“Soğuk Savaş”ın sona ermesinden bu yana Birleşmiş Milletler’in çatışma yönetimindeki rolü önemli ölçüde değişmiştir.
Özellikle Balkanlar’daki çatışmalar, BM’nin yaklaşımında bir dönüm noktası olmuş, pasif bir duruştan daha doğrudan bir müdahaleye geçiş yaşanmıştır. 1999’da BM Güvenlik Konseyi’nin 1244 sayılı kararı doğrultusunda Kosova’da geçici bir yönetim kurulması, bu dönüşümün en belirgin örneklerinden biridir. Bu karar doğrudan bağımsızlıktan bahsetmese de, zamanla Kosova’nın 2008’de tek taraflı bağımsızlık ilanını kolaylaştıran bir özerklik temelini oluşturmuştur.
Bu çalışma, Birleşmiş Milletler genel sekreterleri, özellikle Kofi Annan ve Ban Ki-moon’un raporlarını derinlemesine analiz ederek, bu belgelerin Kosova’nın bağımsızlığa geçiş sürecini nasıl etkilediğini incelemeyi amaçlamaktadır. Resmi olarak tarafsız kalan bu raporların, uluslararası toplumu bağımsız bir Kosova’yı kabul etmeye nasıl hazırladığı sorusuna odaklanacağız. Bu analiz, dönemin uluslararası siyasi ve diplomatik bağlamını göz önünde bulundurarak BM raporlarının incelenmesine dayanmaktadır.
Bu makale, 1999 ile 2008 yılları arasındaki BM Genel Sekreter raporlarını nitel bir analiz yaklaşımıyla incelemektedir. Belgeler, özerklik, insan hakları, kurumların güçlendirilmesi ve siyasi çözüm unsurları gibi önemli meseleleri ayrıntılı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Bu çalışma, Birleşmiş Milletlerin Kosova’daki geçici yönetim sürecine ilişkin periyodik raporları, 12 Temmuz 1999, 23 Aralık 1999, 17 Kasım 2004, 23 Mayıs 2005 ve 3 Ocak 2008 tarihli raporları incelemektedir.
Birleşmiş Milletler genel sekreterlerinin 1999-2005 yılları arasındaki raporları, 1244 sayılı karara uygun olarak Kosova’nın geniş özerkliğine odaklanmaktadır. Ancak dikkatli bir okuma, bağımsızlığa giden yolu açan bazı ince detayları ortaya koymaktadır.
Kofi Annan liderliğinde hazırlanan ilk raporlar, örneğin 12 Temmuz 1999 tarihli rapor, demokratik kurumların inşası ve hukukun üstünlüğünün teşvik edilmesi gerekliliğini vurgulamaktadır. Bu raporlar özerklik üzerine yoğunlaşsa da kullanılan dil, Kosova’nın Sırbistan’dan giderek ayrıştığını göstermektedir. Örneğin, “özerk yönetim” ve “yerel kurumların geliştirilmesi” vurgusu, Kosova’yı Sırp etkisinden uzaklaştırma çabasını yansıtmaktadır, ancak bu durum doğrudan bağımsızlık hedefi olarak sunulmamıştır.
2005’ten itibaren Ban Ki-moon döneminde, raporlar bağımsızlığa daha sıcak bir yaklaşım sergilemiştir. Örneğin, 3 Ocak 2008 tarihli rapor, Kosova’nın “yeterli siyasi olgunluğa” ulaştığını ve kendi işlerini yönetebildiğini belirtmektedir. Bu ifade, Kosova’nın gerçek olarak bağımsızlığa hazır olduğunu ima etmektedir. Ayrıca, raporların bölgesel istikrar ve Kosova’nın Avrupa entegrasyonuna vurgu yapması, Sırbistan’dan açıkça bahsetmeden bağımsız bir Kosova fikrini normalleştirmiştir.
Genel sekreterlerin raporları, uluslararası kamuoyunun şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Kosova’nın yönetişim alanındaki ilerlemelerini vurgulayarak, BM üye devletlerini bağımsızlık ilanını kabul etmeye hazırlamışlardır. Bu etkinin en belirgin örneği, 2008’deki tek taraflı bağımsızlık ilanı sonrasında birçok Batılı ülkenin verdiği ılımlı tepkilerdir.
Birleşmiş Milletler genel sekreterlerinin raporlarının analizi, Kosova’nın bağımsızlık sürecindeki kritik rolünü ortaya koymaktadır. Bu raporlar hiçbir zaman açıkça bağımsızlığı desteklememiş olsa da, uluslararası toplumun gözünde önce özerk, sonra bağımsız bir Kosova fikrinin meşrulaşmasına katkı sağlamıştır.
Bu çalışma, BM’nin resmi belgelerinin uluslararası diplomasideki önemini ve açık bir tavır almadan algıları nasıl etkileyebileceğini vurgulamaktadır. Gelecekteki araştırmalarda, benzer süreçlerin Filistin veya Kırım gibi bağımsızlık arayışındaki diğer bölgelerde nasıl geliştiğini incelemek ve bu bağlamlarda uluslararası kuruluşların rolünü karşılaştırmak faydalı olabilir. Bu nedenle, BM’nin Kosova ile ilgili raporları sadece idari belgeler değil, aynı zamanda Balkanla’rın tarihini şekillendiren diplomatik araçlardır.
Makale, BM genel sekreterlerin raporlarına dair betimleyici bir analiz sunmaktadır, ancak metodoloji ve raporların sınırları açısından eleştirel değerlendirme eksiktir.
Raporları, resmi açıdan tarafsız olmalarına rağmen, BM Güvenlik Konseyi içindeki siyasi dinamikleri yansıtan kurumsal bir çerçevede hazırlanmıştır ve büyük güçler arasındaki jeopolitik dengelerden etkilenmektedir. Örneğin, raporlar açıkça bağımsızlığı önermese de, Kosova’nın kurumsal başarılarına yapılan vurgu dolaylı bir destek olarak algılanabilir. 12 Temmuz 1999 tarihli raporda şu ifade geçmektedir:
“Kosova’da esaslı bir özerklik ve anlamlı kendi kendine yönetim kurulmasını sağlamak.”
Bu ifade, 1244 sayılı karara uygun olsa da, özellikle Yugoslavya’nın dağılması bağlamında bağımsızlık fikrine örtük bir destek olarak yorumlanabilir. Ayrıca, bazı raporlarda kullanılan
“Kosova’nın uluslararası sınırları” ifadesi, 1244 sayılı kararın Yugoslavya’nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü vurgulamasına rağmen, Kosova’nın sınırlarının Sırbistan’dan bağımsız bir şekilde tanınmasına yönelik örtük bir kabul olarak görülebilir.
Makale, sürecin Batılı yorumuna odaklanmakta ve Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıkan ülkelerin, örneğin Rusya ve Sırbistan’ın bakış açısını dikkate almamaktadır. Bu ülkelerin görüşlerine katılmak zorunda olmamakla birlikte, dengeli bir analiz için bu perspektiflerin de değerlendirilmesi gerekir.
(Merve Gül Öcalan, tasam.org)
Makalenin devamını okumak için tıklayın
Fotoğraf: albaniandailynews.com