Cuma, 27 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

AB Türkiye’nin stratejik hedefi

Gürsel Demirok
Son güncelleme: 21 Mart 2025 05:38
Gürsel Demirok
Paylaş
Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Konseyi Dönem Başkanı Polonya’nın Başbakanı Donald Tusk ile Külliye’de geçen hafta düzenledikleri basın toplantısında, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği konusuna değinerek,“Türkiye olarak AB üyeliğinin stratejik hedeflerimizden biri olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz” dedi.

Erdoğan “Avrupa Birliği güç ve irtifa kaybının önüne geçmek, hatta tersine çevirmek istiyorsa bunu ancak Türkiye’nin tam üyeliğiyle başarabilir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı kimi zaman yaptığı konuşmalarda, “Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik hedefi Türkiye’nin stratejik hedefidir ve bu yönde gayretlerimiz kesintisizdir” der. Bu kez de görüşünü tekrarladığı gözleniyor.

AB’ye üyelik her dönemde Türkiye’nin stratejik hedefi olmuştur ve bu hedef doğrultusunda adımlar atmıştır. Öte yandan, giderek uzayan üyelik sürecine karşı kamuoyumuzda haklı bir güvensizlik ve umutsuzluk mevcuttur.

Erdoğan’ın son dönemde verdiği demeçlerden, Türkiye’nin üyelik müzakerelerini canlandırılmasını beklediği görülüyor. Ankara, AB’nin de stratejik ve vizyoner tutum benimsemesi gerektiğini düşünüyor. Avrupa güvenliğinin sadece birliğe üye ülkelerin meselesi olmadığını savunan Ankara, Avrupa güvenliğine dair tüm adımların Türkiye’yle birlikte planlanmasının, Avrupa’nın yeni güvenlik mimarisinde Ankara’nın da söz sahibi olması gerektiği  görüşünde.

Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler, son yıllarda özellikle güvenlik ve savunma politikaları çerçevesinde yeni bir boyut kazanıyor. ABD Başkanı Trump’ın NATO’ya ilişkin belirsizlik yaratan beyanları ve Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarına yönelik eleştirileri, Ankara’nın güvenlik konularındaki duyarlılığını artırdığı görülüyor. Erdoğan’ın, Türkiye’nin NATO içindeki stratejik öneminden söz eden, Avrupa’nın savunma kapasitesinin yetersizliğini dile getiren açıklamaları da bu çerçevede değerlendirilmeli.

Avrupa güvenliği açısından stratejik öneme haiz Türkiye’nin, AB ile çeşitli konulardaki farklı yaklaşımları ilişkilerin daha sağlam zeminde yürümesini güçleştiriyor. Doğu Akdeniz, Suriye’deki gelişmeler ve göçmenler gibi konular Türkiye-AB ilişkilerinin güvenlik boyutunu daha duyarlı konuma getiriyor. Trump’ın Avrupa’ya yönelik tutumunun da Türkiye-AB ilişkilerini önümüzdeki süreçte nasıl etkileyebileceği sorusunu akla getiriyor.

Başta Almanya, AB’nin önde gelen ülkelerinin genel yaklaşımı, AB üyeliğine sıcak bakmadıkları ve  bugüne kadar yeterli ölçüde iş birliği yapmadıkları Türkiye ile iş birliğinin daha güçlendirilmesi yönünde. Türkiye’nin bölgesindeki stratejik öneminin daha arttığını kabul eden bu ülkelerin, Ankara ile dış politika, güvenlik ve ekonomi alanlarında iş birliğini daha geliştirmeyi hedefledikleri görülüyor.

Bu çerçevede, 20-21 Mart’ta Brüksel’de düzenlenecek Avrupa Birliği Zirvesi’ne, İngiltere, Norveç gibi ülkelerin yanı sıra Türkiye’nin de davet edildiği açıklandı. Zirveye Türkiye davet edilmiyordu. Toplantıda Ukrayna’ya destek ve Avrupa’nın savunma kapasitesinin güçlendirilmesi konularının da ele alınacağı anlaşılıyor.

Türkiye, son yıllarda AB’den uzaklaşmış bir ülke. Hatırlanacağı üzere, AB tarafından açıklanan tutum belgelerinde, Türkiye mültecileri barındırmaya devam etmesinden ötürü övülmekte. Türkiye’nin kilit öneme haiz bir ülke olduğu vurgulanmakta. Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir atmosferin ve Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinin AB açısından stratejik öneme haiz olduğu belirtilmekte. AB’nin ortak çıkar alanlarında birlikte çalışmaya hazır olduğu vurgulanmakta.

Avrupa Birliği, demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel haklar konularında ise Türkiye’ye sert eleştiriler yöneltmekte, uyarılarda, taleplerde bulunmakta. Giderek dozu artan bu eleştiriler, AB ile ilişkilerin yokuş aşağı indiğinin göstergesi niteliğinde. 21 Kasım 2024 ‘te bu köşede yer alan “AB Türkiye Raporu 2024” başlıklı yazımızda, Avrupa Birliği’nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu’nun bu doğrultudaki Türkiye Raporu değerlendirilmişti. O tarihten bu yana ülkemizde özellikle iç politika açısından yaşanan gelişmeler dikkate alındığında, önümüzdeki süreçte Komisyon’un hazırlayacağı raporun da farklı olmayacağını gösteriyor. 

Ancak son dönemdeki gelişmeleri göz önüne alan kimi çevreler, AB’nin güvenlik açısından yaşadığı sıkıntılara dikkat çekiyorlar. Ankara’nın arabulucu ve müttefik olarak öne çıkarıldığına ve Türkiye’nin Avrupa’nın içine alındığına işaret ediyorlar. Avrupa’nın, ABD’den bağımsız bir güvenlik yapısı oluşturmayı planladığı,”Avrupa Siyasi Topluluğu” olarak tanımlanan bu yapının “AB dışı ortaklarla birlikte çalışmayı önemli gördüğü”, bunun içinde Türkiye’nin de yer aldığını ifade eden bu çevreler, “İyi değerlendirebilirsek, AB’ye girebilecek kıvam ve kapasiteyi yakalamış bulunuyoruz. Müzakereleri tekrar açıp bu iş bitirelim diyebilecek kadar kendimizi kabul ettirebilmiş konumdayız. Türkiye’ye ihtiyaçları var. Avrupalılığımızı kabul etme noktasında gelebilirler” değerlendirmesinde bulunuyorlar. Ankara’nın da bu tür değerlendirmelere olumlu yaklaştığı görülüyor.

Ancak, Türkiye-AB ilişkilerine ilişkin böyle iyimser değerlendirmelerde bulunanlar olduğu gibi, sürece kuşkulu yaklaşanlar da var. Bu görüşte olanlar, Türkiye’nin AB üyeliğine çeşitli nedenlerle sıcak bakmayan üyelerin etkisindeki Avrupa Konseyi’nin yeşil ışık yakmaması halinde AB ile müzakerelerin başlamayacağını ve salt güvenlik gerekçeleriyle Türkiye’nin üyeliğe kabul edilmeyeceğini ifade ediyorlar. Bu görüşte olanlar,”… Şayet kurulabilirse, bağımsız bir Avrupa Ordusuna Türkiye’nin asker katkısı karşılığında vize, göçmenler vs. konularında bazı iyileştirmeler sağlanabilir. Ayrıca Türkiye’ye ‘Düşünce Ortaklığı’ gibi bir sıfat verilebilir. İktidarını sürdürme kararlılığında görünen Erdoğan belki böyle bir formülü kabul edebilir” değerlendirmesinde bulunuyorlar.

Gelinen aşamada, Avrupa’nın her ne kadar ihtiyacı olsa da, Türkiye’ye tam üyelik için kapıyı açacağına pek ihtimal verilmemekte. AB’nin tercihinin dış politika, ekonomi ve güvenlik konularında Türkiye ile ilişkileri geliştirme yönünde olacağı değerlendirilmekte. Türkiye’yi tam üye yapmadan, Türkiye’nin stratejik önemi ve Avrupa güvenliğine olası katkıları göz önüne alınarak, birliğe bir şekilde entegre edilmesi konusunda bir arayışın mevcut olduğu görülüyor. Bu amaçla çeşitli senaryolar üzerinde tartışıldığı söyleniyor. Arayış ve süreç devam ediyor. Bu arayışın Avrupa’yı hangi noktaya getireceği gelişmelerin seyrine göre belli olacak. Türkiye’nin de bu sürecin içinde aktif olarak yer aldığı gözleniyor..

Bu süreçten de istifade ederek Ankara’nın AB ile müzakerelerin canlandırılması konusuna ağırlık  vermesi öngörülüyor. Bu çerçevede “Kopenhag Kriterleri”nde ifadesini bulan Avrupa değerlerini Ankara’nın sahiplendiğinin dillendirilmesi önemli. Bu çerçevede, Komisyon raporlarında belirtilen eleştirileri de dikkate alarak Ankara’nın adımlar atması, henüz yerine getirilmeyen AB normlarına uyulması müzakerelerin canlandırılmasına yardımcı olabilir. Bu tür raporlarda yer alan eleştirilerin benzerlerinin ülkemizde de yapıldığı göz ardı edilmemeli.

Öz eleştirel bir yaklaşımla bu raporlarda yer alan görüşlerin değerlendirilerek gerekli adımların atılması, müzakerelerin canlandırılmasının yanı sıra iç kamuoyunda da olumlu yansımaları olacağı göz ardı edilmemeli. Bu yönde atılacak adımlar, iç cephenin güçlenmesi ve devam eden “çözüm süreci” dahil, çeşitli açılardan iç politikada bir rahatlamaya, istikrara yol açacaktır. Böyle bir gelişme dış yatırımları da özendirecektir. AB üyeliği stratejik hedefine daha yaklaştıracaktır.

Türkiye’nin AB üyeliğini stratejik hedef olarak gören Erdoğan’ın bu hedefi doğrultusunda kaydedilecek olumlu gelişmelerin ve Türkiye’nin Avrupa güvenliğine katkılarının etkilerinin  Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de görülebileceği  hatırda tutulmalı.

Fotoğraf: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eski Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’le.

İlgili yazı:

AB Türkiye Raporu 2024
EtiketlendiDiplomasiJeopolitik
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanGürsel Demirok
Takip et:
Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalarda referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .
Önceki Makale Uzayda “unutulan” adamlar
Sonraki Makale “Kayda Geçsin” YouTube’da

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Teriniz kuruduğunda umudunuz bittiğinde…

Dr. Nil Gönce
27 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

Siyasette kirli işler, ilişkiler…

Gürsel Demirok
26 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme potansiyeli

Yıldırım Aktuğan
23 Haziran 2025
Serbest Kürsü

“Kirli işler” ve “kirli ilişkiler…”

Gürsel Demirok
23 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?