Hem barışa hem demokrasiye emanet olun, geçmiş acıların da esiri olmayın!Hasan Cemal (T24)
“2010 yılı yaz aylarında bir gün.
Zarif doruğundan yaz kış karın
eksik olmadığı Sümbül Dağı‘nın eteklerinden Hakkari’yi seyrediyorum.
Çabuk adımlarla bana doğru geliyor.
Başı yemenili yaşlı bir kadın,
Adı Hizu…
Çukurca’nın Kavuşak köyünden
Hakkari’nin kenar mahallesindeki
bir gecekonduya devlet zoruyla
göç ettirilen bir köylü kadını…
“Yaz evlat” diye söze giriyor:
Biz barışa susamışız.
Dağdaki gerilla da, asker de
bizim çocuklarımız. Barışa sahip çıkın,
mahkumları affedin.
Yüreğinden dökülen sözcüklerini
şöyle noktalıyor Hizu Teyze:
Barışa emanet olun!“
Yeni süreç nasıl işleyecek?-Abdulkadir Selvi (Hürriyet)
“Ve başardık.
PKK silah bırakma kararı aldı ve kendini feshetti.
Kandil’den yapılan açıklamada, “12. PKK Kongresi, PKK’nın örgütsel yapısını feshetme ve silahlı mücadele yöntemini sona erdirme kararı almıştır” denildi.
Böylece bir dönemin sonuna gelindi. Bir devir kapandı. Yeni bir devir açıldı.
O nedenle 12 Mayıs 2025 bu açıdan tarihi bir gün. Bunu biz başardık. Ülkemizi böldürmedik. Ayrı bir devlet kurdurmadık. 50 yıl içinde çok ağır bedeller ödedik. Şehitler verdik. Ama netice itibarıyla PKK’nın silah bırakmasını ve kendini feshetmesini sağladık.
İngiltere IRA’yı bitirdi. Ama en büyük destekçileri ABD oldu. İngiltere Başbakanı Tony Blair, “ABD Başkanı Bill Clinton benden daha fazla çaba gösterdi” dedi.
İspanya, ETA sorunun çözdü. Ama Fransa başta olmak üzere Avrupa Birliği güçlü bir şekilde destek verdi.
Ama biz bunu kendi başımıza başardık.
Hem de ABD’ye, İngilizlere, İsrail’e ve İran’a karşı başardık. O nedenle 12 Mayıs 2025 tarihini bir yere kaydedin diyorum.”
Bir Erdoğan devrimi daha: PKK kendini feshetti-İhsan Aktaş (Yeni Şafak)
“Bu yazıya neden bu başlıkla başladım? Çünkü ülkemizde büyük devrimler oluyor. Devlet, büyük bir devlet olarak yeniden kuruluyor. Ancak sanki bütün bu olup bitenler kendiliğinden oluyormuş gibi bir hava oluşuyor. Jeopolitik olarak bu kadar riskli, diplomasi, ekonomi ve enerji yollarının kavşağında bulunan bir ülkeyi kimse kendi haline bırakmaz; nitekim iki yüzyıl boyunca da bırakmadılar.
Yirmi yıl önce Türkiye, altyapısını ve kalkınmasını tamamlamaya niyet ettiğinde, attığı her adım başka bir adımı getirdi. Ulaşımla başlayan bu serüven; sağlık ve diğer hizmetlerle devam etti, şehirlerde altyapıya büyük kaynaklar ayrıldı.
AK Parti’nin gerçekleştirdiği en büyük devrim ise demokrasi devrimidir. Cumhuriyet Halk Partililer ne kadar cumhuriyetin kurulmasıyla övünseler de, kurdukları cumhuriyeti demokratikleştiren AK Parti ve Sayın Erdoğan’ın devrimleri olmuştur. AK Partililer, cumhuriyeti demokratikleştiren parti olarak kendileriyle gurur duyabilirler.”
