Arktik bölgesi, iklim değişikliğinin en somut etkilerinin görüldüğü alanlardan biridir.
Son 40 yılda yaz aylarında deniz buzunun %40 oranında küçülmesi (Overland &Wang, 2019, s. 12), yalnızca ekosistemleri değil, aynı zamanda küresel ekonomi ve uluslararası hukuku da derinden etkilemektedir.
Buzulların erimesi, Asya ile Avrupa arasındaki taşımacılığı Süveyş Kanalı üzerinden 21.000 km yerine Kuzey Deniz Rotası (NSR) üzerinden yaklaşık 12.800 km’ye düşürmektedir (Lasserre & Têtu, 2020, s. 9). Bu rota, navlun süresini 45 günden30güne kadar kısaltarak Çin’in ihracat ekonomisine yıllık milyarlarca dolar tasarruf sağlayabilecek potansiyele sahiptir.
Çin’in 2018’de yayımladığı Arctic Policy White Paper belgesinde duyurduğu Kutup İpek Yolu vizyonu, işte bu jeoekonomik dönüşümün merkezinde yer almaktadır. Yatırımların Ölçeği Çin’in Arktik yatırımlarının en çarpıcı boyutu enerji sektöründedir. Yamal LNG projesi 27 milyar dolar değerinde olup, Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC) %20, İpek Yolu Fonu %9,9 paya sahiptir. Projenin 2017’de devreye girmesiyle birlikte yıllık 16,5 milyon ton LNG kapasitesi sağlanmıştır (Henderson & Mitrova, 2020, s. 14).
2019’da başlatılan Arctic LNG2 projesi ise 21 milyar dolar değerinde olup, CNPC ve CNOOC her biri %10’luk paylarla projede yer almaktadır. Bu tesisin yıllık üretim kapasitesi 19,8 milyon ton LNGolarak planlanmıştır (Lunden & Fjaertoft, 2021, s. 48). Çin bankaları, yalnızca Arctic LNG2 için 2,5 milyar euro kredi sağlamış; toplam finansman paketi ise 9,5 milyar euroya ulaşmıştır (Overland& Kubayeva, 2020, s. 210). Bu rakamlar, Çin’in Arktik yatırımlarında yalnızca sermaye sağlayıcı değil, aynı zamanda stratejik aktör konumunda olduğunu göstermektedir.
Sabetta Limanı, Çin’in katkısıyla inşa edilmiş ve 2017’de açılmıştır. Bu liman yılda 17,5 milyon ton LNG ihracat kapasitesiyle Arktik’teki en büyük liman altyapısıdır. Limanda 15’ten fazla LNG taşıyıcı gemi (Arc7 sınıfı) işlemektedir ve bu gemiler -50°C’ye kadar buz koşullarında faaliyet gösterecek şekilde tasarlanmıştır (Sørensen & Klimenko, 2019, s. 22).
Çin’in COSCO şirketi, 2019’da NSR üzerinden 31 ticari sefer gerçekleştirmiştir; bu sayı 2010’daki yalnızca 4 seferle karşılaştırıldığında dramatik bir artış göstermektedir (Exner-Pirot, 2021, s. 8). Bu artış, yalnızca ticaret hacmindeki büyümeyi değil, aynı zamanda hukuki tartışmaların da yoğunlaşmasını beraberinde getirmektedir.
Çin’in “yakın-Arktik devleti” söylemi, uluslararası hukukta tanınan bir statü değildir. UNCLOS, devletleri kıyıdaş (coastal), kara ile çevrili (land-locked) ve genel uluslararası toplum olarak kategorize eder. Çin’in kendi kendine atfettiği bu statü, kıyıdaş devletlerin egemenlik haklarıyla çelişmektedir. Kanada’nın Kuzeybatı Geçidi üzerindeki sıkı kontrolü veya Rusya’nın NSR üzerindeki izin sistemi, bu tür “yakın-Arktik” söylemlerine doğrudanmeydan okumaktadır (Wegge, 2020, s. 45).
(Ferdi Güçyetmez, tasam.org)
Makalenin devamını okumak için tıklayın
Orijinal fotoğraf: dev.atorus.ru
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: