Cumartesi, 7 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Trabzon’da mutlu bir Afrikalı

Hasan Sevilir Aşan
Son güncelleme: 12 Eylül 2024 20:04
Hasan Sevilir Aşan
Paylaş
Paylaş

Juba’da görevliyken, Türkiye bursları ile üniversitelerimizde eğitim şansı yakalayan Güney Sudanlı öğrencileri Büyükelçilikte ağırlar, sorularını cevaplayıp bilgilendirir ve arkalarından su dökerek Türkiye’ye yolcu ederdik.

Bu uygulamanın devam ettiğini memnuniyetle uzaklardan izlemekteyim.

Türkiye’ye döndüğümde zaman zaman bir araya geldiğimiz bu öğrencilerin çoğunun diplomalı meslek sahibi olarak ülkesinde, devlet kurumları dahil birçok alanda çalışmaya başladığını keza memnuniyetle duymaktayız. 

Bu gençlerden, daha Juba’dayken ilk günde “Bize her yer Trabzon”u öğrenen Kuot Emmanuel, geçen günlerde, elinde Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık diploması ile Ankara’ya geldi.

Su gibi Türkçesi ile adını artık “Mutlu Dünyalı” olarak değiştirmek istediğini, Türkçe konuşmayı, kültürünü, şarkı söylemeyi sevdiğini, başka ülkelere seyahat ettiğinde Türkleri aradığını, Türkçe konuşan birilerini bulunca kendini evinde hissettiğini söyleyen Kuot, samimi ifadelerle, “Bizi karşılıksız sevdiniz, yetiştirdiniz, size ödeyemeyeceğimiz vefa borcumuz var, keşke Türkiye’ye aldığımdan fazlasını verebilsem” dedi.

Kuot’un, Türkiye deneyimlerini içeren hikâyesini, kendi kaleminden çıktığı şekliyle aşağıda sizlerle paylaşmak  istedim:

“Benim hikâyem” 

İsmim Kuot Emmanuel. Sudan’da veya günümüzdeki adıyla Güney Sudan’da doğdum.

Çocukluğumun çoğunu liseye kadar Doğu Afrika’da, Uganda’da geçirmiştim. Belli bir dil, kültür veya dinle büyümedim ve kendimi hep kimlik krizinde buldum.

Türkiye’ye Eylül 2017’de geldim. 

Açıkçası benim için o kadar da kolay olmadı. Trabzon’da ve genel olarak Türkiye’de uluslararası öğrenciler olarak buraya gelmek için farklı yollar izlemiş olabiliriz. Bazılarımız bursla ve bazılarımız ise kendi imkanlarını kullanarak geldiler. 

Uganda’daki normal lise eğitimimi tamamladıktan sonra Türkiye de dahil olmak üzere, üniversite okumak için birkaç ülkeye başvurdum. Türkiye’den olumlu geri dönüş aldığımda ailem bundan hemen feragat etmemi istedi. Türkiye’ye gitmemi istemediler. Onlara karşı çıktım, kendilerini ikna etmek kolay değildi. En sonunda dayım evrakları imzalayıp “Git şansını dene. En azından olmazsa bize döneceksin” dedi. 

O günleri hatırlamak dahi istemiyorum. Ailem Türkiye’de eczacılık okuma fikrine pek sıcak bakmıyordu yani. Doğruyu söylemek gerekirse bu süreç hiç kolay olmadı ama bence bu karar hayatımda aldığım en zor ama en iyi kararlardan biri oldu.

O dönem Juba’da Büyükelçi Hasan Sevilir Aşan’ı hatırlıyorum. Bize birkaç nasihat verdi. Aslında benim maceram orada başlamıştı. 

Daha “merhaba”nın ne olduğunu bilmeden “BİZE HER YER TRABZON” demeyi öğrendim. Büyükelçi her daim bizimle iletişim halinde oldu ve öğrenci etkinliklerimizde bile Eskişehir ve Ankara’da yanımızda oldu.

Trabzon

Trabzon’a ilk geldiğimde, dürüst olmak gerekirse gerçekten ne yapmak istediğimi bilmiyordum. Öncelikle dil bilmiyordum fakat üniversite eğitimim için Doğu Afrika’ya geri dönmemekte kararlıydım, çünkü sadece denemek istiyordum ve başarısız olursam eşyalarımı toplayıp Güney Sudan’a geri dönebilirdim. 

Evet, birkaç kez başarısız oldum. Ülkeden ayrılmayı istedim ama üniversitedeki öğretmenlerim, KULDER’deki (Karadeniz Uluslararası Öğrenci Derneği) ailem ve diğer yakın arkadaşlarım aldığım kararı tekrar düşünmemi tavsiye etmişlerdi. 

Bu vazgeçme düşüncelerimden kurtulmak için Antalya’ya gitmiştim. O zor zamanlarda hayatımda her gün kıyamet kopuyordu içimde. 

”Ne demek yapamıyorum Kuot! Diğerleri yaptıysa sen de yapabilirsin. Hiç umutsuzluğa kapılma” dedi bana Burak Hoca. Bunu ve Atatürk’ün “Hiç bir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız var: çalışkan olmak” sözünü harmanlayınca hemen kolları sıvayıp işe koyuldum. 

Trabzon halkı, belediyesi ve oradaki okulumuz her zaman yanımızda oldu. Renk, kültür, din, dil veya ülke ayırt etmeksizin bizden hiçbir şey esirgemediler. 

Biz uluslararası öğrencileri hiçbir karşılık beklemeden sevdiler. Maddi, manevi her konuda destek oldular. Hatta bazı uluslararası öğrenciler “eğitim bahane, evlilik şahane” demiş olacaklar ki Trabzon’da evlenip yuva kurdular zira Trabzon hiçbir zaman onları yalnız bırakmadı. 

Bu durum Covid zamanında daha da netleşti. Herkesin kendi kabuğuna çekilip, kendilerine “acaba sıradaki kurban ben miyim?” diye sorduğu, insanların hatta yakın dostların bile birbirine yaklaşmaktan korktuğu insanlık tarihindeki o anlardan biriydi. O anda bile Trabzon ve KULDER ailemiz bizi yalnız bırakmadı.

Bize “yabancılar” diye değil, “misafir öğrencilerimiz” diye hitap ederlerdi. “Siz bize emanetsiniz. Siz bizim ellerimize emanet edildiniz ve sizin okulunuzu tamamlamanız, donanımlı bir şekilde evinize dönmeniz ve dünyaya katkıda bulunmanız bizim sorumluluğumuzdur. Herhangi biriniz başarısız olursa hepimiz kaybederiz” derlerdi.

Anadolu

Ayrıca Türkiye’deki diğer şehirleri ziyaret etme şansımız oldu ve dürüst olmak gerekirse, her zaman bize gösterebilecekleri en iyi muameleyi gösterdiler. Kim yapar bunu? Tabii ki Türkiye. 

Anadolu’yu gezebilmek benim için bir altın fırsat oldu. Hiç korkmadan Artvin’den Çanakkale’ye, Trabzon’dan Hatay’a ve belki sadece kitaplarda duymuş ya da okumuş olabileceğim, hatta duymamış olabileceğim medeniyetlere beşiklik eden Anadolu’yu gezebildim. Bunu asla hafife almayacağım. Özgürlüğün kıymetini çok iyi bilirim ve bunun için Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’ne çok minnettarım ve biliyorum ödenemeyecek bir borcum var.

Şarkılar 

Küçük bir katkı olarak, Trabzon’daki KULDER ailemizle bir proje yaptık. 

Trabzon’daki birkaç liseye İngilizce pratiği yapmaya gidiyoruz. Dünya hakkındaki görüşlerimizi yeniden düşündürecek kadar meraklı olan öğrencilerle yuvarlak  masada oturduk ve bir sürü şey öğrendim. 

Ayrıca sahneye çıkma ve müzik yapma şansım da oldu ve her zaman olduğu gibi Şenay Yüzbaşıoğlu’nun “Hayat Bayram Olsa” ve Cem Karaca’nın “Son Olsun” şarkılarını yüksek sesle söyledim.

Türk müziği de hayatımda çok büyük bir yere sahiptir. Sadece eğlence için değil, eğitim, manevi destek ve en önemlisi Türkçeyi köklerinden öğrenmek için. Gerçekten de hayatımı etkilediler. Müslüm Gürses, Barış Manço, Sezen Aksu, Levent Yüksel ve daha bir çoğu. Kenan Doğulu’nun “Ne yaparsan yap aşk ile yap” sözüyle haraket ediyordum her zaman. 