Türkiye’ye tehdit sona erer mi?-Fikret Bila (halktv.com.tr)
“Terör örgütü PKK, kurucusu Abdullah Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda silah bırakma ve kendini feshetme kararı aldı.
PKK’nın silahları bırakması ve kendini feshetmesi önemli bir karar.
Terör bir insanlık suçudur.
Terörün siyaset aracı olarak kullanılması en kötü yoldur.
Bir terör örgütünün silah bırakıp feshedilmesi elbette olumlu bir gelişmedir.
Bu karar evlat acısıyla yanmış şehit annelerinin yüreğini ne kadar rahatlatır bilinmez.
PKK’nın silah bırakması ve feshedilmesi Türkiye’ye yönelik tehdidi ortadan kaldırır mı?
Bu soruya rahatlıkla “evet” demek mümkün değil.
PKK tek bir örgüt değil.
Suriye’de, İran’da, Irak’ta devamı örgütler var.
Suriye’de YPG, İran’da PJAK, Irak’ta PÇDK, PKK’nın kurduğu terör örgütleri.
Ayrıca yine Öcalan tarafından kurulan ve bu dört terör örgütünü de kapsayan KCK (Kürdistan Halk topluluğu) örgütü var.
Bu örgütün de lideri yine Öcalan.
KCK Sözleşmesi’nde yazıldığı gibi örgütün nihai amacı Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de koparılacak dört parça üzerinde Birleşik Bağımsız Kürt Devleti’ni kurmak.”
PKK Kongresi’nden çıkan metnin düşündürdükleri-Fehmi Koru (Karar)
“Biz “PKK kongresini yaptı ve kendisini feshetti” diyoruz, ama PKK’nın kendisi, duyurduğu metinde, * “PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdığını” * açıklıyor…
O kadar…
Dün açıklanan ‘kongre kararı’, Ekim ayından bu yana süreci devlet adına yönetenler tarafından, acaba nasıl karşılanmıştır?
Kararı kaleme alanlar, yazdıklarının karşı tarafın hoşuna gidip gitmeyeceğini fazla dert etmemiş gibiler…
PKK, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’ni yeniden yazma çabasında.
Metni kaleme alanlar açısından, Cumhuriyet’in ilk döneminde, ülkenin kendi vatandaşlarına * ‘soykırım’ * uygulanmış bulunuyor. Metinde, Lozan Antlaşması (1923) ve ondan bir yıl sonra kabul edilen TC Anayasası’nın, Kürtler’in ‘inkarına’ ve hatta ‘imhasına’ yol açtığı ileri sürülüyor.
Devlete atfedilen ‘soykırım ve asimilasyon politikaları’, PKK’ya göre, o yıllarda başlamış…
Örgütün, bizim 1980’lerde Abdullah Öcalan’la irtibatladığımız kendi tarihlerini de o yıllardan itibaren başlattığı anlaşılıyor…
Bu toprakların insanlarının tarih yazımını kendi isteklerine uygun hale getirmeyi sevdikleri bilinir zaten.
Keşke böyle etraflı tarih tahlilini işin uzmanlarına bıraksalardı da, toplum bu iddiaları onlardan işitseydi.”
Soma’ya bir tekme daha-Timur Soykan (BirGün)
“Bugün, Soma Maden Katliamı’nın 11. yıldönümü. 13 Mayıs 2014’te para hırsıyla, aç gözlülükle 301 madenciyi katlettiler. Soma Davası’nda patron Can Gürkan’ın işçileri ölümüne çalıştırdığı ortaya çıkmıştı. Bu madenleri işleten Park Madencilik, 2009 yılında sürekli çıkan yangınlar nedeniyle üretimi bırakmıştı. Soma Maden İşletmeleri A.Ş. bu madenlerin işletmesini almış ve kısa sürede hiçbir güvenlik önlemi almadan üretimi 2.5 kat arttırmıştı.
