Ticaret savaşları ne dünya ne de ABD için yeni. İktisadi ve teknolojik rekabetin aracı veya yolu.
ABD ve AB arasında şarap, jambon, hardal ve daha önemlisi hizmet ticareti üzerinden zaman zaman fena halde kızışan ticaret savaşları, Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) koşullu üyesi haline geldiği 2002 yılından bu yana zaten daha karmaşık ve çok boyutlu hale gelmişti.
Ama ticari tarifelerle bunun hemen her ülkeye ve ürüne karşı tırmandırılarak günlük, hatta saatlik değişikliklerle sürdürülen, üstelik bir gaz verilip, bir frene basılan karşılıklı restleşme yeni. Tarife savaşları, kurallı ilişkilere dayanan ve aynı zamanda ticari bloklarla yan yana yaşamayı öğrenmiş dünyada yatışmıştı.
Ama ticaretin, Trump tarafından kurallarla değil, yakın ve uzak komşularla yapılan müzakerelerle biçimlendirilmek istenmesi, 2016-2020 arasındaki başkanlığı döneminde de görülen bir yöntem olduğu için yeni değil.
Yeni olan, açıklanan tarife oranlarının keyfiliği kadar, açıklanma şekli ve tarifeler üzerinden pazarlığa indirgenmiş olması
Tarife oranları şimdi, açık bir siyasi güç mücadelesi aracı. İlginç olan sadece tarifelerin gündemde olması. Oysa tarife dışı engellerin ticareti zorlaştırıcı, engelleyici, caydırıcı ve saptırıcı rolü göz ardı edilmekte
Üstelik sadece mal ticareti konu olduğu için 1990’lı yıllardan itibaren dünya ticaretinde fevkalade önemli payı olan hizmet ticareti söz konusu değilmiş gibi bir hava estiriliyor.
Dış ticarette tarife ve tarife dışı engeller genellikle üretim sektörleri tarafından talep edilir. Tarım, tekstil ve başka iş gücü yoğun sektörler tarife dışı engel talep ederken, yüksek teknoloji kullanan ve çok uluslu şirketlerin bulunduğu sektörler, küresel ticarette engelsiz koşu ister. Hizmet ticareti bazı alanlarda mütekabiliyet esası üzerinden yürüdüğü için çoğu kez taraflar arasında müzakereleri gerektirir. Bankacılık ve sigortacılık bu sektörlere iyi birer örnektir.
Öte yandan, aynı anda dünya piyasalarına açılır. Turizm, otel zincirleri hukuk, muhasebe ve denetim şirketleri ve uluslararası perakende ticaret, radyo, televizyon ve sağlık hizmetleri de bu tür ticaret için verilebilecek örneklerdir.
Bunların dışında moda, sinema, müzik, fikri düşünce hakları, telif, lisans gibi konular yanı sıra sınır aşırı deniz, kara, hava ve deniz yolu taşımacılığı, petrol ve doğal gaz boru hatları, elektrik, su ve silah, lisans ve patent ticareti de yine anlaşmalar üzerinden yürütülen ticarete örnektir.
Şimdi böylesine çoklu bir tabloda, Trump’ın sadece mal ticareti üzerinden yürüttüğü ve rüzgârın yönüne bağlı tarife politikasının ne kadar sınırlı olduğu apaçık ortadadır.
(Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu, tasam.org)
Makalenin devamını okumak için tıklayın
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: