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin başkanvekilliğini üstlendi. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) 2. başkanlığına seçildi. “Afrika, İhtilalin İç Yüzü”, “Liderler Diyor ki” ve “Dünyanın Dört Bucağından” kitapları yayımlandı. 1 Şubat 1979 tarihinde İstanbul Maçka’da evinin yakınlarında bir suikast sonucunda yaşamını yitirdi.
Manşet fotoğrafı: journo.com