Rusya, Afrika kıtasındaki nüfuzunu artırmak amacıyla çeşitli stratejiler geliştirmekte ve bu stratejilerden biri olarak nükleer enerji diplomasisini ön plana çıkarmaktadır.
Küresel enerji piyasalarında önemli bir aktör olan Rusya, Afrika’nın enerji açığını gidermek ve kıtanın sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasına katkı sağlamak amacıyla nükleer enerji projelerine yönelmektedir. Bu girişim, yalnızca Afrika’nın enerji altyapısını güçlendirmekle kalmayıp, aynı zamanda Rusya’nın gelecekte Afrika’da artan jeopolitik rekabet koşullarında stratejik avantaj elde etmesini amaçlamaktadır. Devlete ait ROSATOM gibi nükleer enerji şirketleri aracılığıyla yürütülen bu diplomasi, teknik ve ekonomik işbirliklerini desteklerken, aynı zamanda Rusya’nın Afrika’daki jeopolitik konumunu güçlendirme hedefinin bir parçası olarak da öne çıkmaktadır.
Rusya Federasyonu ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti arasında 2014 yılında imzalanan nükleer iş birliği anlaşması, iki ülke arasındaki “barışçıl atom“ alanındaki stratejik işbirliğini kapsamlı bir şekilde tanımlamaktadır. Anlaşma, Rusya’nın ROSATOM Ceo’su Sergey Kiriyenko ve Cezayir’in Enerji Bakanı Youcef Yousfi tarafından imzalanmıştır. Bu anlaşma, Cezayir’de nükleer santraller ve araştırma reaktörlerinin tasarımı, inşası, işletilmesi ve bakımını öngörmektedir.
Ayrıca, Cezayir tarafına transfer edilecek tüm teknolojiler, malzemeler ve ekipmanların yalnızca barışçıl amaçlar için kullanılacağı belirtilmektedir. Rusya ve Cezayir, uranyum yataklarının ortak araştırılmasını ve işletilmesini planlamakta, aynı zamanda radyoizotop üretimi ve nükleer teknolojilerin tarım, biyoloji, toprak bilimi, su kaynakları ve sanayi gibi çeşitli alanlarda kullanılmasını da öngörmektedir. Taraflar, Cezayir topraklarında radyasyon güvenliği konusundaki iş birliğini güçlendirecek ve Rusya, Cezayirli nükleer uzmanların eğitimine katkıda bulunarak Cezayir Nükleer Mühendisliği Enstitüsü’nün faaliyetlerini destekleyecektir.
Mısır ve Rusya arasında 19 Kasım 2015 tarihinde imzalanan anlaşma, Mısır’ın ilk nükleer Güç Santrali’nin (NGS) Rusya tarafından inşa edilmesini ve finanse edilmesini sağlamıştır. Anlaşma gereğince, nükleer altyapının geliştirilmesi, nükleer yakıt tedariki, tesis işletme, bakım ve onarımı gibi konularını kapsamaktadır. Ayrıca, kullanılmış nükleer yakıtın yönetimi, personel eğitimi ve nükleer standartların geliştirilmesi konularında da iş birliği yapılması kabul edilmiştir. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, bu projenin maliyetinin Dabaa santralinden 35 yıl boyunca elektrik üretimiyle karşılanacağını ve projenin barışçıl amaçlar doğrultusunda olduğunu vurgulamıştır. Es-Sisi, anlaşmanın, 31 Ekim 2015’te meydana gelen uçak kazasının (DAEŞ üstlemiş olsa da Mısırlı yetkililer tarafından yalanlanmıştır) ardından iki ülke arasındaki güçlü bağları ortaya koyduğunu belirtmiş ve bu projenin Mısır’ın nükleer endüstrisi için bir dönüm noktası olduğunu ifade etmiştir.
ROSATOM’un Genel Müdürü Sergei Kiriyenko, anlaşmanın dört adet 1.200 MW kapasiteli reaktörün inşasını ve işletilmesini kapsadığını açıklamış ve bu tesislerin Mısır’ı bölgesel bir nükleer teknoloji lideri haline getireceğini ifade etmiştir. Projenin ilk aşamasında, ilk 1,2 GW kapasiteli ünitenin 2026 yılında faaliyete geçmesi ve kalan üç reaktörün ise 2029 yılına kadar devreye alınması planlanmıştır. Dabaa Nükleer Güç Santrali (NGS) tam kapasite çalıştığında, Mısır’ın toplam elektrik üretiminin yaklaşık yarısını karşılayarak yaklaşık dört milyon Mısırlı haneye enerji sağlaması beklenmiştir.
Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin devrilmesinin ardından Mısır-Rusya ilişkileri diplomatik, ekonomik ve askeri açıdan güçlenmeye devam etmiş, bu nükleer anlaşma ile iki ülke arasındaki stratejik iş birliğinin bir parçası olarak görülmüştür. Şubat 2015’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin Mısır’a sadece bir nükleer santral inşa etmekle kalmayıp, aynı zamanda Mısır’da yeni bir nükleer enerji endüstrisi kurma konusunda da destek sağlayacağını açıklamıştır.
Bu bakımdan, Mısır’ın nükleer enerji kapasitesinin artırılması ve iki ülke arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmiştir. El Dabaa nükleer enerji santrali projesi jeopolitik ve ikili ilişkiler açısından büyük önem taşıyor. Rusya’nın Mısır’ın ilk nükleer enerji santralinin kurulmasına dahil olması, Afrika’daki stratejik etkisini artırma çabalarının bir parçası olmakla birlikte NGS talep eden Afrikalı ülkeler için Rusya’nın güvenilir bir ortak olarak rolünü pekiştirmektedir. Ayrıca, Mısır Cumhurbaşkanı es-Sisi’nin Rusya ile ekonomik, askeri ve enerji alanlarında bağları güçlendirme çabaları, Batı ittifaklarından belirgin bir kayma ve uluslararası ilişkilerdeki değişimi göstermektedir.
(Erkan Şahin, tasam.org)
Makalenin tamamını okumak için tıklayın