Türkçe

Bir eğitim aracı olarak, Barış Özcan, Çağrı Mert Bakırcı, İlber Ortaylı hocamızın güvenilir Türkçe kaynaklarından istifade ettim. 

Gerçekten iyi ki Türkiye’ye gelmiştim. Hayatım boyunca beş yıldan fazla süreyle aynı yabancı ülkede yaşamamıştım. 

Hatta Avrupa’ya geldiğimde bile orada beş aydan fazla kalamamış, ev diyebileceğim tek yer olan Türkiye’ye geri dönmek zorunda kalmıştım. 

Farklı ülkelere seyahat ettiğimde, ilk sorum her zaman “Türkler nerede?” olmuştur, Türkçe konuşan birini bulduğumda kendimi evimde hissediyorum! 

Türkçe benim için sadece bir dil değil, aynı zamanda bana yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Bir de farklı şiveler öğrenince farklı dünyalara dalıyor insan. “Habu”, “da”, “öyle da”, “sen araysın macera”, “na yapaysın”, “ne diysin gardaş” vs. insana mutluluk verir. 

Türk mutfağının ne kadar zengin olduğunu kelimeler ile ifade etmeye çalışsam aciz kalırım. 

Trabzon kuymağı, Maraş dondurması, Antep kebabı ve baklavası, Erzurum cağ kebabı, Kastamonu banduması, Siirt’in büryan kebabı vs. deneme şansım oldu, sizin de bunları denemenizi tavsiye ederim. Türkiye’nin yöresel yemek yelpazesi çok geniştir. 

Türkiye Cumhuriyeti’ne ne kadar teşekkür etsem azdır. Bana sağladığı imkanlar için çok minnettarım. Bu benim sahip olduğum altın bir fırsat idi ve asla bunun kıymetini hafife almayacağım. Her zaman bir elçi olarak kalmaya devam edeceğim. 

Okulum ve öğretmenlerim benim bir dünya vatandaşı olarak yetişmemde önemli katkılarda bulundular. 

Bizi karşılıksız sevdiğiniz ve yetiştirdiğiniz için teşekkür ederiz Türkiye. Size bir vefa borcum var. Keşke aldığımdan fazlasını verebilsem Türkiye’ye.”

Güle güle

Güle güle sevgili “Mutlu Dünyalı” Kuot, senin gibi eğitimli genç enerjilere, genç kuşaklara ihtiyacı olan güzel ülkene beklediği hayati katkıları yapmanı dileyerek yolun, şansın açık olsun.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHasan Sevilir Aşan
Takip et:
Emekli Büyükelçi. Adana doğumlu, Karadeniz Ereğli ve Ankara’da eğitimini tamamladı. Ankara Üniversitesi BYYO geçişli SBF Uluslararası ilişkilerden mezun. Dışişleri Bakanlığındaki 40 yıllık hizmetinde, Merkezde, personel, İktisat ve siyasi dairelerde görev aldı. Hariciye kariyerini Hindistan, Libya, Çekoslovakya ve İngiltere’yi takiben Tebriz ve Melbourne’da Başkonsolos, Arnavutluk ve Güney Sudan’da Büyükelçi olarak tamamladı. Çanakkale Savaşları Anma Törenleri Koordinatör Büyükelçisi ve G20 Türkiye Başkanlığında, Görev Gücü Başkanlığını yürüttü. İlgi alanları Balkanlar, Avustralya, Afrika, İran ve G20 ile Çanakkale 1915, Anzaklar, mülteci ve insani yardım meseleleri. 2019 yılından itibaren, Türkiye’nin en eski yerel gazetesi Yeni Adana’da, Defter başlıklı köşesinde diplomasi ve uluslararası ilişkiler üzerine düzenli yazıları yayınlandı.
Önceki Makale 12 Eylül’le gelen karanlık
Sonraki Makale Geçmişini silen ‘gazeteci’

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Köşe Yazıları

‘Puantiye kraliçesi’ Yayoi Kusama

Dr. Nevin Sütlaş
7 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Nâzım’ın mahallesinde anıtı olsa

M. Hakkı Yazıcı
5 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Balıklar kadar olamadık

Erdal Çolak
4 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Aşk, memleket sevdası ve sosyalizm

İlhan İlmenöz
3 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?