Madencilerin çalıştığı alan eski imalatlar çevriliydi ve yalıtım yapılmayarak facianın yolu döşendi. Madendeki pek çok alanda sensör yoktu, olanlar eski ve yetersizdi. Galerinin kendi havalandırma sistemi yoktu. Üretim sahasını dolaşan hava buraya doluyordu ve tek çıkışı vardı. Acil çıkış merdivenleri çok dardı. Makineler yolları kapatıyordu. Faciadan 3 yıl önce, bu galeride yeni bir acil çıkış yolu yapılmasına karar verilmiş ama patron paraya kıyamamıştı.
Madendeki elektrik sisteminde kablolar ve teçhizat alev sızdırmaz değildi, eski ve yetersizdi. Ocak içi kavşak bölgelerinde hava ölçüm istasyonları bile yoktu. Madenciler için hayati önemdeki gaz maskelerinin filtreleri paslanmıştı. 2 bin 953 karbonmonoksit ferdi kurtarma maskesinin 2 bin 678 tanesinin kullanım süresi dolmuştu. Ölen madencilerin çoğunda gaz maskesi yoktu.”
PKK açıklaması devletin perspektifiyle uyumlu mu?-Aytunç Erkin (Nefes)
“6 yıl önce, 1979’da…
İçişleri Bakanlığı’nda bir grup tarafından hazırlanan 155 sayfalık “Doğu Raporu” dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e sunulur. Raporu hazırlayan komisyon, yakın bir gelecekte bölgenin kırsal kesiminde silahlı çatışmanın başlayacağı ihtimalinden söz eder. ‘Mevcut Durum” başlığı altında toplam 38 ayrılıkçı örgüt olduğu tespiti yapılırken, bunlardan birinin 38 örgütün en güçlüsü haline geldiğinin altı çizilir.
Evet… Ankara Çubuk Barajı’nda 1973 yılında ilk toplantısını yapan, 1978’de de PKK adını alan örgüt dün “kendisini feshetti”, “silahları bıraktı.” Bu açıklamayı yaparken de “ideolojik” bir metin kamuoyuyla paylaşıldı. En tartışılan bölümdeyse; “Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’ndan alan Kürt inkar ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı” denildi.
Ankara’da görüştüğüm önemli bazı isimler “Metnin her vurgusunun devletin perspektifiyle doğrudan uyumlu” olduğunun altını çiziyor. Diyorlar ki:
Metin açık anlamı itibarıyla;
Türk soluna tam bağımsız Türkiye’nin önemini hatırlatıp açıkça “sizin devrimcileriniz bunun için canını verdi” diyor.
PKK tarihsel misyonunu tamamladı çünkü inkar, soykırım ve asimilasyon politikaları son buldu.
Öcalan’ın yaklaşımı “Kürt ve Türk halkının kurucu öğe olması” biçiminde çerçevelenmiş.”
Tasfiye olursa, ne kadar sürer?-Didem Özel Tümer
“PKK kongre yaptığını ve “tarihi kararlar aldığını” duyurdu ama asıl duyulması beklenen henüz söylenmedi.
Örgütün lideri Öcalan, 27 Şubat’taki çağrısında; “Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” dedi. Yani fesih kararı ve tasfiye süreci duyulmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli ve DEM Sözcüsü’nden gelen sinyaller bir “arıza” beklenmediğine işaret ediyorsa da temkinin elden bırakılmadığı görülüyor. Zira şubat, mart, nisanın sonu derken kongrenin toplandığı haberinin gelmesi 9 Mayıs’ı buldu. Bizatihi bu bile ihtiyatlı açıklamalarla ilerlenmesi gereğine basit bir örnek.
Ankara’da, 3 Mayıs’tan bu yana ‘ha bugün ha yarın’ diyenler vardı. DEM Partili Sırrı Süreyya Önder’in tam o gün vefat etmesinin kongre tarihinde bir etkisi oldu mu teyit edemedim. Tıpkı Önder’in vefatından sonra öğrendiğimiz suikast girişimi gibi kongreye ve kararların arka planına ilişkin detaylar konusunda da harın geçmesine ihtiyaç var.”
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: