2024 bitti, 2025 kapıda. Ülkenin gündemindeki önemli sorunlar, konular 2025’e havale ediliyor.
Ekonomik kriz ve bu krizin üstesinden gelmek için alınan tedbirler 2025’e havale edilen sorunların başında geliyor. Kriz ve izlenen kemerleri sıkma politikası halkı canından bezdirmiş durumda. Alınan tedbirlerin arzu edilen sonuçları doğurup doğurmayacağı belirsiz. 2025’te de bu belirsizliğin devam edeceği söylenebilir.
Bütçe görüşmeleri nedeniyle geri plana itilen Anayasa değişikliği konusunun 2025’te tekrar gündeme getirilmesi bekleniyor. 2028 öncesi cumhurbaşkanı adaylarının netleşmesi, erken seçim ihtimali, çözüm süreci, Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’ye etkisi, bu bağlamda Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmeleri, PKK/YPG’nin akibetinin ne olacağı konusu önümüzdeki yılda da ülke gündemini işgal edecek konular arasında görülmekte.
Ekonomik krizle baş etme işini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e havale eden AKP kurmaylarının şu sıralar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olması konusuna odaklandıkları görülüyor. Bu çerçevede kurmayların, 2028 sonrasına ilişkin seçenekleri tartıştıkları anlaşılıyor. İlk seçenek doğal olarak Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına yeniden aday olmasının yolunu açmak. Anayasa’nın bu amaçla değiştirilme olasılığı zor görünüyor. TBMM’nin 2027 sonbaharında erken seçim kararı alması Erdoğan’a yeniden aday olma yolunu açacak en arzu edilen en güçlü seçenek olarak değerlendiriliyor.
Seçimlerin o tarihte yapılma olasılığını bu köşeden daha önce de dile getirmiş, alınan ekonomik önlemlerin sonuçlarının o tarihlerde görülebileceğine dikkat çekmiştik. TBMM’den gerekli kararın çıkarılabilmesi için uygun adımların da o tarihe kadar atılabileceğini ifade etmiştik.
Gelinen noktada, kendini ruhen AKP’li gören “6’lı Masa” ortaklarından Ahmet Davutoğlu’nun partisinden AKP’ye transferlerin şimdiden başladığı görülüyor. Hatta Davutoğlu’nun, Erdoğan’ın aday olamaması durumunda Cumhurbaşkanı adaylığını arzuladığından da söz ediliyor. Gönül bu, arzular. Gönlün kime kayacağı, neyi arzulayacağı belli olmaz. İçimizde Mustafa Kemal’in öğütlerini unutup, Enver Paşa vari arzular taşıyanlar dahi var. Bu itibarla Davutoğlu’nun bu arzusunu da anlayışla karşılamak gerekir.
Erdoğan’ın aday olmaması durumunda AKP içinden başka aday arayışına girilmesi beklenir. Bu çerçevede ilk akla gelen isimlerden biri Dışişleri Bakanı Hakan Fidan. Dışişleri Bakanı olarak Fidan’ın son dönemde sergilediği performans ile pek çok çevrenin dikkatini çektiği görülüyor. Yapılan kamuoyu araştırmalarında 2028 sonrası olası adaylar arasında Fidan’ın da adı geçiyor.”Fidan aday olabilir mi?” başlığı ile altı ay önce kaleme aldığım bir yazımla ilgili yapılan kimi yorumlar “neden olmasın” yönündeydi.
Öte yandan, Suriye’deki gelişmeler bağlamında Erdoğan’ın kamuoyu desteğinin arttığından söz eden kimi çevreler, 2025 içinde erken baskın seçime giderek kamuoyu desteğini seçim başarısına dönüştürebileceği olasılığından da söz etmekteler. İçinde bulunulan zor ekonomik koşullar altında Erdoğan’ın böyle bir karar almasına ihtimal verilmemekte.
Keza Suriye’deki durumun önümüzdeki dönemde ne yönde gelişeceği şu aşamada kestirilememekte. Türkiye Suriye’deki yeni yönetime dostluk elini uzattı. Yeni yönetim de uzatılan bu dostluk elini tuttu. Önümüzdeki süreçte ilişkilerin yoğunlaşması öngörülmekte. Ancak, Suriye’deki durum içerisinde riskler, sorunlar ve fırsatlar barındırıyor. Adeta mayın tarlası. Çok dikkatli yürümesi gerektiren.
Türkiye olarak ekonomik ve siyasal açıdan büyük maliyetli sorumluluklar almaktan kaçınılması gerektiren bir süreç. Suriye’deki olası olumsuz gelişmelerin Türkiye’ye fatura edilebileceği bir süreç. Bu itibarla Suriye’deki gelişmelerin iç politikaya malzeme edilmesi halinde, bu yola başvuranların başını ağrıtabileceği, hayal kırıklığına uğratabileceği göz ardı edilmemeli.
Keza, kimilerince Cumhurbaşkanı seçimi ve Suriye’deki gelişmelerle irtibatlandırılmaya çalışılan çözüm süreci adı verilen süreç de, içerisinde riskler, sorunlar ve fırsatlar barındıran bir süreç. Bu konuyu iç politika malzemesi yapmaya kalkışanların başını ağrıtabilecek, hayal kırıklığına uğrayabilecekleri bir süreç. O süreç de adeta mayın tarlası. Dikkatle yürümesi gereken. 2025’te atılacak adımların iyi düşünülmesi, hesap edilmesi gerektiren… Ekonomik krizi sürdürdükleri muhalefetin odak noktasına koyan CHP’nin ve diğer muhalefet partilerinin de gerek çözüm sürecini, gerekse Suriye’deki gelişmeleri iç politika malzemesi yapmaktan kaçınmaları gerekir. TBMM çatısı altında sorunlara partiler üstü bir anlayışla yaklaşılması ulusal güvenliğimiz açısından isabetli olur.
İktidara talip olan ve bu amaçla kendisine çekidüzen vererek, parti programını güncelleştirmeye ve ülke sorunlarını çözme potansiyeline sahip olduğunu ispatlamaya çalışan CHP’ye “Cumhurbaşkanı adayını belirle” çağrılarının 2025 içinde yoğunlaşması beklenmekte. CHP’nin erken seçim çağrılarının ise sonuç sonuç vermeyeceği öngörülmekte. Bu itibarla seçimlerin 2027 sonbaharında gerçekleştirileceği ihtimalini göz önünde tutarak muhalefet stratejilerini her açıdan belirlemeleri, hazırlıklarını ona göre yapmaları isabetli olacak. CHP’nin, ülke sorunlarını çözme, halkın beklentilerini karşılama potansiyeline sahip olduğunu özellikle AKP’yi destekleyegelen seçmen nezdinde kanıtlaması gerekir.
2025’in herkes için riskler, sorunlar ve fırsatlarla dolu bir yıl olacağı görülüyor. Bu itibarla, tüm okurlara her türlü kazadan, beladan uzak, sağlıklı, mutlu, huzurlu bir yeni yıl dilerim…
Fotoğraf: Cumhurbaşkanlığı
İlgili yazı:
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: