“Çivisi çıkmış” halde bulunan Türk medyasında zincirin en zayıf halkalarını spor ve magazin haberciliği oluşturuyor.
Bu aslında günümüze özgü bir durum değil, spor ve magazin haberlerinde, örneğin siyasi haberlere göre her zaman bir kalite farkı vardı ama hiç olmazsa aradaki uçurum bugünkü kadar değildi. Nispeten seviyeli spor ve magazin haberciliği yapan gazeteler elbette vardı ama azınlıktı.
İnternet gazeteciliğinin yaygınlaşmasıyla durum daha da kötüye gitti hatta siyaset ve ekonomi haberlerine de sıçradı. Okura haberi tıklatmak için olmadık başlıklar, tuzak manşetler atılır oldu. Bunlar zaten herkesin bildiği gerçekler. Son zamanlarda yine spor medyasında çoğu aslında haber olmayan bilgi kırıntılarını okura okutabilmek için iki kelime çok kullanılır oldu: “İtiraf” ve “resmen.” Spor editörleri bu modanın tuttuğunu, daha doğrusu işe yaradığını düşünüyor olmalı ki, yerli yersiz, çoğu zaman gereksiz şekilde haberlerde mutlaka bu iki kelimeyi kullanıyor.
“İtiraf” ve “resmen” kelimelerin geçtiği başlıklar hemen her gün çıkıyor.
Pazar gününden bir örnek:
“Martin Skrtel’den itiraf! Pişman değilim.”
Zaten başlı başına sorunlu, kendi içinde çelişkili bir başlıklı haberi okuyoruz:
“Bir dönem ülkemizde Fenerbahçe ve Başakşehir formaları da giyen Martin Skrtel çarpıcı ifadeler kullandı. Rafael Benitez’in, Liverpool’dan ayrıldıktan sonra Napoli’nin başına geçtiğinde kendisini transfer etmek istediği ve Liverpool’un 10 milyon euroluk bir teklifi reddettiği hatırlatılan Slovak eski oyuncu, ‘Transfer yakın bile değildi çünkü Liverpool’da kaldım. Pişman değilim çünkü burada sekiz buçuk yıl oynadım. Kariyerimin ve hayatımın en güzel zamanıydı.”
Kısacası ortada “itiraflık” bir durum yok!
Yine pazar günü aynı gazetenin (Milliyet) spor sayfasından başka bir başlık:
“Hakan Ericson’dan Türkiye itirafı! ‘Sonuca biraz şaşırdık.”
Faroe Adaları’nın teknik direktör sorumlusu olan Ericson aslında Türkiye-Lüksemburg maçının berabere bitmesinden duyduğu şaşkınlığı anlatıyor. Türkiye rakibinden güçlü olduğuna göre bu sonuç evet şaşırtıcı ama itiraf bunun neresinde?
Daha eskilerden bir örnek: “Tuchel’den itiraf! Saygı duyuyorum.” Konu ne diye soracak olursanız… O dönemde PSG teknik direktörü olan Thomas Tuchel Başakşehir karşılaşmasından sonra bunları söylemiş yani son derece kibar, sportmence konuşmuş, rakibini onore etmiş ama bu başlığı kullanan milliyet.com.tr’ye göre bu aslında bir itiraf!
Başka bir örnek: Türkiye-Hırvatistan karşılaşmasının ardından hürriyet.com.tr’nin attığı başlık: “Cenk Tosun’dan gol itirafı! ‘Beni çok mutlu etti’ Nasıl yani?! Futbol oynayanlar mahalle maçında bile gol atsa sevinir, değil ki milli maçta, bunun nesi itiraf ki? Yine milliyet.com.tr’den yeni bir örnek: Gazete internet sayfasında .Real Madrid’in dünyaca ünlü Brezilyalı yıldızı Marcelo’nun takımdan ayrılacağının “resmen” duyurulduğunu ve Fenerbahçe’nin futbolcuyu transfer edebilmek için “resmen” girişimlere başladığını yazıyor.
“Resmen” denildiğine göre, açıklamanın Real Madrid ve Fenerbahçe tarafından yapılmış olması gerekir. Peki kaynak neymiş? El Mundo Deportivo gazetesi! Yani Milliyet bir gazete haberini resmi açıklama kabul ediyor. Tabii aslında etmiyor, etmiş gibi yapıyor. Bu tür başlıkları atan editörler “itiraf”ın da, “resmen”in de ne anlama geldiğini bal gibi biliyor ama okuyucuyu yanıltmak için bu kelimeleri özellikle kullanıyor.
Aslında bu tür tuzakları boşa çıkarmak okur olarak bizim elimizde. Bu başlıkları taşıyan haberleri tıklamazsak “uyanık” editörler mecburen pes edecek.