Türkiye’yi sarsan depremden geriye kalan en acı verici görüntülerin başında Mesut Hançer’in ölen kızı Irmak Leyla’nın elini tuttuğu fotoğraftı.
AFP muhabiri Adem Altan’ın çektiği fotoğraf kitaplar yazılsa anlatılamayacak bir acıyı yansıtıyordu.
Cumartesi günü tv100’de Ece Üner baba Hançer’le yayına çıktı.
En başta, kızını birkaç gün önce kaybetmiş bir babayı yayına çıkarmanın doğru olup olmadığı tartışılmalı.
Ama bunun ötesinde, zorlukla konuşan, ağlamamak için kendisini güç tutan bir babayı 14 dakika yayında tutmak, her soruda ona ölen kızını hatırlatmanın ne derece doğru olduğu kesinlikle sorgulanmalı.
“Beni bir başıma kuyuda bıraktı”, “Canımı ciğerimi söktü” diyen babaya Üner’in sorduğu sorular ve yayın sırasında kurduğu bazı cümleler şöyle:
-Buz gibi olmuş ellerini bırakmamış bir baba.
-O eli tuttuğunuz yer… Kendiniz çıkarmaya çalıştınız değil mi?
-Elini tuttuğunuz fotoğraf ne zaman çekildi?
-Bugün mezarının başına gittim. Oraya da gidiyorsunuz değil mi? Orada da elini bırakmak istemiyorsunuz…
-Biraz Irmak Leyla’dan bahsetmek ister misiniz? Nasıl bir kızdı? Ne olmak istiyordu Irmak büyüdüğünde?
-Ne yapacaksınız, burada yaşamaya devam mı edeceksiniz?
-Şu an nerede kalıyorsunuz?
-Konuşacak çok şey var ama boğazınıza düğümleniyor farkındayım…
-Sizin ona özel bir hitabetiniz var mıydı?
-Irmak mı derdiniz, nasıl çağırırdınız?
-Daha fazla zorlamak, daha fazla acısını deşmek içimden gelmiyor. O fotoğrafın hikayesi, geride bıraktığı enkaz böyle. Giden bir kızın ardından babasının sözleri bunlar.
Unutulmaması gerekiyor, önce insanız sonra gazeteci!..