Ukrayna’nın uzun menzilli füzelerle Rusya’yı vurabilmek için Batılı ülkeleri ikna etmeye çalışması üzerine Moskova “caydırıcılık” unsurunu güçlendirmek amacıyla nükleer doktrininde kapsamlı değişiklik hazırlığına girişti.
Devlet Başkanı Vladimir Putin’in başkanlığında yapılan son Güvenlik Konseyi toplantısında da bu konu ele alındı. Putin’in açıkladığı olası değişikliklerden en önemlisi, konvansiyonel (nükleer olmayan) bir silahla düzenlenecek saldırının Rusya’nın egemenliğini tehdit etmesi halinde nükleer silahla karşılık verilmesi. Putin ayrıca, “Rusya’ya kapsamlı bir hava saldırısı düzenleneceği konusunda istihbarat alınması nükleer tepki verilmesini gerektirecek. Stratejik ve taktik uçaklar, seyir füzeleri, insansız hava araçları, hipersonik ve diğer uçaklar buna dahil” dedi.
Kısaca Moskova, Ukrayna’nın Batı’nın desteğiyle Rusya’nın içlerine uzun menzilli füzeler ya da hava araçlarıyla düzenleyeceği saldırıları engelleme düşüncesiyle ön almaya çalışıyor.
Ancak, nükleer silah kullanma kriterlerinin çoğalması ve bunlardan bazılarının çok muğlak ifadelerle dile getirilmesi soru işaretlerine yol açtı.
BBC Rusça Servisi’nden Pavel Aksenov‘un konuyla ilgili yorumu şöyle:
“Putin’in nükleer doktrinde önerdiği değişiklikler Rusya’yı zor duruma düşürebilecek çok genel unsurlar içeriyor. Özellikle de, Ukrayna’ya ait bölgelerin Rusya’ya katılmasıyla ilgili anayasa değişikliğinden sonra.
Putin, “Rusya’ya kapsamlı bir hava saldırısı düzenleneceği konusunda istihbarat alınması nükleer tepki verilmesini gerektirecek” dedi.
Bu da demek oluyor ki, mesela Rusya’ya katılan Zaporijya bölgesi semalarında F-16 uçakları görülürse -teorik olarak- üçüncü dünya savaşı başlayabilir.
Tabii, böyle bir senaryonun gerçekleşmesi zayıf bir ihtimal. Ama mesela, nükleer doktrinde yapılması düşünülen bir değişikliğe göre silahlı insansız hava araçlarına (SİHA) karşı nükleer karşılık verilebilir. Ukrayna bu ay başlarında Rusya’ya her seferinde 150’den fazla SİHA’nın katıldığı saldırılar düzenledi. Belli ki bu saldırılar devam edecek; o zaman Rusya zor bir karar vermek zorunda kalacak: Ya bu savaş için sıradan bir olay haline gelen SİHA’lara misilleme olarak nükleer silah kullanacak ya da kullanmayacak ve nükleer doktrinin işlevsizliği ortaya çıkacak.
Putin, nükleer silaha sahip olmayan bir ülkenin nükleer silahı olan bir ülkenin katılımı ya da desteğiyle Rusya’ya saldırmasının da “ortak saldırı” kabul edileceğini açıkladı.
Fakat Putin’in kastettiği füzelerle Ukrayna Rusya’nın kendi toprağı kabul ettiği Kırım’a zaten saldırılar düzenliyor. O zaman Ukrayna diyelim ATACMS ya da Storm Shadow füzeleriyle Sivastopol’ü vurursa, Rusya da buna nükleer karşılık vermezse bu doktrinin işe yaramadığı anlamına gelmeyecek mi?
Nükleer doktrinler genellikle oldukça muğlak ifadeler içerir. Bu da, potansiyel düşmanın kırmızı çizgiyi geçmemesini sağlamak için yapılır. Ama şimdi bu sefer de çok fazla muğlaklık var.
Ukrayna’nın Batılı ortakları, Rusya’nın nükleer caydırıcılığı meselesini ciddiye alıyor. Nükleer silahların kullanılabileceği korkusuyla bazı silahların Ukrayna’ya verilmesinden vazgeçildi. Bununla birlikte, Batı’da artık giderek daha fazla politikacı ve asker, CIA Başkanı William Burns’ün birkaç hafta önce İngiliz MI6 Başkanı Richard Moore’la görüşmesinde dile getirdiği görüşü paylaşıyor
Burns, 2022’nin sonunda, Rusya’nın taktik nükleer (etkisi sınırlı) silah kullanmasının gerçek bir risk olduğu bir an bulunduğunu söyledi. Burns, Rus yetkililere böyle bir durumda ortaya çıkabilecek sonuçları anlattığını belirtti. CIA Başkanı, “Ancak, bu konuda gereksiz bir korku hissetmemiz gerektiğine hiçbir zaman inanmadım. Putin tehditlerle hareket etme eğiliminde. Zaman zaman bize silah göstermeye devam edecek” dedi.
Şimdiye kadar konuşulanların hepsi laftaydı. Ama şimdi söz konusu olan nükleer doktrini değiştirmek.”
Rus medyası
TürkRus.Com‘un aktardığına göre, Rus RBC Ajansı Putin’in açıklamalarının olası sonuçlarını şöyle analiz etti:
“Değişiklikler, Rusya’nın nükleer silah kullanma koşullarını genişletti. Daha önce dört ana koşul altında nükleer silah kullanımı öngörülüyordu: balistik füze saldırısı, nükleer veya kitlesel imha silahlarının kullanımı, kritik devlet veya askeri hedeflere saldırı, ve Rusya’nın varlığını tehdit eden bir konvansiyonel saldırı. Yeni değişikliklerle birlikte, nükleer olmayan bir devletin nükleer bir devletin desteğiyle Rusya’ya saldırması da bu koşullara eklendi.
Bu değişiklikler, Rusya’nın nükleer doktrininde daha sert bir yaklaşım benimsemesine yol açtı. Özellikle Batılı ülkeler tarafından geliştirilen düşük güçlü nükleer silahların kullanımının artan bir tehdit oluşturduğunu belirten Putin, bu gelişmelere dikkat çekerek Rusya’nın bu tür tehditlere karşı tetikte olması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, Batılı uzmanların bu silahların kullanımını daha normal bir olay gibi değerlendirmesi, Rusya’yı bu alanda daha sert adımlar atmaya yönlendirdi.
Rusya’nın bu değişiklikleri, NATO’nun artan nükleer kapasite geliştirme çabalarına bir yanıt olarak görülebilir. Putin’in yanı sıra Rus yetkililer, özellikle NATO’nun bu alandaki adımlarının, Rusya’nın stratejik çıkarlarına doğrudan tehdit oluşturduğunu ve bu nedenle nükleer caydırıcılık politikalarının güncellenmesi gerektiğini savundular. Rus diplomatlar, Batı’nın bu alanda aldığı önlemleri ve Rusya’nın gücünü küçümsemesini eleştirerek, daha net ve sert bir tutum sergilemenin önemine dikkat çekti.
Bu bağlamda, Rusya’nın nükleer doktrini diğer büyük nükleer güçlerin stratejileriyle karşılaştırıldığında, daha geniş kapsamlı bir caydırıcılık politikası izlediği görülüyor. ABD, Birleşik Krallık ve Fransa gibi ülkeler nükleer silahları yalnızca “aşırı durumlarda” kullanmayı planladıklarını belirtirken, Rusya’nın yeni doktrini, nükleer silah kullanımına ilişkin daha geniş bir manevra alanı tanıyor. Bu da uluslararası arenada nükleer gerilimin artabileceğine işaret ediyor.”
Kommersant gazetesindeki analizde ise özetle şu değerledirme yapıldı:
“Putin, nükleer silahların kullanımının, Rusya’nın egemenliğini ve stratejik güvenliğini korumada son çare olduğunu yineledi. Ancak dünya genelinde artan askeri tehditlerin ve risklerin dikkate alınarak nükleer doktrinin güncellenmesi gerektiğini belirtti. Bu bağlamda, Rusya’nın nükleer caydırıcılık politikasının genişletileceği ve daha fazla devlet ve askeri ittifakın bu kapsamda değerlendirileceği ifade edildi. Ayrıca, nükleer silahların kullanımını gerektiren tehditlerin listesi de genişletilecek.”
Fotoğraf: kremlin.ru
İlgili yazılar: